- 577 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HOCANIN KÖYÜ
FİKRET BABA’DAN ÖYKÜLER - 13
Bir çok aile gibi onlar da sığınmışlardı Hoca’nın köyüne. Geçim sıkıntısını unutmuşlardı adeta. Ellili yaşlardaki A. karısı B. oğlu C. ve gelini D. ve iki torunu birlikte oturuyorlardı. Daha önce oturdukları semtte geçim derdinden bunaldıklarında bir tanıdıkları tavsiye etmişti Hoca’nın köyünü. Bu köy bizzat kendinin Peygamber (S.A.) soyundan olduğunu iddia eden ve çevresindeki insanları buna inandırmış olan Hoca ve yakınları tarafından planlanmış ve kurulmuştu. Adeta devlet içinde devlet örneği bir yapılaşma vardı burada. Öyle ki bütün işyerleri Hoca’ya çalışır, köye ondan izinsiz giren-çıkan dahi olamazdı. Bir çok da zengini vardı bu köyün. Onların iş yerleri genellikle şehirdeydi. Geliri iyi olanlar adeta vergi örneği paralar ve mallar verirlerdi Hoca’ya. Bu köyde kimse için geçim sıkıntısı söz konusu değildi. Herkesin gereksinimleri Hoca tarafından karşılanırdı. Gerek köydeki iş yerlerinin gerekse zengin köylülerin verdikleri her şeye yetmekteydi. Düzenli de bir yerleşimi vardı köyün. Evler ve caddeler daima planlı bir şekilde yapılırdı. Sürekli de yeni katılımlar olur onlara da tek tip evlerden bir yenisi yapılırdı.
Köydeki her türlü yaşam Hoca tarafından düzenlenirdi. Düğünlerin, bayramların hatta cenaze törenlerinin şeklini bile Hoca belirlerdi. Gençler adeta çocuk denecek yaşlarda sade ve dini törenlerle evlendirilirlerdi. Ve bu köy Türkiye’nin en büyük şehrine bağlı göz önünde ve herkesin nasıl bir yer olduğunu bildiği bir köydü.
A.nın evinin kapısı çalındı akşam vakti. Kapıya gelen, Hoca’nın adamlarından biriydi.
‘’ Hayrola; ne var efendi ? ,diye sordu A.
‘’ Hoca efendi seni görmek ister. Hadi hemen gidelim ! ‘’ der heyecanla kapıya gelen adam.‘’ Hayırdır akşam akşam ? ‘’
‘’ Hayırdır elbet ! Hiç Hoca efendinin hayırsız işi olur mu ? ‘’ Hemen ceketini sırtına alıp adamın peşine koyuldu . Biraz sonra Hoca’nın huzuruna geldiler. Eski zaman dervişlerini andıran kılık kıyafeti ile adeta tahtı andıracak döşeğinde karşıladı Hoca adamı. Hocanın karşısında diz çöküp oturdu A.
‘’ Buyur Hoca Efendi. Beni emretmişsiniz. ‘’ Kocaman renkli taşlı tesbihini ahenk içinde keyifle çekiyordu Hoca.
‘’ Estağfurullah. Buyruk Allah’dandır A.efendi. O ne buyurursa hayır buyurur. ‘’
‘’Amenna Hoca’m amenna. ‘’ Hoca’nın her dediğini, diyeceğini tasdik etmeye, uygulamaya, rıza göstermeye hazır olduğu eğik duran başından belli oluyordu adamın. Hoca adamın bu halinin tadını keyifle çıkartmak istiyordu şimdi. Uzun, alacalı sakallarını sol eliyle sıvazlarken, adeta bu konuşma sonunda elde etmesi muhtemel ödülün hayâlini gözlerinin önüne getirmiş gibiydi. Kasvetli bir şekilde, ses tonunu daha bir anlamlı kılmaya çalışarak, sanki göklerden inen buyruk sesi gibi olmasına özen göstererek konuşmaya başladı :
‘’ Dün gece bana gelen buyruk sizinle ilgiliydi. Öyle ki senin kızın mübarek edildi ve benimle nikâh edilmesi emrolundu. ‘’ Şaşırdı adam. Uzunca bir süre sustu. Duyduklarının doğru anlayıp anlamadığını kendi içinde tartıştı. Bu köye sığınalı kısa bir zaman olmuştu. Burada hiçbir yanlışın olmadığına ve olamıyacağına inanmıştı. Ama Hoca’nın söyledikleri her şeyi allak bullak etmişti şimdi. Az önceki uysal hali birden tersine döndü, yerini isyana bıraktı.
‘’ Ama Hoca’m nasıl olur ? Benim kızım evlidir. Eşiyle birlikte yanımda oturmaktalar.Dinen de nikahları kıyılıdır. Siz İslâm dinini temsil eden, bize de İslâm’ı öğretmeye çalışan, O’na uygun yaşamamız için bize yol gösteren, bize örnek olan, Peygamber (S.A.) ‘imizin soyundan olduğuna inandığımız, muhterem bir zatsınız ! Nasıl olur da böyle şeyler düşünebilir, bizden de buna uymamızı isteyebilirsiniz ? Şu anda bütün inandıklarımın içimde eridiğini, yok olduğunu, dehşete düştüğümü söylemek istiyorum ! ‘’ Hoca , bu ağır sözlere bile tepki göstermeden, sakinliğini koruyarak, istediğini elde etmekte kararlıydı.
‘’ Hikmetinden sual olunmaz Allah’ın güzelliği de burada işte. Çoktan evlenip böyle bir şansı, mübarek kılınan bir zat ile evlenme ve Peygamber (S.A) soyundan bir mübarek evlât doğurma şansını kaybetmiş gibi görünen senin kızına , öyle bir şans buyuruyor ki ; bir günlüğüne de olsa benimle nikâh olabilecek. Belki de bu günün armağanı olarak bir de bebek dünyaya getirecek. Üstelik bu bebek, Peygamber ( S.A.) soyunu temsil edecek. Bundan daha hayırlı, daha mübarek bir iş olabilir mi ? ‘’ Şaşırdı kaldı adam. Bizim dinimizde böyle şeyler var mıdır ? Bizim inandığımız Allah, böyle şeyler ister mi ? Farkında olmadan din mi değiştirmişlerdi yoksa ? Yanıt bile vermeden kaçarak uzaklaştı oradan. Evin yolunu nasıl bulduğunun bile farkında olmadı. Ertesi gün ,evdekilere Hoca’nın söylediklerinden ve istediğinden söz etmeden önce köydeki yaşam ve Hoca hakkında daha fazla bilgi aldı komşularından : Hoca daha önce köydeki bir çok genç kız ile dini nikah kıymış, her birine ayrı evler tahsis etmiş. Öyle ki iki katlı her evin üst katında eşi, alt katta ise o eşin ailesi otururmuş. Üst katta oturan eşler pek sokağa dahi çıkmazmış. Bu eşlerin sayısının ise 17-18 dolayında olduğu ve genelde çokca doğurmaları ,bu şekilde kendilerinden olan çocukların sayısının hızla artması ve dine hizmet amaçlanıyormuş.
Hoca tarafından kızının kendine getirilmesi ve geçici nikâh kıyılarak kısa süre kendisi ile kalması için sıkıştırılan adam sonunda damadına bundan söz etmeye karar verince, damat çıldırdı, deliye döndü:
‘’ Biz geçim derdinden bu köye ve Hoca’ya sığındıysak namusumuzu şerefimizi kaybetmeye de katlanacak değiliz herhalde ! ‘’deyip birlikte konuyu jandarmaya açmaya karar verdiler. Çok dindar görünen, kendisini insanlığa ve dine hizmete adadığını iddia eden Hoca efendi kötü amaçlarına pes etmeyen bu insanların evlerine ve üzerilerine kurşunlar yağdırdı .Daha önce bir çok kişinin yanlış inanç uğruna, geçinebilmek uğruna her türlü baskı ve sapıklıklarına boyun eğip alet olmasından sonra, kanuna ve yasalara sığınan bu insanlar sayesinde Hoca efendi yakalanıp lâyık olduğu gibi hapse gönderildi.
Ardından halâ onun Peygamber ( S.A) soyundan gelme, çok mübarek bir zat olduğunu, onun her söylediğinde, her yaptığında, muhakkak bir hikmet olduğunu, yaptığı büyülerin tuttuğunu, okuma üfleme ile nice hastaları iyi ettiğini söyleyenler çoğunlukta. Ve ne yazık ki en kısa zamanda kendi kızlarına belki de karılarına nikâh teklif etmesini şeref kabul etmeye hazır olarak beklemekteler.
( Böyle bir Hoca’nın varlığına, yaşadığına, yakalanıp hapse atıldığına, kısa sürede serbest kalarak aynı saltanatı sürmeye devam etmesine ne yazık ki tanık olduk. Daha tanık olmadığımız, nice böyle sahtekârların, bu güzelim dinimizi suistimal ederek insanlarımızı sömürmeye, beyinlerini esir almaya, harap etmeye devam ettiklerini, maalesef hepimiz biliyoruz. )
BİZİM DİNİMİZ KESİNLİKLE EN DOĞRU, EN GÜZEL OLANIDIR. O’NU SUİSTİMAL EDENLER, EN ÇİRKİN OLANLARDIR !
Fikret T...