- 1818 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SAVAŞMA SEVİŞ DİYECEĞİM AMA ZAMAN KÖTÜ.....
Yazının başlığını oluşturan ‘’Savaşma Seviş’’ kısmı, 60’lı yılların Amerika’sındaki komünist ve sağcı yapılanmalara karşı çıkan, kullandığı anti militarist slogan ve söylemlerle özellikle de Vietnam savaşı sonrasında kendilerine Amerikanın ‘’Çiçek Çocukları’’ diyen, savaşı ‘’Aşk’’ ile protesto eden ‘’Hippilik’’’ hareketinin şiddetten ve anarşist eylemlerden uzak siyasal ve söylemsel bir faaliyetiydi.
Bu barışçı akım özgürlüğün bireyin kendi içinde olduğunu savunan bir anlayışa sahipti.Dünyada hala kullanılan ve direniş tarihinin en cesur ama en basit sloganı olan “Savaşma Seviş” yazılı pankartlarıyla, insanlığın şiddetten ziyade sevgiye ihtiyacı olduğunu, sevgiyi yaşamasının da hiç de zor olmadığını anlatmaya çalışmışlardı.
Başlığın diğer kısmını oluşturan ‘’Zaman kötü....’’ sözü ise 60’lı yılların Amerikası’nın çiçek çocuklarının barışçı söylemlerinin tersine Amerika’nın dünya üzerinde ve 91’ yıllında körfez savaşı diye bilinen Irak’a müdahalesiyle başlayan ve bölgemizi kan gölüne dönüştüren, özelikle de Osmanlının yıkılması ve Cumhuriyetin ilanının ardından günümüze kadar ülkemizde oynanan gizli ve gizemli siyasi oyunların entrika ve ihtirasların zirve yaptığı günümüz Türkiye’sini anlatıyor.
Bin dokuz yüz altmışlı yıllarda Amerikan gençliği meydanlarda savaşma seviş sloganları atarken aynı yıllarda Mustafa Kemal Atatürk’ü kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin idealist gençleri de meydanlarda ne Amerika, ne Rusya tam bağımsız Türkiye sloganları atıyorlardı. Yani NATO ve SSCB emperyalizminin siyasi ve kültürel boyunduruğuna karşı çıkıyorlardı. Ancak Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonra bin dokuz yüz altmışlı yıllar ve sonrasında günümüze kadar gelen süreçte ( Ben bunlara siyonizmin güdümündeki çakma Atatürkçüler diyorum ) Amerikanın işbirlikçiliğine soyunan sözde Atatürkçüler aldıkları emir gereği bu gençleri anarşist ilan edilmişler darbelerle ve hukuk dışı uygulamalarla hapislere atıp sindirmiş bir kısmı da dar ağacında sallandırmışlardı.
‘’ BENİM NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR ANCAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR’’ Diyen Atatürk bu anlamlı sözüyle aynı zamanda aydınlıkçı ve ilerici fikirlerinin de ebediyen yaşayacağını söylemiş olmasına rağmen fikirleri toprağa gömülmüş toprak olacak naçiz bedeni de taştan, bronzdan ve alçıdan heykellere dönüştürülmüştü.
Atatürk’ün fikirlerini toprağa gömen hastalıklı zihniyet Atanın heykel ve büstlerini ülkenin olur olmaz her yerine dikmiş ve kutsadıkları bu heykelleri % 97’si Müslüman olan Türk milletinin üzerinde adeta baskı unsuru olarak kullanmışlardı.
Siyonist yapıların güdümündeki çakma Atatürkçüler adeta fetöcü yapılanma gibi ordudan yargıya, siyasetten bürokrasiye kadar her yere yayılmışlardı. Yüce Türk milletine darbelerle despotik uygulamalarla zulüm ediliyor ezberci eğitim sistemiyle tek tip düşünen hatta mümkünse hiç düşünmeyen yargılamayan sorgulamayan koşulsuz itaat eden, insanları oluşturmaya çalışıyorlardı.
Nihayetinde Atatürk’ün vefatından sonra geçen yetmiş sekiz yıl içerisinde ve günümüze kadar gelen sürede çarpık eğitim sistemiyle yüzlerce yıllık tarihini ve siyasi geçmişini inkar eden hatta kendi ceddine söven öz kültüründen soyutlanmış insanları yetiştirmeyi başarmışlardı.
Bu olumsuz süreç milli eğitim müfredatıyla sınırlı kalmamış binlerce yıllık folklorik kökleri olan zengin Anadolu kültüründen beslenmiş yurdum insanına zulüm edercesine medeniyet adına kilise kültüründen doğan opera ve aryaları tek kanalı televizyon döneminde millete dinletilmiş ve dayatılmıştır Sanki uzun hava çeken İngiliz, bozlak okuyan İtalyan, halay çeken, horun tepen Fransız varmış gibi resmen kültürel asimilasyon uygulanmıştır.
Kültüründen soyutlanmış nesiller yetiştirince doğal olarak sorgulama yetkisini kaybetmiş insanları ekonomik anlamda sömürmek daha kolay olmuştu.Ağır sanayi oluşturmak yerine, heykelcilik kültürünü geliştirmiş ve bunun üzerinden milli şuur oluşturulmuştur. Dolayısıyla ağır sanayisini oluşturamayınca fason üretimle yetinmiş ve sürekli borçlanan bir ülke oluşturulmuştur. Bu nedenle de Cumhuriyet tarihinden günümüze kadar gelen süreçte milletimize iki buçuk TRİLYON dolar (ana para hariç) faiz ödemişler ve halen de ödemekteyiz. Bu miktardaki bir para bu günkü Türkiye’nin dört katına eşit bir rakamdır. Ağır sanayisini geliştiremediği içinde adamların ürettiği ürünleri yine trilyonlarca dolar para ödeyerek ithal eden ülke olmuşuz.
Devlet geleneği iki yüz, üç yüz, yıllık olan ülkelerin önemli bir çoğunluğunun ekonomik ve demokratik gelişmişlik seviyesi bizim iki buçuk katımızdan başlayıp 3-4-5 ve üzeri seviyelere ulaşmış durumdadır. ( otomotiv, uçak ve makine sanayide dahil) Hani, günümüzde istemezüklerin ayak diretmesine rağmen temeli atılan metro, hava alanı, yol,baraj vesaire ne varsa yapılan yatırımları adamlar bundan 50 ile 100 yıl öncesinde yapmış ve ne zaman yaptıklarını kendileri bile unutmuşlar, en acısı da bu ülkelerin bir çoğu yaklaşık yüz yıl öncesi kabile düzeyinde devletlerden, bir kısmı da Osmanlı devletinin vali atadığı ülkelerden oluşuyor.
Ekonomik sömürüyle yetinilmemiş, Atatürkçülük topluma din düşmanlığı gibi gösterilmiş Gazi Mustafa Kemalin aydınlıkçı, ilerici ve milliyetçi düşüncelerinin yerine toplumun örf adet ve geleneklerine ters düşen marjinal söylem ve eylemlerle toplumun sinir uçlarına dokunulmuştur.
Öyle ki, sinema filmleri, televizyon ve diğer yazılı ve görsel pornografik yayınlarla Atatürkçülük adına kültürel yozlaşmanın önü açılmıştır. Mesela ‘’Karım isterse erkek arkadaşıyla eve gelir geceyi onunla geçirebilir. Salondaki kanepede yatarken karımın orgazm olduğu anın sesini duyarsam mutlu olurum, diyen ve bu çağdaş anlayışa sahip bir erkek olmayı Atatürkçü düşünceye borçluyum, Atatürkçü olduğum için kendimle gurur duyuyorum diyen kamuoyunun tanıdığı ünlü televizyoncunun attığı tweet çakma Atatürkçülerin övgüsüne mazhar oluyordu.
İşin ilginç yanı örneğin: sekiz mart dünya emekçi kadınlar gününde meydanlarda toplanan marjinal insanlar bir ellerinde Atatürk posterleri diğer ellerinde alt iç çamaşırını sallayıp ‘’beden benim bedenim istediğime veririm’’ türünden aykırı söylemlerle slogan atanlar Atatürkçü oluyor. Bu ve benzeri maskaralıklara itiraz eden burada bir sakatlık var bu söylemler yaşam tarzı veya dünya görüşü kapsamına girebilir ama Atatürkçülükle bir alakası yoktur. Atatürkçülük bu değil diyen itiraz eden insanlar ya Atatürk düşmanı ya da bu sayfalardan tanıdığım ve sempati duyduğum değerli bir dostumun dediği gibi kripto mürteci oluyor.
Oysa ki, din olgusu toplumsal bir gerçektir eğer bu olgu dışlanır ve baskı altına alınırsa merdiven altı faaliyetlerle varlığını sürdürür. Kaldı ki, fetö ve diğer benzeri yapılar böyle bir yanlış faaliyetin ürünüdür. İşin ilginç yanı yobaz olarak tanımlanan bu radikal kesimlerde yani dışlanan o yapılarda dışlanmışlığın baskısıyla olsa gerek onlar da bizleri yobaz olarak görüyorlar.Velhasıl bu konular sosyolojik ve siyasal anlamda derinliği olan önemli mevzulardır.
Nihayetinde Atayı poster, büst ve heykelcilik üzerinden tanımlayan insanların Atatürkçülük algıları yani bu sakat düşünce yapısı yeniden dizayn edilmez ise Atam izindeyiz türü söylemlerin içi boş sloganlardan öteye geçmeyeceğini çok uzak olmayacak bir gelecekte hep beraber tecrübe edeceğiz.
Son cümle yetkim ve imkanım olsa bu ülkede umumi tuvaletlerde Atatürk köşesi oluşturan olur olmaz her yere Atatürk posteri, büstü ve heykeli diken kuş beyinli hastalıklı zihniyetlerin elinden Atatürk’ü alıp Atanın manevi şahsiyetini korumak ve kurtarmak adına ( Resmi kurumların dışında ) Ülke genelinde her türlü suistimale açık Atatürk’ün tüm büst ve heykellerini toplatır ismi üzerinden siyaset yapılmasına engel olurum.
Atatürk düşmanı olarak görülme pahasına.
Serhat BİNGÖL.26.12.2016
YORUMLAR
Bu ülke için asıl tehlike Ataürk heykelleri dikenler değildir kardeşim. Asıl tehlikeli insan figürü, Atatürk heykelleri dikmişlere "putperest puştlar" deyip sonra "Atatürk olsaydı başkanlık sistemine evet derdi" diyerek Atatürk ticareti yapan, zaten İnsanları Allah ile aldattıkları tescilli sapkınlardır. Kastettiğin Evren gibi darbeciler ve en son Fetö kalkışmacıları Atatürk adının arkasına gizlenmiş Atatürk tüccarlarıydı ama kökte sapkın din tüccarlarıydı. Rize'de Atatürk heykelini yıkmak ve onu tasvip ederek ben de tüm Atatürk heykellerini kaldırırdım diyebilmek tasvip edilebilecek bir şey değildir. Elinizden geliyorsa heykelleri kaldırmak yerine anaokullarında tankın önüne yatma eğitimi veren, kuran kurslarında ve yurtlarda tecavüzü yaygınlaştıran bugünkü eğitim düzeniyle bu ülkedeki eğitimsiz insanların gitgide artan sayılarını o beğenmediğiniz "Atatürk'ün izinde" eğitme yöntemleri getirin...
Serhat BİNGÖL
Siz bu sayfalarda Atatürkçülüğüne saygı duyduğum bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki gerçek Atatürkçülerden birisiniz. Sizi diğerlerinden ayıran en temel özelliğiniz en azından (kendi adıma söylüyorum ) Atatürk’ün adını istismar ettiğiniz bir yazınıza denk gelmeyişimdir. Örneğin iktidarı eleştirirken sorun ne ise o konu üzerinden eleştiri yapıyorsunuz yani Atanın ismini gerekli gereksiz her konuda zikretmiyorsunuz. Bir başka hususta sizinle en aykırı veya (Atatürkçülük gibi) en hassas konuları bile yobazlık suçlamasına muhatap olmadan veya Atatürk düşmanı ilan edilmeden uygarca konuşuyor oluna bilinmesidir (geçmişte sizinle bu tür paylaşımlarımız oldu oradan biliyorum) bu durum aynı zamanda sizin öz eleştiriye açık gerçek bir Atatürkçü olduğunuzun gösteren bana göre somut bir göstergedir.
Yorumunuzun içeriğine gelecek olursak, canım Abim. Geçmişten bu güne kadar tanık olduğum (Atatürkçülük adına) Atanın manevi şahsiyetini rencide edecek o kadar söze tanık oldum ki,bunları alt alta sıralamaya kalksam bu yazı yoruma cevap olmaktan çıkar sayfalar dolusu yazıya dönüşür.
Aynı durum Atatürk’ün olur olmaz her yere dikilen büst ve heykelleri içinde geçerlidir. İşin putperestlik kısmı yani heykel konusunun cılkının çıkarılması ve olayın tapınma boyutuna getirilmesinden açıkçası ben de rahatsızım. Bunu söylediğinizde de hemen ya yobaz ya da Atatürk düşmanı oluyorsunuz ya neyse...
İstanbul'daki evimin olduğu semte sahile inen yol üzerinde tenha bir nokta da bir çocuk parkı vardı. Çocuk parkı dediysem kıytırıktan bir parktı ve o kadar sote bir yerdeydi ki,bırakın insanların çocuklarını oraya oynamaya göndermeyi yetişkin insanlar bile o yolu pek kullanmazlardı.O kıytırık parkı kim hangi akılla oraya yapmışsa onunla da yetinmemiş bir de Atatürk büstü koymuş. Doğal olarak da kimsenin uğramadığı o park daha çok madde bağımlılarının gece gündüz toplandığı bir alan olmuştu. Dolayısıyla da o büstün başına gelmedik kalmıyordu. Atanın başına naylon poşet geçirilmesi mi dersiniz,içki şişesinin kafasına koyulması mı dersiniz,kulağının arkasına bir dal sigara yapıştırılması mı dersiniz,türlü türlü hallere sokuluyordu.Naçizane ben o büstün oradan kaldırılması için semt karakolu dahil bir çok resmi kuruluşa bizzat giderek baş vuruda bulundum ve geriğini yaparız falan denildiyse de yıllarca hiç bir şey yapılmadı. Ta ki, Marmarmray çalışmaları başlayınca oraya şantiye kurulduğunda park da büst de kaldırılmıştı. Şimdi soruyorum size Atatürkçülük demek Atatürk'ün büstünün veya heykellerinin olur olmaz her yere dikilmesi demek midir yoksa Atatürk'ün ilerici düşüncelerini benimsemek midir.
Dedim ya bu ve benzeri örneklerden size onlarcasını sıralayabilirim.Bu nedenle de yazıda söylediğim sözü yine tekrarlıyorum. Yetkim ve imkanım olsa Resmi kurumların dışında Atatürk’ün olur olmaz her yere dikilen heykellerini kaldırtırım varsın ben Atatürk düşmanı olayım, Atanın heykellerini dikenler ve suistimal edilmesine seyirci kalanlarda gerçek Atatürkçü olsun.
Gördüğünüz gibi bu konuda çok doluyum,söyleyecek çok sözüm var ama burada noktalıyorum.
Selam ve saygılarımla değerli Abim.
Kemnur
Katıldığım yerleri çok. Heykeller
suiistimal edilirse kötü, yerli yerince olursa iyidir…
Lakin, ATATÜRK VE CUMHURİYET DÜŞMANLARI
Biat ettikleri çobanın “van minut” deyişiyle gururlanıp
Siyonistlerden aldığı madalyonu görmezden gelerek,
bir buçuk milyon Müslümanın katledilişini seyredip
“Allah ABD askerlerinin yar ve yardımcısı olsun”
deyişini duymazdan gelerek ve ona stepne lastikliği
edenleri alkışlayarak Atatürk’ü sevdiğini
söyleyenlere putperest damgası vurmaları için bu
tip yazılar vesile oluyor. Onların gözünde Atatürk’ü
seven herkes putperesttir ve anıtkabir kutsal mabettir…
Oysa asıl putperest ve Siyonist uşakları, Siyonist uşaklığı
Edip onların övgüsüne nail olan şeytana tapınanlardır,
Atatürk’ü sevenler değil…
Suriye’de benim Mehmetçiğim ışid tarafından diri diri
yakılırken Suriyeli “adamları”(!) ülkemde ağırlayan,
eğiten, iş sahibi yapan ve onların yerine ölmeleri için
Mehmetçiğimi oraya yollayanlardır şeytan…
Atatürk’e dair polemiklere yol açmayacak yazılarınızda
buluşmak dileğiyle…
Tebrik ediyorum.
Hem yazarı, hem yorumcuları.
İçimizde kanayan bir yarayı açığa çıkardığınız için.
Bir gün gelecek Atatürk,
onu gerçekten sevenlerin himayesinde olacak sadece.
Onlar, çakma Atatürkçü olanlar hani;
yaptıkları her sevimsizliği onun ismi ardında kamufle edenler,
her rezilliği onun adı ile meşrulaştırma gayretinde olanlar,
ahlaksızlığı medeniyet diye yutturmaya çalışanlar,
bir gün gelecek,
yaptıkları hareketler,
sarf ettikleri sözler,
yazdıkları yazılar nedeni ile,
bu toplumun yüzüne bakamaz hale gelecekler.
Çocuklarının, torunlarının dahi utancı olacaklar.
Yaşayıp göreceğiz.
Serhat BİNGÖL
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Öncelikle böylesine çakma Atatürkçünün bol olduğu bir sitede; yazmış olduğunuz bu yazıdan dolayı cesaretinizi tebrik ediyorum Serhat üstadım.
Atatürk; sadece sol görüşlülerin veya çağdaşım diye geçinen cahillerin değil. Türküm diyebilen hepimizin için Atatürk.
Şu anki Atatürk' cülüğün böylesine yozlaşmasının tek sebebi de; Ata nın emanet ettiği partinin ne yazık ki Atatürk ten sonra gelen genel başkanların; partiyi Atatürk çizgisinden uzaklaştırıp kendi görüşleri, hırsları fikirleri ve inançları ile yönetmelerinden oluşmuştur.
Neyse üstadım uzun zamandır yoktunuz sanırım Hoş geldiniz.
Serhat BİNGÖL
Tepkimin bir başka nedeni de ülkenin bu kadar sorununa kayıtsız kalıp mesela sivil bir anayasanın hazırlanmasına bile türlü bahanelerle ayak diretenlerin konu heykel olunca nasıl can hıraç kendin paraladıklarıydı.
Ne diyelim görünen o ki, bu sakat kafa yapısından kurtulacakları yok. fakat bir gerçekte var ki, milletinde bu kafa yapısındaki insanlara tahammülü yok bakalım nereye varacak bu gidişat.
İlgine ve yorumuna çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Yine tehlikeli sularda kulaç atmışsın sevgili Serhat.
Bu ülkede bir İbrahim Kaypakkaya çıkar, ölünceye kadar ''Kemalizm, Faşizmin ta kendisidir'' Der ama Kemalistler(!), Atatürkçüler(!) onu bağırlarına basarlar.
Bir Doğu Perinçek '' Atatürk Kürtleri katletti'' Der ama o da en büyük Atatürkçü (!) olur ama sen ve ben ''‘’Karım isterse erkek arkadaşıyla eve gelir geceyi onunla geçirebilir. Salondaki kanepede yatarken karımın orgazm olduğu anın sesini duyarsam mutlu olurum, diyen ve bu çağdaş anlayışa sahip bir erkek olmayı Atatürkçü düşünceye borçluyum, Atatürkçü olduğum için kendimle gurur duyuyorum'' diyen pezevenke ''Çüşşşş ..mına koduğumun gavatı'' dediğimiz zaman hem edepsiz oluruz hem de Atatürk düşmanı...O bakımdan sanırım bu konulara hiç girmemek lazım. Zaten dikkat edersen kimsenin okuduğu yok böyle yazıları. İllevelakin yine de insan yazmadan duramıyor. Zira senin de belirttiğin gibi zaman kötü...
Selam ve sevgilerimle.
Yekta Attila
O herifin karısının erkek arkadaşı siz misiniz ki!... Sizi adınız Pier mi, George mi, Hans mı, Joe mi?!...
"Mesele ağaç değil, hâlâ anlamadınız mı?"... :)))
Serhat BİNGÖL
Nedenini kendime de izah edemiyorum çok iddialı bir Atatürkçü olmama rağmen riyakar insanların Atatürkçülük adına Atatürk’ün manevi şahsiyetine yaptıkları saygısızlıklarına tahammül edemiyorum.
Diğer meseleye gelince; Hanımını başkalarıyla paylaşmayı modernlik ölçüsü olarak göstermeye çalışan sanatçı müsveddesi ( görünen o ki, ne kadar uygar bir erkek olduğunu anlatmak istemiş ) bu ünlü şahsın tavrını, kendisinin olumsuz kişiliğinden çok yıllardır Atatürkçülüğün toplumun değer yargılarını dışlayan sakat bir mantıkla anlatılmasının bir sonucu ve yansıması olarak gördüğüm için yazımda malum örnekleri verdim. Amacım kimsenin dünya görüşünü yaşam tarzını kınamak değildi. Kaldı ki o tür insanlarla işim olmayacağı gibi sosyal yaşamımın hiç bir alanını paylaşmam doğal olarak onlarda benimle paylaşmaz zaten.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim hocam.
Saygı sevgilerimle.