- 2373 Okunma
- 10 Yorum
- 3 Beğeni
Uçurtma Avcısı'na dair birkaç kelâm..
Zendagi migzara - hayat devam ediyor...
-kitap sonrası kendimce birkaç değerlendirme-
Bir akşam üstü d’inledi yorgunluğum dilimin kırgın sesini kitabın başlığını oluşturan harflerden. Seslice "uçurtma avcısı" düştü gözlerime iki çocuğun birbirine sarılmış resimlerinden ve bitişiğinde ilişik "Muhteşem!" kelimesi..
Beklemediğim bir şeydi bu kitap iş arkadaşımdam bir sabah kahve molasında aldığım hediye olarak. Asılmış yüz hatlarımın eski yerine kavuştuğunu hissettim kitabı uzattığında oturduğumuz masanın karşı tarafından. Altın verseler bu kadar sevinmez ve gülümsemezdim, bunun bilincinde olan o güzel ve yorgun insan gülümsedi beni tebessümlü görünce. Biliyorum dedi seni mutlu edecek en basit ama en etkili yol kitap, son yudumunuda alıp kahvesinden, gözlerimin içine bakarak filmini de izle dedi. Aceleyle kalktım yerimden uzaklaşmadan masadan en içten teşekkürü etmek için sarıldım kendisine ki hayatımda aldığım ikinci hediyeydi kendisinden kitap olarak bana verilen.
Aklım da kitabın nasıl olacağına dair ufak ufak ihtimalleri düşünerek geçirdim o gün işyerinde vakti. Eve geldiğimde yine rütun bir şekilde ev işleri yemek doktor randevusu var mıydı aç karnına mıydı bu ilaç derken salonun sol köşesinde duran dolabın üstünde salınan orkidem ve annemin o mahur bakışlarını çerçevesinde bir emanet gibi saklayan o şey ve evet annem ve benim yine ansızın ki mütemâdiyyen yaptığım şey durup bin kilometre genişliğinde yarattığım o boşluk..
kâlbim ellerimin soğuklarında üşüyen bir özlem suyu...
Yine yemek yapıp kendim hariç herkesin yediği masayı toplarken buldum kendimi mutfakta. En sevdiğim iş radyo -kral Fm- dinlerken mutfakta bir şeyler yapmak aynı zamanda da kahvemin suyunun kaynamasını beklemekti. iştahım beklemediğim bir an da bırakmıştı beni ki çok da önemsemediğim bir kayıptı bu benim için.
Büyük bir özenle kahvemin kokusu eşliğinde oturdum mutfaktaki yerime. Kâlbim yine ince bir iğnelerle dikilir gibi varlığını belli ediyordu aklıma. Bir yudum kahve, dışarda inceden yağan kar, soğuk savaşlara sıcak çay taşıyan narin ama şefkatli anne elleri ile dokunduğum o yeni kitabım ve evet yorgun kâlp atışlarım.
Hayatı sessizce alırcasına x ’e dokundum tabletin radyo uygulamasında. Tüm sesler bir kokuya bürünmüş sadece harfler ile ilerlemeliydi hayat. 25 bölümden oluşan bu kitabın ilk başladığım da 7’inci bölümünü bitirmiştim.(95 sayfa) Öyle ki gözlerim izin verse ve ağrısı başımın bu kadarla kalmazdım bunu biliyorum ayracı 8’inci bölüme yerleştirirken.
Kitap,
üvey kardeş okduklarını kitabın sonlarına doğru öğrendiğim Emir ve Hasan’ın inanılmaz sürükleyici bir uslüb ile Kabil’de 12 yaşına kadar birlikte yaşadığı ve hayatlarındaki çok yakın ama bir o kadar da uzak olan kaderlerin, çevrelerindeki dünyanın trajik hâllerini yansıttığı ve bu iki kardeşin birbirine duydukları olağan üstü dostluk ve vefayı su gibi bırakıyordu okuyanların içine. Bunu kitabın finalinde anlayacaktım. Emir Sovyet işgali sırasında babasıyla ülkeyi terk edip California da yaşamaya başladığın da geçmişinden, o çocukca ama bilinçlice yaptığı hatalardan kurtulduğunu zannederken aslında Hasan’ın o bitmek tükenmek bilmeyen sadakatından hiç kopmadığını memleketine babasının dostunun hastalığı üzere ziyarete gitmek zorunda olduğun da kitabın ortalarında anlayacaktım.
Okumaktan inanılmaz derecede haz aldığım ve merakla bir sonraki sayfasını çevirdiğim bir kitaptı.
Uçurtma Avcısı bu vicdanî dostluk duygular harici zengin bir kültüre güzelliğe sahip olan toprakların nasıl vahşice yok edilişini gercekten de aşama aşama anlatıyor. Kitabın bir sonraki sayfasını ve dahî bölümlerini merak ettirerek sessiz bir suyun akışı gibi devam eden ve biten bir kitap.
Gerçekten okuduğuma ve olayları bu şekilde boğazımda düğümler bırakarak içine sinen bu kitabı bitirdiğimdeki hüznü tarif edecek bir kelime ya da cümle yok şuan aklımda.
Ki bir kitap bitince ki hüzün hep bir başka oldu içimde.
Evet kısaca söyleyeceğim şuydu okumadıysanız en kısa zaman da tedarik edip okuyun. içlerdeki kaybolan illâki eksik olan bir şeyleri bulup çıkarıyor bu kitap zira insanın içinden.
Ardından Küçük Prens’i gördüm o her zaman ve her hafta gitmeyi ihmal etmediğim kitapçı da.
Kendime hediye ettim :)
içimdeki kitap sevincini tazeleyen alman kitapçıma da teşekkür ediyorum bir kez daha sırf bizlerin (sayımız 9’u geçmez) okuması için bir köşesine internationale adı altında türk kalemlerine de yer verdiği için..
Yolunuz kitap ve şiir olsun diyorum. Zaman ayırıp okuyan herkese sonsuz teşekkürlerimle.
2017/Z. Nâr
YORUMLAR
Okuduğum en güzel romanlardan biriydi
Emirin Hasanı çareesizliğinde bırakıp kaçtığı
Bölümü okurken inanın bir ara bıraktım kitabı elimden
Sonra tekrar başladım okumaya
Ve ardından Khaled Hosseini nin diğer
Bin muhteşem güneş ardından
Ve dağlar yankılandı kitapları
Şimdi heyecanla diğer kitabını bekliyorum
Bazı kitaplar sadece kitap değil
Gerçektir canlı gibidir sizle konuşur
Ben Khaled i okurken hissettim bunu
Ne mutlu hüzün okumuş olanlar
Ne çok kayıp henüz okumamış olanları
...
Nar-ı Çiçek
O bölümde bende kitabı bırakayım hissi ile masaya bıraktığımı hatırlıyorum.
Lakin gerçekleri yasamanin altindan nasil kalkiyorsak okumaninda altindan kalkmaliyiz dedim.
Ve devam ettim okumaya.
Tesekkürler degerli yoruma. Saygılarımla
maverayailkyolcu
Her şeyin altında kalkmak insana özgü bir yetenek demek ki
İyinin kötünün
Ve hatta her şeyin
Kitapla kal güzel kalem
Dostluk, vefa, sadakat, ihanet... değişen ortamlar, değişen yaşamlar ...
Değişmeyen tek şey nere giderse gitsin insan kendinden çok uzağa gidemediği..
Filmini izlemistim Nar.
Her etkilenme bir dönüşüm ve alışılagelene rağmen farkındalik yaratma eylemidir.
Vicdana oldukça yönelen, sorgulayan, yaralayıp saran bir öykü uçurtma avcısı...
Sevgilerimle...
Nar-ı Çiçek
Çok güzel dile getirmişsin sevgili Irmak.
Aynen öyle.
Teşekkürler sevgilerimle.
Nar-ı Çiçek
En sevdiğim kahve fincanım o ve kitap evet okumak güzel :)
Eve geldiğimde yine rütun bir şekilde ev işleri yemek doktor randevusu var mıydı aç karnına mıydı bu ilaç derken salonun sol köşesinde duran dolabın üstünde salınan orkidem ve annemin o mahur bakışlarını çerçevesinde bir emanet gibi saklayan o şey ve evet annem ve benim yine ansızın ki mütemâdiyyen yaptığım şey durup bin kilometre genişliğinde yarattığım o boşluk..........
Betimleyici bir anlatim ama sanatsal betimlemede var ....
Tebrikler
Kaleminiz daim olsun...
Kesinlikle okuduğum en etkileyici iki romandan biri Uçurtma Avcısı, diğeri yine aynı yazarın Bin Muhteşem Güneş'i. Ben ki kolay kolay ağlamam iki kitabı da gözyaşlarıyla okudum. Özellikle Uçurtma Avcısını. Bu iki kitabı Ortadoğu gerçeğine bir açıdan da olsa ışık tuttuğu için de ayrıca önemsiyorum.
Sen kahven ve kitaplar...Üçünüzü de seviyorum.
Yüreğinizden kopup gelen duyguları ve kitabı çok iyi ifade etmişsiniz ki benim günün seçki yazım budur.
Şiir dışındada yazın bence kendinizi çok iyi ifade edip akıcı bir şekilde sıkmadan okutuyorsunuz.
Kelimeleriniz ve duygularınız anlamını yitirmesin temennimle
Nar-ı Çiçek
Şiirler ve kitaplar hiç bitmesin umudu ile.
Teşekkürler değerli yoruma değerli şiir dostu.
Sagolun.
Nar-ı Çiçek
Sevgilerimle her daim.