- 779 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Teoloji
Teoloji
Teoloji: İlahiyat, Yunanca “Theos”, “Tanrı” kökeninden; tanrıbilim. Güncelde, din bilimleri!
Dini, bir bilim olarak ele almak, incelemek ile dini benimsemek ya da savunmak konusunu birbirinden ayıracak kadar bilmekte fayda var!
Tanımlar üzerinde takılmadan ve çok fazla iddialı olmadan “Din” ve ona temel olan “Tanrı” konusunu irdelemek, “Din bilimi” kapsamında herkes için mümkün!
“Din” ve “Tanrı” konusunun, insanlığın bilinç ve aklının gelişimiyle paralel olarak geliştiğini söylemek mümkün! Eski dönemlerde önemsenen ve insanların ihtiyacı olan şeylerin başında gelen güç, kudret gibi özellikleri temsil eden, “İlah” ve “İlahlık” konusu! İlk dönemlerde bu güç ve kudrete sahip olan insanlara “İnsan ilah” denilmiş, kabul görmüş! İnsan ilahların, ölmesi ya da hastalanması diğer insanların kabulünü azaltıyor, bunu aşmak veya ikna için “Yarı insan, yarı ilah” sunumu getirilmiş; daha sonraları İlahlar göğe çıkıyor ve yerde onları temsil eden “Put” ya da benzeri somut şeyler kullanılıyor. Aracılar ise yine insan! Bu alandaki aracılık, diğer insanlar ile “İlah” arasındaki bilgi ve emir alışverişi! Aracıların “Güven” konusu önem kazanıyor ve devamında aktarılan bilgilerin zaman içerisinde değişmesi konusu var!
Pagan dönemlerde “Tanrı” daha somut olarak düşünülüyor; güç, kudret sahibi ve ihtiyaçların karşılanmasında yardım istenecek bir makam! Pagan dönemlerde “İlah” hem mekan veya özellik olarak tanımlanabiliyor hem de sahip olduğu güç ve kudretin cinsine göre sınıflanabiliyor; bazı da hepsi daha kapsamlı tek olanda toplanabiliyor! “Çok tanrılı” veya “Tek tanrılı” ayrımı, “Pagan” dönemi tek başına açıklamaz! İlahların işlevleri ve güçleri üzerinden “Çok tanrılı” anlayışlar, olduğu gibi tüm güçleri tek bir çatıda toplamak da mümkün! Toprak, hava, ateş, su unsurlarına hükmetmek, ayrı ayrı düşünüldüğünde “Yer tanrısı”, “Gök tanrısı” ve diğer unsurlar için düşünülebilir! Hepsini kontrol eden için “Tek” olan da düşünülebilir! Burada önemli olan, insanlığın somut elle tutulur ihtiyaçlarının karşılanması beklentisine dair oluşan birikim! Pagan dönemi bilgi birikintisi, somut elle tutulur ihtiyaçlara dair olmuş! Yukarıda “Din” ve “Tanrı” konusunun, insanlığın bilinç ve aklının gelişimiyle paralel olarak geliştiğini söylemiştim. İnsanlık gelişince temel olan inançlar da gelişiyor! Mesela “Çok tanrı” yerine “Tek tanrı” kabulü ağırlık kazanıyor! Tanrıya veya tanrılara mekan belirlemesi de ortadan kalkıyor! “Yerde”, “Gökte” gibi sınırlayıcı ifadeler yerine “Her yerde”, “Hiçbir yerde” şeklinde daha kapsamlı ve sınırsız anlayış geliyor! Pagan dönemde somut şekil üzerinden düşünülen “İlah” veya “İlahe”, erkek ve dişi gibi cinsiyet belirlemesi ile sınırlanıyor iken bu da değişiyor ve “Eşi benzeri olmayan, doğmamış, doğurulmamış” gibi sınırsız düşünülüyor! Pagan dönemde çok önemsenen “Tanrıça”, dişi imajının ağırlık ve önem kazanmasına sebep gibi düşünüldüğünden daha sonraları “Tanrı” cinsiyetsiz düşünülüyor ve bu tepki dişiler aleyhine bir birikimi de tetikliyor! Sonraları dişiler, öğretilerde eski önemini kazanamadığı gibi geriye doğru da savruluyor! Pagan dönemindeki “Din”, bu işlevsel bilgilerin birikimi şeklinde açığa çıkıyor! Sonraki aşamalarını biliyorsunuz! İnsanlık, ilk dönemlerde somut ihtiyaçlarına, somut çözüm aramış; geliştikçe, soyut ihtiyaçlarının da olduğu görülmüş ve soyut çözümler de geliştirilmiş! Kapsam, somuttan soyuta doğru genişlemiş!
Son tahlilde; dini, bir bilim olarak ele almak, incelemek ile dini benimsemek ya da savunmak konusunu birbirinden ayıracak kadar bilmekte fayda var! İnanç kişinin kendi özgür alanı olup başkalarının o alana girmesi zaten “Vicdan özgürlüğü” kapsamında reddedilir! Yunus’un “İlim kendin bilmektir!” sözünden hareketle kişi, hem “Kendini bilecek” hem de “Kendi bilecek”! Yani bizzat kendisi bilecek, başkalarının bildiğine inanmak mümkündür ancak “Taklidi inanç” kapsamında kalabilir! Bizzat kendisi bildiğinde ise zaten bu “Bilinç” olacak; başlangıçtaki “İnanç” ise “Bilinç” şeklinde yerleşecek! Eski zaman bilgileri, elbet günümüze ışık tutabilir! Eski zaman bilgileri, “İnanç” kapsamında düşünülebilir; bu bilgiler, bireyin bilinç süzgecinden geçtiğinde zaten “Bilinç” olarak yerleşecek! Önemli olan eski zaman bilgilerine esir olmamak! Nasıl ki o bilgiler ve anlayışlar, güncellenmiş, yenilenmiş ve ilk halleriyle aynı kalmamış! İnsanlık da yenileniyor ve gelişiyor! Bunun önemini bilen, kendini geliştirebilir ve zihnindeki pek çok çelişki ve soruyu çözebilir! Zaten kişi kendini, bizzat kendisi bilir ise evrendeki işleyişte bir çelişki bulmaz! Başkasının tarifiyle kendisini bilmeye çalışır ise kendini bilmez; tarif edeni bilir ki bu zaten çelişkiye sebep olur! Çünkü evrende tekrar yoktur! Kimse, kimsenin tıpa tıp aynısı değildir!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.