- 525 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bülbül
ve olanlar olur, bülbül gülün dikenine batırarak kendini canını oracıkta verir. Sadece arkadan konuşmalık hikayeler kalır, yüzeysel. Kimse anlamaz bülbülün çilesini, gül bile. Sadece o nazlı kırmızı yapraklarıyla salınır gül ve belki yapraklarından dökülür gözyaşları, belki onun için de koca bir trajedidir. İnsanoğlu alışıktır sağdan soldan hikayeler duymaya, uydurmaya ama zavallı insanlar hep yüzeysel yaşar duygularını. Bilim insanları gerçekten emin mi en karmaşık yapının bizde olduğuna? Oysa kim sevecek o bülbül gibi gülü ama belki onun da hikayesi bu kadardır burada belki böyle olmamalıdır, bilinmez. Bilinen tek şey işte bu anlatılanlar. Biz insanlar da devam edelim yüzeysel duygularımıza, evet hepimiz devam edelim...
YORUMLAR
Dünya
Açmış güneş çiçeğinin mavi şebnemi dünya
Sinesindeki gizli sevdası ateşten derya
Mevsimlerin şöleninde eşsiz bir ömre değen
Mavi derin uykuların seherindeki rüya
Ediplerin başlarına taç eden efsanesi
Gülşende geçen bülbülün hüzünlü hikayesi
Onulmaz derdine düşen yüreği yanmışlara
Eşi bulunmaz dermandır bengisu şelalesi
Yağmur Kuşağı şiir kitabımdan... Esenlikler dileklerimle...
Bülbül öğrenmişti, hıfzetti ilmine Gül’ü
Gül saklandı
Bekledi Bülbül’ü
Gül ruhuna üflendi Nefes-i İlahi
Düğümlendi soluğu Bülbül’ün
Esrimişti sahi
Gül güldü, güller açtı
Rayihasını dile saçtı
Çözüldü dil Emr ile, şakıdı:
‘Ruy-ı mahım, leb-i zulalim,
ver çekeyim nazın!’
Narin edasıyla Gül:
‘Serv-i bulendim,
verirsem nazım çıldırır hazzın!..’
İnadına Bülbül’e naz baktı
Bülbül, naz yatağında ‘Aşk’ aktı...
Yükseltti Alemin Sahibi
Tarif soluklarının kesildiği mekanıyla şereflendirdi
‘Yalnız şuna dokunmayın!’ dedi
Diken sokuldu Gül’ün solundan
Bülbül geçemedi Gül arâfından
Diken battı Gül’e, nazar değdi
Gül bi’çare boyun eğdi:
‘Ya Diken bu ne idi?’
Diken:
‘Yüreğe akan derman’ dedi
Gül:
‘Zehr mi ki döksek?’
Diken:
‘Kevserden öte, n’olur iç/sek!...’
Gül içti, kana kana
Bülbül serden geçip
Vuruldu âna
Salınırken Diken
Galibiyet mesrurunda
Gül-i Bülbül,
Kanadı mağlubiyet mecruhunda
Gül ortak oldu Diken in/kârına
Bülbül itildi
Mahcubiyet zar/ârına
Sahib-i Âlem düştü notunu:
‘Ya Bülbül, Gül’ün gördüğü kör bir düş/üş/tü!’
Bülbül hıfzetti yine, ne çare unutturuldu
Aşkı kelama dil sürçtü.
Gül yanaklar Bülbül dilde soldu
Zerketti diken, nefse zehr doldu
Gül Bülbül’den ayırdı yüz
Bülbülse kelama kaldı küs
Gül, Bülbül’den öte geçti
Bülbül, dembedem kendinden geçti
Vahyetti bu kez Sahib-i Âlem:
Arz titredi sema inledi
Gül, gittiği öteden;
Bülbül, geçtiği kendinden geldi
Amâde ikisi de dinledi
‘Ya Bülbül,
verdiğim gül, gülüşünde her dem Beni gör diye
Dikenin verdiğiyse
ambalajı bozulmuş hediye,
Gaflet kuyusuna düştün
Düş/ür/me!!!’
Ve ihtar ile:
‘Ya Gül, nefsine çekilen perdeyi indir
Belle, Bülbül sahibindir!
Dikenden ıra, Bülbül’ü bırakma
Bülbül’den gayrısını
Yüreğine b/asma!!!’
gülün nazı
bülbülün
onulmaz enkazı...
anlayamadık bile
en azı...