BOMBA PATLARKEN BEN ORADAYDIM..
Bu sabah inanılmaz soğuk muş be.. Saçım bozulmasın diye bere takmadığıma çok pişmanım. İyi ki eldivenlerim var. Şu durağın kuytu bir yeri de yok ki arkadaş sığınsam. İliklerime kadar donuyorum ama ben ya. Acaba elbise yerine pantolon mu giyseydim ? Gerçi çizmelerim var ama bilemedim ki.
- Yasemin günaydın .Ne zamandır bekliyorsun ? Otobüs geçmedi mi ?
- Salak salak soru sorma Meltem sabah sabah . Otobüs geçse niye binmeyeyim buz gibi havada.
Meltem can arkadaşım benim. Sarı kıvır kıvır saçlarıyla yine yeryüzündeki tüm olumsuzluklara inat olsun diye sevimli gülücüğüyle karşımda. .Bak sen bak şuna kadife pantolon, bere ,kaban ne varsa geçirmiş üstüne uyanık. Biz donalım böyle iyi valla ya.
- Ay ne bileyim belki beni bekliyorsundur . Hayırdır tersinden mi kalktın ? Ters yapıyoruz şekerim..!
- Ya soğuktan sinirim bozuldu canım .Kusura bakma. Aa baksana yanında ki kız çocuğuna maviş maviş bakıyor. Senin gibi sarı bir şey bu ya.
- Ay canım sen bu saatte, bu havada nereye gidiyorsun bakalım.
- Okula gidiyom ben. Annem götürüyo ki
- Hımm peki bakalım cimcime.. Kıyamam ki sana ben.
Meltem anneye dönerek ;
- Çok küçük yaşta hayatı öğreniyorlar ne kötü değil mi ? Çalışıyorsunuz sanırım siz ?
- Evet maalesef işe giderken başka seçenek yok . Daha dört yaşında ama elden ne gelir. Ondan ayrı olmak beni de çok üzüyor ama yapacak bir şey yok.
- Anlıyorum haklısınız.
- Kız Yasemin dilini mi yuttun ?
- Evet aynen öyle . .Soğuktan dilim dondu yahu..
- Hahahahhaha. Çok nane mollasın be kuzum .
Otobüs geldi ve binebildik sonunda . Bugün yine çok kalabalık. Nefes alamıyoruz sıkışıklıktan. Otobüsün içi bin bir insan. Küçük kızı gören kimse annesine yer vermedi. Çok bozuldum . Neden böyle olduk ki biz ? Bunu düşünürken yanımda ki kadının hamile olduğunu fark ettim.
- Pes artık ya. !
- Ne oldu Yasemin ?
- Ya kızım baksana kadın hamile ve ayakta . Meltem biz ne biçim insanlar olduk Allah aşkına ?
- Üzüldüm bende şimdi. Yazık kız rengi de sararmış . Midesi falan bulanıyordur belki .
- Bilmiyorum ki .. Offf . Şey pardon bakar mısınız beyefendi . Tepenizde dikilen bir hamile bayan var. Eminim fark etmediniz . Yoksa yer verirdiniz değil mi ?
- Ha evet tabi ki . Buyurun siz .
Senin o taktığın kravata bıraktığın bıyığa tüküreyim ben . Baksan adam diye geziyor işte. Tipe bak ya. Kelli felli adamsın bıraksana hamile otursun.
Hamile kadın bana döndü ve
- Çok teşekkür ederim .
- Sorun değil .
Otobüs içinde ilerledik . Yeni gelenlerle insan istifi durumundayız. Duraklarda bir iki binen oldu. Yaşlı genç bir insan yığını olarak devam ettik yola. Otobüs durağa yakın bir yerde durdu. Haydaa ..! Bozuldu mu yani ? İnanmıyorum ya. Yanımda iki genç kız var. Biri öne bakarak seslendi .
- Şoför bey bozuldu mu otobüs ?
Ses yok
-Hey şoför otobüs mü bozuldu ?
Başka bir adam bağırıyor bu kez
- Kardeşim bozulduysa aç kapıları da inelim . Neden cevap vermiyorsun ?
Otobüsün içinde homurdanmalar arttı .Herkes kapıları zorladı ama açılmıyorlar. Ne oluyor ki ? Şoför neden cevap vermiyor. Homurdanmalar bağırmaya dönüştü
- Açsana şu kapıları be adam. Ya da bir cevap ver.
Şoför bir zahmet yerinden kalkmadan yanıt verdi. Gürültüden çok az duyuldu. Herkes birbirine ne olmuş diye soruyor . İnsanlar tedirgin oldu. Bir adam yüksek sesle konuşuyor.
- Kapılar arızalanmış . Yardım geliyormuş . Öyle dedi şoför.
Sesler , konuşmalar …. Herkes tedirgin . Hepimizin canı sıkıldı. Otobüs içinde ilerlerken tam da şu göbekte ki akordeon bölümde sıkışıp kaldım . Meltem de yanımda huzursuz bir şekilde söylenip duruyor. Biraz ilerlemeye çalışınca camın yanında bir yer buluyoruz kendimize. Buna bile şükrettik Meltem’ le.
Camdan bakarken askeri servis aracını gördüm. Kısa bir anda gördüğüm yüzler ne kadar gençti. Yanımızdan geçiyorken bir ses. Bu nedir ? Büyük bir gürültü . Karanlık…. Kulaklarım duymuyor . Çınlama sesi … İğrenç bir ses bu .. Ne oluyor ya ? Gözlerimi hafifçe aralıyorum . Kıyamet koptu sanırım .. Yanık et kokuyor . Çok keskin .. ! Midem bulanıyor. Bana ne oldu ki ? Etrafıma bakınmaya çalıştım. Başım müthiş ağrıyor. Birileri koşuşturuyor. Hafifçe başımı döndürdüm sağıma doğru. Gördüğüm manzara ya inanamadım. Gözlerimi kapatıp yeniden açtım. Etrafıma bir sürü insan parçası var. Eller , gövde , kol, askeri üniformalı bacaklar… Kabus olmalı bu.
Bir adam eğildi bana doğru. Dehşeti gözlerinde gördüm. Karnını tutuyordu. Kan var. Her yerde kan var.
- Yaşıyorsun çok şükür. Sakin olmaya çalış. Bak sanırım bomba patlattılar. Cehennemdeyiz. Ağrın çoksa kımıldama.
- Ben … ! Şey bilmiyorum …. Kalkmayı deneyeceğim bir daha.
- Dene .. Kalkabilirsen birilerine yardım et.
Adam bunları söylerken gözleri kaydı ve yığıldı yanıma. Yerimden biraz doğrulup elini karnından çektim. İç organlarını görünce kusmaya başladım. Çok sıcak. Daha kısa bir süre önce soğuktan yakınırken şimdi hava ne hızla ısındı böyle ? Korkuyorum . Çok korkuyorum. Ağlamaya başladım. Artık oturmayı başardım. Etrafımı daha iyi görebiliyorum. Bir insan pazarı .. İnleme, bağırma ve ağlama sesleri. Biraz ilerimde bir asker var. Çok inliyor. Sürünerek yanına yaklaştım. Yüzü kan içinde . Vücudu yanmış. Beni gördü.
- Abla yardım et. !
Ne yapabilirdim bu asker için. Düşündüm. Aklıma hiçbir şey gelmiyor. Beynim durmuş gibi. Elini tutmak istedim. Kendi elimi o anda fark ettim. Elim parçalanmış benim . Parmaklarım sallanıyor. Yeniden kustum. Şimdi yeniden üşüdüm. Çok üşüdüm hem de. Kan kaybediyorum muhtemelen. Hiç canım acımıyordu. Şimdi elimin ağrısından duramıyorum. Benim inlemelerim de diğerlerine karıştı.
Biraz daha sürünüyorum. Uzaklaşmak istiyorum buradan. Çok korkuyorum. Hamile kadının bedeninin yarısı yok. Gözleri dehşetle açılmış yatıyor. Ölmüş .Allah’ım bu nasıl bir felaket. Biraz daha ileriye bakıyorum. Mavi gözlü kız bu .. Küçük kız kanlar içinde. Annesi parçalanmış ama hala kollarıyla sımsıkı küçük kızı tutuyor. Kız annesini kaldırmaya çalışıyor.
- Canım gel benim yanıma. Bak annen derin uykuda. Biraz dinlensin
- Ama bana sarılmış ki. Uyanır şimdi. Gitmemi istemiyor annem.
Ağlayarak cevap vermeye çalıştım. Tek elimle kurtarmayı denedim.
- Bitanem bak ben yardım ediyorum sana çık annenin kolları arasından. Hadi gayret et.
- Hayır annemi bırakmam ben.
Ben de onu bırakamadım. Birlikte parçalanmış annenin başında kalakaldık. Daha ne kadar dayanırım bilmiyorum. Çok üşüyorum ve çok halsizim. Küçük kız için uyumamaya çalışıyorum. Meltem nerede ? Canım arkadaşım seni nasıl unuttum ben. Meltemi aradım gözlerimle. Yok ..! Lütfen Allah’ım Meltem ölmesin.
Sonunda ambulanslar geldi. Bir sürü insan var. Bize yardıma gelmiş olmalılar. Ayakta koşuşturanlar yaralı değil. Küçük kız ve benim yanıma bir sağlık ekibi geldi. İki bayan görevli. Ağlıyordu onlarda. Önce kızı gördü birisi . Ağlayan gözlerle gülümsedi ona .Sonra anneyi fark etti. Daha çok hıçkırarak ağlıyordu şimdi.
- Bunu yapan insan olamaz. Ayfer şu insanların haline bak. Askeri araç ta karşı tarafa savrulmuş. Paramparça bütün insanlar yola saçılmışlar. Kim neden yapmış bunu ? Neyi savunmak bunca ölen insanın bedeli olabilir ? İnsan katliamı yapmak hangi haklı nedene sığabilir ?
Sağlık görevlisi bunları ağlayarak konuşurken bir yandan bana serum takıyordu. Sonra yüzünü bana çevirdi.
- İyisin üzülme . Her şey daha iyi olacak. Elin ve ayağın için en iyisini yapacaklar. Ölmedin .! Bunu düşün ve dua et.
Saçlarımı geriye itti ve düzeltti. Yüzümü sildi sonra. Ayağın mı dedi ? Ayağım da ne vardı ki ? Bakmaya korkuyorum ayağıma .. Derin bir nefes alıp ayağıma baktım ki ayağım yanmış benim. Ben o yüzden sürünüyordum demek. Ayağa bir türlü bu nedenle kalkamıyordum . Çığlık atmaya başladım. ‘Ayağım yanmış benim ?’ diye bağırıyordum.
- Sakin ol canım . Yani ben ayağını gördün sanmıştım. Çok özür dilerim. Bak şimdi oraya dezenfektan dökeceğim . Biraz yakacak ama enfeksiyon kapmasın diye yapmak zorundayım.
Bir serumu açtı ve ayağımın üzerine boca etti. Şimdi daha çok bağırıyordum . Canımın acısından beynim yerinden fırlayabilirdi. Görevli hem ağlıyor hem de beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir sedye geldi sonra. Beni sedyeye almaya çalışırlarken hala çırpınıyordum. Sonra bir an Meltem aklıma geldi.
- Durun.! Diye bağırdım. Lütfen durun bir şey söyleyeceğim.
Sedyeyi kaldırmadan beklediler ve bana baktılar. Sabırsız görünüyorlardı.
- Benim arkadaşım vardı yanımda .Meltem adı .Sarışın yeşil gözlü. Siyah bir kaban var üzerinde. Gördünüz mü lütfen söyleyin ?
Erkek olan başucumda ki oldukça genç sağlık görevlisi tebessümle baktı yüzüme.
- Hayır görmedim .Ama görür görmez sizin yaşadığınızı ona söyleyeceğim. Eminim oda yaşıyordur ve belki de çoktan ilk giden ambulanslarla hastaneye ulaşmıştır. Lütfen şu anda sadece kendinizi düşünün. Endişelenmeyin her şey daha iyi olacak.
Kendimi düşüneyim . Zaten toplum olarak sürekli olarak yaptığımız şey bu değil mi ? Hiç zorluk çekeceğimi sanmıyorum. Bencilliklerimiz yüzünden bir bombayla yollara paramparça saçılmadık mı biz bu gün. Hırslarımız yüzünden birilerinin uşağı olup bir sürü insanın ölümünden sorumlu olmadık mı yani ?
Şu anda sağ elimden yoksun ve sol ayağımsa yanmış bir halde en çok kendimi düşünmem gereken durumdayken neden bunu başaramıyordum ? Bizlerin insan olduğumuzu hatırlamamız için bir felaket yaşamamız şart mı ?
Görevliler sedyeyi kaldırdılar ve yürüdüler. Etrafıma baktıkça hıçkırıklarıma engel olamıyorum. Sivil ve askeri kıyafetli bir yığın et parçası her yerdeydi. Canlı kalan bazıları acı içinde kıvranıp bağırıyorlar. Bazıları yaşıyor mu bilmiyorum. Parçalanmamışlar ama öylece hareketsiz yatıyorlar . Bir anda onu görüyorum .
- Meltem işte Meltem orda yerde yatan . Ne olursunuz ona bakalım . Yalvarıyorum yaşıyor mu diye bakın .
- Tamam ablacım sakin ol bak sedyeden düşeceksin. Yanına doğru gidiyoruz bak. Ama senin de en kısa zamanda hastaneye yetişmen gerekiyor. Yaşıyorsa başka arkadaşlar ilgilenecekler.
Yanına vardığımızda sedyeyi bıraktılar ve ayak ucumda ki bayan görevli Meltem’e yöneldi. Yüzüstü yatıyordu. Çevirdi usulca. Umutsuzca yüzünü döndü bize doğru. Başını olumsuz anlamda sağa sola salladı ve yere eğdi sonra. Başka bir söze gerek yoktu. Can arkadaşım ölmüştü . Buna inanamıyordum .Daha kısa bir süre önce ona durakta boktan bir sebepten bağırmıştım. Neymiş efendim soğukmuş .! Artık azarlayabileceğim bir Meltem yok . Bu gerçek olamaz. Artık ağlayacak gücüm bile kalmadı ki benim.
Ambulansa bindirilirken sesler uzaklaşıyordu. Sanırım bayılmak üzereyim…
Deniz….
YORUMLAR
... Ucuz olan tek şey İnsan Hayatı ... belkide...
Canlarını kaybedenlerin evlerinde yürekler yanıyor cayır cayır...
Ya sebep olanlar Onlara söylemek istediklerimiz... !!! Ben burada nokta koyuyorum.
Rabbim bir daha yaşatmasın Bir gün olsun uyanalım tüm kötüler yok olsun kötülükler son bulsun ... Işıl ışıl bir sabaha Günaydın olsun, İNŞAALLAH.
sevgili ezgi
öncelikle yarali olanlara cok gecmis olsun acil sifalar diliyorum ..Agliyarak okudum yazilarinizi Allahim bir daha yasatmasin . cok aci bir olay Allah kahretsin bunu yapanlara ölen sehitlemizi Allahtan rahmet ailelerine sabirlar diliyorum öyle güzel kaleme dökmüsünüzki sanki o an yasananlar gözümün önüne geldi sanki ordayim icim yandi canim cok acidi
selamlar sevgiler
keder ülkesiyiz her birimiz.
her gün başka bir yara
patlatılan onca can'ın yanısira
her gün ölür olduk. Dün arkasından vurulan elçiye bile nasıl yandı yüreğim. Kimse kalleşçe öldürülmeyi hak etmiyor çünkü. Arkadan vurmak ne demek ya. Hele ki bunu yapan hiç kimseye değil annesine "hain oğlun var" acısını yaşatacak kadar vicdansız bir emniyet gorevlisi ki burada oynanan oyun ne buyük. Hepimizin evlatları var. Rabbim onları iyi insanlarla karşılaştırsin. Yüreği kirli insanlardan uzak tutsun.
Giden 14 can hepsi daha hayatının baharında ne umutlarla ne emeklerle büyütüldüler. Bir çoğu da gariban. Parasi ya da dayısı olmadığı için giden onca can. Hele birisinin annesi yazlık ayakkabı ile gelmiş oğlunun cenazesine. Arkadaşlarını şehit veren güzel yürekli asker çocuklarimiz kağıt havlu ile ısıtmaya çalışırlarken ayaklarını bir kez daha dağlandım.
yaramız çok Sevgili Deniz
hangi tarafa el atsak ayrı bir kanama
kesiliyor bileklerimiz
kesiliyor nefeslerimiz. Ve maalesef ki Rabbimize dua etmekten başka bir çıkar yolumuz gözükmüyor da.
Her an bir kedere gebeyken zaman hüzün yağdırıyorlar üstümüze. Yarınlarını ve olanca huzurlarını çaldılar herkesin.
gün birlik olma, gün insan olma, gün merhametli olma günüdür.
Gün dikkatli olma günüdür.
Gün sağ duyulu olma günüdür.
Gün insanın özünü bulma ve özüne dönmesi günüdür.
güzel yureğine
hisseden ve yaşatan yüreğine
bin selam ile.
Bomba patlarken ben de oradaydım..
yüreğimizi parçaladılar alçaklar
ve o kopan insan parçaları bizim çocuklarımızındı
demin bir şiire yazdığım
ve o okuduğum günden beri aklımdan hiç çıkmayan cümle gibi;
en acısı da neydi
söyleyen ne güzel ve bir o kadar da acı söyledi
"75 lira asker aylığının 70 lirasını ailesine yardım için gönderen
geri kalan 3 lirasını halk otobüsüne ödeyerek
bir pastanede 2 liraya çay ve simitle kahvaltı yapma hayali kuran çocukları öldürdüler..."
bu ülkenin en gariban çocuklarını parçalayarak öldürdüler
kimi Türk'tü kimi Kürt
parçalandılar bizim yüreğimizle birlikte ve öldürüldüler işte
ne bileyim
öyle oldu işte…………........................................................
Aşkar
bugünlük yeterli
hâlâ o hainlerin destekçiliğini yapan burada ki üç beş it öfkemden nasibini almadan usulca tevekkülle gitmeli geceden
acınız acımızdır
iyi geceler Yazar
Önce böyle mükemmel bir yazıyıyı gerçeklerin ışığında dile getirdiğiniz için çok teşekkür ederim.Otobüste elli yaşında olan ben ayakta dururken uyuma numarası yapan gençleri çok gürdüm okullarda adam olma eğitimi yerine materyalist bir eğitimden kalma müftedat uygulanırsa yıllarca oalacağı budur bu bügünün sorunu da değildir. yüzyılın sorunudur. Bomba patlatanlar veya patlattıranlar insanlıktan nasibini almamış,yaptığı işi ölüm cezasıyla ödemediği için kolayca yardım ve yataklıkları olmaktadır ben bu canilere hayvan bile diyemiyorum çünkü hayvana hakaret olur.ben artık hayvanları daha çok seviyorum çünkü onlar bombayla ALLAH'ın en güzel yarattığı masum cana kıymıyorlar
Sevgili Deniz.
Daha bu sitedeki ilk yazılarında sana '' Mizah yazınca da hüzün yazınca da dibini buluyorsun '' Demiştim hatırlarsan. Bu sefer de dehşet ve hüznün dibini bulmuşsun.
İşin kötü tarafı ( Ama bir yazar için iyi tarafı ) mizahların kurgu olsa da hüzne dair yazdıkların gerçeğin ta kendisi. İster yaşamış ol, ister beyninde kurgulamış ol farketmiyor. Acı gerçeğin ta kendisi.
Şimdi başka ne diyeceğimi bilmiyorum.
Kısaca söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
Selam ve sevgilerimle.
Sevgili Ezgi Hanim, cok beğendim bu yazıyı.
Birinci kısımda güldürdünuz beni bolca. Gülerken gözümden yaş aktı.
İkinci kısımda ise ağlattiniz gözümden sel aktı.
Sevgili dost, siz ne muhteşem ve muhterem bir insansiniz bu kadar güzel harika anlatımlı bir yazı yazilirmi. Hayran kaldım yazma ve anlatma yeteneğinize.
Tebriklerimle yürekten kutluyorum sizi.
Her şey gönlünüzce olsun.
Selam, sevgi ve de saygılarımı yolluyorum.
Uyumsuz_PenGuen
İnsan insanın kurdudur
İnsan insanın günahı
İnsan insanın kıyameti.
İnsanoğlu kendi kıyametini kendi yaratacak.
Öyküdeki asıl maharet detaylandırmada yatıyor zira. Kolay kolay bir insan böyle bir anı öyküleştirenez çünkü yazılan şeyler bize acı verir yakar canı. Camı kırıp taş atıp kaçmaya benzemez bu canı kırmaya benzer.
Benzeşmeyen aklın mahareti burada sergilenmiş.
Zaten insanların artık şunu anlaması gerek butip saldırılarda yaşamını kaybeden insanlar sayı değil acıdır. Öfkedir hesap istenmesi gereken şeylerdir.
Belki şurayı okuyup vicdanına bakanlar olur.
Keşke böyle şeyler olmasa da böyle öyküler yazılmasa…