- 1042 Okunma
- 10 Yorum
- 3 Beğeni
KOYUN ! NEDİR OYUN?
Hani bir şarkı vardır: ‘’Yalan dünya yalan imiş’’ Diye. Yalan dünya yalan olduğu gibi sanal dünya da yalan imiş. Hatta sanal dediğimiz bu dünyadan arkadaş olduğumuz pek çok kişi ile gerçek hayatta da tanışıyor olmamıza rağmen tamamen yalan bir dünya imiş.
Aşağı yukarı her gün bir yazı ya da şiiriyle bu sayfada olan Sami Biberoğulları, günlerdir siteye, kendi sayfasına uğramıyor ama sadece bir iki arkadaş arayıp ‘’Hocam nerelerdesin. Senin için endişe etmeye başladım.’’ Diye soruyor.
Neyse…Bela, musibet, dert..Adına ne derseniz deyin. İşte onlar benim ayrılmaz bir parçam oldukları için bünye onlarla bağışıklık kazandı galiba. O bakımdan beni bırakıp ana mevzuya geçelim.
*****
Bu ayın on altısında bir arkadaşımız ‘’ Örtünmeyen Kadının kocası ne yapmalıdır?’’ Başlıklı bir yazı yazmış sitede. Ben daha yazıyı okumadan ‘’
Yazık ki cevabı yaklaşık 800 sene önce verilmiş bir soru üzerine kalem oynatmış arkadaş’’ Dedim.
Evet..sekiz yüz sene önce Mevlana Celaleddin Rumi bakın ne güzel özetlemiş şu örtünme meselesini:
Fih-i Mafih adlı eserinden bizzat kendi kaleminden dinleyelim:
‘’Örneğin, bir somun al, koltuğuna koy, sakla, ‘’Bunu kimseye vermeyeceğim ‘’de; ‘’Vermek şöyle dursun, göstermeyeceğim’’ de.
Ekmek, bolluğundan, ucuzluğundan yerlere dökülüp saçılmıştır, köpekler bile yemiyor, ama vermemeye, göstermemeye kalkıştın mı, bütün halk ona düşer; ‘’Sakladığın, göstermediğin o ekmeği mutlaka göreceğiz.’’ diye yalvarmaya, seni kınamaya, sövmeye koyulur.
Hele yenine sakladığın, vermemeye, göstermemeye savaştığın o ekmeğin peşine öylesine düşerler ki bu düşkünlük, ölçüyü, sınırı aşar, gider.
Çünkü "insan yasaklandığı şeye düşer." Kadına "gizlen" diye emrettikçe onda da kendini gösterme isteği çoğalır durur. Halkın da, o kadın ne kadar gizlenirse, onu görmek isteği o kadar artar.
Şu halde, sen oturmuşsun, iki tarafın da isteğini kızıştırıyorsun. Sonra da bunu doğru düzen bir iş sanıyorsun; oysa ki bu iş, bozgunculuğun ta kendisi.
Eğer kadınının mayası temiz ise -yapma desen de, demesen de- iyi huyuna, temiz yaratılışına uyacak, ona göre hareket edecektir o. Bırak, işkillenme sen. Yok, tersine, mayası pis ise gene kendi yolunu tutacaktır o.
Gerçekten de "Yapma, etme, görünme" demek, isteği arttırır ancak; başka şeye yaramaz. ‘’
Arkadaşın yazısını okumadan önce ‘’ Bu arkadaş, bu yazısına bir tek kendisini destekleyen yorum alamaz’’ dedim ki yorumları okuyunca ne kadar haklı düşündüğüm ortaya çıktı.
Hiç kimse onu desteklemezdi zira ne zaman birileri çıkıp da bu topluma ‘’Ali Ata Bak’’ Demeye kalksa toplumun tepkisi tam tersi yönde olmuştur.
Hatırlayın 1983 yılında seçimlere üç parti ile girdik: MDP, ANAP, SHP…Seçimlerden bir kaç gün öncesine kadar herkes seçimden MDP nin birinci parti olarak çıkmasını bekliyordu ama Kenan Evren’in Tv den açıkça MDP ye oy istemesi MDP yi birinci değil sonuncu yaptı.
Yine hatırlayın, bir ilahiyatçı ‘’ Kadınların kahkaha atması ahlaksızlıktır. Dinen günahtır.’’ Dedi, kadınlar profil resimlerini kahkaha atan kendi fotoğraflarıyla doldurdu.
Sapığın biri bir belediye otobüsünde şort giyen bir kadını tekmeledi, hemen akabinde pek çok bayan şort giyerek dolaşmaya başladı.
Bir başkası satranca taktı kafayı. Satranç oynayanı direkt cehennemlik, seyredeni de ‘’Domuz eti yemiş gibidir’’ ilan etti ama gelen tepki çok farklıydı. Satranç bilmeyenler öğrenmeye, hayatında domuz eti yememiş olanlar ‘’ Bir tadına bakmalı nasıl acaba?’’Demeye başladılar.
Örnekleri çoğaltmak mümkün elbette. Hatta sayılamayacak kadar örnek sıralayabilirim.
İnsanımız artık ‘’Ali ata bak’’ dendiğinde hemen penceresini açıp ‘’Sağda solda bir at var mı acaba?’’ diye ya da ‘’ Ata bak dendiğine göre bu atta bir keramet var. Hemen bakayım’’ Düşüncesiyle hareket etmiyor. Yani devran değişti.
Devran değişmesine değişti ama bazılarının kafası değişmedi.
Yeni nesil tabii ki bilmez. Bizim zamanımızda gaz ocakları vardı. Bu gaz ocaklarının kafası ( daha doğrusu meme denen ufacık aksamı ) sık sık üzerinde pişen yemeklerin yağları sebebiyle tıkanırdı. O zaman gaz ocağı iğnesi denilen bir şeyle bu tıkanıklığı giderirdik. Ancak iğne ile giderilmeyince de kafayı değiştirirdik. İşte o zamanlarda bir türlü kafa yapısını değiştirmeyen, hep koyduğum yerde otlayan tipli insanlara ‘’Gaz ocağı kafalı ‘’ derdik. O devirlerden bu günlere yarım asır geçti. Gaz ocağı çoktan antika eşyalar arasına katılmış olsa da gaz ocağı kafalı insanlar varlıklarını muhafaza ediyorlar maalesef.
Bazı insanlarımız hâla profil resimlerine ‘’ Hayır’’ yazısı koymakla ya da tam tersi ‘’Evet’’ yazmakla insanların -yapılacağı artık kesin olan- referandumda oylarını etkileyeceklerini sanıyorlar.
İşin doğrusu 12 Eylül 2012 Referandumunda evetçiler ve hayırcılar bayağı bir profil yapmışlardı evet- hayır yazılarını ama şimdi bakıyorum evetçiler çok fazla takmıyorlar profile mrofile. Hayırcılar ise eski kafa. Onlarda değişen bir şey yok.
Profil resmine ‘’Hayır ‘’ yazmakla evetçi bir vatandaşı hayırcıya dönüştürebilmek mümkün müdür? Çok zayıf ihtimal de olsa mümkündür. Ama… İşin aması var.
Yapılacak oylamada vatandaşın çok büyük bir kısmı neyi oylayacağının bile farkında değil. Yani çıkın sokağa rastgele vatandaşa sorun: ‘’ Parlamenter sistem deyince ne anlıyorsunuz? Başkanlık sistemi sizce nedir?’’ Hepsinden geçtim ‘’ Yasama, yürütme ve yargı nedir? ‘’ Diye sorsanız belki yargı hakkında bir iki kelam eden olacaktır. Ve o insanlar içinde bazıları daha yasama, yürütme nedir bilmeden on sekiz yaşında bu milletin vekili olacaklar…
Peki vatandaş oyunu neye göre belirliyor?
Vatandaş, genel olarak iki şeye bakıyor: 1- Taraftarı olduğu partinin lideri ne diyor. 2- Gerçek ya da sanal dünyadan tanıdığı insanlar ne diyor.
Demek oluyor ki bir vatandaş ‘’Aaaa yahu Ahmet abi/ Ayşe abla hayır diyormuş. Ben de hayır diyeyim’’ Diye düşünüp oyunun rengini değiştirebilir az bir ihtimal olsa da… İlle velakin siz o insana ‘’ Ulan koyun ! Daha önceki referandumda ve genel seçimlerde, yerel seçimlerde oyunu ( dolayısıyla şeref ve haysiyetini) iki torba kömür, dört paket makarnaya sattın. Şimdi de aynı şerefsizliği yapma’’ Diyerek peşin peşin insanların onur ve haysiyetine hakaret edersiniz profil resminize istediğiniz kadar hayır yazın değişen bir şey olmayacak, tam tersine daha önceki seçimlerde yaşanan hezimet ve hayal kırıklığını yaşayacaksınız. Yani öncelikle seneler önce tıkanmış olan o kafayı değiştirmeniz gerekiyor.
Bir referanduma giderken hâla yukarıdaki karikatürler sosyal medyada dolanıp duruyorsa olacak olan şeyi açık açık söyleyeyim: Sandıktan evet çıkar ve hayırcılar yine ‘’ Bu millet şerefsiz ya. Namus ve şereflerini iki torba kömüre, dört paket makarnaya sattılar’’ der durur.
Onlar öyle deyince karşı taraf ‘’Koyun dediniz biz de koyduk’’Diye cevap verir.
Buna cevaben ‘’ Memleketin geleceğine, koydunuz şerefsizler’’ denir.
Ona cevaben….Yılan hikayesi vesselam. Yani: Sıkılmış kotun davası…
İnsanların karşısına geçip ‘’ Koyun ! Nedir oyun?’’ diye sorarsanız. Alacağınız cevap da ‘’ Hele bekle…Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu’’ olur. Farklı bir şey beklemenin mantığı var mı?
Konunun daha net anlaşılması için ibretlik bir hikaye ile noktalıyorum.
1972 yılında liseden mezun olan Joe Morgan ,Kenya’da tatildeydi. Joe ormanda gezerken . Tek ayağını kaldırmış bir fil e rastladı.. Fil in canı yanıyor gibiydi. Joe onun yanına dikkatlice yaklaştı. Dizinin üzerine çöküp filin ayağına baktı. Büyük bir parça odunun filin ayağı battığını gördü. Yavaşça odunu filin ayağından çıkardıkları sonra fil ayağını yere basabildi. Joe’ya dikkatlice bakan fil, hortumunu kaldırarak uzun uzun öttürdü ve yürüyerek uzaklaştı .
30 yıl sonra Joe ailesiyle birlikte Bir hayvanat bahçesine gitti . Fil bölümüne geldiklerinde fillerden biri Joe ve ailesine dikkatlice baktı ve ön ayağını kaldırıp yere indirdi. Bu hareketi Joe’ya bakarak bir kaç kez tekrarladı.
30 yıl önceki olayı hatırlayan Joe bu filin aynı fil olup olmadığını merak etti . Emin olmak istiyordu . Cesaretini topladı . Üstü açık alçak duvardan atlayarak filin yanına gitti ve fili gözlemlemeye başladı .
Fil Hortumunu öttürdü ve Joe’ nun bacağına doladı.
Joe ‘’Aman Allah’ım bu fil o fil ‘’ Dediği anda fil onu hortumuyla tutup havaya kaldırdı.
Sonra ... Korkuluklara hızlıca çarparak onu oracıkta öldürdü.
Demek ki hayvanat bahçesindeki fil aynı fil değilmiş.
Bir ton laf ederek anlatmaya çalıştığım şey işte bu: Fil aynı fil değil.
YORUMLAR
Bu sitenin demirbaşlarından gibisiniz. Yokluğunuz fark edilmez olur mu?
uzun aralar vererek gidip gelmeme rağmen, o gün bir yazınıza rastlamaz isem, bir sonra ki gün mutlaka görmeyi beklerim.
Siyasi yazılara ve dini konulara yorum yazmaktan imtina ederim. Çoğu tartışmalara sebebiyet verdiği için. Ama kah güldüren, kah bilgilendiren tüm yazılarınızı çok sevmişimdir.
Sıkıntı değişik formda da olsa hepimizde var. Sizin rahatsızlığınız neyse şifasını diliyorum. Umarım tez zamanda eski sağlığınıza kavuşursunuz.
Sevgiler,
sami biberoğulları
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
Sami ağabey "lütfen nedir diye sormayın" dediğiniz için soramadık ahvalinizi...
Sevenleriniz olarak hepimiz üzüldük.
Mevlam tez zamanda her şeyin gönlünüze göre olmasını sağlaması dileği ile
Saygılar selamlar olsun
sami biberoğulları
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
Yazıyı okudum ama sizin durumunuz öne geçti okuyunca hocam. Bende bir süredir yazıları çok iyi takip edemiyorum. Çok yoğun bir döneme girdim iş açısından. Zaten yazılarınıza yorum yazmamamdan anlamışsınızdır. Telefona defterin kısayolunu eklediğimden beri sürekli on-line gözüküyorum .Sanırım sileceğim . Arada bir bakıp gözüme ilk ilişen yazı veya şiirleri okuyup çıkıyorum. Yani uzun bir açıklama oldu ama vefasız olmadığımı ifade etmek istedim sadece. Sizi hiç görmedim ama ailemden biri gibi seviyorum. Durumunuzun en kısa zamanda hayırlısı ile düzelmesini dilerim. Hep iyi ve mutlu olmanızı isterim.
Sevgilerimle..
sami biberoğulları
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
Önce sitemine bir cevap vereyim ağabey.
Tabii ki serzenişinizden ben de payımı aldım! Ama sizin Face sayfanıza bir bakın bakayım ki yayınladığınız yazılara beğenim yada yorumum var mı? Merak etmedim değil. Her P.C. yi açtığım da sizin yazınızı aradım.Aklıma ise herhalde bir yazı hazırlıyor ki ortalıkta görünmüyor, ya da bir etkinliğe gitti de görünmüyor geldi.
Neyse ağabey bak ben size sitem etmiyorum. Dün benim doğum günüm dü ve Halit ağabeyim yorum ve resmimi yayınlayarak beni Onore etti. Sen nerddeydin? Bende sana sitem edeyim.
Şu siyasi çekişmeye gelince:
Herkesin bir fikri var. Biri der hayır, diğeri evet! Ama bunu da karşısındakine empoze etmenin ne manası var anlayamadım. Haaa sizin dediğiniz gibi karşısındakini hakir görenler önce kendilerine baksınlar da ondan sonra karşısındakine not versinler. Ayrışma öyle bir hal aldı ki ben lise yıllarımı hatırlamaya başladım. Allah u Teala o günleri bir daha yaşatmasın. Anlamadığım konu ise her iki taraf ta ''' Konu Vatansa gerisi teferruattır''' sözü. İyi de nasıl yani? Bende diyorum ki Koyunlar ve Keçiler ne yaparsa yapsınlar Bozkurtlar henüz sessizler. Her ne kadar MHP evetçi olsa da.
Ağabey hoş geldin kusuruma bakma arayıp sormamız gerekiyor du!
Hasta iseniz Allah u Teala acil şifalar versin. Yok iyi iseniz birilerine kızıp bizlere sitem edip yorganı yakmayınız. Seni ve yazılarını özletmeyiniz.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Öncelikle cevabımı bunca geciktirdiğim için özür diliyorum.
Aslında sen de siteminde haklısın ama öyle bir belayla karşılaştım ki kelimelerle ifade etmek mümkün değildi. Neyse ki şu an itibariyle oldukça umut verici gelişmeler var. İnşallah her şey netliğe kavuştuktan sonra gereken açıklamayı bir yazı yazarak yine bu sayfada yapacağım.
Selam ve sevgilerimle.
[Herkes kendini savunmuş yorumlarda ben de savunayaım bari :)]
Ben daha geçen gün face'den sormuştum sizi hocam. Çoktandır edebiyatdefterinde şiir yazmıyorsunuz diye. siz de cevap yazmıştınız. Aslında bizler sizi takip ediyoruz da siz farkında olmayabiliyorsunuz. Her ne sıkıntınız varsa Rabbim en kısa zamanda gidersin inşallah. Maddi-manevi tüm hastalıklarınıza şifalar versin.
Şahsen siyasetle hiç uğraşmam, hiç de haz etmem. Ama yazınızı sonuna kadar okudum. Siyaseti sevmediğim için yazı ile ilgili bir yorum da yapmıyorum. :) Sizi seviyoruz Hocam. Allaha emanet olun.
Selam ve hürmetlerimle...
sami biberoğulları
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
Kıymetli hocam siz bizlere kızıp sitem etseniz de bizler sizi çok seviyoruz. Açıkçası bu gece de yazı yayınlama saydınız yarın sizi arama niyetindeydim.
Yaşadığınız sorunlar ne ise siz onların üstesinden gelecek güçlü bir insansınız. Kaldı ki, yaşamın hareketliliği içerisinde er, geç hepimizin yaşayacağı şeyler lütfen hiç bir sorunu büyütmeyin elden bir şey gelmiyorsa bırakın sorun olan şeyin boynu bükük kalsın sanrım zamanla bünye alışıyor. Siz,her zaman dik durun sizi seven insanlarla mutlu olun ve kendinize hiç bir şeyi dert etmeyin.
Hocam yazınızı keyifle okudum, bakalım yüce milletimizin referandum oylamasında kararı ne yönde olacak?!’’ çok merak ediyorum. Lütfen sizde insanın başına ne gelirse türünden sözleri aklınızdan geçirmeyin ama bir gerçek var ki, bizim ülkemizdeki muhalefet partileri çok şanslı. Eğer oylama muhalif kesimlerin istediği gibi neticelenmez ise sizinde dediğiniz gibi yine fırçayı garibim vatandaş yiyecek. Ne bidon kafalılığı, ne hainliği nede koyunluğu vesairesi kalacak.
Bu ülkede özellikle de ana muhalefet partisinde siyaset yapmak varmış! Ooh kebap, ne hesap soranları var, ne yakalarına yapışanları.Her türlü hezimette rağmen iki vatan millet edebiyatı yaptılar mı seçmenlerinin dizinin bağı çözülüyor. Birde milli değerimiz üzerinden son cilayı attılar mı işlem tamam. Mecliste kalacakları yüzde on üzeri baraj oyları nasılsa cepte..Eh ötesini de kulağı çınlayıp duran vatandaş düşünsün.
Kaleminize emeğinize sağlık
Saygı sevgilerimle.
sami biberoğulları
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Öncelikle cevabımı bu kadar geciktirdiğim için özür diliyorum..
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
Filiz Şahin.
hayır , sen gidersen kimi bunaltabilirim, hiç kimseyi :-)))))
son zamanlarda tükenmişlik sendromuna yakalandık hocam Hiçbir şey yapmak istemediğim, kimseyle konuşmak dahi içimden gelmediği, zorunlu işlerimi yaptiğım ve genelde kitap okuduğum, okuduğum kitapla zaten bildiğim şeylerin gozüme sokulması adam gibi adamların harcandığı nice hikayelerle biraz daha içime kapandiğımdan siteye girmediğim gün çok oluyor. Sizi de görmediğim zamanlar öyle sandım. Umarım ciddi bir şeyiniz yoktur
Saygı ve selam ile
sami biberoğulları
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
Hayırdır inşallah hocam. Bırak koyunu keçiyi seni cidden merak ettik. İyi olmam daha diyorsun bir de.
sami biberoğulları
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
o yazıyı ben de okudum Hocam
hep diyorum burası bir edebiyat sitesi olmaktan çok bir chat sitesi diyanet sayfası siyaset propagandası yapılan bir arena gibi ve bitmeyen sahte rumuzlar lobi faaliyetleri
sanal atarlar fikir dayatmalar nazire yapmalar cin olmadan adam çarpmaya kalkmalar sanal kabadayılar deli ayağına yatanlar....
neyse
ben de yoktum bir müddet sitede hocam
yazı okumadığım için olmadığınızı fark edemedim affola yarından sonra yine yokum bir zaman uzunca olmazsanız yinfarkında olmayacağım yine yani :)
umarım iyisinizdir önemli olan bu gerisi sanal edebiyat ola
iyilik ve esenlik dileklerimle Hocam
sevgi ve saygılarımla...
sami biberoğulları
İyi olmaya hiç iyi değilim. Bundan böyle iyi olacağımı da sanmıyorum ama hayat öyle ya da böyle devam ediyor.
Tekrar selam ve sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Aşkar
özel değilse sorabilir miyim?
elimizden bişey gelirse her zaman Hocam telim var sizde
sami biberoğulları
Sıkıntı dediğim şey tam anlamıyla gitmiş olmasa da oldukça önemli ve umut verici gelişmeler olduğu için tekrar aranızdayım inşallah.
Selam ve sevgilerimle.