Yalnızlık seçim olunca güzel...
Ellerin ceplerinde dolaştırırsın yalnızlığını, bir kış günü yorganın altında, tam da kalbinin üstünde uyutursun. Ellerini ısıtırsın bardağını kavrayarak, çocukluğundan kalma eski bir şarkıyı hatırlar, kırgın bir tebessümle uzaklara dalarsın.
Başa gelmediği müddetçe, yalnızlık ihtiyaçtır çoğu zaman. Dünyayı sessize alıp ruhunun sesine kulak kabartmaktır. İnsanın kendini anlamaya çalışması, başkasına kendini anlatmaya çalışmasından önce gelmelidir ki, bu da emek ister. Yalnızlık ister. İçindeki aynalara doğru yürürken ışıkları yakmaya cesaret, kendine acımasızca incelemek adına yürek ister.
Bazen yalnızlık da usandırır. Biri anlasın istersin. Gözlerine bakınca kaç kez beyninden vurulduğunu, kaç kez başından aşağıya kaynar suların döküldüğünü, sırtında kaç bıcağın saplı olduğunu görsün, anlasın, hissetsin istersin. Hayatın tokatladığı yanağının üzerindeki izleri elinin tersiyle sevsin istersin. Sen kendine sormadan önce "iyi misin" diye soran bir ses, gözlerin dolmadan önce omuzuna elini koyup "anlıyorum" diyen bir nefes istersin.
Bazen yalnızlığına ihtiyaç duymayacak kadar anlaşılmak istersin işte. Dışarda gittikçe büyüyen gürültülü bir dünyanın seni yutmasından korkmayıp, ona tek bir ağızdan "hadi lan oradan" diyebilecek bir ruh istersin.
Yalnızlık zorunluluk değil de, ihtiyaç olunca güzel, ve anlamak anlaşılmaktan geçince anlamlı.
Hepsi bu...
✒T.Y.
YORUMLAR
Yazıyı ilgiyle okudum ve "hayır" denilecek yanı yok tabi ki.Zaten yalnız kalmak başka,yalnız olmak başkadır.Biri "sorunludur" diğeri de bir tercih...
Bu biraz da meydan okuma gibidir,yalnızlık anlaşılır ama sevgisizlik hiç kabul edilemez...