- 823 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Olimpos Döngüsü
Olimpos Döngüsü
“Olimpos Döngüsü” olarak adlandırdığım bir döngü üzerinden insanlık gelişim evrelerini gözlemlemek istedim.
Olimposlular, Yunan mitolojisinde Dünya’yı yöneten tanrılar!
“Teoloji” yazımda bahsettiğim gibi “Din” ve “Tanrı” konusunun, insanlığın bilinç ve aklının gelişimiyle paralel olarak geliştiğini söylemek mümkün! Eski dönemlerde önemsenen ve insanların ihtiyacı olan şeylerin başında gelen güç, kudret gibi özellikleri temsil eden, “İlah” ve “İlahlık” konusu! İlk dönemlerde bu güç ve kudrete sahip olan insanlara “İnsan ilah” şeklinde kabul görmüş! İnsan ilahların, ölmesi ya da hastalanması diğer insanların kabulünü azaltıyor, bunu aşmak veya ikna için “Yarı insan, yarı ilah” sunumu getirilmiş; daha sonraları İlahlar, göğe çıkıyor ve yerde onları temsil eden “Put” ya da benzeri somut şeyler kullanılıyor. Aracılar ise yine insan! Bu alandaki aracılık, diğer insanlar ile “İlah” arasındaki bilgi ve emir alışverişi! Aracıların “Güven” konusu önem kazanıyor ve devamında aktarılan bilgilerin zaman içerisinde değişmesi konusu var! Pagan dönemlerde “Tanrı” daha somut olarak düşünülüyor; güç, kudret sahibi ve ihtiyaçların karşılanmasında yardım istenecek bir makam! Pagan dönemlerde “İlah” hem mekan veya özellik olarak tanımlanabiliyor hem de sahip olduğu güç ve kudretin cinsine göre sınıflanabiliyor; bazı da hepsi daha kapsamlı tek olanda toplanabiliyor!
Olimposlular, 12 tanrı! 12 sayısına başka manaların yüklenmesinin de çıkış noktası gibi düşünülebilir! 12 Ay, 12 Burç, 12 Havari ve diğerleri! Tanrıların başı, “Zeus”; eşi “Hera”! Mekan, Olimpos Dağı! “Herkül”, yarı tanrı; ölümlülere örnek de “Ganymedes”, Zeus’un (şarap sunucusu yapmak için) kaçırdığı güzelliğiyle meşhur bir kral oğlu! Zamanın ihtiyacına göre, fiili bir tanımlama oluşmuş!
Olimpos tanrıları ilk kuşak “Titan” soyundan; ikinci kuşak, Titan’ları yenen “Zeus” soyundan! Soy kavgasının tanrısal boyutu!
İlk kuşak tanrılar; Zeus, Hera, Poseidon, Demeter! Toprak, hava, ateş, su güçlerinin tanrısal alanda sahiplenilmesi konusunda ayrıntıya girmeden; Zeus, gökyüzü hava olayları; Hera, evlilik, kadın, bereket; Poseydon, deniz yani su ve depremler; Demeter, tahıllar ve tarım! Birinci kuşakta, yeraltına hükmeden “Hades” ve aileden sorumlu, “Hestia” da anılabilir!
İkinci kuşak tanrılar; Afrodit, Atena, Ares, Apollon, Artemis, Hephaistos, Hermes, Dionisos. Afrodit, sevgi, güzellik, aşk; Atena, bilgelik, el sanatları ve savaş stratejisi! Diğerleri de bu ana başlıkların alt başlığı gibi düşünülebilir! Her unsura bir Tanrı, her sanat dalına da bir Tanrı şeklinde! Mesela; Dionisos, üzüm, şarap ve eğlence alanında uzman! Günümüzdeki pop ilahları veya filmlerdeki yıldız ilahelere benzetilebilir!
“Olimpos döngüsü” olarak adlandırdığım bu ana döngü, tüm diğer “Tanrı” ve “Tanrıçalar” açısından da okunabilir! Ana kalıp şu; unsurları sahiplenen tanrılar! İsimleri ve hangi unsurları sahiplendikleri konusu ise ayrıntı!
İnsanlığın çoğalması ve toplumsal hayata geçmesiyle başlayan bu döngü, her çağda benzer şekilde işlemiş. Günümüzde nasıl işliyor ve döngünün hangi aşamasındayız? Bu soruya cevap arayacağım!
İlk insanın çocuklarının birbirlerini öldürmesi, ilk soy kavgasının da başlangıcı! Hayatta kalanın soyu devam edecek gibi! Sonraları aralarından “Tanrı” çıkacak ve tanrılar savaşı sonrasında yeni ilahlar, yukarıda saydığım “Toprak, hava, su, ateş; aşk, bilgelik gibi” mevcut unsurları sahiplenecek! Bu döngü modern zamanlarda nasıl oluyor?
İlahlık üzerinden yapılan vesayet ve ipotek kavgaları, “Din” üzerinden devam ettirilmek istenmiş! Soy kavgaları ise ırkçılık üzerinden sürdürülmeye çalışılmış! Asıl kavga unsurlara ipotek koymak! Toprağa, havaya, suya, ateşe hükmeden, Dünya’ya da hükmeder! Kara, hava, deniz kuvvetleri, ateş gücüyle ayakta!
Bu döngüye, insanların topluluk oluşturması ve bu topluluğun yönetilmesi açısından bakalım! Topluluklara ilah olanlar, unsurlara hakim! Topluluklar, soy açısından büyüdüklerinde “Devlet” oluyorlar, Devletler gelişince de diğer soyları yönetimlerine alıyorlar, kapsam genişliyor; soy üzerinden ayrıcalıklı olanlar, üst makamlara diğerleri alt makamlara yerleşerek imparatorluklar şekilleniyor! Bu din üzerinden de olabilir, aynı dinde olanlar toplum olur “Devlet” kurarlar, diğer din mensuplarının devletlerini kendi yönetimlerine aldıklarında kapsam genişler; ya çok dinli yapı oluşur ya da egemen olanlar diğerlerini eritir! Uzun vadede kırılmalar söz konusu!
Birinci Dünya savaşına ana hatlarıyla bakıldığında, gücünü kaybeden imparatorluklar çöküyor! Güçten kastım, yukarıda “Unsur” olarak saydığım hatta eski çağlarda tanrıların sahiplendiği şeyler; hava, kara, deniz kuvvetleri ve ateş kabiliyeti! İkinci Dünya savaşında devletler çöküyor-doğuyor ve haritalar değişiyor! Üçüncü Dünya savaşında ise döngü başa sarıyor ve “Küresel Dünya Düzeni” kurulmak isteniyor! Yani tüm unsurların tek elden idare edildiği, unsurların paylaşıldığı “Olimpos” benzeri bir döngü görünüyor! Bu amaçla tüm unsurları kontrol edenler, yukarıda bahsettiğim Olimposlular gibi sahiplendikleri alanlarda “Tek” olmak isterler! Yine yukarıda bahsettiğim gibi kendilerine bağlı olan alt başlıkların da “Tek” olmasını isterler!
Son tahlilde; “Olimpos döngüsü” olarak adlandırdığım döngü benzeri bir seyir var! Mevcut Dünya halini analiz açısından böyle bir döngü hayal edilebilir! Yeni Dünya Düzenine doğru giderken olanları anlamak ve olacakları tahmin etmek için böyle bir bakış geliştirilebilir! Sonuçta insan ve davranışları önemli! İnsanlık nasıl ister ise o yönde gelişir! Döngüleri de yönetebilir ya da kısır döngülere hapsolmaz!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Esasında bir döngü olduğu iddiası da tartışılır fakat şu soruyu sormak istiyorum: Dünyanın bilinen en eski uygarlığının Yunan Uygarlığı olmadığı kesin artık. Döngünün "ilkten" başladığını varsayarsak sizin Olimpos Döngüsü iddianız geçersiz olmaz mı?