YİTİŞ...
Son düzlüktesin Murat az daha sık dişini. Şu kırmızı ışığı da geçince kahven seni bekliyor olacak. Sıcacık, davetkar kokusuyla hemen şu karşı kaldırımda. Off başım da öyle kötü ağrıyor ki . Ama suç bende arkadaş. Hafta içi o kadar çok içecek ne vardı oğlum ya ? Aşk acısı ..!! Ha evet sahi Serap beni dün terk etmişti ve ben derin bir acı çekiyordum. İyi de şimdi neden kendimi baş ağrım olmasa bu kadar iyi hissediyor olabilirim ? Bir rahatlamışım abi ben ya. Kız haklıymış boktan bir adamım ben. Sevmemişim ki kızı ben. . Ya da artık sevmiyorum sanırım. Hah yandı ışık. Arkadaş karşıdan silahlanmış gelen bir ordu var sanki. Nedir bu asık suratlar ? Herkesin acelesi var. Ha evet benim yok sanki ?
Yolun ortasında kalakaldım . Freni mi patlamış bu otobüsün ? Üzerime geliyor . Çığlıklar vardı az önce . Sessizlik … ! Ne oldu şimdi ?
Hiç farkında değilim karşı kaldırıma ulaştığımın. Zincirleme kaza olmuş . Ben kazanın şokuyla olsa gerek hiçbir şey hatırlamıyorum ki. Koşuşturan , bağırıp çağıran insanlar. Teneke kutusuna dönmüş araçlar. Otobüs yan yatıp jilet gibi kesmiş önüne ne gelmişse. Berbat görünüyor burası. Kaç kişi öldü acaba ? Acaba kaç yaralı var? Gidip yardım etsem mi acaba ? Hiç gücüm yok ki neden se ?
Tam da kafenin önündeyim .Ama bir dakika bu kafenin girişi böyle miydi ya ? Dekoru mu değiştirmişler ? Çok otantik olmuş burası ? Yahu ne saçmalıyorum ben ? Az önce ölümden döndüm aklıma gelen şeylere bak. Şok devam ediyor abicim .. Şu camdaki kadının güzelliği .! Simsiyah saçlar , yemyeşil gözler .. Gözlerini iki kat ortaya çıkaran yeşil elbisesi ve bembeyaz teni ile bir huri ile karşı karşıyasın oğlum Murat. Yanlış görmüyorsam oda bana bakıyor. Evet bana bakıyor ama bakışları neden böyle acıklı ? Göz göze geldik ve işte tebessüm . Gülümsemesinde bile bir hüzün var .. Tabi ya az önce gözünün önünde bir felaket gerçekleşti. Nasıl bakmasını bekliyorum ki ? Şu dünyadaki en duyarsız ve işe yaramaz adam benim . Hiç üzüntü duymuyorum şu anda.
Bu el hareketi bana mı ? Arkama bakayım .. Kimse yok . Evet beni davet ediyor içeriye . Nasıl yani ? Ölümden dönmenin ödülü bu her halde. .Gözlerimi gökyüzüne çevirip teşekkür ettiğimi görmemiştir umarım. Böyle bir davete nasıl hayır diyebilirim ki . Ve işte içerideyim.
- Merhaba Murat ben . Ve sizde… ?
- Elif . Memnun oldum efendim.
- Elif hanım bende çok memnun oldum . Şöyle oturalım mı isterseniz ?
Tokalaştığımız anda çok garip hissettim. Normalde bu kadar güzel bir kadınla tokalaşırken kesinlikle etkilenirdim . Şimdi bir boşluk. Ten uyumsuzluğu dedikleri bu mu acaba ya ?
- Kazayı gördüm ve çok müteessirim efendim.
- Ha şey oldu evet.. Üzüldünüz yani .! Ben şu an olayın etkisindeyim hala ve sanırım kurtulmuş olmam tek sevindiğim taraf.
- Ah şaşkın çocuk .! Tabi ki tesiri devam edecek bir hadisedir. Bir şeyler içme arzusunda iseniz garsona ısmarlayalım dilerseniz.
- Pardon da siz niye böyle garip konuşuyorsunuz. Reşat Nuri’nin kitaplarından çıkıp gelip karşıma oturmuş gibisiniz. Gülüşüme engel olamıyorum çok af edersiniz .
- Hımm ne münasip bir benzetme oldu efendim. Pek severim eserlerini. Tesiri altında kalmış isem de mesut olurum ancak. İnanınız elimden geldiğince size uyum göstererek sade bir dil seçiyorum . Lisanı münasip nasıl ise öyle yaklaşıyorum şahsınıza. Anlaşılamıyorsam hicap duyarım efendim .
- Duymayın bir şey anlıyorum dediklerinizi . O kadar kitap okumuşluğumuz var küçük hanım. Derdim o değil de bu devirde ne diye eski Türkçe konuşuyorsunuz? Garip geldi valla doğrusu.
- Bakınız efendim Reşat Nuri dediniz ya ’’ Acımak’’ romanında ki şu sözleri geldi aklıma :
‘’Ben zannediyordum ki ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile çekmek için yalnız onun dümenini ele almak kâfidir...
Anlıyorum ki değilmiş... Yollar görünmez kayalarla doluymuş... Onlara çarpmamak lazımmış...
Daha fenası gizli akıntılar varmış ki insan onlara kapıldığı zaman yolun değiştiğini, gittikçe yoldan uzaklaştığını fark edemezmiş...
Ta kendisini başka sahillere düşmüş görünceye kadar... ‘’
- Konumuzla ilgisi ne şimdi bu sözlerin ? Bakın güzel bayan az önce bir kaza geçirdim. Epeydir uğramadığım bu kafenin dekoru değişmiş. Kırmızı kadife masa örtüleri, şakırtılı abajurlar, tavandaki eski ama çok şık avize, oturduğumuz koltukların şekli ve en çok da siz 1950 ‘lerden kalmış gibi her şey. Nedir anlamıyorum… Bir alacakaranlık kuşağına mı düştük ? İçimde bir ürperti var . Serap kesin bana beddua etti ve ben şimdi bu haldeyim.
- Korkmayınız küçük bey . Malumunuz üzere yeni bir başlangıç yaşıyorsunuz.
- Neye başladık acaba birde onu söylerseniz hanımefendi ?
- Bilemiyorum ki şu anda bunu duymaya hazır mısınız ?
- Hazırım ben her şeye. Ne halt olacaksa olsun. Ne duyacaksam duyayım ablacım ya. Başımın ağrısı bile geçti yemin ederim.
Elif güzel yeşil gözlerini manalı manalı yüzüme dikip bütün kafeyi çınlatan şuh bir kahkaha attıktan sonra sevimli bir yüz ifadesi takınıp konuşmaya başladı
- Şöyle ki küçük bey bazen insanlar ‘’keşke biraz ölsem’’ derler . İnsan ölümü hep özler aslında farkında olmadan. Ruhumuza iyilik yapıp huzura erdirmek isteriz en nihayetinde . Arayışımız bizi malum sona götürdüğünde ise makul olmamız gerekir bu haliyle.
Siz ki anladığım kadarı ile duygularınıza ehemmiyet vermeyip mantık çerçevesinde bencil bir hayat idame ettirmişsiniz. Kadınları çok ciddiye almadan aşk ortağınız yapmışsınız. Serap dediğiniz biçare hanımefendi ile aranızda ne geçti ise pek uygunsuz olduğu aşikar. Üzmüşsünüz fikrimce. Şimdi ise farkında olmadığınız vicdanınız size sesleniyor. Serap hanım vicdanınız olmuş ve acı çekiyorsunuz. Yine Reşat Nuri’nin bir eseri olan ‘’Çalıkuşu’’ romanında der ki ;
‘’Her şeye rağmen sen bir parça benimdin.
Ben bütün ruhumla senin.’’
İşte aşk eskiden böyle tutkuyla yaşanan bir şeydi. Şimdi bir ömrün nihayetinde olduğunuza göre içinizi dökmenizde bir beis göremiyorum efendim. Anlatınız çürüttüğünüz kısa ömrünüzü ve huzura eriniz.
Aniden yerimden fırlayıp kendimi çimdikledim. Etrafıma bakındım. Yeni fark ettim ki kafede bizden başka müşteri yoktu ve ortam çok sessizdi. Loş ışıklar her yeri net şekilde görmemi engellese de dekorun gerçekliği korkuttu beni. İnanmakta zorlanıyorum şu an. Ben daha 33 yaşında gencecik bir adamım ve ölmüş olamam. Daha yapacağım, yapmak istediğim çok şey var. Elif el hareketiyle oturmamı işaret ederken oldukça sakin görünüyordu. Ağlamaya başladım.
- Şimdi sen bana öldün ne günahın varsa say dök bizi uğraştırma diyorsun sanırım.
Derin bir nefes alıp ağlamaya devam ederken başımı önüme eğdim.
- Ben … Ben öldüm yani ..? Mezar sorgusunu hiç böyle hayal etmemiştim. Şaşkınım ve çok korkuyorum. Ben öyle çok günah işledim ki anlatamam. Kırdığım kadın kalbinin sayısını bilmiyorum. Annem ve babam için görünüşte iyi bir evlattım. İyi bir üniversiteyi bitirdim ve güzel bir işim var. Ancak tüm bu yolları kat ederken onları gereğinden fazla üzdüm. Hiç kardeşim yok ve en çok da bu yüzden sanırım çok bencil bir insanım. Her şeye sahip olmak isterim .Ama kimseye kendimden vermeyi sevmem. Düşünmeden karşımdakini üzerim ,kırarım , ezerim….. Hiç umurumda olmaz ve dönüp arkama bile bakmam. Çok arkadaşım vardır . Hepsi eğlence içindir. Kimseyle duygusal bağ kurmam …
Şimdiye kadar hiç kimseye bu kadar içten içimi dökmedim ben. Çok mutlu görünürüm ancak yalnızlığım ve duygusuzluğumdan bazen yok yok sıklıkla nefret ederim. Bildiğin zengin, ukala, şımarık tiplerden biriyim işte.
Ne komik …. Hala şimdi ki zaman kullanıyorum . Şu yüzüne yapıştırdığın masum tebessüm sinirimi bozuyor Elif. Sen sorgu meleği falan mısın ?
Elif gözlerimin önünde puslu bir hal almaya başladı ve buharlaşıp uçuyor gibi siluete dönüştü. Aynı anda bir müzik gelmeye başladı kulağıma. Bu … ‘’Black Label Society - My Dying Time ‘’
Gözlerimi aralıyorum ve çalan benim telefonum .Yerimden hızlıca kalktım ve yatağım benim .. Evim benim evim .. Ohhh be.. Kendimi yokluyorum.. Yuhhh be ..!! Ne acayip rüyaymış.. Doğruca banyoda aldım soluğu ve aynada ki aksime bakınca gözlerimin kan çanağı olduğunu fark ettim . Çok içtiğim için olduğundan eminim de yanağımdaki bu tuzlu ıslaklık ne ki ? Kadınlar gibi ağladım mı yani ben rüyam da ? Gidip camı açtım ve buz gibi havayı ciğerlerime çektim. Kendime gelmem gerek. Oldukça afallamış bir haldeyim.
Gördüğüme inanamadım ve gözlerimi ovuşturup yeniden karşı kaldırıma bakınca olduğum yerde kalakaldım. Yeşil elbisesi ve yeşil gözleriyle Elif bana hüzünlü bakışıyla el sallıyor. Bu ne şimdi ? Has.. tir. Öldüm mü ölmedim mi ? Ne oluyoruz ya ? Arkamı dönüp onu görmek istemiyorum. Yeniden geri dönüp bakınca … Ohhh neyse ki hayalmiş. Gördüğüm manyak rüyanın etkisi. Bir daha bu kadar içersem adiyim.
Salondan sesler geliyor. Yahu benim evimde ne sesi.. ? Koşarak salona geçtim. Annem ve bir sürü eş dost … Ağlıyorlar..
Deniz....
YORUMLAR
Yazı çok gzel
Kısaca birşeyler yazıp bir daha okuyacağım
*Yükseldikçe uçma bilmeyenlere daha küçük görünmemiz kaçınılmazdır.
Nietzsche
Diye konuyla alakasız ama güzel bir sözle ve sosyal mesajla giriş yapıp
bir bilinç akışı değil bilin çakışı yaparak gireceğim bu yazının yoruma :)
Yazı okumaya çok vaktim olmuyor ama sizi vaktim ölçüsünde okumaya çalışıyorum
Sizin yazılarınızı sanki bir film izliyor gibi okuyorum
Yazı 6. his isimli bir film vardı onun gibi
Mısır mitolojisinde zaten Ranın gözü figüründe bir altıncı his duyu olarak resmedilmiştir
Bir 6. His vardır yani ve tartışma bitmiştir :)
ki yazının hissettirdiği sanki bu filmin bir özeti gibi çok güzeldi
mevzu bu değil
dedim ya film gibi ölü ozanlar derneği vardı güzel çok güzel bir filmdi
burada ki bazı tiplerden dolayı ben de ölü sazanlar derneği diyorum buraya zaman zaman :)
mevzu bu da değil
hani demişlerdi aslında öldükte burası daha önce yaşadığımız dünyanın cehennemi mi?
acı var zulüm var iblisler var envai çeşit hayvan haşerat erkek olup gerçek kimliği dışında kadın rumuzuylada gezen bi de bana sataşan zerzavatlar var :)
ve onlarda aslında yaşamıyorlar yaşıyorlarsa da dün birini öldürdüm zaten :)
mevzu bu da değil
aslında yaşamıyoruz nefes alma fonksiyonunu ve amaçsızca üremek yiyip içip sindirmek eylemini yaşam olarak kabullenenlerin kalabalığında
evet aslında yaşamıyoruz birisinin bunu bize söylemesi gerek
ben söylüyorum işte eyyyy insanlar aslında yaşamıyoruz
bunun için son fasılda birilerini ağlarken mi görmemiz gerek
zaten hissetmiyorsunuz zaten boşluk ve karanlık hissi uyandırıyorsunuz
çünkü siz aslında yaşamıyorsunuz
mevzu bu da değil
yazar aslında Muradın yaşadığını anlattı bize ve öldüğünü anla(ma)dık
yazar aslında Muradın öldüğünü anlattı bize ve yaşadığını anla(ma)dık
yazar aslında Muradın anlamadığını anlattı bize
biz yine anla(ma)dık
o yaşadığını sansa da aslında öldü belki Murat yaşıyor ölü olan bizleriz
belki topluca öldük edebiyatdefteri cennetine kabul edildik :)
gerçi bazılarımızın cehenemine burası o ayrı :)
değilse bile aslında erkek? olup maskeli kadın rumuzunda fink atan birkaç hırdavat zerzavat ve .vat .vat için vaktim olursa öyle olacak ama :)
mevzu bu da değil
yazı derin konu uzun yorum karışık olunca ben özneyi kaybettim
ve yüklemi denk getiremedim :)
bir vakit önceydi benimle öleceksin dedi iblisin biri
ama bilmiyordu ben zaten yaşamıyordum ki
mevzu bu da değil
Ama mevzu ne olursa olsun yazı çok güzeldi ve bir kaç defa daha okunmaya değerdi
Ve bize de bilin ç akışlı bir yorum yaptırdı :)
(yazı yapmadı ben yaptım yazı normal benim bilincim akıyor zaman zamanda çakıyor)
Ama eğer yaşasaydım bu yazının mutlaka çıktısını alırdım ve götürüp kutuplara asardım :)
Eğer ölürsem bu yazının çıktısını o zaman alacağım
onu da götürüp Noel babanın çantasına koyacağım
bizi tanımayan da kendini deli sanıyor ya işte ona deliriyorum daha da
hep diyorum burası bir ruh terapi merkezi gibi Allah razı olsun yönetimden
psikiyatra vereceğim paranın (gerçi para vermiyorum arkadaşım çoğu)
yüzde biriyle buraya vıp üye oldum arada da gelip böyle anlatıyor tedavi oluyorum
bundan iyisi Kayseri mantısı (Şamın kaysının adı çıkmış yoksa)
sahi mezvu neydi? :))))))))))))
ve sayın Yazar insanın kafası öyle değil böyle karıştırılır ;)
Teşekkür güzel yazı için sayın Yazar
Gerçekten çok güzeldi çok beğendim emîn olun
çok beğenmesem konuşmam bu kadar uzun
kısa ve ölümlü hayatlara uzun cümleler kuruyoruz sonuçta
ve lütfen kimse kimsenin bilinç altına vurmasın bi de salgın var kimse soğuklarda çok durmasın
aha bu yorumu da önce Sami Hocam okusun :))
güya yoruma yüreğine sağlık deyip gidecektim gidemedim
ama yüreğinize sağlık yine de
yüreğin sağlıklığı ve üşümesi konusunda tıbben çok bir fikrim olmasa da bence insanın beynine sağlık denmesi gerekiyor aslında bu kadar beyinsiz arasında:)
öyle işte
Saygımla değerli Kalem…
evet yazı çok güzeldi :)
-Ezrak Rahel-
:))))
Şimdi Sami Hoca dedin ya
yorum dedin ya
yorumuma cevap yazmayın demeni bekledim
demedin
sahi niye demedin?:)))
deseydin gelecektim
demedin geldim bak:))
sahi aklıma güzel bir fikir geldi
bundan sonra yorumlarına özel bir yer açmalı defterde
Eyyyy Yönetim
Hocamın yorumlarina ozel bir yer isterim:)))))
bu arada
yakında katline ferman çıkarsa şaşmam.
(şaka şaka. yok olmaz öyle bir babayiğit)
üniversitede neler yaptığını biliyorum
20 kişinin içine tek başına nasıl girdiğini daha geçen konuşuyorduk bizim doktorla
sahi buraya nerden geldim?
sahi buraya niye geldim?
ahaaaa aklımı karıştırdın yine iyi mi:))
sahi niye karıştırdın?
yeterince delirmedik mi?
:)))
Gerçi ne der düşünür
DeIirmek bazen gerçekIiğe veriIebiIecek en uygun tepkidir. PhiIip K. Dick
Aşkar
o dr fena her dediğine inanma:)
ama 20 kişi olayı evet bu doğru
akıllı olun lan burası İran mı dallamalar diye aralarına dalmıştım
tam 20 hizbullahçı şimdinin ışidi bana bi ton dayak atmıştı :))
bende verdim onlara bayağı zayiat tabii:))
orta yaşa yol alıyorum çalıyı dolaşıyorum şimdi bkz kuzey güney müfterisi :)
çoğu devleti yönetiyorlar şimdi
neyse
bu vesileyle iyi akşamlar her iki Yazarıma da
saygıyla...
ki sayfalarına konuk olmak onurdur sürç-i lisan ettiysek affola
saygıyla...
Sevgili Deniz sanırım bu geldiğim ilk yazınız...hayıflandım işin doğrusu.Diğer yazılar için de ayrıca gelip okuyacağım.Anlatım tarzı çok güzel,çok akıcı.
Ölüm...bu gün ölüm konusunda denk geldiğim ikinci yazı bu.Hayatın tek gerçeği diyebiliriz ölüm için.Bazılarının özlediği,bazılarının ise çok korktuğu ölüm.Neden korkulur ya da istenmez ölüm? Bu dünya zevklerine fazla kapılıp diğer dünya için bir şey yapamadıkları için mi, hesap vermekten korktukları için mi yoksa ölünce bir daha bu dünyayı ve sevdiklerini göremeyecek oldukları için mi? Bu herkese göre değişebilir.Yazının sonu çok iyiydi, böyle sonu sürprizli olan bitişleri seviyorum.Tam her şeyin rüya olduğuna inandırmış iken okurları birden...
Tebrik ederim...Şiirler kadar başarılıydı
Sevgiler
Yine deniz, türküsünü çığırmış inceden
Ne var ki, bu bir iç deniz değil okyanus
Ok yaydan çıkabilir, Janus hükmünü verebilir
Okyanuslarda böyledir bir bakıma
Med cezir manzaraları sunar her dem
Tsunamiler sahilleri vurabilir de
Hayatın içindeyiz kısaca
Yaşamla ölüm arasında sarkaç yaparız usulca
Yüreğe, emeğe, kaleme, kelama bereket
Selam ve saygılarımla...
levent taner tarafından 12/30/2016 10:06:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Ezgi Hanim, cok güzel bir yazı. Roman tarzı bir yazı. O kadar da samimi ve içten yazmışsınız ki, yazı insanı kendine çıkıyor içine alıyor. Size siirin yaninda roman türü yazmaninizi da tavsiye ediyorum. Çok okuyucu kitleniz olabilir diye düşünüyorum.
Bu konuda da oldukça basarili buluyorum sizi.
Selamlar sevgiler .
standart bir giriş aslında ancak öykü karşı cins ağzından verildiği için farklılaşıyor. tabiki yazara göre karşı cins.
kaza sahnesi güzel verilmiş detaylandırma yerinde ve özgün.
Kafedeki kadının tasviri ve konuşma tarzı ayrica. Reşat Nuri Gültekin de iyi olmuş.
Öykü güzeldi sonuç ve gittiği noktada güzel olmuş, tebriklerimle.
:D
mekansız tarafından 12/29/2016 10:15:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
mekansız tarafından 12/29/2016 10:16:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
boyle yeşil gözler ile karşılaşacaksak hemen ölelım:)))
şaka bir yana çok düşünürüm ölüm üzerine
O çok sevdiğimiz anı
O çok beklediğimiz anı
merak etmişliğim çoktur.
Bazı insanlar bazı zamanlarda Ölüm Rabıtası yaparlar bir kaç kez oralarda bulunmuşluğum da vardır.
sevdiğine gider insan
yalın olarak
hep şükrederim kul olarak
"Ya Rabbi çok sükür ki beni benden iyi biliyorsun.
şu kahrolasıca dunya da ne çok emek ve zaman harcadım kendimi anlatmaya. Kimi zaman muktedir oldum kimi zaman kelimelerde boğuldum. Lakin sana kendimi anlatmiycak olmak, bu aciz kelimelere ihtiyacimın olmaması nasıl huzur bir bilsen. Hamd olsun ki o günde azalarım kendi dile gelecek. Yorgun ve yılgın lal dilim bir kez daha acizlik yaşamıycak. Ya Rabbi ben en çok bunun için şükrediyorum sana" diye çok giderim huzuruna.
O yüzden ölüm hep güzel gelir bana, zaten dünyayı seven bir insan da olmadım hiç. Dünyaya hiç değmemiş gibi karışıp gideceğiz sonsuzluğa. Oradaki hesabımızı kolay eylesin Rabbim diyeceğim. Aslında konu çok uzun ve derin lakin çok yorgunum. Uyusam uyanmasam diyecek kadar yorgunum. Bazen kendi iç sesimi duymak bile istemiyorum. Oyle bir andayım Sevgili Ezgi
Sayfalarinda olmayi seviyorum, yazilarında gezinmeyi hele.
sevgimle.