- 819 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DEMOKRASİ VE CUMHURİYET
DEMOKRASİ VE CUMHURİYET
Sevgili Elif ,
“Yasak Mümkün mü?” hakkındaki makaleni, yaratılmışların çoğulculuğundan hareketle , ülkemdeki hem totaliter, hem siyasi yasakçılığa bağlaman beni fazlasıyla sevindirdi.
Cumhuriyet ve demokrasi gibi, aslı fazilete ve vicdana dayanması gereken yönetim şeklini tam anlatabilmek için, önce şu hüküm cümlesiyle başlamalıyım:
İslam ilim geleneğine mensup biri (bu yönetim–rejim–hükümet ve kişi de olabilir) asla “tek çeşitçi” olamaz, totaliter bir söylem tutturamaz. Bunu bizzat İslam’ın kurucu öznesi olan vahiy reddeder.
Bu sadece “iman dışındaki tercihlere izin verme” düzeyinde kalmaz. Vahiy “varlık tasavvurumuzu inşa ederken” alttan alta, her bir ayetinde ” varlığın çift kutupluluğu” yasasına açık ya da örtülü atıflar yapar.
Sevgili Elif,
Akidede (inançta) tevhit (Allah’ın tek olması hali) ne kadar temel bir hakikatse, mahlukatta (yaratılmışlarda) kesret (çokluk) de öyledir. Her ne ki Yaratandır ; o “tek”tir , her ne ki yaratılandır ; o “çok”tur.
-Adeta Halik’in tekliğini anlamanın olmazsa olmaz şartı, mahlukun çokluğunu anlamaktır.-
Üzülme Elif , İman gibi küfrün de hep var olacağını unutma . Bu gece ve gündüzün, kara ve denizin, sıcak ve soğuğun varlığı kadar doğal ve gereklidir.
Varlıktaki bu ihtişamlı “zıtların” anlamını kavramakta zorlanan akla, vahiy (sen de aynı şeylere dikkat çekmişsin) harika bir misal verir:
“Allah gökten kaynağı tek olan suyu indirmiş, onunla renkleri,kokuları,tatları,şekilleri çok farklı bitkiler yaratmıştır.”
Allah’ın yaratış sünnetinde zıtlar ve çiftler var,zıttımız veya benzerimiz olmadan yaşamı asla sürdüremeyiz.Zira birinde olmayan ötekinde gizlenmiştir "tamamlanmak" için.
Sevgili Elif , siz kadınlar bile dişil yaratılmanız hasebiyle çoğulu,erkekler tevhidi –tekili temsil ederler;o yüzdendir sana hitaben bu mektubu yazmamdaki amacım.
Sevgili Elif, aklı böyle inşa olmuş bir müminden nasıl “totaliter” bir duruş beklenebilir ki?
Bakarsan görürsün ki , totaliter tipler ve yönettikleri rejimler hep vahyin inşa etmediği ve edemediği “nasipsiz” tipler ve rejimlerdir.
Hoşgörü mü dedin Elif ?
Hoş görü önce insanın temelinde olacak;
Sen de iyi bilirsin ki, ilahi rahmet güneşinin altında kurtlarda, kuzular da güneşlenecek.
Yeryüzündeki bütün insanları bir araya toplasan küçük bir şehrin alanı kadar yer kaplar.
Kendi iktidarlarını kuran ve bunu kaybetmek istemeyen totaliter-militarist hasta ruhlar hukuklarını da kendi lehlerine göre düzenlemiştir. Bu kazanımdan hoş görümü bekliyorsun?
Temellerinde evrensel hukuk yok ki!
Bize özel söyleyecek olursam , Anadolu halkıyla elitist-militarist kesim, aralarında iktidarlarını paylaşamıyorlar ve bu masum halka eziyet ediyorlar.Neyle mi? Fazilet rejimi olan Cumhuriyetle, Demokles’in kılıcı gibi bu halkın üzerinde tutuyorlar kendi totaliter arzulu güçlerini .Onlar ne kadar verirlerse o kadar alırsın.Ne kadar ekmek o kadar köfte yani.
Bu mafyavari hasta ruhların bugünki “yarım Avrupa Medeniyeti” ne de katılmak istemediklerini görürsün.
Kendinde Müslüman sıfatı taşıyanlarda da bu totaliter tutkusu yok değil. Kendinden gayrısına yaşama hakkı tanımayan yobaz ruhlar bunlar.
Sevgili Elif, yeri gelmişken, kamusal alan diyerek, evcilik oyununda arkadaşlarını oyun dışında tutan, hem ateist ,hem yobaz ve hem hasta ruhlara şu hatırlatmayı yapalım :
Hz.Muhammed (selam ona),622 yılında bir gurup Müslüman,Yahudi ve Müşriklerin katılımıyla Medine Site Devleti’nin ilk anayasasını açıkladı.
Bu ilk anayasada, müşrikler ve Yahudiler Müslümanlarla eşit haklara sahip olacaklar. Her türlü yaşantılarında özgür olacaklar. İnanıp inanmakakta serbest olacaklar.Her hangi bir suç işlediklerinde “kendi hukuk kurallarıyla” yargılanacaklar.(bu Anayasanın bazı maddelerini aşağıya not olarak aldım)
Müslümanlar Tevhit inancına titredikleri kadar, varlığın kesretine(çok olması hali) de titremeliler ki, yaratıcının tekilliğini ve O’nun yasalarındaki muradını anlayabilsinler.
Eşyanın varlık aleminde yerini bilmeden Allah’ın yeri bilinemez öyle değil mi?
Şu tespiti iyi oku lütfen :
Batılı (yanlışı) kuşananlar çoğulculuğu istemezler ; ama ne hazindir ki, yine aynı kişiler Allah’ın tek olabileceğine de inanmayanlardır. O halde , “bunlar ne ister? ” diye sorma.
Onlar “aç gözlülerdir”,cimrilerdir. Yetimi-öksüzü (fakir halk yığınlarını) itip kakan,”iktidarını ve ekmeğini paylaşmayan”, Rabb’in mülkünde Rabb’e kafa tutan , hem Ahirete(yeni bir hayatın sorumluluğuna) inanmayan ,hem dünyayı kimselere vermeyen garip zalim yaratıklardır bunlar.
Oysa Rabbe iman etmeyenlerin,”yaratılış”ı kabul etmeyenlerin , mülk Allah’ın değil diyenlerin, “intihar” etmeleri gerekmez miydi?
Yoksa ateistlerin sonu zaten bu mu diyorsun?
Bak ,yönetim şeklinden nerelere geldik,”aç gözlülüğe ve inançsızlığa”.
Oysa ,“adam” olanın benimseyeceği en güzel yönetim şekli çoğulculuk , yani Cumhuriyet olmalı. Tek elden yönetmek sadece Allaha ‘a ait bir yetkidir . Hiç bir kimsenin hakkı kısıtlanmamalı ve her inançtan insanlara özgürlük alanı bırakılmalı.
Sevili Elif, yaratılışın gizemini anlamadan,hayata dair tek bir söz bile etmemeli.
Her şeyi (“yönetim”den “paraya”, oradan “ekolojik denge”ye , çevreye ve “dua”ya kadar) “paylaşmak” ise İslam’ın emridir.
“Kamusal” alan değil; “özgürlük” alanı olmalı.
O halde, sevgili Elif , yeryüzünde tek elde kalan şu değil mi : Hakk mücadelesi?
Güzel insanlar güzel rejimler kurarlar unutma!
Cumhuriyet çoğulculuksa, demokrasi bireyciliktir.Hukukun görevi ise azınlığın ve mazlumun “varlığını” bu iki sistem içinde adaletle yerli yerine yerleştirmektir.
Aşağıdaki evrensel mesaj (Kur’an) demokrasiyi ne güzel tarif ediyor değil mi?
“ İyilik Mektupları” devam edecek , baki selam ederim…
Turan Yoldaş - İyilik Mektupları-1
H/…ye
------------------------------------------------------------------------------------------
“Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin tümü, topluca iman ederdi. Öyleyse, onlar mü’min oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?” Kuran ,Yunus:99
--------------------------------------------------------------------
NOT: Medine Site Devleti Anayasası özet hali.
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Madde l — Bu kitap (yazı), Peygamber Muhammed tarafından Kureyşli ve Yesribli Mü’minler ve Müslümanlar ve bunlara tâbi olanlara(Yahudi,Müşrik) sonradan iltihak etmiş olanlar ve onlarla beraber cihad edenler için (olmak üzere tanzim edilmiştir).
Madde 2 — İşte bunlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmet (camia) teşkil ederler.(Dikkat ederseniz bu devletin mensupları Müslüman ,Yahudi veya puta tapan diye hiç ayırt edilmiyor. T.Y)
Madde 15 — Allah’ın zimmeti (himaye ve teminatı) bir tektir: (Mü’minlerin) en “ehemmiyetsizlerinizden “ birinin bile himayesi onların hepsi için hüküm ifade eder (buradaki devlet önünde eşit vatandaş durumuna dikkatinizi çekerim.T.Y) . Zira, mü’minler diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin kardeşi durumundadırlar.
Madde 16 — Yahudilerden bize tabi olanlar, zulme uğramaksızın ve onlara muarız olanlarla yardımlaşılmaksızın. yardım ve korumamıza hak kazanacaklardır.(Bu madde azınlık haklarını anlatıyor.T.Y)
Madde 25 — a) Benû Avf Yahudileri mü’minlerle birlikte olarak; bir ümmet (camia) teşkil ederler. Yahudilerin dinleri kendilerine, mü’minlerin dinleri kendilerinedir. Buna, gerek mevlâları ve gerekse bizzat kendileri dahildirler.(Azınlıklarla Müminleri devlet önünde eşit tutuyor dikkat edin .T.Y))
Madde 35 — Yahudilere sığınmış olan kimseler ,bizzat Yahudiler gibi mülâhaza olunacaklardır.(Hatta sadece azınlıklar değil,bu azınlıklara sığınan diğer küçük guruplarda aynı haklara sahip oluyorlar devlet önünde .T.Y)
Madde 37 — b) Hiç kimse müttefikine karşı bir cürüm ika edemez; muhakkak ki zulmedilene yardım edilecektir.(Korumaya bakın.T.Y)
Madde 40 — Himaye altındaki kimse ,bizzat himaye eden kimse gibidir; ne zulmedilir ve ne de (kendisi) cürüm ika edecektir.(Himaye eden devlet,himaye edilen azınlıklar ve bireyler.T.Y)
----------------------------------------
Not:Dikkat edin lütfen !yeni bir din getirip onu kabul ettirmesi gereken ve yeni bir devlet kuran bir peygamber düşünün ,hem de 1400 yıl önce.Kimseyi zorlamıyor inanmaları konusunda.Şu zamanda bile ne bu düşünceye , ne de bu uygulamaya sahip hiçbir medeniyet yok yeryüzünde.
YORUMLAR
..Ülkemiz adına ümit var olmamızın sebebi işte bu....Muradullahın inayeti ve yeni neslin eski dinazorlara inat entellektüel boyuta gelmesi ve maneviyatın artık ilim ve aydın kelimesi ile anılması....Bir de eski bardakların çam olması..bir de sadece yumurta atıp teneke çalmaya kadar düştüklerinin hazin ama gerekli gerçekliği.....