- 582 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
RABITA
Her ne kadar başlığımız ‘’Rabıta’’ ise de bir başka kelime ile başlayayım.
Türkçe’de ‘’ Kaldırmak’’ Diye bir kelime var malum.
Kaldırmak kelimesinin yaklaşık 300 değişik fiil için kullanıldığını biliyor muydunuz?
Mesela: ‘’Baş kaldırmak’’ ile ‘’Kadeh kaldırmak’’ deyimlerindeki ‘’ Kaldırmak ‘’ ayrı manaları içerir. Ya da ‘’ Kaşlarını kaldırmak, kazan kaldırmak, dağa kaldırmak, halter kaldırmak, cenaze kaldırmak…’’ Bu arada müstehcen ve argoya da girmiştir ‘’Kaldırmak’’ ancak burada onlardan bahsetmeyelim.
Bu üç yüze yakın / ya da daha fazla yerde kullanılan ‘’Kaldırmak’’ ‘’ Ortadan kaldırmak’’ olarak kullanıldığı zaman ‘’ Yok etmek, varlığına son vermek, ya da göz önünden uzaklaştırmak ’’ anlamına gelir.
Bu açıklamaları şunun için yaptım: Bir kaç gün önce ülkemizin cennet köşelerinden biri olan Rize ilimizde bir olay oldu. Bu olay sosyal medyada acayip yankı buldu.Öyle ki Rus Büyükelçisine sıkılan kurşun da, El Bab’ta verdiğimiz on altı şehit de bir anda unutuldu gitti.
Neydi bu olay peki?
Rize’de Atatürk heykeli kaldırıldı(!)
Tamamen ortadan mı kaldırıldı? Yani imha mı edildi? Hayır.
Bulunduğu Cumhuriyet Meydanından kaldırıldı.
Kaldırılıp çöpe mi atıldı? Hayır.
Rize ilinin tamamen dışına çıkarılıp kuş uçmaz, kervan geçmez, gözden ırak bir yere, hiç kimsenin göremeyeceği bir alana mı atıldı?
İşin doğrusu Rize İlini hiç bilmem. O bakımdan da kesin bir şey söyleyemiyorum ama eğer Rize Valilik binasının önündeki meydan / ya da alan, kuş uçmaz kervan geçmez bir yer ise evet…Atatürk’ün heykeli tamamen gözlerden uzak bir yere kaldırıldı sırf bu millet Ata’sını unutsun diye(!)
Evet evet…Türkiye’de yaklaşık 25.000- 30.000 Civarında Atatürk heykeli - büstü var. Dünyada bu konuda birinciliği elimizde tutuyoruz ama sadece bir ilimizde bir tek Atatürk Heykelinin yeri değiştiriliyor diye diğer 24.999 veya 29.999 tanesinin hiç bir fonksiyonu kalmıyor(!) O bir tane yüzünden Atatürk’ü unutuyoruz millet olarak (!)
‘’Ata’sını unutsun diye mi?’’
Evet aynen öyle…Rizeliler ( Dikkatinizi çekerim..Rize Belediyesi değil-Rizeliler… ) Türk Milletine Atatürk’ü unutturmak için(!) onun heykelini yerinden söktüler ve getirip Valilik binasının önüne diktiler.
Rizeliler(!) hiç kimsenin ayak basmadığı, tamamen metruk bir alan olan(!) Valilik binası önüne diktiler Atatürk heykelini. Amaç? Türk milleti bir daha Atatürk heykeli görmesin, görmediği için de Atatürk’ü unutsun.
İyi de Rizeliler bu hainliği(!) niçin yaptılar?
İşte onu da vatansever ve yüreği Atatürk sevgisi ile dolu olan bir vatandaşımız izah etmiş:
‘’ İçlerindeki Yunandan kurtulamayan Karadeniz çomarlarının son icraatıdır.’’
Yani bu vahim olayın tek suçlusu sadece Rizeliler değil, bütün Karadeniz Bölgesi. Çünkü Karadenizliler içlerinde halen Yunan taşımaktalar(!)
Ama aynı vatandaşın söyledikleri bununla sınırlı değil. Devam ediyor:
‘’Adamların fıtratında Türklük yok. Atatürk’e alerjik reaksiyon göstermeleri normaldir.’’
Rizeliler ve Karadenizliler Türk değil yani(!)
Peki gerçek Türkler kimler?
Onu da açıklamış aynı vatandaş:
‘’ Bu ülkenin çağdaş Rum vatandaşlarına selam olsun. Onlar bu çomarlar gibi hain değildir. Yunan derken lafım onlara değil zaten. Osmanlı zamanında vergi ödememek için Müslüman olup da şimdi dindarlık ve Türklük taslayan Karadeniz insanına...’’
Evet…Böylece Karadeniz insanının aslında Müslüman ve Türk olmadığını, Osmanlılar zamanında vergi ödememek için Türk ve Müslüman gibi göründüklerini, şimdiki Türklük ve Müslümanlıklarının da sahte olduğunu (!) öğrenmiş oluyoruz.
Yani görüldüğü üzere bir yerde bu heykelin yerinin değiştirilmesi sayesinde Karadenizlilerin iç yüzünü de öğrenmiş oluyoruz(!) ki ‘’ Vay canına yahu…Benim anne tarafından Dedem olan Sürmeneli Hacı Hafız Cafer Sürmen de demek ki aslında Müslüman filan değilmiş(!) O değil de adam 30 sene imamlık yaptı bir de.’’
Evet…Çok önemli bir mevzu da şu: Yerinden kaldırılıp bir başka yere taşınan nesne Atatürk heykeli değil bizzat Atatürk’ün kendisiymiş (!)
‘’ Bunu da nereden çıkartıyorsun?’’ Diyecek olanlara hemen cevap vereyim. Bunu ben demiyorum. Rize Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanı Ömer Toprak diyor. Bir ADD Şube başkanı diyorsa da öyledir mutlaka (!)
Bakın ne demiş sayın Toprak:
"Atatürk’ü, Cumhuriyet’i hedef alan bir çalışma eyleme dönüştürüldü. Rize’nin hafızasından Atatürk’ü silmeye çalışıyorlar. Biz Rizeliler olarak bu çalışmadan rahatsızız. Atatürk’ü kaldırarak yerine çay bardağı koymak istediler. Tepkiler üzerine bundan vazgeçtiler. Şimdi 15 Temmuz anıtı yapacaklar. Atatürk’ü silmek istiyorlar. Bu çalışma trafiği rahatlatma değil Cumhuriyet’e meydan okuma çalışmasıdır. Bu projeden derhal vazgeçilmelidir. Vazgeçilmezse Atatürk anıtını en kısa sürede tekrar yerine taşıyacağız. Bu projeyi hayata geçirenler gidecek Atatürk bu meydanda kalacak."
Altı çizili cümlelere dikkatinizi çekerim. Atatürk heykeli değil, direkt Atatürk deniyor.
Ancak çok daha dikkat çekici olan cümle bence ‘’ Rize’nin hafızasından Atatürk’ü silmeye çalışıyorlar.’’ Cümlesi. Zaten yazıma ‘’Rabıta’’ diye bir başlık koymamın sebebi de işte bu cümledir.
Rabıta kelimesi aslında bağlanmak, bağlılık anlamına gelen bir kelime olmakla birlikte daha ziyade tarikat meseleleri konuşulduğunda gündeme gelen bir kavramdır.
Peki nedir Rabıta:
Rabıta tasavuuf ile ilgili bir kavramdır
Tasavvufta, kişi doğrudan doğruya Allah’ı düşünür, bir nevi Allah ile manevi bir bağ kurar ve hep O’nunla beraber olduğunu tasavvur eder. Bu şekilde manevi bir bağ kuramazsa, bağlı bulunduğu mürşidini düşünür.( İşte kısaca Rabıta budur.) Onun bağlı bulunduğu şeyhlerin silsilesi ile Hz. Muhammed’e ulaşır. O’nun vasıtası ile de Allah’a ulaşır ve O’nunla manevi bağ kurar. Tasavvuftaki rabıta, bu şekilde dolaylı yoldan Allah’a gitmek ve aracılar vasıtasıyla O’nunla manevi bağ kurmaktır. Doğrudan Allah ile manevi irtibat kuramayanlara bu şekildeki rabıta tavsiye edilmiştir. Aksi hallerde buna lüzum görülmemiştir (M. Halid, Rabıta hakkında risâle, İstanbul 1924, s. 238; Selçuk Eraydın, tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1990, s. 447).
Nakşibendilikte ve Süleymancılıkta rabıtanın var olduğunu biliyorum ancak mesela Şazelilikte rabıta diye bir şey yoktur.
Neyse…İşte bu şeyhi düşünme ve onun aracılığı ile Allah’a ulaşma olayında Nakşibendilikte sadece gözleri kapatarak şeyhi düşünme vardır. Bazı tarikatlarda ise şeyhin resmi ele alınıp resime bakarak rabıta yapılır.( Süleymancıların bu şekilde rabıta yaptıkları bilinen bir gerçektir.) Amaç? Şeyhi unutmamak, her an şeyhin huzurunda imiş gibi hissetmek.
İşin doğrusu tarikat ehlinin bir kısmında var olan rabıta uygulamasının Atatürkçü düşüncede de var olduğunu bilmiyordum. Daha doğrusu benim otuz üç sene boyunca öğrettiğim Atatürkçülükte ‘’ Beni görmek demek behemal( mutlaka ) yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi,benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.’’ Vardı ama heykellere rabıta yapmak yoktu. Olmamalıydı.
Yani Rize’de Atatürk heykeli olmasa ( Rize olayında heykelin tamamen ortadan kaldırılmadığının, sadece yerinin değiştirildiğinin altını bir kez daha çizelim. ) o heykelleri görüp onunla rabıta yapamasak, Atatürk hafızalarımızdan siliniyor (!) Bu kadar balık hafızalı mı bu vatandaşlar çok merak ediyorum. Anlaşılan o ki bu muhteremler para olarak Lidyalıların icad ettikleri nesneleri kullanıyorlar. Osmanlı akçesi demiyorum zira gıcıktırlar Osmanlıya. Ne parasını ne pulunu kullanmazlar. Eğer ceplerinde ABD doları ya da Euro değil de Türk Lirası varsa en azından oradan Atatürk resmine bakarak hafızalarını tazelemeyi düşünebilirlerdi.
Benim rahmetli annemin de babamın da herhangi bir resmi benim evimin duvarlarında hiç bir zaman olmadı. Bu durumda ben anne ve babamı hafızamdan silmiş mi oluyorum? Ya da çocuklarım bana ‘’ Baba ! Sen dedemizi, babaannemizi bize unutturmak için mi evin duvarlarına resimlerini asmıyorsun’’ Diye isyan mı etmeliler?
Haydi herkesi anlarım da ciltler dolusu tarihi eser yazmış olan Sinan Meydan’a ne diyeyim? O bile bu olayı ‘’ Rize’nin işgali ‘’ olarak yorumlarsa cühela takımına nasıl meram anlatırsınız?
Bir şehirde bir Atatürk heykelinin, bulunduğu yerden bir başka yere taşınması ve bir başka meydana dikilmesi o şehrin düşman tarafından işgal edildiğini göstermez. Eğer ortada 3. Resimde olduğu gibi bir durum varsa işte o zaman işgalden söz edilebilir? 1. Ve 2. Resim ile 3.Resimde yaşanan olay aynı şey mi? ( Birinci Resimde Atatürk heykelinin Cumhuriyet Meydanından sökülüşünü görüyorsunuz. 2. Resimde Atatürk Heykeli Valilik binası önünde. 3. Resim ise Irak’da Saddam’ın heykelinin kaldırılması. )
Ve konuyu kapatmadan önce bir husus daha:
Hemen belirteyim: Haklı ya da haksız, doğru ya da yanlış o heykelin Rize Cumhuriyet Meydanından sökülüp Rize Valilik binası önüne konması Rize Belediyesinin bir uygulamasıdır.Rize halkının değil...Hele hele Karadeniz Bölgesinin hiç değil…
Bu uygulamada yanlışlar, Rize Belediyesine de söylenecek iki çift laf yok mudur? Yani Nasrettin Hoca’nın dediği gibi hırsızın hiç mi suçu yoktur? Elbette vardır.
1- Adı Cumhuriyet Meydanı olan bir alanı 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı ‘’ olarak değiştiriyorsunuz. ‘’ Cumhuriyete de vurgu yapıldığına göre eyvallah. İllevelakin Cumhuriyet Meydanı denilen bir meydana çay bardağı mı daha yakışır, yoksa Atatürk Heykeli mi? Çünkü çay bardağının ne cumhuriyetle ne demokrasiyle ne de 15 Temmuz şehitleri ile uzak yakın hiç bir ilgisi yok. Ayrıca 15 Temmuz Demorasi şehitleri Türkiye Cumhuriyetini savunmak için şehit olmadılar mı? O halde adı onlarla da anılacak olan meydana Cumhuriyetin korunmasında hiç bir rolü olmayan çay bardağı mı daha yakışır, yoksa Cumhuriyetin kurucusunun heykeli mi?
Tamam Rize, çay ile anılan bir şehir. Çay da çay bardağında içilir. O zaman o bardağı alıp mesela Rize şehrinin girişinde ve çıkışında bir cadde üzerindeki kavşağa koyabilirsiniz ki pek çok şehir ve ilçede o yerleşim yerinin sembolü olan şeyler böyle sergilenir. Hatta öyle bir meydan ya da park düzenleyin ki mesela adı ‘’Rize Çayı Meydanı/ Ya da parkı’’ olsun. Cumhuriyetin, demokrasinin ve şehitlik kavramının sembolü olmayan bir çay bardağı ‘’ 15 Temmuz Şehitleri, Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’’ Adlı bir meydanda yakışık almaz. Sırıtır…
2- Memleketin resmen bir savaşın içinde olduğu böyle kritik bir dönemde milletçe birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken şu günlerde elbette ki yatırımlar devam edecek ama bu uygulama bir yatırım değil her şeyden önce ve dahi milletin tepkisine neden olacağı aşikardı. Böyle bir dönemde tepki çekeceği biline biline böyle bir uygulamanın sırası mıydı? Daha ileri bir tarihte Rize halkının düşünceleri de dinlenerek makul bir çözüme gidilemez miydi?
3- Daha da önemlisi. Böyle bir projeyi Katar Emirinin Türkiye’ye gelip Karadeniz Bölgemizi helikopterle havadan keşfe çıktığı şu günlerde başlatmış olmanızın ‘’ İşin içinde başka dümenler var ‘’ şüphelerine, dedikodularına sebep olacağını hiç düşünmediniz mi? Ya da düşündünüz ama sallamadınız mı?
Evet…Noktalayalım artık.
Rize’de, Atatürk heykelinin Rize belediyesi tarafından Cumhuriyet Meydanından sökülerek Valilik önüne taşınmasını ve bunda en büyük payı olduğunu idda edilen Rizelileri,daha da ileri giderek tüm Karadenizlileri protesto etmek için bundan böyle Rize çayı içmeyecek olan vatandaşlara söyeleyeyim son sözümü ana tarafından Karadenizli bir vatandaş olarak:
‘’Taksimden aşağı Kasımpaşa…’’
İlle de Atatürk Heykelinin kaldırılması diyorsanız onu da size yine ben anlatayım: Heykeltrıaş Filinta Önal, Kütahya’nın Dumlupınar Hükümet Konağı önünde dikilen Atatürk heykelini, masrafları belediye ve kaymakamlığın ödememesi üzerine geri aldı.( Aralık 2013) İşte gerçek manada Atatürk Heykelini kaldırma buydu ama ruhunuz bile duymadı. ( Resim 5 )
YORUMLAR
Hazreti Muhammedin zamanı ile günümüz aynı mi ki bir karşılaştırma yapayım Sami hocam?
O zamandan bu zamana değer yargıları sürekli değişerek bu güne kadar gelmiş.
Bu Heykel kaldırılırken orada elini havaya kaldırıp baş parmağını orta ve işaret parmağı arasından çıkararak "İşte Put'unuzun son durumu" diye zafer işareti yapan bir kişinin resmi ve bir arada Atatürk büstünde burun kısmına parmaklarını sokan iki genç kızın resmini görmüştük.
Yani, mesele zaten Atatürk heykeli, büstü meselesi değil... Son yıllarda fazlasıyla artan dünyanın kabul ettiği bir lidere olan düşmanlığın ve yapılan saygısızlıkların artmış olması. İsterlerse tüm heykellerini yok etsinler, sizin de dediğiniz gibi o sevenlerinin gönlünde büyümeye devam edecektir. İşte bu yüzdendir ki, her davranışın altında bir başka neden arar oldu insanlar.
sami biberoğulları
Can sıkmaya başladı bu konular.
Yedi düvel birleşmiş,
Çanakkale misali üzerimize çullanmışlar,
biz hala bir heykelin yeri deden değişti tartışmasındayız.
Bırakın heykeli beyler,
zaman ülkeyi savunma zamanıdır.
sami biberoğulları
Neyse...
Selam ve sevgilerimle.
Öncelikle ruhumuz duydu .Tepkimizi gösterdik. Neyse o konu geçmişte oldu. Rizeliler diye genelleme yapmak bence de Kasımpaşa. Ancak Atatürk heykelinin o meydandan kaldırılmasını hiç de iyi niyetli bir tutum olarak görmüyorum. Ha kaldırmışlar. ATATÜRK bizim gönlümüzde çoğalarak büyüyor .Bu yönüyle bu olayda KAsımpaşa . Tepki göstermezsek (Rize Belediye başkanın ne mal olduğunu bilmeyen yok ) bunun gib insanları cesaretlendirmiş oluruz. Konu Türklük ise ATATÜRK tek markadır.Rizelilerin suçu tepki göstermemiş olmalarıdır. Orada yer yerinden oynamalıydı. Bardak koymak için kaldırınca... Neyse şahsen Kasımpaşa .. Artık kızmıyorum..
Sevgilerimle...
sami biberoğulları
Hz. Muhammed'in tek bir heykeli var mı dünyanın herhangi bir yerinde? Yok.
Yani heykeli olmayanları da pekala sevebiliyoruz değil mi=
Yanlış anlaşılmasın. Asla karşı değilim. Tamamen ortadan kaldırılmamış, sadee yeri değiştirilmiş, yeni yeri ise hiç de uygunsuz bir yer olmayan bir heykel için bunca patırdı yapmayı abesle iştigal olarak görüyorum.
Kırıp parçalasalardı ben de çıkardım meydanlara ve bağırırdım '' nerenize battı ulan'' Diye. Ama durum öyle değil.
Haa.. Bardak konusunda da gördüğün gibi seninle aynı fikirdeyim ( yazmışım zaten )
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam, söz konusu durum psikolojik bir durumdur; ben eleştirilmekten (akıldan, fikirden, bilgiden, uzlaşmadan, özeleştiriden) korkuyorum, öyleyse benim kutsal, dokunulmaz saydığım şeyi eleştirmeyin ve/veya eleştiri anlamına gelebilecek bir söylem ve eylem halinde olmayın...
Seküler bir algıya, anlayışa sahip olsam da...
Bu durum bir nevi paranoyadır...
Siz, böyle bir öznellik karşısında akıl, mantık, vicdan tutulmasına uğramadan, nasıl uğranılmayacağını da göstermiş oluyorsunuz,"...hırsızın hiç mi suçu yoktur?" dedikten sonraki sıraladıklarınızla...
Evet, söz konusu olan durum psikolojiktir; hep yanılmış, yenilmiş olmanın psikolojisi...
Durumların en zorlu yanları psikolojik yanlarıdır...
Psikolojik bir çöküntü halindeki özne hiçbir değerin, zenginliğin ve normalliğin bilincinde olamaz; en tehlikeli aşama ise, öznenin bu duruma nasıl geldiğini sorgulayamayacak olmasıdır...
Haçlı ordularının da bundan daha önemli bir isteği olamaz...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bir ilde bir şey yapılacaksa vatandaşın hayrına olmalıdır yapılan iş.
Bir yolu on defa elektrik, doğal haz, telefon, internet hatı , kanalizasyon vs için kasıp kapatmak, kazıp kapatmak..Bu iş değil.
Bir heykeli kaldırmak? Trafik akışı içinse eyvallah ama aynı yere bardak figürü koymak? Neye yarayacak? Aynı trafik sıkışıklığı bu sefer de bardak heykeli sebebiyle olacak. Ne gerek var o zaman?
Selam ve sevgilerimle.
şeytan ayrıntıda gizlidir.
ne içelim kaçak çay içsek de sunulan oyuna mı gelsek ne yapsak acep hı?
posta kutunla ilgilen lütfen
sami biberoğulları
İnce nüansları ne güzel yakalıyorsun.
Çok teşekkür ederim.
Kaçak çay reklamı ancak bu kadar güsel yapılabilir çaktırmadan çaktırmadan. Pek kimsenin dikkatini de çekmemiş maalesef.
Selam ve sevgilerimle.
Ağabey her kelimesine imzamı atıyorum.
Hani bilirsin Emniyette '''Bekçi''' vardır. Bunun tam adı '''Çarşı ve Mahalle Bekçisidir!''' Bu bekçi kardeşim kendisinden sorumlu amirden üç gün izin ister. Yıllık izinleri dolu olduğundan kime baş vursa izini alamaz.
O da meydanda bulunan Atatürk heykeline gider ve çakı gibi durur selamını verir derdini anlatır. Heykelin arkasında oturan bir vatandaş ta bu Bekçinin her dediğini kelimesi kelimesine dinler ve '''Tamam ben sana izin verdim''' der! Bekçi kardeş üç gün sonunda izini bitirir ve göreve gelir. Amiri tutanak tutar ve disipline vereceğini izini almadan gittiğini söyler. Bekçi itiraz eder! Ben Atamdan aldım der. Atan kim? deyince Meydandaki Atatürk'ü işaret eder. Nasıl aldığını sorunca... Derdini kimsenin anlamadığını onunda heykele derdini anlatarak izin istediğini söyler. O heykelinde izin verdiğini anlatır. Amiri bakar ki Bekçi Atatürk ten izin istemiş işlem yapamaz!!!
İşte ağabey kısaca bizim Ülkemizdeki Atatürk sevgisi de aynen böyle değil mi?
İşin aslı da yine yaygara kopartmak isteyene yaradı!
Yüreğinize sağlık.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bu memlekette iki husus maalesef ülkenin başına bela oldu.
Vatandaş çalıştığı yerde iş yapmaz..Tutar '' Kardeşim işini yapsana'' dersin. Yine yapmaz. Bu sefer uyarırsın, ceza ve didiplin yönetmeliklerini uygulamaya kalkarsın başlar ciyaklamaya '' bana başın kapalı/ ya da açık olduğu için taktılar'' Diye...Ya da '' baba Atatürkçü olduğum/ karşıtı olduğum için taktılar'' Diye....Demez ki '' bana üçkağıtçğı, namussuz, düzenbaz, en azıdan işten kaytaran bir olduğum için taktılar''
Kısaca bizim memlekette yaşamak gerçekten zordur.
Selam ve sevgilerimle.
Mesele heykelin kalkması mı yoksa şekil zemin ilişkisi mi? Yani çok sevimli bir kız çocuğunuz var ve niyetinin temiz olduğundan emin olduğunuz insanların çocuğunuzla ilgilenmesinden rahatsız olmuyorsunuz ama pedofilik yaklaşımları yüzünden hükmü bulunan bir şahsın çocuğa elini uzatmasından rahatsız oluyor ve haklı bir reaksiyon gösteriyorsunuz. Bu yüzden bu mevzuya otuz binden bir eksilse ne olur sorusuyla yaklaşılmamalı.
sami biberoğulları
Bir başka oldukça uzuan bir konuya takıldığım ve araştırma yaptığım için cevabım gecikti biraz. 2016 yılı boyunca cinayete kurban giden kadınlarla ilgili bir yazı hazırlıyordum ( Nasipse bu gece asacağım- Kitap gibi bir şey oldu )
Oldukça nefis bir yorum yapmışsın. Akıl dolu ve benzetme şahane. Mesleğin ne bilmiyorum ama eğer Avukat değilsen hemen söyleyeyim hukuh dünyası bir deha kaybetmiş.
Evet..:.Çocuğumuza , sevimli, tonton, ve kendisinden emin olduğumuz bir amca bir elma şekeri uzatırsa ya da onu sevmeye kalkarsa tedirgin olmayız da pedofili olduğunu bildimiz ya da şüphelendiğimiz biri el uzatırsa irkiliriz en azından.
Bu yaklaşımda da her ne kadar heykeli insan yerine koymak varsa da o kısmı atlıyorum. Neticede bir pedofilin bize ait olan bir cansız nesneye dokunmasını da istemeyiz.
İyi de o nesne bize mi ait?
Yani o heykeli ve daha binlercesini bu gün Ak partinin babası konumunda olan DP ve Menderes dikmedi mi? Yani aslına bakacak olursanız çocuk da onların.
Haa '' Başkasının çocuğu da olsa bu adamlar madem ki pedofildir o halde el sürmesinler'' Diyorsan ona bir şey diyemem ama Burada pedofil amcalar çocuğa elm aşekeri vererek ona kötülük yapmaya kalmıyorlar. Çocuklarını kucaklarına alıp yolun karşısına geçiriyorlar. Karşı taraf bunu öyle algılıyorsa sorun onların sorunu.
Selam ve sevgilerimle.
Sami hocam,
Bu yazınızda tek hak verdiğim bölüm Rize belediyesinin de suçu yok mu bunda dedikten sonra sıraladığınız 1-2 ve 3. maddelerde yazdığınız bölümler.
Halk bölmüşsünüz zaten bir güzel yüzde 50/50. Herkesin bazı konulara hassasiyeti de belli. neden daha dikkatli olunmaz ki? Madem böyle bir karar alınmış önceden bir şekilde duyurusu yapılmaz da bilir bilmez konuşmalar, ayaklanmalar yapılmasına sebebiyet verilir? Neden bu tarz makamlar böyle vurdum duymaz insanların yönetimine teslim edilir?
Son paragrafınız hele, tam trajikomik . Meğer belediye ve kaymakamlık, Heykeltıraşın emeğinin parasını ödememiş, o da heykelini geri istemiş.
Güler misin, ağlar mısın durumları resmen :(
sami biberoğulları
Size de aynı soruyu sorsam:
Hzç Muhammed'in bir tek heykeli var mı?
Bir tek heykeli, resmi olmamasına karşın Müslümanların ona olan sevgisinde bir eksilme oluyor mu?
O halde Atatürk sevgisini niçin ille de onun heykellerine bağlayalım...Haa olmasın, kaldırılsın anlamında değil söylediklerim asla...Zaten bu olayda ortadan kaldırma diye bir şey de yok...
Selam ve sevgilerimle.