- 1126 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ÇÖMEZ
Birçok sözlüğe baktım. Medreselerden falan bahsediyor. Ama bir tanım buldum.
Çömez :” Öğretmek için yetiştirilen kişi” diyor. Bu tanım tam da yazacağım yazıya göre. Biz Çömezi çok kullanırdık. Yeni mezun olmuş kişiye bizler TSK’de” çömez” deriz. Ona sahip çıkar yetiştiririz.Gözümüzde o kişi büyüyüp serpilecek taze bir fidandır.
Aradı:
“Ağabey zamanın varsa seninle görüşmek istiyorum.”
Güldüm.
“Niye güldün ağabey?”
“Bir gün size 24 saat. Bana 48 saat. Ben emekli olduktan sonra vaktim bollaştı.Size 24 saat yetmez iken, benim bir günüm geçmek bilmiyor. İyi ki şu Edebiyat Defteri var da beni mutlu ediyor. Okuyor, yazıyorum. Ben de zaman çok.”
“Ağabey ben de onu söyleyecektim. Seninle Edebiyat Defteri ile ilgili konuşmak istiyorum.”
Arayan genç Üniversite de öğrenci. Bizim sitede oturuyor. Hukuk okuyor. Yaz günleri bizler site bahçesinde oturur sohbet ederken, okul dönüşü bizlere hayran hayran bakar, sohbetlere katılmak istese de -uygun olmaz düşüncesiyle- gelmek istemezdi. Bir gün:
“Gelsene genç senin görüşlerinden de yararlanalım” deyip cağırdım onu.
Daha sonraları da sık sık katıldı aramıza. Kendisine laf düştüğünde bir zamanlar Erkan Yolaç’ın Evet-Hayır programında olduğu gibi sorulan sorulara “Makul ve mantıklı” cevaplar veriyordu. Site de oturanlar sevdik bu genci. Bir gün söz döndü dolaştı edebiyata geldi. Ona Edebiyat Defterinden söz ettim. Meraklıydı.
Geldi.
“Ağabey ben senin yazılarının yanında fırsat buldukça diğer yazıları da okuyorum. Ama ben bu yazılanları Face den okumak isteyince, tamamını okuyamıyorum ya bir reklam, ya da başka bir uyarı yazının tamamının okunmasını engelliyor. Teşbih yenindeyse; hevesim kursağımda kalıyor . Ben Edebiyat defterine üye olmak hatta orada yazılar yazmak istiyorum. Ne dersin?”
Çok mutlu olmuştum. Evet.Her işin bir çömezliği oluyormuş. Edebiyat defterine de bir çömez yetiştirmek bana nasip olacaktı.
“Çok iyi edersin. Seni deftere ikiyiyüzbin birinci üye olarak kaydederler.”
“O ne demek ağabey?”
“Çünkü bu sitenin ikiyizbin üyesi var. Sende ikiyüzbin birinci üyemiz olursun.”
“Tamam ağabey. Bana siteyi anlatsana !”
Edebiyat Defterinin Isparta şube sorumlusu edasıyla başladım anlatmaya;
“Önceden yazıyı planlayacaksın. Defalarca okuyacak çıkartmalar, İlaveler yapacaksın. – tamam, bu yazı oldu yayınlanabilir-kanısına varmadan yayınlamayacaksın. Uzun yazıp bıktırmayacak, dini-siyasi yazı yazıp küstürmeyeceksin. Favori yazar listen olacak. Onların yazılarını takip edip yorumlayacaksın. Belki zamanla engelleneceksin. Belki de engelli listen de olacak. Buranın bir edebiyat sitesi olduğunu bilir, dostluğa etik kurallara uyarsan, engellediğin olsa bile sen engellenmezsin.Zamanla okuyucuların, dostların artar. Sitemiz edebiyatın her dalına hizmet veren bir sitedir. Öyle ki; kendi tarzında anlamlı çizimleri olan karikatüristimiz bile vardır.”
Havamı bulmuştum. Daha neler neler demedim ki?
“Ağabey seninle bir uygulama yapalım mı? Nasıl yazı yayınlanır? Nelere dikkat edilir?
Açtım sevdiğim yazılarımdan birini.Ukalalıktan da geri kalmıyorum.”
“Bu yazım en az yirmi yorum almıştır. Haberin olsun.”
Yayınlanacak yazının türünü, arka fon rengini,metin rengini, görsellerden nasıl resim yükleneceğini, yazıyı kopyalamadan önce-kalın- tuşuna basmanın önemini, kopyala yapıştırı uygulamayla ilgili daha bir çok şeyi anlattım. Notlar aldı kendince.
Döndük yazıya.
İmleç kaydı. Hemen kitaplarla ilgili siyah bir perde indi yazının üstüne. Kaydırdık imleçi kurtardık yazıyı.
Yazı siyah beyaz. Zemin rengi yok. Geçtik yorumlara. Sadece on adet yorum var diğerleri yok.
Göz göze geldik. Gülümsedi.
“Hani ağabey zemin renkliydi? En az yirmi yorum vardı? Ne oldu onlara?”
“Sonra …Sonra görürsün onları. Bu sitenin yeni formatı.”
“Ağabey kızacağını biliyorum. Ama yine de söyleyeceğim. Bu senin yeni format dediğin eskiyi aratır olmuş. Ya sen kullanmasını bilmiyorsun. Ya da bu yeni format dediğin bilmeceye dönmüş. İzninle ağabey ben gidiyorum. Üyeliği düşüneceğim.”
Ben sitemize laf söyletmem.Ona istediği cevabı verememek beni çıldırttı.
“Üye olmuyormuş. Olmazsan olma. Bu site senin gibi neleri gördü. Sen ve senin gibiler olmasa da bu site hep ayakta”
“Ağabey olmayacağım demedim. Düşüneceğim dedim. Niye bağırıyorsun ki?”
Gönderdim onu. Ama düşününce haksız da değildi hani!
Televizyonda Survivor’ izleyenleriniz vardır mutlaka.Acun yarışmadan önce kazananlana vereceği ödülün kapağını açmadan soruyor:
“Açayım mı?”
“Şimdi mi?”
“İyi mi olur?”
Yarışmacılar hep bir ağızdan alkışlayarak bağırıyorlar:
“Aç.”
“Şim di.”
“İyi olur.”
Şimdi ben de yazar kardeşlerime soruyorum:
“Yöneticimiz Habib DAĞ bu yazıyı okusun mu ?”
“Biz eski formattan memnun muyduk?”
“Eski format yeniden uygulansın mı?
“Evet… Evet… Evet…”
Şakkk… Şakkk… Şakkk…
Ben bir şey demiyorum Habib Kardeş. Duyuyorsun “Evet… Evet…” lerle birlikte alkış seslerini
Haydi yazarlar, klavye başına…Yeni şiirler ve yazılarda buluşmak umuduyla.
[ kalin ]
YORUMLAR
Şimdi Bedri Ağabey, bu konuyu iki yönden düşünmek gerekir.
1. Eskisi gibi bütün arkadaşlarımızın yazdıklarını dışarıdan rahat rahat okuyabilmemiz. Beğenip veya beğenmeyip siteye girip yorum yapabilmemiz.
2. Yenisi bir çok sitede olduğu gibi, özellikle ülkemizin artık isim yapmış bir edebiyat sitesi olan Edebiyat Defterine dışarıdan giren kişilere, bir nevi yazılarımızı okuma keyiflerini kesmeleri için bir nevi önlem gibi güzeldir.
Fakat sorarsanız siz hangisini tercih ediyorsunuz diye tabi ki ilki derim.
O halde ne olmalı: Şifremiz gibi hepimizin birer sayısal anahtarı olmalı. Şifreden önce anahtarı kullanmalıyız. Şifre ile yazılanları okuyabilmeliyiz, Deftere girip şiir, yazı ve yorum yazabilmek için şifre kullanıp devam etmeliyiz.
Bu sadece öneridir.
Bedri Tokul
İyiyi düşünürsün.
Selam ve Sevgiyle Can Bacı...
Bedri Tokul
Yazılar yazılır, yazılmaz.
Okunur, okunmaz.
Hiç önemli değil. Önemli olan sağlık.
Can dostum sizin aracılığınızla selam gönderdiğine göre;
sağlığı iyi değil demek ki...
O na acil şifalar diliyor, hasretle gözlerinden öpüyorum.
Dualarım onunla.
Kemal kardeşime ve size selam ve Saygılar.
Bedri Tokul
Benim niyetim yaşanan bazı zorlukları mizahi bir tarzda dile getirmekti.
Yoksa; sitemizin bize sunduklarını görmeyecek kadar hiç birimiz nankör değiliz.
Teşekkürler.
Selam ve Saygılarımla.
çocuklarım bana yaş günümde akıllı telefon aldı adapte olmam çok uzun sürdü sürecek gibi. yenilikler her daim güzeldir.... sitemizin kurucusu habibi bekleyelim her türlü kolaylığı yapacağına yürekten inanıyorum. hepimizin tek buluştuğu nokta emsallerinden çok ilerde olan sitemiz her türlü güzelliğin tek adresidir.ben inanıyorum ki bu işi en güzel şekliyle çözecektir. güzel yazının ismi gibiyiz. bu dönemi yakışır şekilde atlatacağız.saygılar yalın kalem
Bedri Tokul
Belki de ben yeteneksizim.
Ancak bir alışkanlığımız vardı. Gönül onu arıyor.
Hiç kimse;
"Bulmuşsun mis gibi siteyi, bir de tenkit mi ediyorsun " diye düşünmesin.
Ben; sitemi de seviyorum, sitedekileri de...
Selamlarımla Gardaş...
Tavsiyerin ders verir nitelikteydi canım abim.
Birkaçgündür üşütmüşüm hapşırıp duruyom.
Bu seferlik yorumum kısa. Kusura bakmazsın de mi.
Selam ve saygılar abim. Dünya bi tarafa sen bi tarafa. Sevgim uzay boşluğundaki yıldızlar kadar..
Bedri Tokul
Ayhan bu pazar işi seni zorlamaya başladı.
"Bırak" diyeceği ama. O insan manzaralarını kim yazacak?
Yazsalar bile senin kadar güzel yazabilecekler mi?
Ayhan senden bir ricam var:
Pazar ürünlerini say. Çıkan sayıyı bir milyonla çarp.
Ne mi olacak?
Seni ne kadar sevdiğimi bulacaksın.
Öptüm gözlerinden.
Sn Tokul
görüşünüz samimiyet ile.. ne güzel kaleme alınmış..
benim de aklımda hep
eller gibi bir kaç siteden özel kişileri seçmek yerine bir sitede adam gibi olmaktan yana oldum şükür.
sahip, yönetici ya da şair-yazar ve okurlar abidik gubidik yoksa ilgilenmezler.. kimsenin derdi edebiyat değil sanırım.
sanırım boy resmine, profiline bakarak “günün şiiri” seçerler
yahu seçenin bari yorumu olması gerekmez mi; belki vardır da ben yönetici kim, seçici kim bilmem.. günün şiiri payesini aldım mı bilmem ben doğrudan yorumlara bakarım..
tabi bu konular beni aşar
yine de sitemiz için en güzel site demekten kendimi alamam
geçtik;
durduk yerde siteden bende atıldım (bir arkadaşım adını belirterek okumayı söken çocuğunun şiirini yayınlamış, askıya alınmış, izaha çalıştım ilkokul birdeki çocuk da şiir yazabilir ama başka yayınlama şansı var mı 10 yıl bekleyecek mi dedik), en büyük aforozu yedik.
şiir yazmamada mani olamazsınız ya dedim başım üste
valla oldular
o eski dostlar eski dostluklar yok..
böyle böyle büyüyeceğiz, olgunlaşacağız demek ki şükür..
bunu da geçtik
sitede oluşan dostluklar ile etkin etkinlikler yapılıyor
-ben yazdım oldumcular
-her şeyi bilen, dev aynalı fukaralar
-kıyma makinesi gibi şiir doğuranlar
kendinden başka şiirden anlamayan, kendisinin de yeryüzüne zembille inmiş şair olduğunu zannedenler var, sanırım bunlardan biri de benim..
en doğrusunu ben bildiğim için kırmızı kıravatlı yüksek mevkiden emekli biri doğruyor, öteki de ondan geri kalmayıp çokk çok daha yüksek bir mevkiden mezun
tabi beyfendi olduğum için o kurumda çalıştığımdan üstelik dünyanın ilk yüksek lisans yapmışlarından biri olduğumu belirtmiyorum.. (benden önce hiç y.lisans yapmış birini görmediğim için böyle sanıyorum)
kırmızı kıravatlı böyyük ahkam kesen zat, vatandaşımız beni etkinliklerde boy göstermemekle ayıplıyor.. şurda burda falanyerde vs vs..
geçtik.
ben sadece beni okuyanları okuyabiliyorum.. diğer hususlar beni ilgilendirmiyor.. diğerleri de şiir ancak 4 saat boyunca kürsüden yayılan nağmeler e kimse ciddiyet ve samimiyet içinde şiir dinler gibi adam gibi dinlemiyor, herkes diğerleri ve özellikle kürsüdeki ŞAİR hakkında pastasının küçüklüğünden.. saç rengi, etekboyu ve kombinden, eşinin içtiğinden, birileri ile arasında geçenlerden vs bahsediyor, şiirin kısa zamanda bitmesi en büyük alkışı hak ediyor, uzun ise; demedikleri kalmıyor, homurtular bereketleniyor. birilerinin sitemizden haberi yokmuş.. telefondan kaydolmayı beceremedik.. sonra link edip bunu tesis ettik sanıyorum.. on kişiden fazla olmuştur sanırım ailemize kazandırdığım..kıvanç duyuyorum.. benim başka olduğum bir yer yok..
bunuda geçelim
yahu şu incilerden dökül de nasiplenelim demeye kalmıyor
en son yazdığım şiir
ondan önceki
dün yazdığım
günün şiiri seçilen
ayşeye
komşuya
siyasilere dokundurduklarım
gözler için
bahar için yazdıklarım
yeter ulen deyip; bunlar şiir değil.. akşamı hoş geçirmek için şiirine yorum yapmış karşı cinsten birini telefonla da olsa ...
aynen öyle dedi; şaşırdım. Zaten 10 dakikada yazıyormuş..
bu şiiri her isme uygulamış meğer.. puşt.
siz şiirden gayri, etkinlikte birine yakın olmak için gelmiş züpbelerden farklı olmalısınız,
para verip kitap bastırtanlar şair diğerleri değil bir yaklaşım.. sergilemelisiniz
benim bu sözde kitapları okuyacak zamanım yok.. satın aldıklarımı ve hediye edilen imzalı şaheserleri bırakıp kalkıyorum.
"sen ırazca ile devam et" demiş.. şükür benim ırazcaya yazılmışım yok.. demek ki okuma özürlü hep..
“3000 sayfa şiir mi olur.. sapıklık" demiş dipnot ile karıştırmış ÇALI 2053 sh. bir dost dedi ki o adam dipnotun ne demek olduğunu ne bilsin, bunu belirten de ben değilim Sn Çamalan idi..
etkinlik bize bir şey kazandırmıyor.. benim mikrofonu kapıp da 3 dakikada bitirebileceğim şiirim yok ki..
beni okuyan Siz'in gibi okumalı..
onurlandırdığınız için teşekkürler.
geçelim;
benim ülkem (ömrüm, sitem, şiirim); benim milletimce bu ülkeden benim vatandaşlarımca yönetilmeli, bu ülkenin vatandaşlarınca seçilmeli.. başımızın tacı olmalılar.. sonuna kadar..
halihazırdaki edebiyat siteleri içerisinde uygulama teknik ve sağladığı kolaylıklar renk-ses imkanları, dostlar; diğerlerinden açık-ara önde olan Edebiyat Defteri Ailesine teşekkürlerimi, saygılarımı sunarım..
iyi ki varsınız Güzel İnsan
ömrünüze.. sıhhatinize saadetinize bereketler dilerim
Bedri Tokul
USTA yüreğiniz doluymuş.
Anlatınca rahatlamışsınızdır İnşallah.
Sıkmayın canınızı. Hani derler ya;
"Altının değerini sarraf bilir"
Sarrafların az olması, çok sahte altın bulunmasındandır.
Teşekkürler. Selamlar...
Yenilikler iyidir de yazılarımız ve şiirlerimiz için için iyi olmamış. Okunmuyor.
Bedri Tokul
Selam ve Saygıyla.
Yazı, bir çömez yetiştirmekten başlayıp sitede noktalandı. Ben uzun zamandır siteye girmediğimden yeni format hakkında pek bilgim yok. Eski yazı ve şiirlerimdeki yorumlar duruyor mu gitti mi onu da bilmiyorum ama bildiğim bir şey var; Faceb*ok'tan yazı okunmuyor. Sayfanın tamamına yakınını bir reklam kaplıyor. Bu durum Facebook'un marifeti mi yoksa bizim Sitenin mi onu bilmiyorum. Durum böyle olunca da Facebook da yazı paylaşmanın bir anlamı kalmıyor.
Bildiğim, yazının samimi olduğu. Tebrikler Komutanım.
Bedri Tokul
Seni kızdıran mı oldu?
Yoksa dikiş kursundan fırsat mı bulamıyorsun?
Aslında güzel bir uğraş.
Üretmenin zevkini yaşıyorsundur.
Selam ve Saygıyla Emine Hanım...
Bedri Tokul
Selam ve Sevgiyle...