- 469 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Herkese yeterdi
Tükürülmemiş kaldırım taşlarını geçtikten biraz sonra, gün batımının zenginlikler içinde en iyi seyredileceği bir kuytulukta; binalar köşeli ayrılmıştı. Sokak, çekiciliği kalmadığı, zamanda eski aşıklarını öldürdüğü için boştu. Kimse günün batıp doğuşunu umursamıyordu işte; günün geçmiş olması çoğu vakit nimetten sayılıyordu. O şaheser doğal turunculuk çok değil iki üç saat sonra kızarıp yok olduğunda;
Bu ışıksız bırakılmış,
Suyu kesilmiş,
Çöplüklerin cirit attığı sessiz köşede,
Küçük bir çocuk;
Yedi, bilemedin sekiz yaşlarında,
Gölgelerin yükseldiği ateşin yanı başında,
Terk edilmişliği yaşıyordu ta içinde.
Kollarını açtı, ağzından yukarılara buharlar tütüyordu, sırtında eski bir hırka, üzerine beş on beden büyüktü. Sadece kendisi değil, hayalleri, neşesi, umutları kaybolmuştu hırkanın içinde. Öyle büyük boşlukların lüzumu yoktu, bol bir elbise yetiyordu, her şeyi kaybetmek için... Önünde yanan ateş yüzünü gölgeli bir kahverengiye boyuyordu. Koyu boyalarla çalışılmış bir portreye, akşamın loşluğunda pahalı giysilerle bürünmüş, pahalı bir yerde, ucuz insanlar bakıyor gibiydi sanki. Uzaktan, sönük ışıkların çok ilerilerinden yaşayan bir şehrin sesi duyuluyordu. Yüzünün ifadesi buruştu, acıklı bir kıvranışla karşısındaki boşluğa:
"Yalnızlığım herkese yeterdi." dedi keskince sustu. Bir iki kere yankılandı bu cümle. Ateşin uzağındaki köpekler cıyaklayarak gölgelere saklandı, kulakları kesikti, kuyrukları kopmuştu, gözleri çıkartılmıştı. Bacağı sendeliyordu bir kaçının, korkuları ölçülemeyecek kadar büyüktü. Kolları açıktı hala çocuğun, birden bedenini sarmaladı, başını ateşten yana terse döndü, bir ileri bir geri gidip geliyordu oturduğu boş sebze kasasının üstünde. Gıcırtılarla, ateşteki çıtırtılar senkronize olmuştu.
"Fakat ben, paylaşmamayı seçtim, paylaşılacak daha güzel şeyler vardı, e onlarda bende yoktu." dedi kahkaha attı, bir daha kahkaha attı, nefesi daralıp ağlayana kadar kahkaha attı...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.