- 1038 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RAKKA MI? MÜNBİÇ Mİ?
Evet, gerçekten Türkiye ne yana bakmalı. Rakka’ ya mı? Münbiç’ e mi? Hangisi bizim için öncelikli olmalı. Ya da hangisi bizim için aciliyet ve önem arz etmektedir. Bir yanda DAEŞ, bir yanda PKK’nın uzantısı PYD, bir yanda da Rakka’ya gireceğini söyleyen Haşdi Şabi. Bu durum karşısında Türkiye’nin tercihi ne olmalı. Münbiç bizim sınırımız boyunca doğuya doğru uzanıyor. Rakka ise biraz daha güneyde ve içeride kalıyor. Rakka’ da DAEŞ, Münbiç’ te, PYD’ de ABD’nin askerleri. Eğer ABD, Rakka’ya ortak operasyon yapalım diyorsa? Önce Türkiye’nin tavrı şu olmalı. PYD’ ye desteği kes, silah verme ve terör örgütü olduğunu açıkla. Ondan sonra ben Rakka’ya girerim diyecek.
Eğer bu söylenenler olmaz ise, bizim için Rakka bir tuzak olabilir. ABD’nin sürekli Rakka’yı ön plana çıkarması, önceliği Rakka’ya vermesi düşündürücü. El-bab Operasyonunda sessiz kalması, Rakka’yı dillendirmesi bence Türkiye’nin El bab operasyonunu sulandırmak ve PYD’ ye orada bir geçiş alanı bıraktırmak olabilir. Eğer destek istiyorsan önce Münbiç’i halledelim, oradan Rakka’ya uzanalım demek gerekmez mi?
Şu soru çok önemli: ABD’’nin Türkiye ile başlatmak istediği ortak Rakka operasyonu, ülkemizi çevrelemeyi amaçlayan Kuzey Suriye’deki terör koridorunu engellemeye dönük Fırat Kalkanı müdahalesini amacından saptırır mı, sulandırır mı?
ABD’ye bu konuda ne kadar güvenebiliriz El-bab’ta yalnız kaldığımıza göre oraya sokup desteği kesebilirler. Rakka operasyonu da, Suriye’de yapılacak herhangi bir ortak müdahale de öncelikli olarak Türkiye’nin güvenliğini esas almak zorundadır. Bunun dışındaki her seçenek, öncelik değişmesi, Türkiye’yi çok tehlikeli bir geleceğe sürükleyebilir.
Turump’ un Suriye kuzeyinde güvenlikli bölge söylemi bir aldatmaca olmasın. PKK, PYD’ ye daha fazla alan açıp“ güvenli bölge” adı altında o koridoru PKK kantonu haline dönüştürme düşüncesi olmasın. ABD’ye ne kadar güveneceğiz? Zira tov füzelerinin foyası açığa çıktı. Kim verdi dersiniz. ABD verdi. İyi de bu adamlar DAEŞ ile savaşmıyor mu? Ki tov füzelerini veriyorlar. Evet, Savaşmıyor, savaşır gibi yapıyor. Dertleri Türkiye’ye yönelik kuşatma, çevreleme operasyonunu devam ettirmek? Turump bu plandan vaz geçtiğini dünya kamuoyu önünde açıklarsa o zaman belki.
CIA’nın Ankara’yı ziyareti, akabinde Rus uçaklarının askerlerimizin bulunduğu mekânı bile bile vurmaları, Turump’ un sağ kolunun istifası bunların hepsi düşündürücü. Belli ki ABD Rusya ile aramızı bozmak istiyor. Aramız bozulunca da Rusya PKK’ya yanaşacaktır. Bunu bilen ABD böyle bir oyun tezgâhlayabilir. Böyle bir sonuç vahim olur. Bu durum Moskova ile yeni bir soğukluğun ilk adımlarını oluşturur mu? Ya da bu sefer Rusya’nın “PKK kartını” devreye sokmasına yol açar mı? Uçak krizinde Türkiye’ye komplo kurup iki ülkeyi çatışmanın eşiğine getirenler bu sefer aynı komployu Rusya tarafından servis etmiş olabilir mi?
Bir defa ABD Müttefiklik kurallarını usulüne göre yapmalı ve yerine getirmeli. Terör örgütlerine ortağımız söyleminden vaz geçmeli. Bu yüzde Türkiye-ABD arasında korkunç bir güven bunalımı var. ABD’nin tavrı Türkiye kamuoyu tarafından çok yakından, çok dikkatlice izlenmeli ve izleniyor. Çünkü Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu yeni güvenlik sorunları, var olma, ülkenin geleceğini birebir belirleme gücüne sahip sorunlar haline geldi.
Biz PKK ve DEAŞ’la değil, onları yöneten arka plandaki devletlerle mücadele ediyoruz. Görünen düşman sinsi dosttan daha yeğdir. Sadece Zira bilinmeyen yapılarla, nüfuz çevreleriyle, ekonomik kriz senaryolarıyla, referandumdan “hayır” çıkarmaya dönük tezgâhlarla uğraşıyoruz.
Saldırı hattı belli. İçerideki direnç de, dışarıdan, çevreden gelen sert söylemler de aynı merkezler tarafından yönetiliyor. PKK’nın da, DEAŞ’ın da, FETÖ’nün de, Haşdi Şabi’nin de hedef seçtiği yer Türkiye. HDP’yi anladık ta ya CHP’ye ne demeli. .
Bu ölümcül meseleler, ülkemizin kendi içinde yürüttüğü büyük değişim ve yeniden kuruluş mücadelesi, bölge üzerinden gelen ve açıkça Batı’dan desteklenen değişimi boğma çabaları, bundan sonra nasıl seyredecek? Göreceğiz.
İşte üzerinde durmamız gereken, mücadelesini vermemiz gereken alan burası. Durmak, yok olmak olmaktır. Teslim olmak yok olmaktır demektir. Türkiye’nin Suriyeleşmesi, Iraklaşması, o malum harita taslaklarının Türkiye’yi de içene alması demektir.
El-Bab, Kıbrıs’tan sonra en önemli jeopolitik hamledir. Bunu bilen gizli mihraklar boş durmuyor ‘’El-Bab Suriye rejimine teslim edilecek yalanları yaymaya başladılar. Böyle bir şey yok ama acaba birilerinin kulağına kar suyu mu kaçırıyorlar.
El-Bab Türkiye’nin geleceğini kurtarmak, bütünlüğünü korumak, en önemlisi de ABD’nin AB’nin ve de İran’ın yeniden Suriye’yi yapılandırma planlarını boşa çıkarmaktır. Bu yazıyı yazarken sevindirici haber genelkurmay başkanından geldi.’’ Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, El Bab müjdesini Katar’da verdi. “Gözümüz aydın, El Bab operasyonu bitti” diyen Akar, bölgede arama tarama ve temizlik yapıldığını söyledi.
Şimdi işte en can alıcı yerdeyiz.’’Rakka mı, Münbic mi’’ Tam da burada Cumhurbaşkanının Suudi Arabistan’da ‘’pers yayılmacılığını telaffuz etmesi’’ bu İran’ı çok kızdıracağa benziyor. Şu üç devlete çok yakınlaşmadan çokta bozuşmadan temkinli bir şekilde sorunların üzerine gitmek gerekiyor. Birini birine tercih etmeden Gelecek hesaplarımızı bir yana terör örgütlerini bir yana bu üç sinsi devleti bir yana koyarak Arap dünyası ile aramıza duvar örmelerini engellemek ve Suriye’de elde ettiğimiz kazanımları korumak durumundayız. Yarın ABD genelkurmayı Türkiye’ye geliyor hadi hayırlısı.
Yukarıdaki tespitlerimizi koruduktan sonra artık ‘’Rakka mı Münbiç mi’’ gerekli hazırlıkları yapmalıyız. 17.02.2017
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.