- 698 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çıkla Olanda Öz Ve Biçimle Kesikli Sürekli Olma
Bir ekmeğin yanında; soğan, peynir; yoğurt, yağ, bal, meyve gibi yiyecek nesneleri bulunuyorsa ekmeğin yanında bulunan bu yiyecek nesnelerine; "katık" denir. Bir ekmek bunlarsız; yani katıksız yeniyorsa; ekmek "çıkla" yenmiştir. Ekmek (kendi iç bağıntılarıyla) çıkla durumludur.
Ya da ekmeğe katık yapılmadan yenen "katıklara" da "çıkla" yemek denir. Katık bir çıkla olduğu gibi katık ta ekmeğe katıktır (ekmekle birlikte yenmedir). Tıpkı ekmeğin katığa katık olması (birlikte yenme) gibi bir bağıntıdır. Bağıntıları içinde katık çıklaya; çıkla da katığa dönüşür.
Bağıntısı olmayan süreçler tekil anlamla çıkladırlar. Oysa bağıntılı süreçler, tekilliğini yitiren süreçler olmakla; katıkla çoğullaşırlar. Katıklı bağıntılar kesikli sürekli eylemseli duruma dönüşmekle; katıklı sürekli eylemseli boyutlu zamanıdırlar.
Som egomuz çıkla olmakla davranan egodur. Bir ego bir ya da bir kaç kişinin çıkla ya da birkaç kişinin yalın egosuyla birlikte davranıyorlarsa; çıkla olmayan ve birlikte davranan egolar sosyal egodurlar. Birbirine destek olan ve birbirini geliştiren, birbiriyle paylaşan egolardır. Çıkla egolar (farklı duygu düşünce ve ruhsal özellikli davranışlar) bağıntısı; sosyal egoyu (katıklığı-katkınlığı), ele verecektir.
Türkçemizdeki çıkla sözcüğü çok güzel bir kavram ifadesi olmakla anlamca bizleri gayet güzel iletime içinde kılar olmakla bilgilendirmesi vardır. Çıkla sözcüğünde anlam ve biçim başka tevile kaçmadan birbiriyle cuk otururlar.
Çıkla ekmeği anlam eder. Ekmekte çıklayı biçimler. İşte biçim ve anlam; eş deyişle biçim ve öz. Birbiri olan, birbiriyle var olan bağıntılınla durumdurlar. Çıkla; meyvenin yenmesiyle egoyu anlam eder. Ego da meyveye yönelen davranışla çıklayı “yenen” olmakla biçimler; meyveye yönelen eylem de çıklaya somutluktur.
Sosyal ego, çıkla olmayan egodur. Yani katıklı egodur. Diğer benlerle bir arada olmanın davranışıdır. Sosyal ego; bağ ve bağıntı kurmak için tek tek ayrı olan çıkla egoyla, eğer bir arada ve birbirine bağlı tutumla davranıyorlarsa katık olana bir düzey ve düzlem girişmesidirler.
Çıkla ego üzerine; çıkla yanına hitaben kanca bağ atılmakla; bu kanca bağlar üzerine sosyal olan katıklı bencilliğimizi anacak davrandırabiliriz ki bu çıkla olan egonun başka egolarla bir arada olmalarıyla yansıma bağıntılı anlam biçimlenmesidir. Öz de yalın ego (anlam) olmaktan çıkıp, birçok egoca tutumlu davranışlarla sosyal öze dönüşür.
Sosyal özlü ego sonunda çıkla öze göre biçimlenişle sağlama olacaktır. Sosyal özlü ego, ilk aşamada sosyal öze göre biçim ve davranış şeklini alır. Sosyal egonun özü, sosyal öze daha yakın iken; sosyal egonun ağırlık merkezli özü sağlama ya da üretim yapana dek; çıkla ego olandan, sosyal olana doğru kaymıştır. Bu durum da çıkla olan tekil özün, sosyal olana göre davranır olmayı, öğrenmesidir.
Bir eylem, bir olay, bir durum, bir düşünme biçimlenmesi; kendi özü ve kendi biçimi içinde çıkla oluşla bir boşluk devinmesini oluşmakla belirirler. Özler, ilişki bağları kurulmamış ama ilişki bağları kurulur olmağa hazır durumu ile biçimlenecek olan bir boşluk devinmesidir. Bu haliyle öz yazısızdır, okunmaz. Yani bağıntısız olmakla çıkladır.
Sizin bu boşluk devinmesi içine katacağınız yansıma bağıntılı anlam; özün bağıntılarını o yansımaya göre biçim girişmesi kılmakla biçim öze anlam kazandıracaktır. İlişkileri birbirine bağıntılanmamış öz; içten ve dıştan bir anlamın ilişklendirilmesi ile biçimlenecektir. Öz ilişkilenir boşluk devinmeleriyle birlikte öyle ya da böyle belirlenmemişle olumsal durumdur.
Biçim de bu öze ilişkin bağıntılarıyla sınırlı sonlu olacaktır. Böylece öz bağlanır; iç, dış ilişkileriyle yazılmış okunur bir anlam edilme olacaktır. Yazılır okunur edilme demek özün parça bağıntılarını birbirine ilişkileyip öz ve biçimin akış yapmak için iletime olmaları demektir. Yani anlam bağıntılarıyla özü iletimeli kılar. İletmesiz öz, bağıntıya anlama akışlara hazır durum oluşla; çıkladır. Bağıntısız geri iletişmeli olduğu sürece anlam değildir; anlam bağıntılı özle ilinek olandır.
Öz de her anlamla, akışa iletime olabilendir. Öz bir anlmala biçimlendiği zaman. Anlamlandığı biçimle kendi özünü sınırlar. Artık öz her anlamıyla iletime olmamakla biçim ve öz yansımalı bağıntılarıyla başka iletime oluşlara kapanan bir baskılanmaya dönüşür. Yani, çıkla devinmeli öz ve biçim hiç bir şeyle belirlenen anlam edilmemekle; katıksız halle olumsaldır.
Siz bunun içine (biçim oluşun içine) bir anlam koymakla bu biçimi, bu eylemi, bu davranış ya da bu olay olguyu; birlikte oluşun; birlikte kavranışın ve birlikte davranışın ruhuna ve de birlikte kavranışla ve o şeyi birlikte davranışın otokontrolce olur canlılığına kavuşturursunuz. İkili; birlik oluşla canlılıktır, devimedir.
Anlamlar o biçim ve özle sınırlıdır. Anlam; o biçim ve özle sınırlılıktır. Anlam, o biçim ve özle karşılıklı iletimedirler. Yani kavramlar biçimlerin sınırlılığıdırlar. Siz bu birlikte olanı, birlikte gideni kendinize bağıntı kılmakla, bu bağıntının sınırlıklığı içinde (dahilyesinde) çevrimlerinize başlarsınız.
Bu çevrim içine dahil olan başka sosyal birlikler bu sosyal çevrim sınırlıklığı içinde sizin grubunuz ve sosyalleşmeniz olur. Bir şeyle çevrimleyseniz o şeyle bağ ve bağıntılısınız demektir. Bağ ve bağıntılı olamadığınız şeylerle çevrim de yapamazsınız.
Sözgelimi; "balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmek" gibi her iyiliğin bir biçimi, özü olduğu gibi ve her biçimin ve özün de bir iyiliği, bir kötülüğü vardır. İnsan günde onlarca çevrim hareketi ile sosyal oluşa katılır. İnsan, sosyal egosunu ortaya koymakla bir düzey ve düzlemi, bağ girişmelerini başlatır.
Yani kısaca her tutumun (ahlakın, kavramın, davranışın) bir biçimi vardır. Ve her biçimin de (ahlakın da, kendisine özgün anlamı ve davranışı vardır. Kötülük iyilik bir içerik ve anlamken; anlamın sınırlıklığı ve iletime alanı da onun biçimi şeklidir. Anlam değişerek biçim olur; biçim değişerek anlam olmakla anlam ve biçimle birlikte gider, birlikte kavranır.
Balık tutmayı öğreten anlam (iyilk) balık tutma biçimiyle (davranış ve tutumla) sınırlıdır. Yine sonucu dilendirmeyi öğreten yardımların iyiliği de bir istismar ve bir kötülüktür. Bir yardım olan iyilik ya da anlam; sizi dilendiren biçime sokuyorsa bu anlam ve biçimlenme kötü oluşun olay ya da devinmesidir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.