Ebabil suskunluğunda..
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
‘’Bir ebabil kuşu döker kanatlarını çatılara…’’
Ne zaman o köşe başından geçsem hissettiğim aynı duygu…
Gözlerimi kapatsam o an ya da uyusam… Yok olacak belki içime doğup beni sarsan bu ait olmama hissi… Ama kaçamıyorum işte, kaçmak istemiyorum belki de..Yüzleşmek istediğim bir reddediş,terk edip gidenlere özgü o başına buyrukluk…
Zaten hep bu değil miydi istediğim?
Birazdan bir kapı aralanacak önümde,çok eski mektubu yeniden açıp okumayı isterken zarfı dakikalarca izleyip okumadan masada bırakmak gibi...Hissettireceği duyguya hazır olduğunu düşünürken kaçmaya çalışmak gibi...Çoğu zaman seçeneklerden birini seçmek gerek belki de ama okumadan,yalnızca dokunmak bir kağıda.. Dokunmak gibi anılara..
Bir kağıt en fazla ne kadar yaralar ki bir insanı?
Nihayet kapıyı açıp içeri giriyorum sessizce,tüm nesneler bana bakıyor, bakışlardan yüzümü yere düşürüyorum. Duvarlar nasıl dönsem önümü kesiyor,hemen pencereye koşuyorum,derin bir nefes alıyorum yoğun bakışları ardımda bırakıp…en ufak bir hatırayı bile reddediyor zihnim,her nesne taşıdığı hatıra ile adeta savaşıyor ruhumla,yok hayır yenilmeyeceğim bu defa.Esiri olmayacağım geçmişin...
Gitmeliyim.
Ama O...
O’nu görmeliydim,beni sımsıcak bakışlarıyla karşılamalı yine,buz tutmuş yüreğimi bakışlarıyla ısıtmalı şimdi,o’nu görmeden gidemem.
Hızlıca çıkıyorum anıların darmadağın olduğu evin kapısından…
Geride mi kaldı şimdi her şey? Kapının ardında mı?Bu kadar kısa mı sürdü yüzleşmek?
Öyleyse neden ruhumda hissettiğim bunca ağır yük?
Sessizce yol alıyorum o’na doğru…Vardığımda bir portakal çiçeği ilişiyor gözüme,daha erken değil miydi?Yalancı bahar uğramış benden önce buraya,eskiden yaptığım gibi portakal ağacının altında durup bir yaprak koparıyorum,yaprağı parmaklarımla ezip kokusunu içime çekiyorum. Duruluyor ruhum bir an içinde bulunduğu karmaşadan.
Hazırım artık o’nunla karşılaşmaya,kapıyı çalıyorum.Biri açıyor kapıyı,bakışları yabancı değil,daha az önce o evdeki nesnelerin bakışı…Yüzümü çevirip gösterdiği yere yöneliyorum,evin sessizliği ürkütüyor beni.İçimde birden beliren kaçma isteği…Hayır,dönmeyecektim.
Ve işte birkaç adım sonra karşımdaydı o…Uyuyor muydu? Sesi duyunca yüzünü çevirip baktı,yüzü ışıdı beni tanıyınca,gülümsedi..Solgun yüzünde her zaman huzur bulduğum tebessüm..Gözlerim ellerine takılmıştı.
Yorgun sesiyle:
’’Az kaldı,birazdan bitecek,sevmiyorum ama şu serumları…Sen nasılsın?’’
‘’İyiyim’’diyorum yalnızca.
Yavaşça ilişiyorum yatağın kenarına,her şey gibi iliştiğim yatak bile rahatsız ediyor beni,ikimiz de konuşmuyoruz,sadece bakışıyoruz,gülümsüyor bana bakarken,elimde kahve saatlerce hikayelerini dinlediğim zamanları düşünüyorum,her yanına gelişimde çantama gizlice bir hediye bırakıp haberi yokmuş gibi davrandığı zamanları anımsıyorum.Serum bitiyor,uzandığı yerden doğruluyor,daha rahat şimdi.
Kahve içmedin bugün,diyor gülümseyerek..sana anlatacaklarım var demek oluyordu bu.Kahve içmemiştim, ama o an kahve aklıma gelmemişti bile.O ise her zaman yaptığı gibi hatırladığı bir anısını anlatmaya başlıyor aynı heyecan ama solgun sesiyle.Hiç bölmeden her zamanki gibi sessizce dinliyorum o’nu.Böyle anlar bizim en güçlü bağlılık duygusunu hissettiğimiz zamanlardı,sarılmaktan da öte.
O anlatıyordu hep,ben dinliyordum.Bulunduğum ortamda hissedemediğim aitlik duygusu,yabancılığın en ufak bir hissi yoktu ruhunda,hep bir ışık vardı içinde umuda yol alan ve eksiltmeden anbean çoğalttığı yaşam sevinci…Düşünüyorum da sevinçleri ve umutları kime kalır, bir insan giderken?
Anlatacakları bitince yavaşça kalkıyorum yerimden, gitmeliyim artık, diyorum.Hiç değişmeyen gülümsemeyle:
Beni merak etme,diyor.
Sarılmıyoruz,elini tutmuyorum bile.Bakışlarını izliyorum,uzun uzun bakıyor ,gülümsüyoruz ikimiz de...
Sessizce ayrılıyorum yanından,
Dışarda yağmur yağıyor.
Hâlâ portakal çiçeği kokuyor avuçlarım...
YORUMLAR
Solgun yüzünde her zaman huzur bulduğum tebessüm... Ne kadar ihtiyacımız var değil mi, sıcacık ikliminde bütün dertlerimizi ufalayacağımız tebessümlere...
Öylesine başladığım bir yazıyı, heralde sonuna kadar okuyamayacağım hissiyatıyla devam ettirsem de bir iki paragraf sonra kendimi ziyadesiyle çok bulduğum bir anlatımın içinde gezindiğimi fark ettim sonra. Ve hüzne aşina gönlüm hüznü iliklerine kadar hissederek tamamladı bu güzel hikayeyi...
Ne çok duyguya dokunuyor bu güzelim yazı...o kadar cok şey söylenebilir ki...lakin dil muktedir
değil her hissedileni ifade etmeye...
Hem teşekkürler hem tebrikler...
Geçen Cumartesi İzmir'de güzel insan Hasan Karaşahin ustanın
'Portakal ağacı' şiirini okurken birden Pepug kuşuna özenmiştim..
Nedenini bilemediğim bir suskunluğun ağırlığınca doluydum..
Üstümde spot ışıkları,elimde 'Portakal ağacı' şiiri,dışarda yağmur aklımda
gözlerimizden,düşlerimizden apansız kayıp giden güzel insanlar,dışarda yağmur..
Şimdi düşünüyorumda Pepug kuşu ne ki Ebabil kuşun suskunluğunda Hena..
Öykülerinde şiirlerin gibi Ay ışığında kelebek olmak duygusu
veriyor insana..En bilge haliyle..
Cumartesi'den düşgücüne çoğaldıkça yeşeren karçiçeği umutlar armağan olsun..Sevgiyle..
hena
Yazılar ve şiirler ve bütün sanat eserleri hep sevda, hep tutku,hep insan adına...İnsan olmak ne güzel demek geldi içimden, kim içindeki cevheri en güzel sunuyorsa o işini iyi yapıyor .Biz de sevdalarımızı,dertlerimizi kalemimizden çıkan ışıltılarla ne kadar güzel yansıtırsak o kadar etkili ve güzel şeyler sunuyoruz okuyucuya..Bir okuyucu olarak akan satırlarla ve duygu selinin naifliği ile karşılaştım.Hak etmiş efendim.siz hep yazın..Kutladım
hena
Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için,mutlu ettiniz,sağ olun.
Kutluyorum iç sesin böylesine naif, hümanist duygularla anlatış güzelliğini. Böylesine içten, duyarlı ve de şiirsel anlatımları bilmem erkekler, bizler başarabilir miyiz? Kuşkuluyum.
Yazının güne gelmesi de ayrıca bir güzellik. Her ne kadar ayrılıklar, yıkımlar savaşlar sürse, ufuklar kara bulutlarla kapansa da sevgiyi yaşatabildiğimiz oranda mutluluklar yaşama umudumuz hep olacaktır. Bu güzel yazı bende insanlığın ölmediğini,içimizdeki sevgi olgusunun hep yaşayacağını anımsattı bir kez daha.
Emeğe ve sanata saygımla esenlikler.
hena
Öncelikle çok teşekkür ederim güzel yorumlarınız için,
Yazı bölümünü düzenli takip edemiyorum;ama benim yazdıklarımdan çok daha iyi yazılar olduğuna eminim..sizin yazılarınızı da okumak isterim,
Saygıyla..
Çok çok güzel bir yazıydı canım Hena... İlk okuduğumda da güne gelmesini çok istedim herkes okusun; hem edebî hem duygusal açıdan nasiplensin diye...
Kutlarım gününü.
Hep sevgimle...
hena
Canım arkadaşım çok çok teşekkür ederim,
Beni çok mutlu ediyor varlığın.
yürümekle bitiremediğim bir çift mavi göz vardı. Alabildiğine mavi, iri mi iri. Bazen saatlerce kaybolurdum içlerinde
söyledim mi hiç yüzüne anımsamıyorum şimdi. Ben onu delicesine severdim. Kimsesizliğimde o kimsemdi benim. Yalnızlığı çok severim oldum olası bir o gelince yalnızlığı atardım bir kenara. Gelirken yanında mutlaka nefes getirirdi, bir parça da yaşamak.Ait olmama hissi doğuştandı belki ben de. Aykırılığım bu yuzden olabilirdi. Okulun en çalışkan öğrencisi olduğum için ses edilmese de asiliğim bir O'na geçmezdi.
Sonra bir gün O'nun temelli gideceğini öğrendik. Çok kızmıştım O'na benim istediğim yere benden önce ve bensiz gidecek diye. O sıralarda inanç noktasında da bir hayli dağılmıştım. Hasta yatağında kendini unutmuş bana kaderi anlatıyordu uzun uzun. Yazını okuyunca o günü anımsadım hena. O gün tutmuştum kendimi sonraki günlerde de. O silmeyecek diye kimsenin yanında ağlamam hala. Ama şimdi sessizliğinde gecenin gözlerim duygu seli
Ne diyeyim hayat işte
herşey var hiçbir şey yok içinde
.
Evet h.
Keşke o son birbuçuk cümleyi silmeseydin sonradan
Ya da bilemiyorum uyandığımda sabah,uyku mahmurluğuyla yanlış mı hatırlıyorum..
Ama sanki bilincim daha fazla yerindeyken okusaydım ağlardım...
Bilirsin uzun yazmak özürlüyüm ben
Şiir olsa belki onu da yazabilecek konforda değilim be her geçen gün bu konforu kaybediyorum ya da zaten öyle fakat ben direniyorum,her neyse
Ama güzeldi
Ait olamamak , yabancı (laşmak)
Eskiye dairlik , hiç eskimeyen duyguların varlığının farkındalığının verebileceği azap ya da haz
Ne güzel bir yazıydı h.
Hep güzel yazabilmen dileğiyle
hena
Estağfirullah Özgür,
Çok teşekkür ederim güzel yorum için.