- 743 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMAK
Yalnız kalıp bir dere boyunca yürüdünüz mü hiç? Ağaçların altından sakin ve yavaş adımlarla ilerlerken kuş sesleri ve dereden şırıl şırıl şırıl akan su sesini dinleyerek.Bu hali yaşayanlar çok iyi bilirler ki İnsanda bir dinginlik ve kendisiyle baş başa kalma hali ortaya çıkar. İnsan genelde kendisiyle hesaplaşır yaşadığı olayların muhasebesini yapar. Yanlışlarını, doğrularını görür. Bazen kızarız bazen de hak veririz kendimize. Suçlarız muhatabımızı değil mi? İşte sevgili dostlar bu durumlarda verdiğimiz kararlar gerçekten nefsanî olmayan doğru ve adil kararlardır. Ne hikmetse burada verdiğimiz kararları uygulamaya koymaya cesaret edemeyiz.
“Artık selam vermeyeceğim o alçak adama” dediğimiz günler bile olmuştur. Ama gel görelim ki aynı adamla kaldırımda karşılaştığımız zaman en azından bir baş selamı ile selamlarız, biraz önce aldığımız kararı unutarak. Ya da haksız olduğumuzu düşündüğümüz bir konuda haksızlık ettiğimiz bir arkadaşımızdan özür dilemeye nefsimizi ikna ederiz, o sessiz yürüyüş sırasında. Lakin karşılaştığımızda yine nefisimiz ağır basar da ve özür dilemeyiz.
Yaşamak çeşmeden su içmeye benzer; bazen iki elimizi birbirine yapıştırır tas yapar onunla içeriz suyu, bazen ağzımızı dayarız çeşmeye üstümüze akıta akıta içeriz. Bazen de bir bardakla içeriz ki hiçbir yerimiz ıslanmaz. Hayatta her zaman aradığımız elimizin altında olmayabilir, çeşmede misalinde olduğu gibi her çeşmenin başında bir bardak olmayacağı gibi. Bazen üstümüz ıslanacak bazen de ıslanmayacak. Şunu bilmek gerekiyor ki güneş olduğu sürece ıslanan elbisemiz bir gün kuruyacaktır. Yaşamakta aynen böyledir… Yaptığımız hatalar yaşadığımız sürece bizlere şekil veren maharetli ellerdir. Onun için başımızdan geçen olayların pekte üzerinde durmamalıyız. Hatırladıkça ne günlerdi, diyebileceğimiz anılarımız olmalı. Bizleri yetiştiren, olgunlaştıran mazimiz gibi.
Ben hayatımda hata yapmadım. Onun için hata yapanı hoş karışılmam anlayışında olan insanlardan derhal uzaklaşanınızı tavsiye ederim. Çünkü o arkadaşınız büyük bir yanılgı ve yanlışın içerisindedir. Sizi yanlışlara alıştırması an meselesidir. Yaptığı onca yanılgıya rağmen kendini kusursuz görmesi bunun en büyük kanıtıdır. Bu tip insanları uzaktan gözlemlediğinizde kendi hatalarını; “kardeşim insanız bizde’’,Allah yapısı değil ya kul yapısı, ne olmuş yani’’ gibi hatayı küçümseyen kâmil ve olgun insan izlenimi verirler. Hatayı yapan bir başkası ise “olur mu be kardeşim? Ayıptır ya, insan biraz dikkat eder.’’Gibi cümleleri sıkça kullanarak baskın çıkma eğiliminde olduklarını görürüsünüz.
Sonbaharda hazana uğrayan yaprağın rüzgâr karşısında dayanma gücü kalmamıştır. Hafif bir rüzgâr alır sürükler onu. Dalından ayrıldığı ilk saniyeden sonra rüzgâr evirir çevirir bir köşeye sıkıştırır. Dayanma gücümüzün kalmadığı anlarda yerimizi korumak imkânsızlaşır. Kendimizi akışa bırakır, sürükleniriz, tecrübesizliğimizden ya da güçsüzlüğümüzden. Edilgen oluruz. Bazen de etken oluruz. Rüzgâra karşı açarız bağrımızı dimdik dururuz karşısında yılmadan. Rüzgâr tüm gücüyle esse de bizi esnetemez aksine serinletir. Hoşluk verir. Ayaklarımızın yere sağlam bastığı anlardır bu anlar. İşte bu zamanlarda hayatı yönlendiririz. Meydan okuruz, bize doğru çeviririz tüm bakışları. Ömrümüzün ilk kırk yılını kapsayan bu zaman diliminde. Bu yıllar tecrübelerimizi biriktirmeye başladığımız kemalata doğru adım attığımız yıllardır. Kendimizi dünyanın merkezinde hissettiğimiz yıllar.
Bir gün bilge bir Bilge Adam ile karşılaşırız. Dinleriz tüm bildiklerini. Tecrübelerini aktarır bize. Hiçbir karşılık beklemede, hata yapmayalım diye. Çünkü hata yapmanın kaçınılmaz olduğunu bildiği kadar, hatalarının çoğundan kaçmanın mümkün olunduğunu çok iyi bilendir. Doğru karar almamızı kolaylaştırıcı tembihlerdir, nasihatlerdir anlattıkları. Etkiler ister istemez, havasına kapılırız. Ağzımız açık kalır, boynumuzu büker, öylece bakakalırız. Karşısında küçülürüz, o büyük tecrübenin. Bizler büyük çoğunlukla yaşantımızda, tam teslimiyetçi bir halde ve durumda olamayız. Hz. İsmail gibi; “Haydi baba Allah’ın emrini uygula” diyemeyiz. Karar alma ve karar verme aşamalarında tecrübelerimizin gösterdiği yolu takip ederiz. Ona göre yaşarız. Hep kendi tecrübelerimiz ağır basar, bilge adamı çoktan unutmuşuzdur bile… Bir ara hatırımıza gelir Bilge Adam… Sonunda keşke deriz, keşke! Yalnız kalıp bir dere boyunca yürüdüğümüzde…
Celaleddin ÇINAR
Eğitimci- Yazar-Şair
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.