- 1069 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
TÜRKLERİN ANADOLU İLE TANIŞMASI
TÜRKLERİN ANADOLU İLE TANIŞMASI
Türk milletinin Anadolu ile tanışıklığı çok eskidir. M. Ö 2000 yıllarında Kafkasların kuzeyinden Tuna boyuna kadar, bölgelerde yaşayan Kimmerlerin Türk soylu olduğunu bütün tarihçiler kabul eder. Yukarıdan Sakalar bastırınca Kimmerler Anadolu’nun içlerine kadar yayılırlar. Batıya akan Hunlar Tuna’yı geçip Bizans’ı yenerek Trakya’yı tamamen işgal eder.(378) Ayrıca Anadolu’nun içlerine kadar Konya ve Ankara’ya ilerlerler.Bunlar Sabar veya Sabir dediğimiz Türk gruplarıdır.
Halife Mehdi döneminde (755/785) Fergana, Semerkant’dan, Abbasî sınırlarına, yani bugünkü Tarsus,Adana, Maraş , Malatya,Erzurum ve Malazgirt çevrelerine yerleştirme işlemleri yapılmaktadır.O dönemdeki Abbasî komutanlarının adları Hakan, Yazmaz, Halef, Fereç el Türkî gibi isimlerdir.Battal Gazi Destanı Malatya da nasıl oluştu dersiniz?
Bizans kaynaklarına göre 1048 de Tuna’yı sekiz yüz bin çadır ile Peçenek Türk’ü geçmiştir. Peçeneklerden on beş yıl sonra, altmış bin çadırla Uz (oğuz) Tuna’yı geçerek Balkanlara inmişlerdir. Ayrıca Balkan ve Tuna isimleri Türkçe isimlerdir.O yer adları milletimizden hatıra kalmıştır.
Bizans’ın Balkanlardan getirdiği Hristiyan Türkleri özellikle Kayseri, Karaman, Çukurova ve İçel hattına yerleştirir. Tarihçi Osman Turan Karatay Vakfiyesi’nde Kaya, Çiçek, Gökçe, Şahin, Aydoğmus gibi Türkçe isimlerin Hristiyan Türklerde olduğunu söyler.
Malazgirt Savaşı’ndan önce 963 yılından itibaren gruplar halinde Horasan gönüllüleri Azerbaycan’dan Anadolu’ya girerler.Bundan sonra Anadolu ’ya Türk akışı hiç kesilmeden devam eder.
Yabgular olarak anılan Oğuzlar Van Gölü ve Diyarbakır çevresine, yerleşirler.Hristiyan tarihçinin anlatımı ile"Göklerin hiddet kapıları memleketimiz üzerine açıldı. Türkistan’dan kartal gibi süratli atlara binmiş ordular zuhur etti."İşte bu ordular Musul’da Tuğrul Bey adına camilerde hutbe okuttular.
Gürcü tarihçi ise Türklerin gelişini şöyle anlatır:"Sanki Türkler dünyanın her tarafından bu bir memlekete randevu vermişlerdi.Sultan dahil kimse onları buradan kovamaz,
çıkaramaz ve kendilerine zarar veremez." Aynı tarihçi şöyle devam ediyor: "Türklerin kudreti, dolaysıyla Rumlar şarkta ki bütün şehir ve kaleleri bırakıp gidiyor, bu bölgeleri Türklere terk ediyorlar ve onların yerleşmelerine imkan veriyorlar."
Ermeni tarihçi de 1080 yılını şöyle anlatır:Okyanus denizi berisinde bulunan Anadolu, Türklerin istilasına uğramış ve hiç bir vilayet bundan kurtulamamıştır.Bir çok vilayetler boşaldı ve artık şark milleti Hristiyanlar mevcut değildi."
Anadolu’ya akan bu insan selini Bizans tarihçi şöyle anlatır: "Kara ve deniz bilgileri sanki bütün dünya kâfir Türkler tarafından bu işgal edildi." diye anlatıyor.
Bizans imparatorunu, korkaklıkla itham eden Süryani tarihçi ise şöyle yazıyor: "Anadolu’daki Hristiyan ahalinin bakiyesini, eşyalarını atlara ve arabalara yükleyerek deniz ötesine, yani Balkanlara nakletti. Böylece ahalisiz kalan bu bölgelerde Türklerin yerleşmesine yardım etti."
Başka bir Bizans tarihçisi ise,"Türkler Anadolu’ya eskisi gibi yağmacı olarak değil, işgal ettikleri yerlerin hakikî sahibi sıfatıyla giriyorlardı." diyerek, Türk hareketinin gerçek vasfına işaret ediyor.
İşte bu gerçekler doğrultusunda Anadolu’nun gerçek sahipleri Türk milletidir. Milletimiz birbirine karışmıştır, mozaiktir herzesini kimse gevelemesin. Bu toprakların asli unsuru Türk milletidir. İçinde bulunanlarda Osmanlı bakiyesi olduğu için imparatorluktan devrolunan unsurlardır. Önemli olan mensubiyet şuurunu bilmektedir, ona göre davranmaktır.Bu topraklar tarihte de Türkündür, şimdi de Türk’ün olacaktır. Asla topraklarımızı kimse bölemeyecektir. Çünkü Anadolu zor coğrafyadır,burada tutunabilmek için ancak birlik ve beraberlik içinde olursak mümkün olur.Bu şuurla hareket etmeliyiz.
Kaynaklar:
1.Türk Kimliği ve Türk Dünyası Nevzat Köseoğlu
2.Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Osman Turan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.