- 600 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
RUH FIRTINASI...
Hükümlerin mücbir sebeplerle bir varsayımdan öte anlamsızlığı her ne kadar konuşlu olsak da anlamın engin muhteviyatını bitimsiz perdelerle rolün gereği yapılıyor yine adsız bir mecrada peşi sıra koştuğumuz bir gölgeyi fazlasıyla kayıt altına alıp önemsediğimizde.
Önemsizliğin önem teşkil etmesindense önem denen varsayıma atıfta bulunmak ya da neye göre şekillendiriyorsak büründüğümüz koşullu seferberlik.
Bir katsayısı haznesi belki de isyanların tezahüründe ne ise atıfta bulunduğumuz ve tek solukta tükettiğimiz iken türeyen hegemonya hem de batıl bir rotadan bir nota kıvraklığında hayatımıza perde perde inerken.
Korkmak mı korkulası yoksa korkular mı biçim değiştiren. Karanlıktan korkmayla eş değer belki de aşkın vasıflarına yüklediğimiz onca değer ve derken bir mülkiyetmişçesine sahiplendiğimiz hangi izlekse bin bir detayı genelleyip öznel bakış açısını sahiplenen o güruh.
Kimlerin kimsesizliği yine de dökümünü sunduğumuz varlığımızın iç sesindeki onca kıpırtı. Bir teamül belki de bir yanılsama belki de boğuk bir ses yine karanlığın hezimeti ve gün ışığını kıskanan ne çok gölge.
Dalya, deyip odaklanmışken bir sonraki hamleye.
Stop, diyen kameraman belki de gök kubbeden seyrine daldığı biz zavallı faniler ki O bile pişmanlık duyarken bizlerin yalan beyanatlarından ve birbirimizi sırttan bıçaklayıp tüm mert dizgilerini yok saydığımız hayat denen gazetenin.
Çoğalan ama azınlıkta.
Azımsayan ama çoğunluk addedilen.
Yutkunup istifra eden.
Ya da doğurup doğurup bebeğini çöpe bırakan anne adındaki yaratık.
Çocuğunun vücudunu iple dolayıp köprüden sarkıtan bir diğer anne sıfatını kondurmuş insan denen vahşi hele ki babanın bile umursamadığı ve üç beş kişinin telaşla çocuğu kurtarma telaşı.
Belki de…
Belki de sessizliğimi bozduğum şu beyaz boşlukta Tanrı’ya bile itiraf edemeyeceklerimi bir bir sunmak hem de ne için?
Sorular mı sorunsuz yoksa sorunlar mı sorumluluk başlığı altında.
Kağıttan bebekler yaptığım günlerin özlemi belki de her defteri her kitabı sahiplenip çocukluğumdan beri seferberlik ilan ettiğim boş sayfalar dolu yürekler ki…kerelerin bile yetmediği üstelik asla azımsayamayacağım bir sevda müşkülpesent ruhumun ovalarını renkli kalemle işaretlediğim.
Mavinin tonu: Alın size engin bir okyanus.
Pembenin büyüsü: Gökyüzü yine eşsiz.
Siyah: Oldum olası sevmediğim.
Beyaz: Gelinliği andıran o pür-ü pak lehçesi masumiyetin ve meleklerin.
Sarı: Doğduğum gün yakalandığım hastalığın saf kan sarısı ve bir de havuç yemekten sarardığım o yıllar ki neler kondurmuştu insanlar sanki yarına çıkmayacakmışım gibi nasıl da acıklı gözlerle süzerlerdi.
Renkler…Islah olmaz.
Kalem…Hepten rüştünü ispatladı ama gelin görün ki susması da mümkün değil.
Ya ben?
Kim bilir nerelere yolculuk edeceğim bu gün?
Kim bilir hangi hezeyanı konuk edeceğim minicik yüreğime ve sonra da sallandıracağım hayallerimi hem de baş aşağı yine de kambersiz düğün olur mu misali sereceğim yeni günün yeni varsayımlarını ki nasıl da mütereddit bir ruhtan yola çıkıp yine varamayacağım hangi yaka ise…
Sonlanmayan ve solmaya yüz tutmuş ki ikilem yüklü beklentilerimden arsızca taşan hüzün ve mutluluk denklemi ve gün sonunda eşitliğin iki tarafı hala dengede değilken kim bilir nasıl gocunacağım çıktığım varsayımlar iken tereddütsüz ofsayt olacağım ki değil kırk kırk bin fırın ekmek çıksa fırından yine de doymaz gözü sessiz bellediğim aç ruhumun üstelik sükûtu ikrardan değil asaletten doğan bir ruh fırtınası iken…
YORUMLAR
biz insan mıyız
sorgulatan güzel bir yazıydı
kutlarım Gülüm hanım
sevgilerimle
Gülüm Çamlısoy
Sevgilerimle...
Gülüm Çamlısoy
Tek elimden gelen ve yankısız iç sesin zaman zaman sekteye uğradığı anlamsız bir dünya...
Teşekkür ediyorum sayfamı yalnız bırakmadığınız için.
Selam ve saygılarımla dost yüreğinize...
Bilir misin dinmez hüznü kalbine nakşolmuşların fırtınası.
Bilirsin misin öyle kolay yerine gelmez eksiklikler, eksiler...
Kurşun gibi olur-hisseder insan.
Bilirim...
Bilirim yazınca hafifler insan kuş gibi inan ki...
Sen yaz birlikte uçar gideriz bizi üzen kederlerden.
Kanatlanarak..
Sevgilerimle.
Nar-ı Çiçek tarafından 11/14/2016 1:20:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Ve serperiz boylu boyunca son kırıntılarını yüreğin hani olur da güneş batmaz hani olur da derleriz yıldızları tek tek ve adımızı yazarız o gök kubbeye hem Tanrı biz asla yalnız bırakmaz.
Ve susarım o zaman hem de ebediyen hem demem de kimselere bir şey sadece mırıldanırım içimdeki şarkıyı.
Belki de hep susmalıydım ve başlamamalıydım iç sesimin yankılarını serpmek adına beyaz boşluğa.
Sevmek ne güzel hem de bıkmadan yorulmadan ve kırmadan çok çok uzaktan.
Ne zaman dinecek acaba bu fırtına yoksa çok şey mi bekliyorum hayattan?
Sevgimlesin: Hep bil ki elimden gelen tek şey...
Gülüm Çamlısoy
Ne çok yanılgı.
Gitmelerle geçen bir ömür...
Geri dönmeyeceğimi bilip de.
Ve evet: Aslında bir yere gidilmiyor zira söyleyecek çok sözüm var hele ki bir ömür bastırılmış o iç ses ve sessizliğin yoran tınısı.
Gidemem ki hem gitmemeliyim de.
Sevgimle.