- 874 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Boynumda
Masanın üzerindeki saatin kalp sesleri dışında çıt yok. Herşey biraz ölü. Biraz sıkılmış boğazından. Uçmayı rüyasında bile görmemiş bir halıyı çiğniyor ayağımın dişleri. Aşırı geçirgen duvarları yüzünden evin kafası bi dünya. Evim huzura geç kalmış bir ormanın yeşili. Bu yüzden griye çalıyor. Az önce kopardım televizyonun dilini. İyi ettim. Yoksa ciğerimi akıtacaktı gözbebeklerimden. Spiker "şimdi reklamlar" dediğinde bile teskin olmadım. Sahi haberler kimin icadı? Önce ikramları sonra reklamlar. Yersen !.
Tasımı tarağımı toplayıp içime göçmek istiyorum. İçim boş. Üstelik kiracısı yok. Hatta avans verip satın bile alabilirim neden olmasın?
Yer çekimi olmayan bir boşluğa iyi para veririm. Kendimi çekemiyorum son günlerde zira. Kafamı dinlemek için çay demledim. Oturduk karşı karşıya. Yaktık iki sigara. Anlattı ha anlattı. Yeter ya hu diyemedim. Baş’ıboş bırakmak en iyisi.
Boynumdan başlayıp sırtımı dolaşan ince bir sızı var. Dost olduk onunla. Yatıya kalıyor bende. Kim bende kalsa başımın üstünde yeri var. Boynumunda borcu çok.
Karşı daireden sesler geliyor. Akraba ile arkadaş arası birşey komşular. Gülme komşuna diyor atalar lakin komşum Gül hanim gülüyor habire bana. "Gülme gül komşuna" Allah allah yaa.
Atalarımın kemikleride sızlıyor mu boynundan başlayıp, bilemiyorum.
Kırk gece oturup kırk sayfalık kitap yazacağım. Tamam bu da boynumun borcu olsun.
Saatin kalp atışları bende çarpıntı yapıyor. Tuhaf bir heyecan. Zaman geçiyor zaman geçiyor zaman geçiyor. Oysa duran birşey istiyorum. Sakin, sessiz, ilerlemeyen, stabil.
Bardak gibi. Halı gibi. Oysa bardak kırılıyor, halının içinde hâlâ bir uçma isteği. Daha durağan bir şey gerek. Daha sabit. Daha daha ...
O her neyse onu bulacağım. Ve o olacağım. Söz bulacağım.
Berrin Nilgün Kılıç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.