- 683 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
önce kırmızıyı kes..
hiç öpmediğim avuç içlerinde, kader çizgilerinde düşlerini arayan bir adam/o benim..daha fazlası asla değil..bağlı gözlerle geceye küsüp, gündüze uyuyorum..eksik susmalarımda konuşmayı hatırlayıp, susmayı ıslatıyordum ağız boşluklarımda ki sen kendi gerçeğini benimle çarpıyor = çıplak kalıyordun birazda ve saklanıp bulutların arkasına, haykırıyordun gök/yüzünden derinliklerine doğru yerin..kuyular kazınırken/yani kuyular köstebek gibi hep orda/yüreğinde olanların tabanları asla değmemiş topraklarına…yar-a açıyordu o derinlerinde susturduğun o taş/durmadan kanayan ve hiç durmayan..belki kalmak kafi gelirdi ama gitmek kurtarır sandın yüreğinden/yani çok uzaklara..ağladın sonra ve son kez sanırım..ıslattın kendini/haklı oldun bir kez daha evet..değiştirilmez bir yazgı idi kader ve fakat neden hiç ölmedik? onca ayrılık/kaza/bela/tırnaklarını ısırman ve emmen/başına örülmüş onca olay…saçlarının kırıklarına sokulman/üstünde, başında ellerinde, kuytularında bir şeyler araman..buldun mu seni uzaklara kaçıran o İzi …bu böyle oldu/kandırma kendini..ve sonra defterin sayfalarında yürüdü harfler ,yüreğinde ışıkları sönmüş düş bozumları..elleri ile yüzünü kapatmış çocuk uykusu dayayıp kendini yüreğine sAklandın zamana kurulan bir saatli bomba gibi..bunu sen bilerek yapıyordun ve isteyerek/ çünkü……………….
(önce kırmızıyı kes)
(…)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.