- 1205 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Ümmü
1/
ben eller gibi odaya-pacaya gedemen
gayfada eller gibi şennenemen
düğün evlerine varıp da
“hayırlı osun bizimgız-bizim o(ğ)lan” öyle ya
“bi yardıma e(h)tiyaş var mı?”
“musavırınız varısa biz sa(hi)planalım” deye
okuculara sa(hi)p çıkaman
iki i(n)san yana varıp
uzakdan uza(ğa) da ossa selem-merip
bi iki gonşuynan mer(h)abalaşıp
olura-olmaza; iki-beşlik bozaman
davılın öğüne çıkıp da kolumu kaldırdığım görülmüş şey değil..
inanmazsın hemi valla-hemi de billa
utanıyorun kendimden
hinci bak garşılara, ne görüyon
dere şırıl şırıl akıyoru de(ğil)mi,
iki goyun sürüsü yayılıpduru
aşşa yanda; yannarında köpekleriynen çobannar
bi yarenniğe dutuşmuşlar
yeşilin envayı çeşidi birbirine keymiş galmış ağaşlar
sarısından, gızılından tütününe
gövyüzünün mavısı
buludun ağına sarmaş-dolaş gucaklaşmamış mı
öylene galmaz hışadan enmeycek mi ya(ğ)mır
güz yağmırıynan çimen göğermemiş mi?
bir cümbüş, bi irenk, bi coşgu, bi ahank yok mu?
ben görmeyyon!
i(n)sannar da aynı işdehe sontefi
irenk irenk, değil mi herbiri
söz temsili kimi bi(r) çalı
kimezi yemiş a(ğa)cı, kimezi gaya parçası
kimi toprak, kimi bulut
her birinin ötekine etiyacı var,
yamır ya(ğ)masa bişiy bitmez
goyunnar ne yeycek
gaya olmasa sel alı-ğeder topra(ğı)
düzü de biz ekip biçiyoz
dağlara sürmüşüyüz ağaçları..
eyi i(n)sannar gibi
hiş kimse hu irengin farkında deği(l)
2-
“-mesneklerde öyle
kimya da, usda da, amele de
ileşberde
saban demiri uçu(n) demirçiye
berbere, şöfere
hepiciği-hepiciğine
herkeş-herkeşe mı(h)taş
biz birbirimize,
her şey, herşeye
onu deyodum..
“harman yeline(n), düğün eline(n)” demişler ya
işde ben taha cocuğukandan
çelen ardından bakardım davılın öğünde oynayannara
merdimenin ayana gamıdır zuvudur durudum
düğüne müğüne getmediğim gibi,
etirafdan gurullanıyon sanarlardı
neyye?
ebecezim ağıt eder durudu esgerdehi emmime
o ağıt ederkene, beni sırtından endirmeyen Gocanamı goyvurup da
ellerin çocukları gibi çığrış-bağrış nası oynarın..
neyise!
etdim-edemedim bende
kendimi alı-ğeder, sürünün başında vururun da(ğ)lara da
ne bireşden encek ya(ğ)mıra aldırırın
ne iki çobanınan meşveret nasibim-mar
deği(l) adamlar
köpekleri bile yanaşamaz yanıma
eller gibi gaval-maval zati hakgetire
öyle avaz-avaz türkü de söylemen
sana yalan geli(r)
“ağıtdan başka bişiy duymadım” desem
mencilis adamı de(ği)lin,
irengin farkında de(ği)lin
olamadım getdi..
bi tek hu bozulmuş guş yuvalarından alaman kendimi
acabına-ola
guş uçurabildi mi yavrılarını
yonsa alıcığuşa mı gapdırtdı
yohut ku bi şerefsiz yumurtalarına nişan mı aldı
topladı-ğetdi de tavaya mı gırdı
hu guş yuvalarını bozannarı Allah elime düşürmesin,
bi ırasgeli-yakalarsam filen
gorkman mapisdan, hökümetin ganunundan
haşa Allah yaratdı demen
gafasını gıcıdıp atıvırasım ğeli(r)
ta öyle zıt gederin..
3-
“-ıramatlık Gocanam ağıt ederdi ya
tam yedi sene habar alınmayan esger o(ğ)luna
“e(vi)mizin öğü dee ..” deye bi başladımıydı
ağaçlarından daşına
gayasından çalısına
inil inil.. sahatlarca..
düğün-bayram bilmeden
o zamannar ağıda başladımıydı
arkasından ne dey(e)ce(ği)ni bili(r)dim de
sanı(r)sın Gocanamın yüzü,
ellerini dizine vulalak döğünüşü
ağıtlarının hepiciği ezberimdeydi; de!
sankı hinci dilimin ucunda,
Gocanamınan de(y)cemişiyin gibi emme;
ı ıhh!?”
…
“-belki bili(r)sindir
belki bilmezsindir
ya(hu)t da unudmuşundur;
işin aslı; amaan benimki de gafa
benim bile hayal-mayal aklım eriyo
sen nerden bilecen, de(ğil)mi?
emme ben hiş bi zaman unutmadım
unudamadım getdi bizimo(ğ)lan
neye biliyon mu
ben orda galmışıyın”
..?
“-bizim çobanıkana o şerefsiz,
dutmuş emmimin garısını gaçırmış,
i(n)san “ekmek yediği gaba” sıçar mı
elinden ekmek yediğin garıya yan gözünen bakılı(r) mı
yallandığın gapıya hayınnık edili(r)
gelinine göz gonur mu
üsdelik bu ğelin esger garısıysa
emme böyle şeyler oluyo(r)muş demek
başına gelmeyen ne bilsin
i(n)sanın vizdanı böle bişiyi gabil eder mi
akıl-izan alı(r) mı,
bu i(n)sannığa sığar mı
bek zorumuş.. Allah can düşmanıma tahi gösdertmesin
gambır gambır üsdüne dedikleri
bö(y)le bişi olmalı
feleğin çarkı bi tersine dönmeyeğörsün
başına ne ğelceni bilebili(r) mi(si)n
esgere gedip de dönmeyen emmime mi
çocuklarına mı
çobanımızın ettiğine mi
Gocanam hankı birine yansın hı?!
..
4-
eveli atda da, itde de, keramet varıdı
atda da avratda da bi asalet varıdı
kimin aklına ğeli
evinden yallanan köpek!; yal yediği çanağa siğsin
hayasızlık etsin, haddini bilmesin
namısına yan gözünen bakıyoru,
bö(y)le bişi(y) nassı olu(r)
emme akla gelmeyen başa geliyoru
bizim gaderimizede de bu yazılmış ki
çarası yok! ille başa gelecek, geldi!
Allahın onarcağı, emmim esgerdeymişimiş; emme cep(h)ede ğaldı
emme de; ter(h)is olup geli(r)kene
bu durumları duyuncaklayın yes etdi
aldı başını da tun tun yitdi ğetdi-vardı
ne fakıt, nere ğetdi, nerde ğaldı bilen mi var
o vakadan sonura bobama da küküm enmedi mi?
ben beş altı yaşlarında emme var emme yoğun
Miyaser gellebam da yedi köyün gözeli;.. hanı?
ta öyle gabadayıydı, güleç; alyanaklı
apapbak sarı buyday benizli,
gören döner bi ta bakardı
e(vi)mizin direğiydi..
anam, goca anam olmasa gellabama ana derdim..
yolda belde, geçi-o(ğ)lak güderkene
bi yere gederkene hep yanındaydım,
elimi goyvumazdı..
onu benim gadak öğseyen biri taha yoğumuşdur
gucuklar duru(r)du,
yanından eğzmezdi beni..
bi de çocuğu olmayıncak
evde de en güçcük benin gari
sanki emizden gız çırak çıkarmışıyız gibi
yanna ğetmeye can atardım..
şerefsizler,.. bi de hoca geçiniller
üç o(ğ)lan, bi(r) de bobaları
zopalaya sürükleye, döğe-çarpa..
dedemin nesi var, nesi yoğusa
Miyaser gellabamın guşağındaki altınnarı; soyup da
tolun kapı arkasına gömüp bille
üsdünü sıvayollar bi ğözel de
aşırıvırıyollar Akşe(h)er yüzüne
bu Sarılar öyleynen ağğa olmuşlar işdee
evel-evelden beri
bayaa bildiğin onun bunun çobanıykana
"Sarı Ağalar" deye nam saldılar Gaziri’ye
borş verir oldular Yalavaş tüccarlarına bile
dedem hankı birine yansın,
üsdüne üstlük
bobam da mereme ğarmasın mı
gambır-gambır üsdüne gari
gaymakam bey dutdu goya bizi sulf etdi
n(ih)ayet emmimin etişgin o(ğ)luna
onnardan etişgin bi ğız verdiler
i(n)san evladı biriydi emme
hani içimiz de almadı ğetti “sarı ğelin”i,
oyusa zavallının ne suçu-günahı varıdı
Hatma da yandı, Gocanam da, Emmim de
Emmimin Melit de
5-
emmimin gaybı,
çobanımızın hayınnığı, gellabamın gaçırılışı,
bobacağzım küküm,
Gocanam daa merem olmasın mı
dedem demişin günden güne dertlere ğardı,
gözümüzün öğünde eridiii.., eridi ğetdi
senin annaca(ğı)n yüzümüz bi taha da gülmedi
gülmedi ğetdi vesselam
hele de hele dedemin o sinnenip gizli gizli,
siğim siğim a(ğ)lamalarını fark edip de
hayallayıp-sezip, tığlayıp da görünce;…
benim de a(ğ)layasım geli, bi türlü gözlerime mani olamazdım..
gözümden aşşa yaş boşanır
yol yol gönye(ği)min içine sızardı
ne gadak başbarnamın kahıynan silsem de
kendimce ben de bi yellere sinnenirdim
işde o fakıt Sarı gavurlara bi kinnenirdim
bi garazlanıdım kii.. sorma
biliyon Alla(hı)n hoşuna gedecek bişiy de(ği)l emme!
yılın yılı ne çoluk-çocuklarına
ne ağaşlarına, ne kelek garpızlarına!
ne eşek, ne davarlarına
elden geldikçene, her fırsant da
mehremet etmedim asla!
gene de sabırlı isannarımış.
sıkıysa bi zart-zort etseler ya
ben de mahanaya bakıp durun zati valla
gudurmuşdan beterin, şaytan azıtmış.. bi tefa
bi(r) de durduk yerde..
araya gan davası girincek;?
“gan davası dediğimde ne biiliyon mu?
i(n)şat yapan usdalar;
Sarı Hasanın Imızınan e(ğ)lenip duruyollarımış
işde boban ölünşe Melit Enişden sana hisse vermeyceğmiş,
“Bayır Tarlayı” alcağmış,
“Gocaduzlayı”, “Karşıbağı” alcağmış,
“Goca Goyağı” “Omarağa Tarlasını” alcağmış
Sarı Imız da önüşlük “ossuun” “alsıın”
“o benim enişdem” dediyse de baya bunalmış,
Allahın işi, olcak ya gari,
baksalarıkı Melida(ğa)m da aşşadan gelip-batır
nüzümsüzün biri “inanmazsan sor kendine” demiş,
o da ha aklıermez bi çocuk; “öyle mi len enişde” demiş,
yazzık o da ne bilsin “öyle” demiş,
“öyle alınmaz böyle alınır” deyoru
yerden bi daş alıyo da bi yandırıyo,
daş, gel sen Melida(ğa)mın anının çatına takadak, ilmeyo mu
hadi yavrım dal gibi adam, daşı yeyince barabar yığılıvırıyo yere
fidan gibi Melida(ğa)m debelene-debene,
seğirtdik vardık emme
narasın, ses soluk yok..
Imız da az değil damda yatdı..
deyce(ği)m durduk yerde bi de “gan akması”ynan,
ortada bir tezvirlik, emmim de fazla yaşamadı,
goca sülalede bi mükellef gişi ben galdım
başdutar! eyi mi?
gopil bi çocuk yaşımda
iki sülalenin arası da
düzelmedi getdi bi taha
gün yüzü görmedik,
gösdertmedik..
ne erezillikler, ne erezilleeer;
Gocanam ıramatlıg zabbahlara gadak
merdimenin başucunda bekleridi,
haralda.. emmilerim gelecek deye
ya da ne bileyin neye?
anam cevval, diktator, cesurudu
başımı dizine gor, köpeğ uykusunda ğibi
uyur-uyanırın, başımı ovşar
gözlerimin içine bakar durudu
benden kaç yaş güçcük Imız; abasını dul godu
Hatma Gellabam taha yirmisinde bile yoğudu
6-
Hatma Gellabam bi o(ğ)lu bi ğızıynan oldu getti,
emme bizim tarafa bek gılınmadı valla, Allahı var hinci
neye yalan söleyen ki;başdahı böyükler
sulf olalım uçu bedeli ırcat, bunu adet etmişler;
Sarılar; Miyaser Gellabamın yerine bedel uçu;
Hatma Ğelini emmimin Melide gasdılar ya?
Sarığelinin gızını da o yanna;
emmisi Sarıların Çil Hasan’ın o(ğ)luna,
taha böbeğikenden beşşik kertmesi
kime? Yengemin emmisinin o(ğ)lu, bobasının e(vi)nin dibi
ağasının, garşı gonşusu Çilhasanın o(ğ)luna..
o(ğ)lan da serseri, günahım gadak se(v)men, cibilliyetsizin teki
Allah var ya içimden “başını yakdık bu gızın” deyon
öyle ya! herifin adam olmaya niyeti yok ki
-söz ağızdan çıkmış- “hayırlı osun” denmiş amma!
bu “işin sonu bek hayır deği(l)..”
Allah bilip duru ya.. görünen köy gılavuz isder mi
herifçio(ğ)lu has-öz, yalbasdının teki!
gızın yaşı geldi geçiyo, bi çaba yok bunnarda
durduk yerde; al başına püsgüllü bela..
başkakıncı ololcak ikiğün sonura
gız da nası emme; ay parçası vallaha
hinci hinci aklıma esiyo(r) da
adam bu beladan uzak kalmak uçu
emmimin gızını istemedi
içi almadı, sevemedi öyle ya..
ay aydın yol belli değil mi
belli-belli besbelli onun da böbeği
iki ğün sonura bizim tarafa beşik kertmesi olacağıdı
gözgöre göre
işin aslı; bizde Çil A(h)mada
bek hırlı soluk solumadık, o başga
“gız gısmı humayın gibidir” deller
gün görse ileke gapar
etrafda dolaşannar
“ayna dutannar”,
“gaş atannar” “göz gırpannar”oluyo
“ilaf oluyo”
ha bire gula(ğı)ma bişiler geliyo;
bişiy dee(ğil) de; gız-gısmının nazar-ı dıkkatını cerbedebilir
olmasa bile olmadık bişiy bi laf olursa
durduk yerde al başına belayı
ayıtla pirincin daşını
el a(ğ)zına geleni der mi der
yoğurt kesesi de
kılipinen büzecen mi bilader
bi duymayon, iki duymayon
“gulayın üsdüne yatıyon”
beşini duymazdan gelsen
mezbur birini duyacan helbet
bu işler zorr.. vesselam
senin boban öldü mü, anan dul galdı mı
yengeni alıp gaşdılar mı bilemen
emmiyin torunu beşik kertmesi oldu mu?
bütün belalar geldi seni buldu mu?
gan davalımısa da
kimseciklere dilemen
Allah gul başına vermesin
Sarılara da
neneyen!!
geet, olmadan getsin hu ürüsümler
7-
lafın birini goyup birine geçiyoz emme
geşmiş gün gıybet olmasın
günahlarını oballarını almayan
hepiciği ıramatlık oldu getdi öte dünneye
bi biz galdık fani dünnede
biz de bu dünneye gazzık çakacak de(ği)liz helbetde
Allah iyman-Gur’an nasip etsin
son nefeste salavat getirmek nasip etsin..
hepiciği nur içinde yatsınnar
gabirleri cennet olsun emme
taha dün gibi aklımdalar
Haçça Dezemin gızıynan söz kesdiler bize
ebi-ceddi aramızdan su sızmayo sanısın
ben mütemadiyen dezemgilin işinde gaydındayın
dezemgilde o(ğ)lannarı file olmayınça mıdır ne
beni yere göğe sığdıramayollar
bi de yeğeniyin, üsdelik “ilk göz ağrısıyın” ya
gören kızı deği(l) de bana dezem havas sanar
hani ıccık da garibenner, yalınızlar
gerçi Sülemen Emmi zaten
elin etlisine sütlüsüne bek garışmaz
mısmırın gılıbığın tekiydin emme, Allahı var;
dezem mencilis adamıydı
ettiği yenir, dikdiği keyilir
lafı dinnenir, dilektor garıydı
Allah bilip duru Sülemen Emmiyi adam eden dezemdir.
ha; gerşi Sülemen Emmi eyi, hoş da
o zamanın behrinde
“zalım” olmadın mıydı var yaa
kendi malına maşatına sözünü geçirtmezdi çeteler
ıçcık da horlandıklarından belki de
geldi geşdi beni hep el üsdünde dutdular
el-böbek, gül-böbek pehpehlediler
elleriynen beslediler, a(ğ)zıma dıkım dutdular..
mütemadiyen ordayın, onarın işini işleyorun
sanısın dezemlerin çocuyun
o aralar ben de yaman bi herif oldum kiyne deme
öyle böyle deği valla
benin deyene dönüp bakmayon
yediğim öğümde yemedim ardımda
yerde alıyon, havada savırıyon
asdığı, asdık, kesdiği kesdik
“dediğim dedik! çaldığım düdük” ta öyle..
Yalavaşdan bi dakım kesindim.
beyle paşalar gibi yelek dikindim
dezem elindehini avcındahını bana harcayo
cebin harşlıksız galmayo..
senin Sarıların alayının benden ödü sıdıyo,
anam avradım ossun
esgiden garazına has-öz ekinnerini güder,
keleklerini bozardım,
bişiycikler deyemezlerdi valla..
bi çatsalar ya! tebelleş olacan,
fırsandını gollayıp; mahanaya bakıp durun
bi çatan pişman, bi çatmayan
annacan tam püsgüllü bela..
yerden gözden ırak!
emme “Dezemin Elif zevdası”ynan
boşlayvıdım Sarıları-marıları ta .mına ğoyan
ne halleri varısa görsünner döyüsler deye
mükellef olmak, yahut adam yerine ğonmak;
havaslık, deliğannılık öyle bi şiyidi işdee
hinci havaslık mı var leenn
aldın mı aldım,
vardın mı vardım
hadi güle ğüle..
olmadı mıydı da
“heyvallah bana”
o zamannar, söz temsili birini bellikledin miydi
asgere mi gettin..
gelesiye deği(l), ölüp ölesiye
kimse “gözüyün üsdünde gaşın
göğsüyün üsdünde başın var” deyemezdi
biri bi döyüslük mü etdi
kimse selem mermezdi
hinci? Hey bobam heeyy!!
öyle bi döyüüsün gızına sahap çıkan olmaz
o(ğ)lunu minasip gören olmazdı
odaya gayfaya pacaya varsa
yanına oturan çayını içen deği
selem merse alan olmazdı,
gayfayı terketmeknen değil
bi taha ebi ceddi oraya uğranmazdı
köyün dışına sürüvürlerdi adamı..
onun uçun
öyle eğri-büğrü bi halt edecek adam
öğünü-sonunu düşünür
“bir ğören olu,
bi duyan oluvuru” deye
yerin gula(ğı) var deye
bi adım atar, dokuz düşünürdü
hırsızlık edecek
yalancı şahitliğ-etcek adam da
nası(l) unudulur!
unudulmaz
boğaz;
dokuz boğumdur
8-
o zamannar bizim iki belik üş-beş geçi var
Çakalo(ğ)lunda katınç,
çebişler de geçiye gatılınca barabar
baya kömelendi sürü,
ağşam üsdü illem karşı çıkmak ilazım geliyo sürüye
emme dedem gün daralmaya başladı mı yes ediyoru
Gorunun eteğinden varıyoru geçilerin anacına
Garadepeye atladıyllar, yallah köye
o ğün dedem gene badaşık getmiş çobanına
dedeceğzim ne gadak saklasa da besbelli
gene siğim siğim a(ğ)lamış, mahsın gözleri
Aşşa Çeşmede annacımdan geldi
görürüne-ğörmez.. içimin yağları eriyvidi
etdim-edemedim; “-n’oldu dede”
ha bire sımkırdıyo, burnumun dire(ği) sızıladı
gözlerim acıdı.. her zamankı gibi gatliken “hu” demeyoru
“-yau n’oldu” okarda Allah var.. aklıma
“Çakalo(ğ)lu bişiy dedi ellehem” deye ğeldi,
iki adım atdım atmadım,
bakdı Osduğa uylacan,
golumdan duttu çekdi, “sana hu desem yalan,
garibenin ne güna(hı) gaba(ha)tı var,
Gıbleye taraf döndü..
Goru’nun eteğine taraf; bakdık barabar..
isdikametimiz de o cenaha çevrildi
elindehi deyneğinine(n) işaret etdi..
“-hooo garşıdahı bi uşdan bi uca geden sürüye
eyicene bi bak daa Del’o(ğ)lan gapdırmış bi hava..
“-için sızlamasın.. akışıp geder popaz döyüsün ağılına
benden çaldığı sarı liralar yetmedi
Garahacının sürü de Miyeser’e ğaldı, çoban Del’olan da
Güneyinin Eteği “Sarı Tarla”
Gorunun Eteği Sarılara “yurd” oldu,
o şerefsiz benim çobanımıdı”
“-biliyorun” deye başımı salladım..
ben de işte ha! “benin” deye
“Hacıbe(y)”nin oğluyun deye geziyorun
bobamın, dedemin kemikleri sızılayoru
yapdıkları yannarına kâr
Miyeser Ğelin onnara yâr galmamalı
Hatma Ğelin’i verdiler, verdiler de n’oldu
yolu bizden değil.. gapısı bizden yana açılmadı ğetdi..
yetmedi bi de gızını da Çil Hasannara beşik kertmesi etmişler
analarından emdikleri südü
burunlarından fitil fitil getirmem ilazımıdı
emme narasın.. gari o vahtım yok!
gücüm yetmeyoru, yetmeyyoruu!
gücüm yetse onnarı deği(l) gapıdışarı
evelki halım olaydı
sışmaya çıkartmazdım evelallah
daşlarının üsdüne daş godurtmaz
takkalarını öğüne indiridim emme
benden geşdi ne fayda
o ğünüm yok, elimden ne ğeli
ele-ğüne erezil ürüsva etmez miydim ben onnarı
dedim ya benden geşdi gayrı”
deye ilendi, hüngür-hüngür ağladı
“-ben varın” !!!
…??
“-ben varın dede!” dedim
“-senden geşdiyse de
benden de geşmedi ya
eveallah..
ahdını goman onnarda
analarından doğduklarına
bin pişman ederin nerde bi Sarı varısa”
o an etibarıynan
hepiciğini birer birer kessem
zerre mıkdar vizdanım sızlamaycağdı
zatinden Helime Ebem..
emmim ıramatlıya ağlar
bobamın ardından yatar-gakar ağıtlar yakar;
sebep olarak Sarıları görür
fırsant buldukçana söylenir..
Sarılara bin betdova eder.. ilenir;
uvanır..
dişi kitlenir..
zokurdanır durur
beni fitler..
önüşleri ga(a)le almazdım,
“hı” der geçerdim
el gadak çocuk ne bilir
emme zamanna kinnenir;
öç almaya yemin-billah eder
öyle-böyle deği(l) gan düşmanı olur
garazlanırdım….
9-
“-her ağşam ya da fırsantını buldukçana
ırafıklarınan m(uh)abbet ediyoz
ırafıklar da kim biliyonuz
yediğimiz işdiğimiz ayrı getmeyen
Hasan agam, Yusuf agam bi de ben
yediğimiz işdiğimiz ayrı getmeyo
en gücükleri ben olsam da
işlerinde yeynicek şargadanın en önde gedeni de
benidim vallaha billaha
böyüğ oldukları uçu(n)
onnara hızmat benim boynumun borcu
höyle bakıvısınnar, gupayı analarına gösderip
ayağüsdü beklerin..
evelallah her dayim e(vi)mizde evde şişeler de emirlerine amade
ya(hu)t da onnar evli-barklı olunşa da..
bizim ev dayima müsayit..
bulur-buşurur ıramatlık anam da
tabakadan tütün.. sardılar mıydı
deregap mıhdar çağma(ğı) çakarın..
varısa emme onarın yanda deye
emme nedense ben işmen, öyleykene üsdüme siner tütün kokusu
genzime işler mubarek
otu(ru)ruz bi çeşme başına
m(uh)abbet gırla..
“-haso, yuso, muso” deye
nam saldık gari
ebem “-ırafıkarıyın yannında an!
gerisi tamam..” dedi
…!!
fırsant gollamaya nüzük galmadı o ğün geldi,
dedim “-böyle böyle”
ikisi iki yerden “deme len” dediler,
Hasan agam “vallaha da billahada mı”
Yusuf agam “ele ezzatını”
Hasan Agam “sana, havada garada ölüm yok”
oyusa “-nezman” deseler, “nerde” deseler
“ule olum nassı oldu bu iş” deseler
ortaya çıkacak.. hep barabarız çünküm
“dedim valla..” dedim
aslı mı var, yoğ emme;
Sarıoğlunun garısının adını çıkardım..
an ehtibarıynan herkesin gulana su gaçırmış oldum
duymayan-bilmeyen galmadı..
böğün dünne yarın ahiret yalan
yalanıdı valla talla yalan,
kelp ola(yı)n; yalan
üşden dokuza şart ossun
iki ğözüm öğüme aksın
hurdan gakıp daa hora oturmak nasip olmasın
evlatlarımın ölüsünü öpeyin.. yalan..
…
emme netçen.. o ğün, şeytan dürtdü! de
bi “bok yedik” işdee
onnar sordukçana ben bire bin taha gattım
etdiğim şerefsizliğe;
neyimiş de yolumu ğözleyomuş da?
mendil yollamış da? bana havasımış da?
kendi yalanıma kendim de inandım
onnar öğümden gaşdıkçana
düşdüm ardlarına
bire beş taha gattım, her tefasında
süsledim, süsledikçene süsledim..
emme dedemin yüzü güle-düşdü
hele ebemi görme gari
ee nassı geri dura(yı)n
nası(l) yalanıdı deyen hinci..ebem sırtımı sıvaşladı
“Allah senden ırazı osun” dedi
oyusa; geldi geşdi
ömrümde ne yan yana, ne anaç-annaca gelnişliğim
ne yüzünü görmüşlüğüm
ne sesini duymuşluğum mar hakk uçu
zavallı Yeter Gelinin hiş mi hiş güna(hı) yoğudu
dinime imanıma gabadayı da bi gelinidi
melek desen de meleğidi, belki emme
oldu hinci..
yay boşandı, söz ağızdan, ok yaydan çıktı bi kere
netsem hiş bişi olmamış gibi olmadı ğetdi
dirliği bozulmuş zavallının
demek kine gözelik böle bişii
“afıyon işmiş” deyvidiler,
kendini intar etmiş gadersiz
nur içinde yatsın..
duyunça barabar betim benzim attı
Yusuf Agamın akküheylana atladı(ğı)m gibi savıştım öteyüze
köye gelemedim belki on-onbeş gün
belki taha fazla, “hurda e(ğ)leşdim desem yalan..
hiş bi yerde de eğleşemedim, dağda daşda
bizim muk(u)at dilinde goca köyün..
herkeşin, her köyün,
vizdan azabından böyük cehendem var mı..
i(n)san cehendemin dibinde yaşar mı
ömür boyu bu ezabınan yaşanır mı
dedim ya zorun zoru vesselam
can duşmanımısa da bu azabı yaşatmasın Alla(hı)m
sana hu gadarını deyen ki
köylerin çocukları bile görse
yüzümdeki nursuzluktan gorkar gaçardı
yanılıp yenilip de
çeşmeden mallarını sulayosa
malları goyvurup daa gaçamadıysa
salıvıdıklarını çok gördüm
nalet ossun..
?!!
taha dünnadaykana
yandım cehendemin dibinde bizim o(ğ)lan
nalet olaydı dedemin sarı liralarına
olmaya gedeydi üş beş davarı
dedem de çok geşmedi öldü zati
ölmedi de gurtuldu, getdi
ya ben.. gurtulamadım cehendemden
hep ne derin biliyon mu gardaşım,
?
!!!
10-
“-Yeter gelinin mefatından sonura çok kötü oldum;
sanısın Allah beni naletledi
kimsenin yüzüne bakamadım, el içine çıkamadım
emmim gilin akküheylana atladığım gibi, kendimi yollara saldım,
dağ-daş demedim.. o köy senin bu köy benim
gerşi ziyaret etçek epap da galmadı ya
nerde gün geçirdim.. nerde geceledim bilmeden
nere-ğetdiimi bilmeden kendimden gaşdım durdum
ben varmadan namım varmış her köylere
ben taha köye girmeden, çoçlar gaçışıyoru evlerine
ne ğadar geşdi bilmeyon,
biğün Çataldepe Gorusundan geçerkene
bizikinnere ıras geldim,
gonşu köylerden de bi sürü it-gopuk heleşenk!
her bi yerden üsd-aya(ğ)a gakdılar hepiciği, ürkdü
kimbili(r) kimin, hankı garibenin canını yakdılarısa
yeyim-yeycek! guşun südü
“selaaam”, “aleykümselam” “buyur”
Hasan Ağanın yanında yer aşdılar bana
aşlıktan ölüyon ya..
boğazımdan bi dıkım geşmeyo.. bicımıcık lokma
horanta da bi şennik, bi m(uh)apbet.. sorma..
sankı essahdan bi halt etmişler, onnara dakıldım,
hunu eyicene annadım,
baya bildiğin çete elebaşısı oldum çıkdım canım.
**
Gözel Elif günden güne erimiş, o mahanaynan..
nayeti dezem gilde nişanı atmışlar
bunnardan habar aldım, hazmedemedim…
başım dönüyo, nevrim bulanıyoru
“haso, yuso” ne ğüne duruyoru
onnara nası bakdıysam, çakallar fehmetdiler
“dakma gafana bizimolan” deye tesella verdiler
“demekkiyne gaderin böyleymiş” dediler,
“inasip ağa”, “tecalla” dediler, etdiler-edemediler
“nasip?, olacağı varımış olmuş”
“emret alıp gelelim, dezen memnin, Kel Sülemence gulun,
Elif köpe(ği)n olur” dediler
nayet; epap varısa gerisi unudulurumuş
bi ğün gene böyle adamakıllı zerhoşuz, gafaya ğoduk
has-öz dezem bile demedik,
köye vardık evlerini yardık;
goca köyün gatına asbaplarını serdik
yeyim-yeycek ne varısa aldık vardık Heta’ya
“Haso, Yuso, Muso”, deye nam saldık garik
hırsızınan dost olduk aklımızsıra
!!?
Sülemen Emmi hepiciğimizi doğrasa
bi deği(l), bin kere haklı aslında
Allah bizi kimseye uydurtmasın,
bizim gibilerin aklına kimseyi dakdıtmasın
bereket versin, adam gene de deligannı adamımış da
adam yerine gomadı bizim çeteyi
ite dalanmakdanısa, dolandı çalıyı
odaya-pacaya, yola-sokaa çıkmadı
tarlaya-harıma, yolmaya harmana ğetmedi
gonu-gonşu, hısım-akrabaya varmadı
gördüyse de görmezden geldi
kime ne deyen ben hinci..
elinden ne ğelir, netsin-nişlesin
Alla(h)p da benim belamı versin
!
11-
Hasan Agam; beni sıkıntılarda görüncekleyin
“dakma gafana bizimolan
evelallah ben varın, marağ etme sen!
seni kendi ellerimizinen başgöz etmezsem namerdin” dedi
teselleme ediyorular, emme;
len bana kim gız veri(r) göz göre-ğöre
has-öz dezem bile ba(ğ)rımda yitmişken
bana kim geli(r) gönnüynen
Gözel Elif! bile bunu etmişken
bi ğün öteyüzden, Dombayovası’dan maabbetden dönüyoz gene
kimbili(r) nerelerde neytdik, ne halt etdik de
yakın köyün birinden.. geçerkene
herkeşler ehliyaliynen işinde gayıdında
bi biz varız eliboş, gönnü hoş, şargada
Hasan Agam;
“-“hu Depeli” de(ğil) mi len” dedi
“-hıı” dedim,
“-yani ho da, Depeli Dezen”
“-hı hım”
“-baya etişgin gızı”
“-yoğ abey” dedim “çocuk taha”
Allah var ya, bi döyüslük-şerefsizlik düşünmesin deye
“-ne etişmesi abey yau” deye etiraz etdim, canım sıkıldı
ne de ossa haz-öz dezemin gızı..
“-uzatma tamaaam” dedi..
sana yalan gelir?, böğünkü ğibi aklımdadır,
anam avradım osun, aklımda bişiy varısa
o sürdü atını onnara do(ğ)ru
biz Yusuf Agamınan dövam etdik bireş taha,
bireşden Mamıt Emmiynen onnar ordan ıralaşmışlar
ben feminde de(ği)lin, biz geri döndük, neyeyse
“-yau Yusuf Abey neye” demeye ğalmadı
“-sen annamaan” dedi..
“-yau Yusuf Abey nereye”
“-sabret olum, sen anayın garnında dokuz ay nası durdun
yau garışma sen sen beni takip eett! gardaşım” dedi
susuradım malla” dedi..
“-golay gele, bereketl(i)ola Aşa dezee
Mamıt Emmigil nere ğetdi”
Aşa dezem elinde mercimek boğlamıynan dineldi
elini gözüne siper edelek
“-senmin yavrım Yusuuuf, Hasan Ağan guzu alcağmış daa!
barabar Çomakların sürüye ğetdiler” dedi Aşa dezem.
“-anan neytdiyo ay Musduuk, ay gardaşım”
“-eyiler, elini öperler ay deze” dedim.
“anana-enişdeme bi çok selem et gari,
Kör olasıcanın ekini-yolması bi türlü gedilip-gelinmeyoru” dedi
Yusuf Abey;
“-varısa bi suyunuzu içelim dediydik ay Aşa deze” dedi,
atından endi,
ben bakağalmışıyın,
dezeem öte başa seslendi, kölgede çocuk avıdan gızına
“Teslimeee ay yavrım yeni desdiden Yusuf agan gile bi tas su getir.”
gız bi elinde tas, bi elinde desdi, geldi
Yusuf Agam diz çöküp, ho yana döndü,
sol eliynen takgasını dutalak tası gafasına dikdi,
“-sağ ol bacım, Allah ne murazın varısa versin”
“-afiyet osun Yusuf Aga” dedi, eli göğsünde
Aşa Dezemin gızı Teslime
“-su gibi aziz ol bacım”
bi yandan da bana göz gırpdı
şeytan-şeytan
“-ı ıhh, sağ ol abey” dedim.
“-iç o(ğ)lum buz gibi, valla
Aşa Dezen yeni desdiyi basdırıkda saklamış.. belli
ha deyince ben sana suyu nerden bulcan böle suyu”
..
o gene hayınnamacasına bana göz gırptı
gızcaz galaylı su tasını bana uzadırkana barabar,
Telime’yi hopuç etti dee
guca(ğı)ma ardividi
atımın gıçına bi şaplak vurdu,
“daaahhh”
…
“-bizim sana sözümüz var”
“-ha Haçça dezeyin gızı, ha Aşa dezeyin gızı”
“sür barağidi”
tas suyunan barabar saçıldı ğetdi..
netçemi bilemedim yauu,
Akküheylan gemi azıya aldı haydaa
mezbur sürdük.. ah bu Akküheylan
o’nun bokuna değil mi hu başıma ğelenner..
sonratdan bizim de atlarımız oldu da
Allah var hiş birine binmedim
hala ürüyalarıma ğirer
Akküheylanın yerini dutar mı
dutmadı hiş bişiyler
ne Akküheylanı ne de Ğözel Elifi..
Yusuf Agam, Teslimeyi guca(ğı)ma ağdırıvırıp da
Akküheylanın gıçına bi şaplak vurunca barabar
“len başımıza ne iş açıyoz” demeye ğalmadı
Alışlıdüze do(ğ)ru uşduk getdik..
tabii; ne Teslime’yi gucamdan atabildim..
ne bişiy deyebildim
ne de hu an da hu an oldu,
endirip buraksam bu ğıza sa(hi)p çıkan olmaz
benim yüzümden Gözel Elif’e kim sa(hi)p çıkdı da
o andan eveli eğerinem şeytanımın aklına bile
bişiycikler geldiyse namerd olayın
Allah beni topra(ğı)na gabil etmesin..
nasibimiş,
bununan olduk getdik
gayat meremetli, saygılıdır
temiz, tertiplidir.
geldi geşdi; taha bi ğünden bi ğüne
ellerin kel garıları ğibi; bişiyi ikiletdiğini
lafımın üsdüne laf ettiğini
garşı geldiğini
yönü geri zokurdandığını
onunan bununan çekişdiğini
eller gibi gov gıybet ettiğini
dolay dolay gezdiğini
çoluk çocu(ğu) erezil ettiğini
pis dutduğunu, döğdüğünü;
ilaf getirip-götürdüğünü
görmedim, duymadım..
ellerde ne ğarılar var, epap; Allah mafaza;
benim en birinci zıt gettiğim
ifrit olduğum şeylere
gayat dıkgatlidir,
değilise, netçesini eyi bilir
görür!
ne deyelim emrine şükür.
anası-bobası nur içinde yatsınnar
emme iş de herişeyi eyi, bek hoş daa
arada bi “Elif” deye sayıklayomuşuyun ya
hu yaşıma geldim, dedim ya
evde huzur dünek galmayo valla
bişiy demeyo da..
garadamak bireş.. zati gara..
?
!
bişiy dese, demeyyo
bi de surat asdı mıydı..??..
ödüm sıdıyo
sanısın cehendem azabı
Elif dedim ya; haa!..
o?
bizim bu mukatdan sonura
bobası yaşında birine verividiler, akdağ yanda öteyüze
oldu getdi..
de; ?
onmadı getdi işin aslı
onu da yakdım
kendimi de el hasılı..
Kel Sülemen merem
Hacca Dezem küküm
anamınan küsülülüydüler
anacazımın ne obalı varıdıysa
bi ta(ha) bayramlaşmadılar bile
Kel Haççaynan daa
Depeli Aşaynanda
birbirinin ölüsüne bile varmadılar,
hadi benim yüzümden anamınan nizeliler..
Aşa dezem mi gaçırdı bana gızını, onun ne güna(hı) var bu işde
Haçça dezemin ki de cahillik işde
ne desen hinci bi faydası mı var
emme oluyoru.. oldu, oluyoru bunnar.
Şükür Emrine
12-
“-hanı dediydim ya malim
bireş de dezelerimin durumundan gari
bizim Musduğa gız vermediler,
böyüğ-o(ğ)lanı ol-gör everemedim”
..
“-gonu gonşunun Musdukdan güçcük o(ğ)lannarı
çoluk-çocu(ğa) garışdı, olan esgerciliği etdi-ğeldi
biz taha bi ğız bitirip de nişan bile dakamadık!!
?
ay-aydın yol belli
hiş kimse bizim Helimeye de meyletmedi
değil bizi, olumuzu-uşamızı bile
sanısın ilekeli humayın
kimsecikler bizi kendilerine meyil-minasip görmedi
görmedi ğetdi, anasına satayın
…
maabbetlerden birinde gene Hasan Abey dedi ki
“Yusufun Hesne yeğeni, senin olanna baş-göz edelim,
Musduğa ne de(rsi)n bizimolan”
Yusuf Abey deregap zerteldi “hiç olu mu öle şey Hasan Aga”
bana döndü “yannış annama bizimolan
Musduk benim yeğenim” dedi..
“-neye olmasın ülen, adamın canını sıkma,
hurda hepi topu üş gişiyiz, biz birbirimizi tanıyoz,
Musdukdan eyi damat mı bulacan, hökela
epap, epap uçu çiğ tavık bile yerimiş, biz de yeyoz”
Yusuf Agam maçıp;
“-olmazımın sebebi abeyime deyen o deği(l)
Musduk yeğenim, emme..
bizim Musduk yeğen;
bizim emmolu Köse Alinin oralarda gezipduru,
Musduk Hapbaya havas ya canııımm
Mısırda Sağır Sultan duydu
Senin habarın yok mu”
“eyi de olum isdedik “ı-ıhh” dediler ya”
“gız evi naz evi Hasan Abey, gapılarını aşındırcaz birez,
görünen köy gılavız isdemez
sizin dünneden habarınız yok mu?
hemi dee bizim emmioluna garşı ayıbolu
belki Köse Ali cavırı gönül gor
emmimin oğlu ossa da yengem taha bizdendir,
“yenge” dediğim lafın gelişi
biz ayilecek “aba” deriz Gır Aşa’ya
olur ya belki Aşa yengem verimkerdir
değilise Musduk o(ğ)lumuz bizim,
Helime gızım sizin, emme
hu gadak deyen size; olmaz..”
“..”
“bi de bizim gönümüz olsa file, Helime’nin olmaz
Hapbaynan ba(ğ)daşıklar
Musduğ ağasının az mı habarını davşıdı”
“??”
mezburen ben de “-Yusuf Abey doru deyyo,” dedim
“işin orası bizinen de sıkıntılı hakkat valla”
manalı manalı bakdılar
“hayrola”
“-yau, abey!
bizim ırametlık Melit Ağamın Ümmü yeğen
maliminiz Gır Hasannara beşşik kertmesiydi,
o(ğ)lan da aylakcı çıkdı,
serserinin teki,
taha bi ğünden bi ğüne gelip de bi “hu” demedileri ki,
gızın yaşı geldi-geşdi,
çoluk-çoca garışdı akrenneri
o(ğ)lan baya bildiğin hovarda
okuma ayaklarıyna
orda burda sürtüp-duru
ellehem bek de “tek durduğu” da yoğumuş
bilmen yalan bilmen essah.. vallahi
emme osdurmasa kokmaz de(ğil) mi”
“hemi de Allah var!
yengem de Gara Bekirlere “verimker” gibi”
“kime len..”
“kime olcak.. Sümeneee..
günahı obaları boynuna
o iş olmuş bitmiş abey..”
“ana valla bişmiş aşa su gatılmış.. desene”
“..”
“öyleye bi de biz çıkmayalım durduk yerde”
“vay anasını, bizim dünnadan habarımız yok valla”
Hasan Agam, bana;
“ulen olum yengen garı ne garışır bu işlere len”,
Yusuf agam da “garı ğısmı bu işlere sonu eyi ğelmez
bana demedin deme” dedi
Hasan abey
“senin emmioğlu Gır Hasan bu işe bek “oralı” olmaz
sen dut, gözünden sakın,
benimse böğüne gadak
bitecik o(ğ)lun uçu gelinin gözüynen bak
ondan sonura gözüyün öğüne..
Gara Çobannara
ı-ııh, o gız oraya varamaz
buna kimse,
Gır Hasan da
Allah da ırazı olmaz
Yusufun dediğini yabana atma o işin neticesi bek eyi olmaz”
Yusuf Agam; Hasan Agam’a
“-eyi de abey, alsın madem, hemi almacak,
hemi de kimseye gayıl olmaycak
gızı olan gelin etçek, olu olan gelin alcak”,
bana döndü
“o zaman gel.. Musduğa alıvı yeğenini bacanak”
?
“-yerden göğe gadak haklısın abey velev kii
onnar gardaş gibi böyüdüler,
yalan deği biz gene de gapılarını çaldık,
teklifat etdik?
“-ulen olum sizin varmadınız gapı mı ğaldı len”..
“abey zatinden yemin billah etdi,
Musduk Ümmüyü almaycak”
“-hemi de yengem, evel evelden beri
bizi kendine hiş münasip görmediy ki
alçak!.”
..
“neyimiş, gocasını bi gurampaya getirmiş de
biz öldürtmüşüyüz, hemi de gayınına öldürten biz
ulen şerefsiz! ölen senin gocanısa!;,
benim de canımdan-ganımdan has-öz agam
öte sözün beri başı öldüren de
senin öp-öz gardaşın değil mi
nası(l) olcak bu iş..
heç gari canım, heş olcak şey mi hiş
..
kel alaka
mahana!”
verceğ olsa da mahana hazır, öyle ya?
vermecek olunşa da
bi isan canı isdedi mi uçar mı uçar?!
hemi de ganadı varımış gibi
isdemedi mi.. neçar..
hinci söyletmen beni..”
“-burak bizimo(ğ)lan heş öyle şey olur mu yau..
hiş kimse kendi ayağıynan gelip de
“meh!”
“benim gızı al” demez de mi? Hasan Abe(y)
müsadenne varalım biz bi çalıya daş atalım, bakalım..
bakalım Gırgavır ne deyyo bu işe,
bi dinneyelim annayalım
birinizin hısımı, ötekinizin öz be öz emmisi,
gerşi günahım gadak se(v)men emme,
köprüden geçene, hızmatı görene gadak
sizin uçun ben de elini öperin
Hasan Agam da;
“nayeti beri başda da Ümmü de
öz be öz ıramatlı agayın gızı senin de,
ellehem;
bi hal çaresi bulmak bu işe
bize galıyo, el hasılı kelam..
sözünün üsdüne söz olmazdı elebaşımız Hasan Agamın..
ertesiğün Gırhasan geçi güdüp durukana
Alışlıdüz’ün aşıtda
yanına vardık, elbirlik tabii, elini öpdük hemen
“Es-selamun aleyküm Hasan emmii”,
“aleyküm selam.. adaş! hoş geldiniz bizimo(ğ)lan
yeğenim sen de; dedi bana da
bayram ayına döndünüz vallaha
hankı ülüzger attı len
şükür gavışdırana”
durduk yerde Hasan Abey okardan duttu işi
“abey biz düşündük daşındık,
münasip görüsen”
demeye galmadan
“öğünde agası var olmaz” dedi çıkdı, senin Gırhasan
“-yau o ilaf gızın öğünde gız,
olanın öğünde olan olusa o öyle denir” filen derkene
“-o fa(hi)şa ğız varıkana o(ğ)lan da başgasını almaz,
eski köye yeni adet olmaz
o ğız e(v)mizin annacına gelin olusa da
bu iş; eninde sonunda bek garın a(ğ)rıdır, gönül almaz
ben bu gadar bilirin,
bu gadar derin..
varın gerisini siz hesabedin..
..
ıhıcık Yusuf’un kendi yüzü, bi yanda emmisinin o(ğ)lu,
o gabil ediyosa,
köyün en etibarlı deligannısı olalak siz de gabil ediyosanız,
ben de aldım gabil etdim..
benim uçu(n) da meseleme yok..
emme bu goca köy; sizi dakmaz
bi taha da adam yerine ğomaz
goca köyde esameniz okunmaz
hakkat öyle.. darılma ğücenme yok!
Hasan Agam diklendi,
“-yani başga bi köye gederse oluu(r) mu emmolu”
“..!?”
“-hı’ ne deyon hinci”
Hasan Emmi
“-zatin başga türlü mümkünatı yok ki”
Hasan Agam
“-tamam öyleye
sen o işi bize burak Hasan Emmi
evelallah
dediğin gibi
sözüm söz.. eh hadi gari bize müsaade”
?
valla talla benim aklıma deği,
Şeytanımın bile aklına ğelmediydi
“valla ne de(y)cemi şaşdım, Agam be!
bizim iş oldu haral, he?”
“ne demek haral, pilavdan dönenin gaşşı gırılır ga(ri)
Yusuf Agam halime tercüman oldu;
“öyle söz verip dee,
iki gün sonura eğri-büğrü bi bok yemeye ga(l)karsa”
?!
“dünyayı depesine ters geçirin valla,
“habarın osun, demedin deme
valla o işi Gırhasan deği dee,
bi Alla(hı)n gulu göze alamaz”
Hasan Agam zalımın öğnde gedeni,
emmee onnardan gız almak ha!
az beri yeğidin harcı da deği(l) o zaman,
eyi de.. netçez hinci, ne deycek Hasan agam..
Ümmüyü nassı gaydırcaz bi yanna
…
“-gavırın aklına gaşarkana,
Türkün aklına .ıçarkana geli(r)” deller
bizim ki de içerkene..
m(uh)abbet ederkene
taha yenicene demleniyoduk
Hasan Agam
“gakın len!’..” dedi, gakdık peşinden
atladık atlara, yelyopurt, bi(r) güpürdümünen
böyle zamannarda,
gafa a(ğ)rıtmamak ilazım ya
Hasan Agam ne derse o
kaş köyü çinnedikten sonura
Zaba(hı)N zeheriynen barabar
varıvıdık gasabaya..
sofular Çeşmesinde yuduk yüzümüzü
ılık-ılık..
bahçalardan birer alma
üsdümüze sildik
mesmelesiz yedik
haram emme affola
o harımlar nerde hincii
peşinden vardık asmalı gayfaya
ver elini tomafilci…
14-
atları ba(ğ)ladık Yörüğ Amadın ahıra
ordan birer dutam ot attık torbalarına
Haçca Bacı “n’oldum öldüm ille okarı çıkın”..
o izbar etdikçene
basdı “valla”yı
Hasan Agam
“biz sizin ekme(ği)nizi yemedik adam mıyız bizim gız”
“vallaha salman”
“Alla(hı)n aşgına bizim gız
emme böğün möhüm bi(r) işimiz var” dedi..
Haceli devetüyü picamaynan okar gapıya çıkdı
“-ülen ha iki gupa çay işseydiniz o(ğ)lum
gayınçı senin epapların da var
başımızın üsdüne
onnara bari bi dıkım aşımız nasip ossun”
acıkdık, susadık emme
işallah çıkmayız,
hu adamın bana bi sunum ekme nasip olmasın” deye de
içimden verip alıp vesveseleniyon, dova ediyorun..
!
Haçcaca’yı ne gadar sever-sayarsam da
bu adama hiç ganım ısınmadı
içimi acıdan bişiydir vallahi
o boy, o pos.. o ğzellik, ceylan gibiydi..
tay gibi..
hökümet gibi hâlâ
bi içim su.. vallaha!
valla billa herkeş “benim” deridi..
“bizim” deridi o’na!
gerşi ben bek bilmen o getdi-ğetdi zamannarını
emme ortada “ben o’yun” deyipduru hâlâ
onun gibisi bit taha gelmedi köye, gelmez de
gelmez geder gari..
ta öyle!!
“vay oğlan, hinci öyle gözel nerde
Allah nazardan saklasın, hâlâ da çok gözel
köyün en gözel gızıydı Gül Haçca
baya bildiğin “Osmannı”
hanı Allah nazardan saklasın deye
dova ederdi herkeşler ona
insan birinin öğünü alıp geşme(z) mi?, geşmedi!
ona dur, buna çüş deme(z) mi?, demedi!!
bi lafa söze garışıp da gönül gırma(z) mı?
gırmadı!..
belki de onun uçun, haralda
bazara gelin gedişine de(ği)el emme
Yörüğ Amadın Güssün garısına guma oluşuna
kimsenin yüre(ği) ırazı olmadı
belki de en çok benim valla..
çocuğukandan Hasan Agama zıt gedişimin
onu affedemeyişimin tek sebebi bu cürümüdür
hâlâ daha kinnenirin Hasan Agama neyeyse
emme hinci “takke düşer, kel görünür”
hinci makım olduk! bu Yezide!
işde bu!
Allah da gulu da bilip-duru
Hasan Agamınan da evel-evelden aramızdahı en möhüm sıkıntı
iş de bu! zıt gederdim ki hemi de nası valla
i(n)san olan i(n)san nası(l) yakışdırı
bu adama öz be öz bacısını..
decen ki sana ne?
emme “bana ne” denmeyoru isde!
zenginniğise zenginsin..
gücü guvatı dersen yerinde
bobayiğit, varidatları herkeşlerden elerde
üsdelik bobası mıhdar
köyün en birinci lafı-sözü dinnenen, eleri görüşlü
bi adamıydı bana göre de
o takike;
“gözümden düşdü”ydü
taa o zamannar
zati bi(r) taha da esginki Hasan Agam olmadı asla..
“Allah yazmış ne deyen”
ne d(iy)ecen a gapberif..
kimsenin yüzüne bakama(ya)cak olunşa
atla ata
ver elini “haso-yuso”
at kendini dağlara..
oh ne âla..
kendinden ne gadak gaçabilecen dağlara çıkınca
ırat yüzü görüp, esginki ğibi uyuyabilecen mi
yasdığa başını goyunca
mefta ğibi..
emme habarım olaydı verdirmezdim..
hatta gaşmış gelmiş birinde
Hasan abeynin mılığı yıkık
yüzü eğşi, gap-gara
“yollama abey” dedim..
“sakın yollama”
“çocuğu var” dedi
“olu(r) ğeder sizikinnerin yanda evelallah
geri yollarsan seneye bi(r) taha
ertesi sene bitaha
borlumbok olu(r) zılla
başına bela!”
“haklısın daa bizimo(ğ)lan
üsdüme düşüremeyon,
kendime yakışdıramayon
el bana ne demez” dediydi..
…
emme hinci gaşını ğaldırıp da
gardaşının yüzüne bakamadı
hatırını soramadı
“nasısın ay bacı” deyemedi
sankı elin bacısı..
“döyüsün öğnde gedeni”
..
Yusuf agam çıkcağdı işin aslı
enişdesinin evi ya?
emme Hasan agam yönü geri höö(y)le eleri yörüdü
eli-makım ben de, peşi sıra
mezbur Yusuf Agam da!
birbirimizi beklemedik…
cızlamı çekdik..
gulamızın üsdüne yatdık
uzaklara bakdık
gözlerimizi sakladık..
içimizden söğdük-saydık
Yörüğ Amada
Hasan Agama
gadere.. gısmete
gelmişine-geşmişine
olmuşuna-olcana
yedi ceddine
esfer(l)-i safirisine
böyle zamannarda;
galmayvırıyo hiş bi şeyin ehemmiyeti
ağşamdan beri Hasan Agam atını neye fızlı sürdü ki ?
bu adam ne yapmağ isdeyyo acabınaola
15-
vara-vara vardık gasabanın göbe(ği)ne
“Asmalı Gayfa”nın yanna
bi köşe de
adamlar hö(y)le bekleşipduru
Hasan Agam sokuldu.
selam verdi goya tanıdık simalı birine
golundan çekdi ğetirdi yanımıza
annattı durumu bir-bir
“böyleykene böyle”
müzevir! Döyüs, dinnedi sadaca
Hasan Agam’da pilan çook; göya neyimiş
“benim o(ğ)lana acil düğün etçeg halım yoğumuş” da
eyşii ya demezler mi, adam hepinizden eyi, cedid yeni keyimli
neyise; “olan esgerciliğini etmiş,
oğlanın vahtı gelmiş geşmiş” de
“olan bi hata işlemiş” de
“benim o(ğ)lana nişannısını gaçırcamışıyız” da
“işin aslı anasının da bobasının da habarı-mabarı
nişannısı gızın gönnü varımış” da
“işi ğücü polüm valla,
furfuğanda şartlar şart-ossun..
neyimiş dee efendime söleyen bizimki ha bi(r) eyinnik
hayırlı bi iş uçunumuş
sevenneri gavışdırmağımış” da,
falan filan, sanısın film çeviriyoz anasına satayın ta!
seni(n)ki; atdı- savırdı.. öfledi-püfledi
üfürdü-püfürdü
helbet bana da “hı” demek düşdü,
o yüzüme bakdıkçana
verip-alıp başımınan tasdikledim
o “de mi bizim olan” deye sordukçana
mezburen “hı-hı” dedim..
“nereye file” demedi adam
yekdepden “yüz lira!” isdedi,
“-valla aşşa olmaz bizim o(ğ)lan” dedi
o ğünün behrinde ben
nerde bulcan o yüz gaymeyi
ömrü-hayatımda görmemişiyin zaten
ikiyüzelli guruş amele yö(v)müyesi
…
“-epap dedim
“elli lirem olsa evelallah düğün ederin”
Hasan Abey
“-bizim o(ğ)lan sen garışma
benden” dedi
şöfere de “-ben vercen
sen beni bilece(ksi)n
sen ona bakma
para peşin, gırmızı meşin
sen al hu yimbeş lireyi, adı belli ossun”
adam “hık mık” deyince de
“hinci yanımda yog, yimbeş lire daa veren
sulf olalım” dedi
adam nuh deyo, peygamber demeyo
nayet
“eyi tamam bizimo(ğ)lan
otuz taha veren
iş hitam bulunca” dedi
şöfer gasıtdı;
“köye gelince alırın” dedi
“-ertesi ğün zabah”a gavilleşdik,
…
Göynücek Çi(f)tliğinden,
Ayıplar Gorusuna sürdük atları..
……
“-eyi de Hasan Abey,..
nereye..
nassı, …
kime..”
“-bi bildiğimiz var haralda
…
anandan evel ahıra dalma
..
..! ben;
ne dersem onu dut..
garışma sen, öte yanna,
düşüncez bakalım bi hal çaresi
….
Öte Yüze Garadilli ovasına aşırı(rı)z taha da olmazsa
…
sahi Yusuf bizimolan..
o yanda
Arızlı da
Oynağan da senin akrabaların varıdı
onun o(ğ)lu yok mu”
“-var abe olma mı”
“-tamam işde bi daşda iki guş”
…
ğün de endim-eniyorun deyyoruu
Dıngıdığın bağı ğeşdik..
Davıllı Suyunun çıkdığı yerde bekleşşdik birbirimizi
Hasan Agam
mazifemi tebliğ etdi..
zabalan erkenden
gara garınça gakmadan
göz-gözü görmeden
sıvışalakdan
Kışla Tarlayı boyla
Ova Yolunu gözet..
şöferi Yeni Su sağağında beklet
“aman” deyen ha! sıkı sıkı tembihle
ağşam garannık basınca
Arpalık yolundan
cibin şavkını yakmadan
zerre mıkdar ses etmeden
Kelağanın çal(ı)lığa yanaş
en ufacık gaylangaşlık etmesin
canını alırın valla
bak en ufak bi gayafişi durumda
sallandırıvırılar
gore(yi)n seni.. asdanım
kimseciklere sezdirmeden
..
avışlarını aşdı,
barnaklarını birbirine dokandıralak sordu
“bu ne”
..
“ağıl”
…
“herkeş evine dağıl” dedi
ben Gölyerinden, Tollardanyüz’den Mereçeye,
Yusuf Agam Hacallar Harmanyerinden Dere Malleye,
kensi de Günsüzden Depe Malleye dağıldık
..
herkeşler gırana çekildi
ben taha öte yandan varıyokana barabar
anam garşıladı beni..
hayat gapısında
elinde depit..
nerdeyse zencirinden boşancak Akköpek
“bre ğidi yalbasdıı
gel hura” dedi.. narasın..
daşyalağına dökdü depiti yalı
ı-ıhhn
goca akköpek
arbılıyo bana garşı
sanısın zevdalı itoluit..
ne avratda, ne çoluk-çocukda bu haslet
bu mabet yok töbossun
derken bizi(m)ki sırtında desdi,
ellerinde helkelerinen Okarı Çeşmeden
su doldurmuş geldi..
çıkdı merdimenden
in-min, cin-min demeden
anam “-gıdi ğıdi
aç köpek.. gel hura..” dedi
aldırmadı..
atı gazzığına ba(ğ)lamama gönü ırazı olmadı..
benim de onun helecanına gönnüm ırazı olmadı
vardım yanna
guyrunu kısdırmış arasına, ayağımı yalar..
baca(ğı)ma dolanır..
nası(l) sevinir, yalakalanır..
sarılır zavallı
içim bi(r) hoş oldu
hu köpek ne kötü üş gündür görmeyyo beni
Hasan Abey bu gızca(ğı)zı
aşırıvıcak öte yüze de!
ya? canı çekerse anasını gardaşını
..
ya anası..
get nalet osun..
insannığımdan utandım
düşüncemeye garıldım galdım
..
bilen-duyan-gören bana ne demez..
hiş bişiy uçu bu .ok yenmez..
..
zabbah olmadı
anasını satdımın; demek kiyne
o ğece!...
saşlarım o gece ağardı..
Ahını alacaz yeğenimin, nişannısının
Allah can düşmanım da ossa hiş bi guluna bu ezayı yaşatmasın
16
“-eyi evlerimize da(ğı)ldık daa
ben uykuyu-muykuyu gaybettim
zabbah da zabah oldu ğözümü gırpmadım
iki ğözüm öğüme aksın..
len bu nası iş yau,
el bana ne demez epap,
bi yandan öz be öz yeğenim
öte yanda oğlum..
beri tarafda verilmiş söz..
Hasan Agamın lafı üsdüne bi laf olmaz
sen gıçını yırtsan.. dineme-annamaz
neyden.. ne deyen.. nere ğeden!
Ce(he)ndem bunda daha azametli olamaz..
öte yandan yetim..!..?
Ümmü’nün bobası dedesi mefat etmişler
benden başka emmisi, ya(hu)utda dedesi ossa
hadi neyse.. bit aha?
bitecik “ad aldığım” Musduk agamın amaneti
benden başga kimi-kimsesi yok..
öğünde arkasında başga bi başdutar
arkası galesi olsa hadi bi(r) taha
emme yok!
hadi bi taha; yani ona sahap çıkmak,
arka-ğale olmak,
gol ganat germek,
göz-gulağ olmak
bobalık, atalık etmek bana düşer..
bi(r) de benim yediğim boka bak
yazzıklar ossun bana;
benim gibi emmiye..
gol ganat gerecek döyüse
goca Hacılar sülalesinin baş dutarına..
etdim-edemedim gecenin geç yarısında
gakdım getdim dayandım gapısına
yengem dineldi annacıma..
“-yenge!” dedim.. diklendi valla
“hu sahat sen benim gapımı neye deriyon
yeni evli oğlumu uçunduracan mı?
..
“-bizim takkamızı öğümüze eğdirme
bu o(ğ)lan sık sık gelip getmesin e(vi)nize”
“-sen kimsin yaa
ilcimin kilcimin.. hu etdiğin lafa bak..
Sümen gızımın nişannısı
sen ne demeğ isdeyyon Musa
sana verdiğim emekler haram
zehir-zıkkım ossun işallah
hiç hatırımız yok muydu da;
Alla(h)p da belokunuza versin işallah
??
onnar nişannı deği(l) mi?
kime ne.. kimse kıyası bok yedisi olamaz?
hemi dee; sen takkanı neyye öğüne eğiyon kine
böğüne gadak aklınıza gelmedik de
yetimlerimin hakkını yerkene eyiydi de
nişanda-düğünde yoğudunuz da
hıı?
hinci n’oldu?
hinci mi aklınız başınıza ğeldi?
şerefsizleerr!”
“-?”
“-yenge gızın varısa da;
o(ğ)lun da var..
İrbemi de unutma!
dosdumuz varısa da
duşmanımız da var”
“-o(ğ)lumu herkeş benden fazla mı düşünüyo da
kimse kiyası!, .okyedisi olmasın
olum da var, gızım da,
anaları da..
..
onnarın anaları da benin, bobaları da
gelip gedip herkeş laf dokandırmasın
böğün mü aklınıza geldik..
gocam vurulduğunda nerdeydin..
bu benim davam de(ği)l
seninidin utanmaz!..
isan olaydınız da ha nişannarında-düğünnerinde
kendi gardaşlarım, akrabalarım olmayaydı vay halimize,
kendimiz çalıp,
kendimiz oynaycağmışıyız…
hepiciğinize yazıklar ossun..
hele sen hiş gonuşma.. edepsiz..
hele hele sana verdiğim emekler gözününen dizine vursun..
sanki ben bu çocukları daş yarığından aldım
neyimiş takkalarını öğnlerine eğiyollarımış
takanıza sıçayın hepinizin..
durdun-durdun
demek hinci İrbem senin yeğenin oldu öyle mi
bize kimse garışmasın..
ötüyon Hasan emmim,
dün görümcem olcak içinden yanasıca
böğün sen,
olmaya gomaya yermeyesiceler
ata oldular
akraba olcakları dutdu gebermeden gedesiceler
nişannı.. onnar nişannı..
bunu da eyi bellen, hemi de..
o(ğ)lumu.. İrbemi file de diline dolamasın hiş kimse
emme dokuz o(ğ)landan can güyem
bunu da eyi bellen! işinize gelise de
gelmezse de
tamam mı
ciğerinden yanasıcalar
gannar kusasıcalar sizi”
“bunu böle demecedin yenge!” dedim…
gadıncaaz haksız mıydı!;
emme elim aya(ğl)m zangırdadı..
ayaklarım dutmayvıdı,
ız daa galbim durcağdı
yıkılıp galcağdım, neyise de
boynumu bükdüm doru eve..
haksız mıydı
Hatma Yenge
..
nutgum dutuldu, kötü oldum
gerisin geri getdim izimin üsdüne
bekledim bekledim
Garaçalının guytusunda
“gaçır gızı” decen
Sümen geli(r)se
bi garaltı peydah oluyo(r)
“hıh” deyon Sümen
ı ıhh de(ği)l..
gün ağşama gadak geli(r) herifci o(ğ)lu
gece neye gelsin..
dağdakı çoban
kırıklığa gelmeyo ya
nişannısının evine geliyo(r)
haftaya da düğünü var
bi taha da kim arar
kim sorar
…
Sümen –mümen gelmedi tabi..
zabaha gadak bekledim
olca(ğı)ndan değil de
ha iş de
bizin ki bi mali hülle..
gel bana sor.. zor iş beee!
nası çıkcaz bu işin içinden
nası çıkcaz el içine..
ne nalet bi işgence bu böyle..
Gayya Guyusuna düşmüşün sanki
Ermanı mezalimi
bi(r) mali hülle…
17-
eve çıkmak yerine yes etdim ordan ovaya aşşa
hiş kimseciklere ğörünmeden ver elini Gışla Tarla
Yenisuyun çıkdığı yere sinlendim bi guytuya,
Gaşaralar, Gundallı Ovası, şosa, ayamın altında
neçe sonura, dal öylen Okarı Gaşara altından
bizim ovaya doru bi vesayıt döndü
“olsa olsa bu puşt olu puş”dur, dedim içimdem
cip Suvatı, Karaçalıyı ğeşdi, Köprüden döndü!
Gayacaağılın garaltısında gayboldu
ha hinci, de hinci ı-ıhh.. bildiğim dovalar tekralladım,
kaşlar tefa yüze gadak saydım bilmen
haralda Aşşamelleye ğetdi ellehem” derken
duralakdan bizim cip patanaş yapalak köye çıkan kese’yi geşdi
anacına çıkdım el etdim “istop” etdi, öğüme gadak geldi
tanıyınca; gapıyı aşdı, “abey-mabey” ayaklarında
buna bi hışım edersin “nerdesin sen ya?”
beti benzi atdı valla..
bakdım, soluksuz ğetcek, “len epap nerde ğaldın sen yauu!” deyinçe,
yazık, yımışadı seninki
meğerem tekeri patlamış, dağa dırmanırkana
“Hasan Abey gızdı mı yoğusam”
o hengamenin arasında beni bi şeytan dürtdü
“ne den sen, valla köpürdü, köpürdü
“onun yapca işin deye söğdükce-söğdü”
parayı versin geri ğetsin” dedi, dedim..
;
“abeyim valla beş guruş yok” demez mi
buna yüklendikçene yüklendim
şeytan bana dürtdükçe, ben ona yüklendikçene;
bin dereden su getiriyo zavallı da
ben ısrar ediyorun, “epap bu Gaş(ık)ara işi
valla sen bize dokuz doğurttun zabahdır” filen
maksat daha beklecez ya
ıngır-zıngır edip durmasın hani
bi de beş liraya gelinen yerden
yekdepten yüz lira isdedi de bazarlık etdik ya
zeytinya(ğı) gibi üsde çıkcan aklım sıra
ganırtdıkçana ganırdıyon valla;
nerdeyse geliller, çocukları alıp gelcek vesayıra
Hasan Agamı bekleyoz ayağında
“tekeri patlamış da değişdiriyomuş edasında
kirko-mirko çıkartdı zavallım
gerşi gören olmaz da.. uraşıyoru işde, ö(y)le aklınca
meşgil görünüp çakdırtmaycak başgalarına
maksat ova yolundan başga gelen vesayıt filen olursa
köyden dönüyomuş da, teker patlamış da?
tekeri bile sökdü zavallı valla
paranın kokusunu aldı ya dürzü..
geri isdersek, diye bireş de haralda
ova yolundan gedip gelenner
keseden gelip geder varılar
taa öte yandan gelip-geçeller
gırayderin yapdığı yeniyol’a uğramazlar
biz aşıtta, yönü geriyiz..
o zannediyo ki olana-ğız gelincek, basdırı ğederiz..
emme; gazın aya(ı) öle deği hemi de,
turpun böğü he(y)bede..
zabahdır çallığa siniliyin..
hinci yüzünguyu dönmüş tomafilin içindeyin
sanki köyden gediyomuş gibi, nahı aklımı seveyin
cibin içinde sahatlarca eftikledim
“nerdeyse geliller, eli-gulanda” deyelek şöferi oyalayon
bizim epap go-ya lasdik yamayoru,
beter ossun .mına godumun döyüsü, bobamın olu mu?
ağşam garannığı da çöktü,
“-Allah-û Ekber dedi Ezan”
Sarı Memet gari belli.. gıvratdık, sürdük.. köye
usul usul cipin şavkını yakmadan
Akgedikden, Arpalık yolundan,
yes etdik Orta Depe’ye
Kişirağa “oşt” dedi köpeklere
Ortadepe yandan yanaşdık İbişa(ğa)ların tersliğe
Şöfer sanıyoru ku; Hasan Agamgilin evinde
Hasan Agamınan bazarlık edecek, inip gelinçe
bekleşiyoz gari cibin içinde
Sepetçi’nin tek bi derdi var o da para
“abey ben kaş sefer yapa(r)dım hinciye”
geşmiş gün belki cebimde beş guruş yok valla
değilise ne derse verip susdurcan, gapbanalıya
geceleyin çifteyi dakınmış inmişiyin yola
para filen aklıma ğelse ya!
zati para filen olsa kırk tefa yolup alcağmış valla
goca gasabada
cip ilazım olsa sana gelene gadak; Zühtü va(r),
Godalo(ğ)lu var, Yediboğum, Heseki var,
Sarı’nın yaylı ona keza
gapba-malı sanki herkeş sana guyrukda
“Sepetçi de Sepetçi” deye seni arayollar..
orda en taka cip bunun valla
üzmeyo-kesmeyo para da parra
“-len epap Hasan Agam halleder evelallah”
Hasan Agamın lafını duydumuydu
valla billa ödü sıdıyoru, bireş susuyoru
bireş sonura zırıltı başlayo
gene fira izbar ediyo
“ikki yüz gaymenizi alırın valla aşşa olmaz”
emme Hasan Agam olsa ona böyle nazlanamaz
bi bakdımıydı zert-zert.. dünya durar
altına işer töbossun..
ben gütdüğüm donuzun huyunu bilip durun
emme; naçar altdan alıyorun
“-len agam hu öğümüzdehi ölüyü bi galdıralım
oturu(ruz) hesabederiz”
duymayo bile valla,
beş dakga geçiyo-geşmeyo
gene;
“-bi ikiyüzlüğünüzü taa alırın epap
sonura demedin deme ha”
ben de fira goya duymazdan geliyon,
gulamın üsdüne yatıyon, irenk vermeyon,
“Hasan Agam gessin bi!, halledersiniz,..."
“-yau abey tamam Hasan Agam bi ğelsin hallederiz,
bi dur bi.. tek para ossun derdimiz”
ben bin türlü sıkıntılardayın, geberiyon
dova üsdüne dova okuyorun..
Sepetçi ı ıhh..
nuh deyoru da peygamber demeyyoru
“aslında üçyüs taha almam ilazım emme
sizin hatırınıza
iki yüs taha”
bekleyoz gari Hasan Agamların yolunu
bu iş nasıl bu raddeye geldi,
bu işden nası sıyrılacaz
ne olur bu işin sonu,
ya bişiy olsa hadi
Allah bin türlü belamızı verecek ondan gorkum yok daa..
ganun ne der bize
hökümetten nasıl yırtacaz..
tüfeğ atılmasın..
dabança çekilmesin de
can yanmasın
bi de …
desem de
mümkünatı yok ki..
cip eli boş getse de
ikki yüz deği, üçyüz daha versem keşke!
o ğün yandım,
bitirdim kendimi
yedim ömrümü
yeğenim, evladım
ağamın gızı
yetim Ümmü..
ya Ümmü!!!
Ümmü..
18
derkene peşinde Yusufunan barabar Hasan Agam geldi,
bi hışım.. bi azamaet, gözleri ataş saçıyo(r)
sırtında balle ğibi Ümmü,
hemencik endim, çalıları aralaşdırdım,
yengatdan gapıyı aşdım,
güş-bela arka yanna sığışdırdık..
ötesinden berisinden dıkdık
sanısın zehre çuvalı
dünnalar gözeli öz be öz yeğenim Ümmü
har solukda..hırlayo.. sesi gısık..
bende bi ma(h)çıplık, bin pişmannık..
yüzüm yerde, yerin dibine geşdiii
gözlerime ğözlerime bi bakdı kii..
diz bağlarım çözülüvüdü
aklım başıma ğelincek, “suss” etdim
arkaya, yanına geşdim.. elini gevşetdim..
i(n)şallah bundada vardır bi(r) hayır..
içimden dova üsdüne dova okuyorun da hankısı bilemeyon
zatinden hepiciği yarım galdı valla
ayakları..
elleri,
a(ğ)zı ba(ğ)lı
gan çana(ğı) gözü,
yüzü şiş, ağzından gan sızıyoru,
saçı-başı perlim-perişan..
sesi kısılmış, bi hırıltı..
teni; cayıır cayııır yanıyoru.
Yusuf Agam da bindi, Hasan Agam da atlayıp “sür” dedi
“şükür” dedi, bilmen neye şükretti
“breğidi sür abey”
Ümmü debeleniyo..
cabalayo da boşuna
Yusuf Agam yengattan ba(ğ)ladı ayaklarını..
ortalığı yakan
acının acısı bi(r) fuğan
Sarı Ğelin Gellebam ortalığı yıkıyıyo
yırtınıyo
yeri-ğöğü innediyo
“gonşulaaarrr”
!!
“etişin gonşulaarrr”
!!
“can gurtaran yok muuu
Ümmeti Müslüman etişiinn”
..
“Ümmüyü gaçırıyollarrr”
…
“nişanı ğızı gaçırıyollar”
..
“birisi emmisiii, biri dayısı
etişin gayrı”
..!!
oyusa hemi vallahı hemi de billahi
“gellebam beni görmediy ki”
ben eve ğetmedim, cibin yandan hiş ayrılmadım
Kelağaların hayatda bekledim..
iki el tüfeğ atıldı,
İrbem ağası olmalı
ardından başka evlerden de
seğidişen ayak sesleri,
tüfekler elimizde
bir kaş el taha tüfek sesi..
horazı galkık, eller tetikde
kim vurduya gedecez bu gedişine
ya da durduk yerde biri
bok yoluna getmese bari
gel de bu işten hayır um
içimde dova üsdüne dova ediyorun!!
Ümmü.. yalvarıyo, yakarıyo,
döğünüyo, yırtınıyo, ileniyo
emme aldıran kim
ganımdan-canımdan agamın gızı, has-öz yeğenim
“gorkma yanında ben varın” d(iy)ecen de
nası(l)?, ne?
..
19
Hasan Agam; Ümmünün dayısı
Yusuf Agam Hasan Agamın emmisinin o(ğ)lu
Ümmü benim öz-be öz yeğenim..
ıramatlık Durmuş Agamın amaneti
ordayın eyi ki
bu şerefsizlerin neydip-neytce(ği) belli olmazdı
sallandık ovaya aşşa yüzün-guyu
bende dovaların yüzbini bi para..
İçimde derinden derin bi gorku..
şöfer Sepetç(i)o(ğ)lu,
“-Hasan abey, Musdabeynen gavilleşdik de
iki yüzlüğünüzü taha alcan”
“-sen öğüne bak bizimolan”
“-hinciden deyen de, ..”
..?
“-hemi siz bö(y)le demediydiniz,
hani o(ğ)lan …” d(iy)ecek oldu
Yusuf Agam namlıyı dorultdu
“sür ulan!”
Hasan Agam;
“-ulen bak.. senin ananı, avradını .. !!!!”
“-şakadan dedim Hasan abey yauu,
valla şakadan,
şaka ederin yahu.. ha me(v)zu değişsin
nayet bu bi hayır işi, biz..
biz de sayanızda bi sevaba girelim
valla beş guruş talep etdiğim yok Hasan Abey
bu gardaşın yoluna gurban osun valla-billa,
senin gibi emmi-dayı mı var hu dünnada” deycek oldu
geveledi durdu
gözünü dört aşdı garannıkda..
“-işine bak! canını sıkma i(n)sanın,
gatil etme adamı”
Akyolu da döndük, şöfer şavkı aşdı
yardık getdik, Payamdaş, Depeyurt, Zırtlandere,
goca ovanın yüzü
öğümüz şavkardı
cibin şavkında her çalı gözüme candırma ğibi gözükdü..
ya peşimizden etişillerse?
ooofff.. oooff!
ben Ümmünün yandayın,
dönüp onun yüzüne bakamayon
ömr-ü hayatımda ilk diba o ğün cibe biniyon
“Allah sonunu hayretsin..
emme çok gorkuyon,
ömrübillah okuduğumdan çok dova okuyon
..
..
kendime de
Ümmüye de
Sarı Yengeme de
İrbeme, yeni ğeline
evlerde galannara
o(ğ)lum Osman..
gonşu Sümen..
Allah vere de bi nifak çıkmasa
gavga-nize,
çekiş döğüş olmasa
…
anasını
avradını
sülalesini
yedi ceddini
ben bu gaderi.....
Yusuf agamın el tetikde
kucağından çekip ala(yı)n hu mavzeri de
Gara Hasanını daa, Kör Yusufu daa,
şerefsiz şöferini dee
emme olmaz gari
get nalet ossuun
………….
dönme zamanı geşdi..
iş bitti..
20-
beri yandan şosaya varıkana sessizlik bozuldu
“-hu yanna süür..”
Sepetçi gıvrattı o yanna..
Sengede doru..
eyi de bu yanda “nereye” gedecez,
vardır bi(r) bildiği Hasan Agamın
“goya candırma file habar alırsa
yanıltmağ uçu öyle ya”…
hakgatan.. biri seğirtse ordan, Yazılıdan aşşa;
Gövcelliden binse ata sürse, varsa Hoyran garağoluna
iki candırma..
helal ossun Hasan Agama..
ses soluk yok, Ümmünün ınıltisinden başka
ne ğadar getdik bilmeyon
ben dova üsdüne dovaya dövam ediyon,
unutdum kelp olayın hökümeti, hökümü
hu işden hayırlı bi(r) netçe umud ediyon
ağamın yadigarı Ümmü!!
“gıvrat hu yana”
döndük Çöl Ovasına
aklımda beni yolda endiri(r)ler de
hu sabinin başına olmadık iş getirillerse
zabah beri bana etmediğini gomayan cipci
nası zuvutdu da “valla horata abey” dedi
filim gibi, Allah var; gülesime ğetdi,
emme aklıma hep daha çok başga şeyler geldi
yani bek eyi şeyler deği(l)
dova ediyon “sonu hayır olu işallah” deye
ne hakkım marısa dova etmeye
21
dabança var bellerinde, ikisinin de
Bozdurmuş Belini aşdık, gecenin bi leylisinde
Ümmü ğız debelenmeye başladı, “endirin beni” deye,
çözdüler elini aya(ğı)nı bana dediler
“-elet”
..?!
“-başında bekle”
yönü ğeri bekleyip durun.. duralakdan bi çıtırıdı
Allap da belanı versin.. imi aşıvıdi garaltısı
bakdım gaçıyo, seğitdim! etiştim sırtladığım gibi
ötekinnerin habarı olmadan gerisin geri cibe ğötürecen gari,
bi(r) türlü zapdedemedim, gücümü gurutdu, gancık,
gene elimden sıyrıldı, tazı ğibi dinnemeyo daşı-ğayayı,
o da ben de, har soluğa gardık..
etişdim, yakalarsın bunun ayağını,
çıkar da aşşaya atıviri(r) kendini
işin-gücün yoğusa ga(y)ri
ayıtla gari pirinciyin daşını
narasın bi çalıya yapışdı
bi türlü goyvumayo çalıyı,
hakkından gelmenin imkanı yok, o çalı kökleniyo
yakalayo bi çalı daha
asdılıyon çalılar cayıyo yurdundan
“-Allahını kitabını seviyosan
salıvı beni emmi”,
…
“-ben sana nettim emmi” deyo
..senin o(ğ)lun gızın yok mu gadın emmim,
bobamın heş mi eyinniğini görmedin?”
“-yakalalarlar gız-gızım seni
vuru(r)lar seni emmim” deye yalvarıyon,
ne ğadar izbar etsem de
gatliken bana mısın demeyyo
“-hemi de gaşsan-gaşsan gecenin leylisinde
nere gaçaçan”
..
“-gorkma ben varın sana bişi yapdırtman,
evelallah gılına bile dokandırman
etimad et.. bana güven”
..
“- işi yokuşa sürme gözel yeğenim” deye yalvarıyon
emme kime den,
“hinci beni eyi dine,
bi galaba köyün içinden geçerkene en
go da dolanıvı..
onnarı görüsen, seni yakalaycak olularsa
var gücününen çığrın,
“etişin can gurtaran yok mu
Gara Hasan beni gaçırıyo” deye feryad et
candırma ğarağoluna etişdin mi gorkma
ben de ona ğöre ifade verin
hökümete utaşdın mı
kimse sana bişiy edemez”
dinnemeyoru ki?
köpekler gibi yalvarıyon bana mı(sı)n demeyyo
!
derken Hasan Abey geldi,
o ğarannıkda gözlerinden ataş fışgırıyo
“- ne *ok yeyon len sen”
ikimiz de sukut, galağaldık,
gakdık,
bana bi şamar aşgetdi kii
değil ergerlikde, ömr-ü hayatımda daa öyle bi şamar yemedim
dutdu golundan, gızı aldı ğetdi
cibe bindirdi
“-o senin namısın ulen, has-öz yeğenin
biz bişi etmeye gaksak, durun decen
gereğirse canını verecen”
..
“şerefsiz, Allah senin bin belanı versin”
horsasını alamadı,
“-bana bak valla! billa sana
bunu da Allah yaratdı demen hura ileşini serivirin,
köpek ölüsü demen, horaya atıvırı da ğederin,
ulen sen ne şerefsizimişsin,”
Ümmü zerteldi
“-ben gaşcadım da, emmim yakaladı,
yalvardım- yakardım emme goyvumadı..
“nere gaşcan” dedi”
ele valla.. böyleynen emin oldum Hasan Agamdan,
içime bi(r) su serpildi..
iresmen erkek gızımış Ümmü,
“insanın böyle bi garısı olu(r) sa
sırtı yere gelmez evelallah,
Maşşalah..”
dedim içimden, şükretdim..
aslan yeğenim..
Allah senin sonunu hayretsin deye
bire bin taha gatdım dova etdim,
vardık ağşama
Yabır Köye
dünnanın öteki ucuna
“buyurun buyurun” dediler
“Goca Emmi”min evinde gelinner
22- Teklif
bi elden bi ele varmışıyız her yannarımız dutulmuş..
Goca Emmim hanayda yünsek bi sedire gurulmuş
Hasan Agam, cipde ıçcık Ümmünün yannında ğaldı.
“gel göp gözel dur, geri ğetsen Sümen seni alı(r) mı
bak adam seni o(ğ)luna alıvıcak” deyelek gonuşmuş
garılar Ümmüyü ucara eve ğodular, epili bi hoş-beş edildi
Hasan Agam elinden geldiği gadak durumumuzu izah etdi
“Ümmü hepiciğimizin öz-be özyeğeni, öğsüz, Allaha amanet
gızı güpegündüz alıp gaşmaya gakmış ito(ğ)lu itin biri
nede olsa Mustuğun emmisisin, halımızı anarsın, cahalet”
Goca Emmim örflü, oturaklı biri, dakımından bir-iki çekdi
şakşakını bi-kaş tur devretti, “-ombeş gün oluyoru, belki yimi
Yusuf’un bobası Sar(ı) Amat Ağa geldiydi, yeğeninizi beğenince
benim Halili beğenmiş, Ümmü Ğızımızın halini, annatdı tabi
biz de başımız üsdünde, aldık gabil etdik, gönderdi, çoğ eyi de!
emme velakin..! bizim o(ğ)lan bi halt etti, hafta olmadı bi .ok yemiş
Aşşa köyden dezesinin güççük gızını almış-gaçırmış, eve ğetirmiş
Amat A(ğa)ya de(yi)n tabi, gabil ederseniz, size bi teklifatım olacak
geri götürmen Ümmü’yü, temiz bi gonşu var, ben kefiliyin” ancak
köyün sığır çobanı, durum eşgere! size bi(r) ödeme yapamaycak..
23- Yakı
evinizin önü güneş görmüyor
gurbet ele giden geri gelmiyor
zalım emmin seni ele veriyor
goyun guzu birbirine meliyor
evinizin yanda çalı etişdi
anan feryat etdi herkeş yetişdi
emmin seni gurbet ele eletdi
goyun guzu ardın sıra meleşdi
evinizin önü gara çalıdır
gavır emmin dinlemeyo hal hatır
emmin-dayın seni ele gaçırır
goyun guzu melil melil bakışır
YORUMLAR
(1)
İnsanlığın kolay şeyleri değil zor olan şeylere emek vermesini, anlamasını ve yaşamasını özetlemişsiniz. İnsanın yaşı ilerledikçe geçmişi daha çok hatırlayıp yorumluyor, daha güzel anlıyor gibi geliyor bana... Bilmiyorum siz ne dersiniz bu konuda?Tabiatın gözümüzden kaçan güzelliğini ne güzel tasvir etmişsiniz. Renk renk, çeşit çeşitliliği insanlarda da görüldüğünü ve birbirimize çok ihtiyacımız olduğunu nefis kelimelerle aktarmışsınız.
(2)
Mesleklerin birbirinden üstünlüğü yerine birbiriyle ilişkisini...
Hayvanların yavrularını duyulan merak ve şefkat insanlığın vicdanındaki temizliğe; yani şefkatin korkudan daha büyük olduğunu anladım, bu bölümde.
(3)
Ninenin içten ağıdı sizin bir yerlerinizi tutmuş, çok etkilemiş. İnsanların ağıdı belki de bir meditasyon aracı olabilir. Ama insanoğlu her zorluğa alışıyor üstat. Diğmi?
(4)
Eskiden insanların mallarına, mülklerine ve servetlerine zorla el konulup, elden ayakdan düşmüş insanları yaşlılığında perişan halde yaşamaya mahkum etmişler her köyde duyuluna, bilinen şeyler. Bunlar zamanla azaldı mı, arttı mı? Bunu birileri araştırır mı? Bu konuda kim bir proje başlatıp, çözüme dayalı öneriler sunar ki? Zamanla sosyal devlet olgusu gelişti ki, bu tür zalimliğe uğrayanların bir gideceği devlet kapısı var. Buna da şükür...
Dörtte bitiriyorum, şimdilik.
Saygılarımla,
Kemal Sagim tarafından 1/12/2017 10:12:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kemal Sagim tarafından 1/12/2017 1:04:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
İbrahim Çelikli.
öşür vergisinin 1925 yılında kaldırıldığı halde
Fatma Halamın 1930 doğumlu olmalı..
mültezimden korkusuna sıpayı yatağa saklayıp da abam hasta demesi için 10 yaşında olması gerek..
cumhuriyet halka inemedi gitti.
saygılar sunarım
İbrahim Çelikli.
saygılar sn hocam.
Allaha emanet olasiniz
çoban ağanın asker eşi gelinin kaçırır, gelinin kuşağındaki servete konar,
bedel olarak çoban tarafının küçük kızı karşı tarafa gelin edilir..
yoktan bir sebeple kocası kardeşi çocuk tarafından öldürülmüş olur
Sarı gelinin kızı dayısı tarafa "beşik kertmesi" edilmiştir,
kız naşka bir delikanlıya sevdalanır, Çoban tarafı bu kızı kaçırtır düğününe bir hafta kala.. elebaşı öz amcasıdır.
bir elden bir ele.. kimse maphus edilmez..
halkın bu günkü hale umursamazlığının temelinde belki de; devlet de güçlüden yana kalmıştır.
herkes kimsesiz koyar Sarı Gelini,
yüzü gülmedi gitti..
teşekkürler..