Bin dokuz yüz seksene doğru-İkinci bölüm
Kampüs bahçesi içindeki Akademi öğrenci yurdu karşıt grubun elinde olduğu için. Biz Eskişehir
Valiliği yakınlarında bir kahvehane de yaklaşık dört yüz kişi toplanıyor ve okula toplu halde
çıkıyorduk.
O gün yine aynı şekilde okula geldik. Anfiye geldiğimizde derse on dakika kadar vardı. İçeridekiler
bir marş söylüyorlardı. Bizde kendi görüşümüze ait bir marşa başladık.
İki taraf bir birinin marşını bastırmak istercesine sesini gittikçe yükseltiyordu.
Ardından karşılıklı sloganlar başladı. Herkes bir önceki ders de Profesör’ün ricasını çoktan
unutmuştu bile.
Beş dakika içinde ortalık iyice kızıştı. Bir müddet sonra bir kaç kişi karşılıklı küfürleşmeye
başladı. Tabi ki içimizde aklı selim davrananlarda vardı. İçimizde derken her iki tarafta da.
Belki kendim için bunu söylemem doğru olmaz ama. Bende arkadaşlarımı sakinleşmeye davet ediyordum.
-Arkadaşlar biraz sakin olalım, hocanın söylediğini unutmayın. Bakın birazdan asistan girecek.
Hem Asistanı üzmeyelim. Hem de bir olay olursa bu dönem hepimizi Matematik’den döker hoca bilesiniz.
Konya’lı bir Milletvekilinin yeğeni olan Kemal, namı diğer uçan manda, omuzumdan sarstı ve
-Bak birader burada bir mücadele veriyoruz, ne asistanı ne de sınıf geçmeyi düşünemeyiz, kimyeyi
etkilemeye çalışma...
Çaresiz sustum. Arka sıralardan birisine geçerek oturdum. Az sonra koyu Beşiktaşlı olduğu için
yavru kartal dediğimiz ufak tefek Bursa’lı bir arkadaş’da gelip yanıma oturdu.
Ben işin sonunun neye varacağını düşünürken, hemen alt sıralarda oturan ilk ve Orta okuldan arkadaşım
Derinceli Yücel karşı grupta olduğu için bana doğru bakarak küfrediyordu.
Bir iki basamak indim ve bağırdım
-Yücel ayıp oluyor bak!
Yücel hiddetle
-Ne ayıbından bahsediyorsun aslanım, yaptığın seçimin bedelini ödeyeceksin...
Tam o sırada asistan içeri girmişti.
Oldukça yüksek bir sesle
-Günaydın arkadaşlar diye bağırdı
Onun bu seslenişi ile sınıftaki uğultu bir an durdu. Yücel de ben de yerlerimize oturduk.
Asistan seslerin kesildiğini görünce tahtaya doğru yanaştı. Belki korkudan belki de ilk defa
bağımsız olarak derse girmenin heyecanı ile bacakları titriyordu.
Eline tebeşiri aldığında aynı titremeyi ellerinde de gördüm. Zor da olsa tahtaya adını soyadını
yazdı. Sonra bizlere dönerek
-Daha önce hocanızla derse bir kaç defa girdim. Ama belki adımı bilmeyenleriniz vardır. O nedenle
tahtaya yazdım.
İlk dersim olduğu için derse katkınızı bekliyorum. Takdir edersiniz ister istemez bir heyecan var.
Bir de sizden ricam, lütfen ben dersteyken hatta tenefüste şu siyasi tartışmalarınızı,
bağrışmalarınızı bir tarafa bırakın. Güzel bir ders olsun istiyorum.
Karşıt gruptan bir öğrenci Koçero Yusuf hemen lafa girdi
-Sadede gel hoca, o tarafını biz hallederiz
Bizimkiler kalır mı hiç bu lafın altında, bu defa bizim gruptan Uçan manda atıldı ve
-Hoca laf atıyorlar, sorsana bakalım neyi hallediyorlarmış.
Böylece ilk kıvılcım atılmıştı bile...
Asistan sesi titreyerek
-Lütfen çocuklar...
-Çocuk mu? Ne çocuğu hoca? Odun bunlar odun, bildiğin odun.
Birden bizim gruptan ayağa kalkanlar olduğunu gördüm. Benimle birlikte bir kaç kişi arkadaşlar
yapmayın diye uyarmamıza rağmen hareket başlamıştı bile
Bir baktım aşağıdan da anfinin üst sıralarına doğru karşıt grup hareketlendi.
Asistanın can hıraş sesini duydum, arkadaşlar lütfennnn...
İkinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.