- 569 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KİTAP FUARI
Bir roman alır okursun. Romanın içinde kaybolur bambaşka dünyalara yelken açarsın okudukça. Roman bittikten sonra da yazarını düşünürsün; nasıl biri diye merak edersin. Zamanla aşılmaz yolları aşarsın ki bir an evvel gözünde büyüttüğün o insanla yüzyüze gelmek ve iki kelâm etmek için can atarsın. Sırf onun kitabını alıp imzalatmayı düşünürken ekonomik sıkıntılarını göz ardı eder birkaç kuruş kenara zulalarsın. Ve o an gelir çatar. Kara kışın bütün olumsuzluklarına aldırmadan heyecanla kitap fuarının bulunduğu yere koşarsın. Terörmüş şuymuş buymuş düşünmezsin bile, vız gelir tırıs gider. Yok efendim bomba tehlikesi varmış da. Kim takar; kitaplar var iken. Kitap fuarına yaklaşınca seyyarlardan oluşan barikatla karşılaşırsın ki pek de şaşırmazsın eğer onların dünyalarından anlıyorsan. Köfteler, cızır cızır mangalıın üzerinde pişerken, satıcılar, bir taraftan zabıtaları dikizler, diğer taraftan da bağırmaya devam ederler:
“Buyur abi, ekmek arası köfte verelim!”
“ Kestane kebap!”
Ekmek parası için barikat kurmuş seyyarları zorlukla yarıp geçtikten sonra kuyruğa girersin.
“Ne kuyruğu kardeşim bu? “
“İçeriye giriş iki lira beyefendi.”
Kafandan hesaplarsın; gidiş-geliş, içeriye giriş, içeride çay içme ya da birşeyler yeme. Tamtamına bir kitap parası gitti mi cebinden. En azından iki kitap alırsan gözün fal taşı gibi açılır namussuzum.
Kalabalıkla omuz omuza içeriye dalarsın, dalarken de sevinirsin içinden; okuyan toplum olmuşuz, diye. Okuyandan zarar gelmez.Öyle bilirsin ya.Ama okumayan insanlar bazıları tarafından tercih edilse de önemli değil. İnsan, Ortacağ kabuğundan çıktı bir kere. Geri dönüşe Allah bile izin vermez.
İçerideki uğultu, içeriye pompalanmış müzik eşliğinde insanın içini bayar. İnsanlar, sel gibi stantların önünden geçip giderlerken sen de akıntıya kapılırsın. Yazarlar, stantların içerisinde kurbanlık koyun gibi alıcılarını bekliyorlar sanki. O kadar yayınevi, o kadar yazar var ama kitap satışı pek iç açıcı değil. Birkaç yazarla sohbetten sonra mahcup olmamak için imzalatıp alırsın yazdıklarından ama diğer yazarlar da benden de alıversen olmaz mı, diye gözucuyla bakarlar ki sen yerin dibine girersin. Ah ulan paranın hesabını bilmemiş olsam yani paralı bir adam olmuş olsam, sıradan girer, kimsenin kalbini kırmadan yazarlar arasında ayrım yapmadan imzalı kitaplarını alırdım dinime imanıma.
Neyse! Aradığım yazarı bulurum sonunda. Önce şaşkın şaşkın bakarım. Ya, bu da benim gibi biri. Hemi de benden de kısa boylu. Sakallı bakımsız. Oysa romanını okurken göklere çıkarmış, erişilmez sanmıştım. Vay be. Hadi hatırın kalmasın. Sen de imzalar mısın?
“Ayhan Sarıkaya’ ya sevgilerimle.”
Bir cümle için mi o kadar engelleri aşıp da gelmiştim yanına. Halbuki aklımdan neler geçiyordu neler. Belki de uzun bir söyleşi yapacaktım seninle. İmza kuyruğu yılan gibi kıvrılmış.
“Sıradaki gelsin!”
Fuardan için burkularak ayrıldığında yine seyyar satıcılardan oluşan barikatlar karşılar seni. Bu barikatları yarıp geçmeden bir düşünüp durursun. Romanları oluşturan bu kahramanlar dururken sen niye yazarlarla buluşacam diye can atıyorsun ki?
İmzalı kitaplarınızdan birer tane verir misiniz, diye seslenirsin.
“Ne demek abi, biz yazar değiliz ki.”
“ Gerçek yazarlar sizlersiniz oğlum, köfte ekmek, kestane kebap ne kadar varsa poşetleyin, üstünü de imzalayın.”
YORUMLAR
Bedri abiye aynen katılıyorum: gerçek yazar sensin abi. Hayatı sırtlayan, her anına birebir şahit olandır yazar. Yazsa da yazmasa da. Sen gün olur tezgahın arkasından bakarsın evrene, gün olur kalabalığın içinden. Terin hep sırtında. Okumak ve yazmak konusunda ben senden azimlisini görmedim.
Selamlar.
Ayhan Sarıkaya
Selam ve saygılarımla.
Canım benim..
Can gardaşım...
Bidenem...
Gerçek yazarım benim.
Yazı da bu.Yazar da bu. Yürekte bu.
Adam da bu...
Öptüm duyarlı yüreğinden.
Bedri Tokul tarafından 1/16/2017 12:49:12 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ayhan Sarıkaya
Çok sağolasın. Sağlıcakla kal.
Dünya bir tarafa sen bir tarafa.
Selamlar.