- 727 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TANRI İNSANI YEMEK - İÇMEKLE CEZALANDIRDI
İnsan yeme, içme ihtiyacını başka bir şekilde, karşılayabilseydi, ruhen nasıl olurdu? Örneğin; karnımız acıktığında, müzik dinleyerek, duyabilseydik, ne güzel olurdu. Doğaya ve bedenimize zarar vermez, ruhen daha huzurlu olurduk.
Susadığında şiir okuyarak, susuzluğunu giderebilseydik? Güzel olmaz mıydı? Şiir okumak ve dinlemek kalbi güzelleştirir, insanı stresten uzak tutup maneviyat dergahını yerleştirir, maddiyat külliveyetinden uzak tutmaz mıydı ?
Resim yaparak, tatlı ihtiyacımızı giderebilseydik ne güzel olurdu. Herşeyden önce edebiyatın konuşulduğu bir dünyada yaşasak , sanat kanunları ile dünya yönetilse ne muazzam olurdu. Parası çok olanın sözünü değil, bilgili olana saygı duyup ,sözünü dinleseydik. Dünya bu kadar adaletsizlik olur muydu? Kanımca olmaz, dünya cennete çevrilir, cenneti duya duya yaşar, bilinmez bir cennetin özlemini duyma gereği duyar mıydık ?
Korkularımızdan, kaygılarımızdan, stresten uzak bir hayat yaşar, bu kadar çok çalışıp bu kadar mutsuz olmazdık. Ne için bu kadar meşgul olmayı, değerli olmakla karıştırıyoruz. Çince’de "meşgul " kelimesinin kalp yorgunluğu ve ölümü anlattığını bilseydik. Bu kelimeyi hayatımızın merkezinde tutar mıydık...
Tanrı, insanlığı yemek ve içmekle cezalandırdı. Bu ihtiyaçlarınımızı karşılamak için sürekli doğayı, hayvanları kendi neslimizi katlediyor, dünyayı yok edip, cehennemi yaratıyoruz. Oysa çok basitti. İnsan yeme içme ihtiyacını sanatla duyurabilseydi, dünya ne harika bir yer olur, insanlık muazamlığına erişir.
Niyazi KOLUŞ