- 2163 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NURİ KAYMAZ: KAYIP KUMAŞIN İZİNDE BİR SEYYAH
‘Bir kadının içinde en mutlu olacağı elbise erkeğinin kollarıdır, erkeği olmayanlar için de ben varım.’
Yves Saint Laurent
Her mesleğin kendine özgü bir optiği söz konusudur. Bu optik, zanaatçının olaylara bakış açısını belirler. Terzi Nuri Kaymaz ile yaptığımız her söyleşi sonrasında Braudelvari yaklaşımının ve dedektif romancılarına özgü iz sürme yeteneğinin nasıl bir arada var olduğunu merak etmişimdir. Bıkıp usanmadan Anadolu’nun ve özellikle İstanbul’un gündelik hayatına dair maddi uygarlık tasnifi yapması, bununla yetinmeyip göz ardı edilen bir unsurun sahip olduğu gizli bağlantı serisini ifşa etmesi terzilikten gelme bir yetenek olamaz mı? Neden olmasın!
Nuri Kaymaz ele aldığı her konuyu tıpkı nadide bir kumaş arar gibi özel olarak seçiyor. Konunun bakirliği kadar etki alanının sınırsızlığı da dikkat çekici. Hamallar belgeseli örneğin, ilk elden bir proje olarak bir iş grubunun ana hatlarını sergiler nitelikte. Zira belgeselin patikalarını takip ettikçe karşımıza hamalların hiçte bilindik anlamda alt sınıf bir iş grubu olmadığını, kendilerinin sosyal politik birçok mevzunun merkezinde olduklarını görüyoruz. Osmanlı’da ilk grevi gerçekleştiren hamallar, 150 civarında örgüte sahip oldukları gibi, Patrona Halil, Celali ve Şeyh Said isyanlarında etkili olurlar. Hükümetin İstanbul’dan Ankara’ya taşınmasında Mustafa Kemal’e destek verirler. Ayrıca 6-7 Eylül olaylarında gayrimüslimlerin mağazalarına saldırırlar. Bilgiler sizi şaşırtmasın. Devamı var. İzleyince göreceksiniz.
Bir terzi nasıl düşünür dersiniz? Resmi tarihçiler, insan bedenine bol kıyafetler dikerken Nuri Kaymaz bu kıyafetleri daraltıp gerçek ölçülerine kavuşturur. Kıyafetleri dikerken çekmecesinden kâh kayıp imajın izini sürmek için İtalyan neo realismo sineması üzerine bir kitabı kâh kayıp bir medeniyet olan balabanların izini sürmek için İbni Battûta’nın seyahatnamesini çıkarabilir. Buna şaşırmamalısınız. Nuri Kaymaz, Anadolu’nun gündelik hayatının tarihi ile ilgili devasa bir arşive sahip. Onun için önemli olan olguları resmi tarihçilerin yalanlarından kurtarmaktır. Resmi tarihçilerin olguları çarpıtmanın yanında çoğalttığını bunun için onları eksiltmek gerektiğini iddia eder. Bir gün kendisine Andrey Tarkovski’yi neden bu derece sevdiğini sorduğumda bana, ‘o, gerçek bir iz sürücüdür’ demişti. Nuri Kaymaz, Tarkovski’nin sinemaya sunduğu iz sürücü imajını tarihin ve gündelik yaşamın en ücra köşelerine dek yayar. Bu çabasını kimi zaman bir gazetede makale olarak kimi zaman bir belgesel olarak kimi zaman ise dergilere bir analiz metni olarak sunar.
Yves Saint Laurent, ‘erkeği olmayanlar için de ben varım’ dediğinde haklı idi. Bir ara Jean-Luc Godard, Abbas Kiarostami ile sinemanın sonlandığını söylemişti. Benzer şekilde Yves Saint Laurent ile Haute Couture’ün sonlandığı söylendi. Elbette sinema da Haute Couture de başka bir şeye dönüşseler de devam etmektedirler. Önemli olan optiğimizin arada söyle bir temizlenmesi değil mi? Birilerinin çıkıp bakın mevzular size anlatıldığı gibi değil demesi gerekiyor. Bu kişilerin çoğalması dileğiyle.
11 Ekim 2016/İstanbul
Kamuran Çakır
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.