- 955 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ah şu yüzsüz acılarımız..
Artık bu kalabalık yoruyor beni. Usul usul konuşan bir insanın sesi bile gürültü gibi geliyor ve o ses kulaklarımda çınlıyor. Bazen o kadar bunalıyorum ki, sağır olmak istiyorum. Penceresi olmayan bir oda, temiz bir yatak istiyorum. Hiçbir şey yapmadan sadece günlerce, aylarca belki yıllarca uyumak istiyorum. İnsanlar genellikle çok uyuduğumuz zaman günlerimizin çöp olduğunu söyler, ne çöpü yahu uyuyunca kaçıyoruz her şeyden. Belki de korkmaktır uyumak, gün içinde aklımıza gelenlerden korkmak, yüzleşecek yüzümüzün olmamasıdır. Olsun, kaçalım her şeyden korkak olalım. Nasılsa cesaretli olup yüzleşsek bile hiçbir şey değişmeyecek. Bir bakıma uyumak unutmaktır, birkaç saatliğine de olsa.
Bilinçaltı olmasa, uyumak bazen daha güzel sanki. Zaten günlerdir, aylardır acı çekmişiz birde uykumuz da bizi rahat bırakmayan acılar var. Onlar çok yüzsüz acılar her yerde peşimizdeler. Bilinçaltımıza yerleşen güzellikler de var tabii. Bu güzellikleri düşlerimizde görüp tekrar yaşamak çok mutlu edici fakat uyandığımız da her şeyin bir düşten ibaret olması acı verici.. Size asıl acı verici olayı söyleyeyim, düşlerimizde her şeyin değişip, düzeldiğini görüp uyanınca değişen tek şeyin sabah olması, düzelenin ise gün içinde yorgun düşen bedenimizin dinlenip, direnç kazanması. Gerçi dinlensek ne olacak bizim bedenimiz değil, zihnimiz yorgun. Bedenimiz ile değil, zihnimiz ile direniyoruz.
Durum bu arkadaşlar. Hepimiz yorulduk kalabalıktan, peşimizi bırakmayan acılardan. Bazen uyanınca sonu hüsran da olsa uyumaya ihtiyacımız var. Bırakın dünyadaki telaşı, düşünmeyin hiçbir şeyi ve gözleriniz şişene kadar uyuyun.
Kübra Emir