- 788 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Da-üs Sıla II-Perde KARA BÜNYAMİN
GIYABINDA KARA DÜNYA VE
KARA DÜNYANIN EŞİ
İSMAİL VE KOMŞU KADINLAR
İsmail
İsmail
“ay Ismayıl!
ay gardaşım..
ne mübarek adamımış.. bizi(m)ki
kaş zamandır öyle
Ismayıl’dan habar yok mu” dedi durdu
neydelim ha; “habar etdik, gelceğmiş” dedik
aslı olduğundan mı
ı ıhh!
yoldan geçene bi köpeğ ürse;
sokakdan biri ünnese
seni geldi deye
gapılara ğözünü dikti durdu öyle
ay Ismayıl..”
!
“ay Ismayıl..
ay gardaşım..
neyeydi ay Allahım bi zamnnar
böyle gene bi Angaraya gedildiydi de
gapalıynan köycek, mıhdarınan,
bi elden bi ele
emeğ-emek varmış, Dünyamin Ağan
seni Gırıkgale’de deye de
Gars’a tayın olmuşun sen de
bek havaslandıydın,
Ismayılı görecen deye
güçcük bi deriye peynir basıvıdıydım
ay Ismanyıl..”
!
“ay Ismayıl..
ay gardaşım..
aylardır uyur uyanır, öyle seni sorar
gapılara bakar
bizi(m)ki seni sayıkladıkçana
içimin yağları erir
hankı gapıyı çaldıysam derde derman uçu
yoğ anam yok, gören duyan, bilen
nerden bilcez nerdesin,
kimsede bi ediresen yok
zati biliyosak biz bilcez öyle ya
yer yarıldı yerin dibine gaşdın
gayboldun gettin sen de ay gadın gardaşım
ay Ismayıl..”
!
“ay Ismayıl..
ay gardaşım..
tamam “getdi” Gara Dünna; deyoz hırkıldağa biniyo..
duralakdan düreleniyo gakıyo
“Ismayıl da Ismayıl”
gözlerini gapıya dikiyo öyle seni bekledi
n’arasın bi türlü ölemedi
seni sayıkladı durdu ğece ğündüz
Alla(hı)n onarcağı işte
o ğün, sen taha gapıdan girmeden
gözlerine fer, fücudüne bir dirayet geldi
baya biliyon mu ğız..
ölemeycek gari dedimidi
baya son tefi can gürlüğü geldi de
ay Ismayıl..”
“ay Ismayıl..
ay gardaşım..
narasın, ne fakıtdır görmez, bilmez geleni ğedeni
her geleni “-Ismayıl senmi(si)n” deridi
emme sen geldiğinde sormadı
dürelendi ğakdı
ta öyle.. neçedir..
bi o ğün can geldi
sen gapıdan girincek barabar
yüzünde bi nur
gözünde bi fer..
Allah Allaaahhh
baya bildiğin eskinki Gara Dünnamin
o yaman halları de(ğil) mi
gördün ya ne gözelidi bee!
ay Ismayıl.!”
“ay Ismayıl..
ay gardaşım..
Allah bi deği bin gatından senden ırazı ossun
adımına nurlar yağsın işallah
len ay gara gardaşım len
ne eyi etdin de ğeldin sen
Allah da seni gönendirsin
çoluk-çocuğunan i(n)şallah
Allah i(n)şaallah gönnüyün murazını versin
Allah(ı)m gözel Irapbım imi
ona dedim ihi
kimbili kime ne eyinnik etdiyse
“mubareğ adamımış’ deye”
ay gardaşım.. bak, Dünnamin agan
öte yanna sennen halalaşmadan getmedi”
Allah sevdiklerine gavışdırsın seni de
ay Ismayıl…”
“-rahmetli.. Bümyamin ağabeyim bana..
“gel höle annacıma gel” dedi,
Gabışın Musa bir de köy imamı varlar..
elimi tuttu koyuvermedi
gözlerimin içine içine bakıyor,
küçülmüş gitmiş o koskoca, iri-yarı adam,
ayak ucuna diz çöktürttü.. usulca beni
rahmetli..
göz pınarları boncuk boncuk domurur
ama nasıl.. nasıl bakıyor
anılarımda en büyük, en güçlü, en cesur
bu hali içimi yakıyor
ama elden ne gelir,
neden medet umulur
servetinden geçsen var mı faydası
o gençliği geri getirir mi?
epey bir zaman sonra
“hakgını halal et bizim o(ğ)lan” dedi
“…”
başımla “-hı hımm” desem de
“hakgını halal et gardaşım” diye tekrarladı
bunca zaman beni beklemiş belli
benim hep hayalimde yaşattığım gibi,
ne zaman aklıma gelse;
gözlerimi doldurur anıları hâlâ
“bir gün Bünyamin Abey kadar
büyüyecek miyim acaba
ben de onun gibi herkesi koruyup kollayacak mıyım”
derdim ya hep o zamanlar
belli-belirsiz bir sesle
yine
“-hakgının halal et bizimo(ğ)lan” dedi
“ne demek” dedim..
“ne demek, kat kat helal olsun abi”
“..”
“asıl, sen bana hakkını helal et, büyüğümsün
az mı kahrımı çektin abi bee,
elinde büyüdüm”
sarılıp yüzünü elini öptüm
“-az mı emeğin,
az mı hakkın var üstümde ”
..
“-gatın gatın halal olsun
gatın gatın Ismayıl gardaşımm” dedi
….
dura dura, nice sonra yine
“benden yannı da bin gatından halal olsun …
emme
…
sen bin kerre halal etsen dee…
halal olcag mı bakalım
ne annadıyo hoca
“Allah Teala, huzuruma
….
ruz-i mahşerde
..
gul hakkıynan gelmen” deyoru,
…
Gabış’a bakdı..
o da gözleriynen tasdikledi
“gardaşım Ismayılıımm
sen halal etsen de benim işim zooor
bek!..zor bizimo(ğ)lan
bek zor gardaşım”
“…”
“Ismayıııll”
“..”
“hakgını halal et gardaşım”
deye siğiim siğiimm ağladı”
elinin yanıyla gözlerini sildi
..
“- rahmetli, nur içinde yatası
elimi iki elinin avcuna aldı
fersiz gözlerini gözlerime dikdi..
tövbe istiğfar eder gibi
“-bak hinci Ismayıl” dedi
“-Ismayııl..hani anana Gellaba deridim ya”
“-hı-hı.. seni pek çok severdi.. rahmetli,
kabiri cennet olasıca
nur içinde yatasıca
seni çok severdi”
“-ben de Gellabamı bek severdim”
“-bilmen mi.. abi
“Bünyamin Kardeşim şunu kolla” diye”
hep senin yanına verirdi beni..
..!
“-essahh, yalan deği(l), dooru.. doru da
asıl mesele..
o iş senin bildiğin gibi deği(l) Ismayıl
emme tabi sen nerden bilecen..
benim puştluklarımı, şeytanlıklarımı..
…
Gellabam…,
sen bilmessin Gellabam
..
gızoğlangızıkandan benim Gellabamıdı
eller gibi Gellaba demezdim
illem “Gellabam” derdim..
bek hoşuna gederdi
sanki duymamış gibi
“enh” derdi
ben o çocuk halımınan gene ta huramdan
“-Gellabaamm” derdim
bek severdi
benim, çocuk-çocuk “Gellabam” deyişimi
“Dünnamin gardaşıımm” derdi
canı gönülden, canevinden
“Dünnaminimm” derdi
başga bişiy demezdi..
…
Gellabam; Alı Dayıma havasıdı, gızıkandan
geldi geşdi emme; bizden…,
anamın yan(ın)dan eğsilmezdi,
nere ğederse ğetsin
ıramatlıg Gellabamın yolu
illem bizden geçerdi, illem biz
elinde bi gatıklı çomaç
payamiçi, ceviz
elleriynen beslerdi beni
ben deragap ebemgile yollanırdım
alel acele tarafından, seğirdiminen
patır patııır; güpürdümünen
bobası bazardan gelmiş çocuk
anası yaylımdan gelmiş guzu gibi..
içimden köpüren daşan sevincinen
gayat pretiikk..
seğitmeye gomaya yermeyeydim..
Alı Dayım guca(ğı)ndan endirmezdi beni..
bayram olu(r)du ebem gile varışım
ceplerimi gurcuklardı
bi ceviz içi yerdi
yanında akide şekeri
payam içinin birini kok(l)ar duda(ğı)na alırdı
gerisi bana galırdı..
emme anam, ebemgile ğetsin gelsin
emme dayım, bize ğelsin getsin
annar, bilir hazır kıta beklerdim
taha anam bişiy demeden
zapıradak yola düşer,
güpürdümünen geder,
taha gapıya varmadan ünnerdim
“abaa anamın garnına basıvıcamışsın”
o da “iki eli ganda da ossa”
sanki beni bekleyomuş gibi, görür
annar hemen uçarcasına,
keklik gibi süzülür,
ceylan gibi sekelek geliviridi
ya da iki desdi alır eline
“abaa hadi suya gedelim” deye
“Allah Allaaahh”
payam içiynen, böyüdüm valla
cevizinen, akide şekerinen
aaahh ah! Gellabam
hay yemeden gedeydim
zehir zıkkım olaydı da
ha keşke gebere-çatlaya ğedeydim.
!!
onnarın ki öyle bi havaslığıdı işdee
emme…
o! !
o yok mu ooooo
cavır mezerinde yatasıca cavır Hacı Deden
Alı Dayım esgercilikdeykene
“gonşu çocuğu”
“hemi gözümüzün öğünde
hemi e(vi)mizin yanında olu(r)”
“hemi de bize bakar” deye
dutmuş da! gızolangız Gellabamı
iki ğarıdan sonura bobana verivimiş
gözeler gözeli Gellabamı..
hemi nassı oynadım düğününde
oynamadan gedeydim..
bildiğimden mi işde
Gellabamın gelin olduğuna seviniyon aklım sıra
kime gelin olduğu umurumda mı
anam elimden dutup; davılın öğünden alıp gediyo
zokurdanıyo
aklım davılın öğünde oynayan akrennerimde
ben de ilk fırsatda yes-ediyon gaçıyon
seğidiyon; “Gellabamın düğününe”
aklım erse..
bilsem gelin etmenin ne demeğ olduğunu
çocuğ aklı işdee
aklı ermezlik..
ha keşke aklım ermeden gedeydim..
gözeler gözeli Gellabam..
Gellabam ellere ğelin oldu
el dediğim dee..
ha bi ğapı-gonşu, iki ğarıdan sonura bobana
Gellabamı gelin etdim
kendi ellerimine(n)
düğününde oynadım
hemi bi de ellerden fazla oynadım..
içimi bi o yakar..
bi de sen!;.. ülen çocuk..
ülen Ismayıl..!!
bi sen! bi de bitecik Gellabam
nere ğetse peşine dakılı(r)dım
gucuğundan endirmezdi beni
oynamamıyın düğününde
işde aklım ereli
hala eller gibi oynayaman düğünnerde
oynamadan gedeydim…
habarı mı var,
esgerciliği işledi ğeldi
Alı dayım..
….
“ince hasdalığa” gardı
(v)merem oldu ğetdi,
…
anam ıramatlıg yatar gakar o cavır hacıya ileniridi”
“…”
“donuz mezerinde yatasıca”
“…”
“odu ocaa(ğı) kör galasıca”
“…,
“gahrolasıca”
“……,”
“gamyonnar altında galasıca”
“…”,
“ciğerlerinden yanasıca”
“…”,
“hortlayasıca”
“…”,
“singildeyesice”
“…”,
“yerler yeyesice”,
“…”
“boynu altında galasıca”
“…”
“gönenmeyesice”
“…”
“kökü kökme(ği) zürüyeti kesilesice” deye
emme
benim uçu; anan bobana da varsa..
adı “Gellabam” galdı,
ah… ahh gözel Gellabamm”
“-aklım ermezdi o zamannar, neyeyse işdee
o hep ma(h)çıp olu(r)du bana
ne ğadar gönnümü almağ isdese de
“-len gara gardaşım” deye
gucuklamağ isdese
ı ıhh..
bin pişmannar olur kendi kendime
“bi ta etmecen, Gellabamı üzmecen” desem de
narasın, gurul meselemesi yapar
gene etçemden geri galmazdım
içine ilitmezdim.. neyeyse
bek eziyet ederdim zavallıya
sanki boynunun obal borcu varımış gibi
yalvarı(r)
hoş görü(r)dü,
içi yanardı,
gıyamazdı
sanki dayıma değil de
bana havasıdı
bana değil de
dayıma sarılı(r)dı
sanki dayım değilde
ben yangınıdım ona
zati bana güçcüğüken kimi alcan dediler miydi
“gellabamı alcan” derdim
..
gözeler gözeli Gellabamm…”
“-geçmiş gitmiş Bünyamin Abey
sızlayacak kemikleri kalmadı, hiç birinin
Allah hepsinin hesabını görmüştür
bari sen kendini günaha sokma
ama yine de Allah rahmet eylesin hepsine” dedim
“-dee! onu decen, Ismayıl..” dedi
“bi tenesin” deye anan üsdüne titireridi,
nere ğetsem seni yanıma ğatardı
emme ille de elinde çomaç-şeker
püsgevit, erik bişiy olu(ru)du
geldi-ğeşdi beni gollar,
elleriynen beslerdi, bi mahanaynan
beni bek severdi, ta öyle..
ıramatlıg Gellabam
“Dünnamm” deridi,
“gara ğardaşım” deridi
…
ya benn.. ebi cetti, ben seni hiş se(v)medim
emme Gellabamın gözel hatırından da çıkamazdım
onun yannında kimseye gatlanamazdım
başga bi evin gelini oluşuna
başgasının garısı oluşuna
hele sana heç
heç gatlanamazdım,
baya bildiğin garazlanıdım..
başına ne getirsem de canın acısa deye
can paralardım, ..geldi geşdi..
gönlüm ırazı gelmedi heş bi cenazeye
emme..
hayatda bi bobayın ölmesi uçu dova ederdim
bi de senin”
“-olur mu Bünyamin Abeyim
sen kurtarırdın beni dayaktan
korur-kollar, dövdürmezdin,
yanından eksiltmezdin,
sen olmasan beni oyuna bile almazlardı ki
çelimsizdim ya
ana kuzusu derlerdi,
hatırlamanız lazım bana “goca herif dölü” derlerdi
emme sokakta sen varsan
;?
beni evde tutamazlardı kii;..”
…
“-sen öyle san Ismayııll..
Ismayıl hâlâ o çocuksun,
hâlâ o sef oğlan
hala aklın kötünnüğe basmayoru
ıhı len; asıl onnarı ben ıvgalar,
seni avkalatdırıdım,
çelme dakdırtdırıdım
değilise oyuna almazdım kı onnarı da
efradım etmezdim ya da
onnar başına gelceği göze alamazdılar
….
bi tefasında burnun ganadı
emmiler eletdiler çeşmenin gurnasına durdular kafanı..
gan durmadı
herkeş telaşada
benim içim içime sığmayoru
hinci gebercek deye
şeytanın öğnde gedeniydim ta öyle..
ne hinidim ya..
Allah Allah hinciii, ben döğsem;
anana, Gellabama garşı ayıp olcag ya
ben has-öz döğdürüdüm,
eseltmen şu tohmayı, eniği..deye
..
neçeden sonura, ortaya çıkar,
bi görükürdüm onnara,
o değilden bi het hür eder
görüküvürü(r)düm
güya ben gurtarmış oludum seni
onnar gaçarlarıdı
sonura benden
“eferim”i alırlarıdı”
“-olsun canım ne önemi var şimdi”
“-öyle deme Ismayııll …
öyle deme hinci
sana az yımırta çaldırmadım
ebeyin holluğundan
az garpız kelek, onun bunun tarlasından
..
yeyceğimden mi.. ya-ah
kimi hedef aldım
çetem keleşim senidin evelallah
kendini ispadlaycan deye,
can paralardın
..
az benim uçu cam gırmadın
az gonu gonşuya zarar vermedin
ıramatlık boban az zıyan ödemedi
az zopa yemedin
benim yüzümden”
ben de atasız olunca
ne de olsa “dulgarı çocuğu”
ebem anam ikisi iki yerden üst ayağa galkallardı
biri, eyatlı bişii deyvise
ortalığı birbirine gatarlardı
şargadaydım annacan
şeytanın teki,püsgüllü bela,
nakıslığımı, Gellabam eyi bilirdi
dulgarı çocukluğumu, serseriliğimi,
bana bişiy deyemezdi.. olmadı seni döğerdi..”
!
“-valla bana gıda gibi gelirdi”
!!
“-neytsem yanımdan aralaşmazdın”
“-öyle vallahi
ama onlar benim en birinci hikayelerim
anlatırdım da çocuklar inanmazdı
çok aksiydim, şımarığıdım diye”
“-ne nakısı …
valla melaike gibi bi çocuğudun da
gel velakin emme ben var ya
ipin ucu puştun elinde hani
başına olmadık işler getirdim”
“-geldi geçti, yel gibi
sanki daha dün gibi
çocukluk,.. varsın olsun yine de pek güzeldi..
Allah bin kere razı olsun”
“-geldi geşdi deği(l), deldi geşdi
Ismayıl..
hankını geri getirebilirsin hinci..
hankıynan halallaşabilisin ki
hanklını halal edersin ki
sen bin kere de etsen
okarda Allah gabil eder mi ki”
..
“-“halal” deme Ismayıııll
az iş getirmedim başına
mekdepde gopretifciydim ya
herkesin parasıynan aldıklarını senin hesabına borç yazar,
bi de belletmene “Ismayıl varmeyyo” şikat ederdim,
o da Hacı bobandan tasıl ederdi..
az galemini çalıp, sağa sola atmadım
gonu-gonşunun, az camını gırdırmadım sana
bizim ahırı sana kürütdürüdüm
gaçan topu sana getirtdiridim, erkeğsen getme”
“-hepsi bir yana da, Bünyamin Abey
her oyunu senden öğrendim kabul, tabii
altmışaltıda kağıt çalmasan,
her oyunda işine gelen kural koymasan,
dominoda istediğin taraftan çekmesen
tavlada zarı kapıp
yalan yere yemin etmesen,
tavla beşte biter deyip kapatmasan
ben beş alınca
“burası köyyeri, biz köylüyüz” deyip yediye sürmesen
altı kapıdan yedi atıp kaçmasan
birazcık ciddi olsan olmaz mıydı”..
“haklısın, hemi de valla-billa çok haklısın..
çok haklısın bizim o(ğ)lan, da!
valla çok ballıydın,
sana; en isdemediğim zar geliyodu
peygamber dölümüydün bilmen
şansından gudurudun
yetmez bide herkeş senden yana olurudu
çıldırıdım valla
başka hiç kimseye değil emme!
sana yenilmeyi de hiş mi hiş hazmedemezdim
hatırlayon mu bi ğece zabbaha gadar u(ğ)raşdım da
herkeş bize bakınca hile de edemedim
emme.. en sonunda yendim.”
“- ı ıh.. baktın tavlada yenemedin,
olmadı domino,
domino da olmadı altmışaltı
o zaman ben de hususi yenilivermiştim
elimde kırk varıdı demedim,
sonradan çekmişiyim gibi karo popazını”
…
“-aklıma gelmedi deği(l) valla
de! bu hinci mi söyleni ya?”
…
“-çoğ akıllı, çok şanslı
çoğ uslu bi çocuğudun
sana beğ ezziyet etdim!
hakgını halal et, bizimo(ğ)lan
varısaaa sana taha bi bokis vurduğum
bi şamar atdığım vaki değildir..
çünkü bilirin ki;
bana çoğ eyinniğ eden oldu
eyinniğ unudulu
eme bana biri bi şamar vurduydu
unudulu mu
sana hiş vurmadım, Allah bilip duru
eğerinem vursaydım
hinci yüzüne bakamazdım
onun uçu..
emme şargadalara ıvga verip seni beg avkalatdım
anan bili(r)di her münafıklığımı
gözlerinden annardım
neyyesini bildiği uçu belki; ses etmezdi
ıramatlıg beg eyiydi
bek severdi beni
asla yüzüne gülmesem de
anamdan fazla titrerdi üsdüme
herkeşden önşe seğidirdi
başıma bi iş gelse?
….
neye dersen; neye biliyon mu?,..
anam affetmedi Gellabamı
“gellaba deme huna” deridi
oyusa elinden ne geli(r)di
Allahın bi(r) garibi
hemi bek gözel
hemi de bek meremetliydi
..
Ismayılll.. bizimo(ğ)laan anan beni
“-gadın Garam”
“Gellabasının gülü” deye severdi
“Dünnaamm” derdi
neye “Gellabasının gülü” dediğini bal gibi de bilip durun..
ondan ben de ona “Gellabam” derdim
gızoğlangızıkandan beri..
…
Alı dayıma varamadıysa
gabahat onun deği..
elinden ne geli(r)di zavallı Gellabamın
nur içinde yatasıca
beni beg severidi gardaşım”
…
bi(r)
“-gardaşıımm” derdi
içinden yüz tefa daha “gardaşım” derdi..
“-bilirim bilmez olur muyum hiç, herkes gibi
herkes biliyordu, herkes söyledi
vefatında en çok sen ağlamışsın abi
rahmetli anam da seni çok severdi”
“-o senin duyduğun, bildiğin
ben o ğünden beri hep a(ğ)ladım
içim hep yandı gardaşımm
ben onun hakgını nerde öderin, nerde
emme hep anam, o anam yok mu
“bitecik gardaşımın,
Alı Dayıyın gatili” deye
ıvgalar, zokurdanır dururdu”
meğer köye yol yapılmış, ovadan
nereden bileyim
bir kamyona bindim kasabadan
dedim “köprüye gelince dur”
inip yürüdüm Gökçeali’ye
sevinçler acabalar içindeyim
hava tunuk,
indi inecek yağmur..
içim buruk..
toprak damda bir kadın baktı bildik-bildik
bir şey soracağım ama;
aklıma bir şey gelmedi
ardımdan “ay Allahım nere geder ki” dedi
tırmandım Yazılıkaya’ya,
bilmezdim o yolu; yokuş dik
çocuklar gibi içimde coşku
her adım dizboyu,
ilk defa tırmanıyorum Yazılıya
akşam karanlığı köye girdim, bir yağmur..
nasıl?! bardaktan boşalırcasına;
yağmur..? o kadar olur..
birkaç evden köpekler havladılar
ıslandım iliklerime kadar..
Osman Çavuşın evi,
Hacalıcanın koca konağı
Feyzullahların Harıma yeni ev yapılmış,
yanmış Kara Bayramların sıra evleri
Adillerin Karadut vardı göremedim
suyu azalmış.. Cami çeşmesinin
Camiye teneke minare yapılmış,
sure okudum, Allah kabul eylesin
okul yapılmış köy meydanına
biri ile karşılaşsam soracağım da?
kime neyi, kimi soracağım
gireceğim ama bir kahve de göremedim
..
ayaklarım aldı vardı evimize
duvarlar yıkık, çatı içine göçük..
evyerimiz harabe, virane
çakıldım kaldım öylece..
omzum içine çökük
geçmiş hayli bir süre
sanki; hâlâ oralarda evziniyor anacığım
ellerine vardım, sarıldım, ağladım
adam akıllı ıslanmışım
arkamda köpekler hırlaşmaya başladılar
bir kaçı etrafımı sardılar, havladılar
hiç kimse kalmamış mı koskoca köyde
şaşırdım, kime-nereye gideceğim, ne yapacağım?
hangi kapıyı çalacağım
derken karşıki dama çıktı,
tanıdık biri “hoşt” dedi,
susturdu köekleri, otoriter!
kimsin dedim, “Iraz” dedi çekimser
anam! “Iraz” anamın adı” dedim içimden
yeğenim olmalı
acaba kimin kızı
“orası kimin evi” diye sordum
Bünyamin Abeyin gelini imiş “buyur” etti
Allahın onaracağı
kendimi bir ömür geride
çocukluk günlerimde buldum
yetiştim Bünyamin Abeye
gece boyu yağmur yağınca
herkes Bünyamin Abeyin cenazesindeydi
herkes geldi yanıma
kendilerini tanıttılar, kucakladılar
gerçi onlar beni tanıyorlar da!
çocuklarımı sordular, kendilerini anlattılar
sahiplendler, akrabalık gösteriyorlar da
ben aklımda tutamıyorum hiç birinin ismini
sanki hepsi birbirine benziyor gibi
tabii ya kardeşler,
ya da kardeş çocukları ne de olsa ya
bütün köy akrabammış meğer
yeğenim, beni uyandırmak istemedi erkenden
ertesi sabah nadas için hazırlanırken
oysa ömrümce tek hayalimdi benim
ben çoktan kalktım, hazırdım.. bekledim
“dinlen, yorulma” diye ısrar etse de
düştüm peşine
birileri koşturdu bize yetişti, önde gidenler bizi bekledi
analarını-babalarını tanıdıklarıma dahi,
kimseyi “sağ mı” diye sormayı göze alamadım..
köyden ilk ayrıldığım bu yol boyunca
o yaştaymışım, o çocuk muşum gibi hala
sanki yıllar geçmemiş gibi heyecanlıydım
Çataltepede iki “cızı” çıktım yeğenimin öküzleriyle
oradan Kabış’ın Musanın yana vardım,
her cümlesinda “Allah”, hayır dualarını aldım
erken gelip; bir evlek nadas etmiş neredeyse
Kucur Emmi de geldi nice sonra
bir kaç cızıyı beraber çıktık Kart Mustafayla
Felek çocukları taa yukarıda
Zebidoğlu Bucakta
“sar bakalım ağa” dedi Hasan Hüseyin Aptal Deresinin bayırda
Katrancı Güneyyakanınyüzü’nde
Karakuza gelirken Adilin Arif açtı çıkını, “hadi”
“gelininiz peynir dürüvümüş” “obalda boynuna” dedi,
Feyzullahların Necati de azığını getirdi
katı yumurta, çökelek soğan dayan baba dayan
Yazılıda Yabırdede, Mercenin Osman
Söğütlüde Macarın Abdullah, Mırı Şaban
Sakartaşın altında Deli Mahmut, Deveci
Hasanyurdunda Dal Memed, Aladeli, Semerci
Hasan Çeşmenin altında Dıngıdık göğeri yetiştirmiş
Şamkertende Hacalların Hacı elma bahçesi etmiş
Sızak’ı çevirmiş, Cıngıdık Koyağında Kısır Hasan kuyu açmış,
Kumlukta İbrahim Amca bağ karmış.
bir uçtan bir uca yürüdüm Çataltepeden
köyden ayrı kırk yılı saymadım ömürden
“-bizim goca herif”
“…”
“-baya bildiğin has-öz Ismayılı’ı beklerimiş
goca Gara Dünna, ne bileyin ben
onu görünçe barabar beti-benzi açıldı
yüzü nurlandı, sanısın gül aşdı gı!
gözleri ışıldadı yenitden töbossun!
Hatma abam teze yoğurt getirmiş
ondan yedirdim iki gaşşık,
a(ğ)şamdan tarana çorbası etdiydim
ıscacık yesin deye
narasın boğazından geşmediydin
Ismayılınan gonuşurkana
Ismayıl bazar çöre(ği) getirmiş onna
üş-beş gaşşık da ossa tarana dedikleyin
aya(ğa) gakcak ellehem dediydim;
ha ne bileyin
Ismayılınan öteden beriden gonuşdukçana
yarennig etdikçene açıldı
unuttdug getdik
aylardır ölüm döşşende yatdığını
Allah var ya bize de bi umut geldi
gülüşdük bile, Ismayıla etdiklerini
annatdıkçana, kendi bile güldü valla
gırgır, şamata
oldu bitti bilmen, yüzünün öyle güldüğünü
ha ne bileyin
derkene ay bacım sonuratdan
takikesi takikesine uymadan
Ismayıl’ın kuca(ğı)nda teslim etdi uruhunu
Allah Allah…Allah celle celaluhu! ”
…
“-Ismayıl da nassı emme
bilirimiş Kelam-ı Kadim’i,
okumuş adam bi başga oluyoru bacım
Gur’anı file bellemiş şeer yerinde
üç gün gabirinin başına ğetdi..
anasının, bobasının, mezerinden fazla
o cuma kıyada ilokum sardık camide hayır etdik
Allah gabil etsin.. dedik,
nası ossa haftası, kırkı var elliikisi var
ha ne bileyin
bazar derne(ği) ö(ğ)lenden sonura
mezerligde okuuş daa, ordan e(vi)mize
Alla(h) a ısmarladığa geldi Ismayıl
kimbili(r) kim getirdiydi Hecazdan
halal hoş olsun gaktım gayfa gavırıvıdım
çekdim bi ğözel, közde bişirdim
şe(hi)r yerinde tezecig gavırıp daa
ona közde kim gayfa bişirivicek
bi filcan.. ona da nasiboldu
bakdı bakdı, gözleri dolu ay bacım
“-taa çocukluğumdaki koku” dedi
dova ede ede bi ğaldı
benim de gözlerim doldu,
emme alayamadım bi türlü
ha ne bileyin..
de! onu decedim..
Ismayıl bizim düğünü benden eyi biliyodu
hiş unutmamın, hiş mi başga derdin tasan yoğ ay bacım!
o annatdıkçana bi tühaf oldum valla
aklımıza gelse ya işden gayıtdan
bide herkeşin bildiğini kiminen gonuşcan
hincikinner de hal dert annadamayon
annatsan kimse dinnemeyoru ay bacım
…
sor Ismayıla aklına ne geli(r)se,
olmuşu, ölmüşü, gelmişi geşmişi
kırk elli sene eveliyi
görsen neler neler annatdı durdu, esgilerden
kendim unutdum getdim malla
ölenden galandan
anamdan bobamdan
herkeşleri aşıtladınca da
ilk gözağrısı Aşadudu’dan
meselenin can damarından
“yengeee” dedi “sana bişiy soracan
amma aramızda galsın"
sor gardaşım dedim
ha ne bileyin..
gulama eğildi de can havliynen usulcacık
“-ablaa” deyeleg sordu
“-Ayşedudu…
Ayşedudu.. yaşıyor mu Ayşedudu? ”
nerede nasıl, çoluk-çocuğu, durumu
iki de bi yutgundu
“-eyi”
…
“-eyi şükür” deyebildim
..
“-çoğ eyi”
“-çok şükür Allahım” diye gözyaşlarına boğuldu
sanısın Allahın sabi sübyan çocuğu
“-boşver hinci buraları” dedim..
tesella uçu
ha ne bileyin
“-başımızda(hı) sıkıntıdan heş gonuşamadık gardaşım
çoluk-çocuk nası, torunnar file
hanım nası eyiler mi
ha onu da getir(s)eydin bari” dedim
..
“-demez olaydım, bi gahırlandıkine
çoluk-çocuğu uçurmuş eyi kötü de
gelip-getmez, görüşmezlerimiş,
torunnarını yıllardır görmezimiş
ne eş ne dos(t)
gaderine nalet okudu
tek bildiği öte dünnedeliker
bi de varısa da yoğusa da
Aşadudu da Aşadudu
…
ha ne bileyin!
“olmuyor” dedi “buradakilerin üsdüne”
geldiğinden file hanımın habarı yoğumuş ki
bi gamyon ıras gelmiş zaba(hı)n zeherinde
binivimiş şöfer malline ha(y)dii
?
“kimse kimsenin umurunda deği
ha varsın, ha yoksun şeer yerinde” dedi
acızlandı
ellehem yeni garıynan da bek eyi değilleriki
“Aşadudu”su onun marağı derdi
…
valla ne duydum, ne bildim, ne aklıma ğeldi gı!
Ismayıl.. Aşaduduya havamsıyıdı?
ha ne bileyin?
hinci elimden ne ğeli, adamca(ğı)za ne deyen,
bi acıdım kı
“vara Allaha ısmarladığa gelmeseydi” dedim içimden
Ismayıl hala o deli çocuğudu,
ne bileyin görmediğimiz bilmediğimiz uçu
“herkeş yerinde sağ”…,
“halından memnin” sanıyoz ay bacım
kırk yıl geçmiş bana ne gardaşıımm
?
halallık diledi,
sarıldı elimi öptü,
hankımız böyüğüz bilmen valla
ben de ben senin öpcedim bizim o(ğ)lan dedim de
“sen başda böyüksün önemli deği” dedi
“hoşçakalın” dedi emme
gönnü yoğudu getmeye,
ne bileyin..
melil melil bakıyo
caymaya can atıyo,
çıksa da biri “getme” dese
gözümüzün içine içine
bakıyo yalvarıyo
aklımıza gelse(ye)
halı, halaa gözümün öğünden getmeyo
ay bacııım..
Ismayıl içimi yakdı ğetdi..
ne bileyin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.