HEMŞERİM POLAN NİRE?
“Polanlıyam ezelden, / Gönlüm geçmez hiç bir ilçeden.
Gönlümün gözü çıksın,/ Sevmez idim ezelden.” Duvarlara, surlara, dağlara yazmamız gerek “Polanlıyız” haklıyız diye. Kamyonların arkasına dahi hepimiz “Polanlıyız” diye yazıp reklâmını yapıp kamuoyu oluşturmalı ve o(a)radaki hemşerilerimizi desteklemeliyiz. Gerekirse pırpır uçak tutup, konu ile ilgili ve ilişikli oluşturduğumuz resimli el ilanlarını yurdun dört bir yanına denk gelecek şekilde dağıtmalıyız. ” Polan’ a gel ki görem ” diye tempo tutup ilgilileri, oraya nazik ve rakik bir surette davet etmenin planlarını yapmalı ve bu icabette arzuhalimizi net bir şekilde beyan etmeliyiz.
Polanlı anlatır. Kız istemeye gittik bir yere: “Nerelisin?” diye sordular. ”Polanlıyam hemşerim.” Dedim demesine ama kızı vermediler ağam. “Be ne edem, ne yapam. Başım alıp nere gidem. Yayladere desem değil, Karakoçan desem hiç değil. Bu ne müşkil bir haldir ki başımda bela. Hem de püsküllüsünden, oh ne ala. Elden uçup gitti bizim şahane Mualla. Millet güler vaziyete lakin ağlamak lazım kanımca.”Gene kaldık bu sene sultan olarak bedava ve tek tabanca yaşamaya.
Polan adı nereden gelir onun efsanesi şöyle rivayet edilir: Çeşme varmış orada eskiden. Çeşmede ise yaşarmış bir ejderha. Ejderha ki yılanların en büyüğü. Korkarmış herkes oraya gelmeye. Kimsenin gücü yetmezmiş ejderhayı öldürmeye. Derken vakitlerden bir vakit Silbus ve Tari’ nin(iki dağ adı) arkasından iki kardeş sökün edip gelir çeşmenin başına, ağaç kesmeye. Ellerinde baltaları ile. Derken ejderha çıkar ortaya, hücum eder onlara. Polat adındaki kardeşlerden birisi oracıkta öldürür kocaman yılanı. Ve yerleşirler Polan’ a. Polat’ın POL’ u ile yılanın AN’ı, Polan oluverir bundan sonra. Rivayet bu. 300 yıllık bir köy, kaç nesil geçmiş aradan. Bugün yok gibiler. Efsane olmuşlar.
Efsane olacağı o günden belliymiş Polan’ın. Şimdi bu efsane bize mi ait, Yayladere’ ye mi?
Polanlıyam kardaş, Polonya ile bir bağ yok. Golan ile sadece ses benzerliği. En az Golan kadar meşhurum bugün. Neden mi? Arada kalmışız da ondan. Nüfus farklı yere kayıtlı, tapu ayrı yere. İki bilinmeyenli denklem. Gel de çık işin içinden. Kimse işin içinden çıkamadığı için bu işi başa başka bir dert olarak açan şâhısa sormak lazım.”Bu ne iş kanka?”
“Polanlıyam” dedim.”Bugün git, hiç gelme!” dediler. Oysa yarına dahi razı olan bir büyük topluluğun parçası olarak haseten bu cevaba üzüldüm. Kulağımız; “Bugün git, yarın gel” e aşina olduğu için kırıldım bu ifadeye. Gücendim valla, küstüm hem de nasıl, darıldım beter bir halde.
“Polanlıyam” dedim.”Sen varsın, ama yoksun.” dediler. Varlık yokluk muhasebesine girmeye ne lüzum var a canım! ”Bugün varız, yarın yokuz” dedim ama sözüm geçer akçe olmadı. Yokluk âleminde sanal olarak sürünmeye devam.
“Polanlıyam” dedim.”Ora nire hemşerim?” dediler. Valla coğrafyacılara sormak lazım. Yeni bir harita hazırlanırsa yakın sürede, ülkem insanı hiç değilse duruş görür Polan’ın duruşuna bakarak.
“Polanlıyam” dedim.”Yeşil kart, lütfen” dedim. Kırmızı kartı gösterdiler. Yok olan birisine de kırmızı kart gösterildi ya ona yanarım. Polan” zedelenenlerdenim.”
“Nereye hemşerim?” diye sorsalar farzı muhal. Bizde Rahmetli Şaban ağzıyla:
“Polan’a ay Polan’ a, / Dolana gün dolana,
Şirin canım vereyim, / Bana yâri bulana” desek hoş olmaz mı sizce?
Bu kadar ti’ ye alınır mı bu mevzu deseniz haklısınız derim. Amacım dikkati bu konuya çekmek ve oradaki insanlara yardım etmek. Çünkü orada dert var, sorun var. Çözümün bir parçası değilsen sorunun bir parçasısın. Ya da sorunun bir parçası değilsen çözümün bir parçasısın. Hangisi yapınıza uyarsa onu alın.
“Nerelisin hemşerim?” Soru zamirine:”Polanlıyam ağam” der ise bir zat-ı muhterem ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ pozisyonuna düşer sanırım. Vay onun hali pür melaline artık. Bir kanun kaçağı sığınsa Polan’a, kim yakalayacak onu? İçme suyu için bizi ilgilendirmez diyenler mi? Yayladere’ yi mi alakadar eder bu mevzu, yoksa Karakoçan’ı mı? Orada hafzanallah bir yangın çıktı varsayalım. Nasılsa bize bağlı değil; yansın, bitsin, kül olsun mu diyecek herkes. Çözüm bu olmasın sakın ha!
“Polan nireye bağlı kardaş?” diye devam ederse sorular: “Valla bilmirem ağam, iki arada bir derede kaldık.” Yayladere desem tapu tamam, nüfus yok; Karakoçan desem nüfus tamam, tapu yok.Vay lımıni..Bu bulmacayı çözene bir sürü para vereceğiz (?)
Polanlılar bundan sonra Polyannacılık oynasın. Her olumsuz durumun mutlaka bir olumlu tarafı vardır. Bilinmek gibi, tanınmak gibi. Bu ayrıcalık bugün yeter de artar bile.
En iyisi bizim gariban Polan, Polonya’ya bağlı diyelim de çıkalım işin içinden. Her türlü işlerini de Polonyalılar gelip görsün. Yeşil kartından tutun da içme suyuna kadar. Polanlılar için göç başlamıştır artık. Haydi Polonya’ya. Size ekmek yok bu memlekette. Başka yer kalmamış da gidip tam da sınırda durmuşsunuz. Ya bir metre ileri de konsaydınız Polan’a, ya da bir metre geride.. En iyisi sesinizi çıkartmayın, zaten yoksunuz. Bu yokluk hırkası sizi görünmez bir elbise gibi ahir zamana değin götürür.
Duyarsızlık had safhada ve kapıların suratlarının bütününü kapsayacak şekilde yüzlerine çarpılması, onlara başka ülkenin insanlarıymış muamelesi yapılması, her şeyi apaçık ortaya koyuyor. “Hepimiz Polanlıyız” diye slogan atsak inşallah vatan evlatlarını incitmemiş oluruz. Çünkü vatanı sevmek üç beş kişinin tekelinde, çünkü vatanı sevmek zahmetli ve karlı bir iştir. Bizim vatanseverliğimiz onlara göre bu kara ortak olmak demektir. Biz bütün hesap kitapların üstünde bir sevgi ile bağlıyız vatana. Para pul sadece bu yolda el kiri olarak nitelendirilebilir. Bizim elimiz de, yüreğimiz de, zikrimiz de Sarıcan Yayları’nda açan kar çiçekleri kadar saf ve beyazdır. İşte tekrar ifade ediyorum: ”Hepimiz Polanlıyız”.
Nüfus olarak Karakoçan, tapu olarak Yayladere. Çizgiler cetvelle çizilmiş sanırsınız. Arada kalanın canı çıkıyor. Yol, su, elektrik bilumum hizmet, bilumum bürokratik iş yüzünden yapılamıyor. Polanlılar size sesleniyorum: “Elazığ’ın göbeğinden, Çayda Çıra’nın oradan, metreyi tutun ölçün ya da Bingöl Garı’ndan metreyi tutun ölçün. Polan nereye yakınsa zartını zurtunu oraya havale edin.” Memlekette başka iş kalmadı desem yeridir.
Polan’ın polenler ile hiçbir bağlantısı yok, Golan ile de hiçbir alakası yok, Polonya ile de bir ilişkisi yok. Polana polana yazıyoruz. Sayfa dolana değin. Siz siz olun ömrü hayatınızda bir kez de olsa mutlaka ama mutlaka Polan’ ı görün.
İş bu yazı tarafımdan çok rahat bir ifadeyle ve ironik bir tarz da kaleme alınmıştır. Hiçbir güç tarafından da yazdırılamaz ibaresini sona şerh olarak koyalım da yanlı, taraflı, kasıtlı bir şekilde başka yöne çekilmesine engel olalım.
Polanzedelenenlerden misiniz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.