Beni Halil öldürdü
Katil zanlısı Halil Kızmaz: Afyon’lu
1.Maktül Ramazan : İzmir
2.Maktül Tuse Mehmet : Aydınlı
3.Maktül Mehmet Ali : Manisa-Turgutlu’lu
4.Maktül Zülfikar bey: Ankara’lı
5.Maktül Sedat hoca : Afyonlu
6.Maktül ben :Kuşadalı
Her şey Galatasaray-Başak şehir maçını izlemek üzere arkadaşım Adnan’ın mekanına gittiğim o gece başladı. Beldemizin Fotoğraf Sanatçısı Sezgin, Belediyenin Yönetim kademesinden Mahmut ve mekan sahibi Adnan bey ile birlikte maç izliyorduk.
Halil geldiğinde Galatasaray 1-0 galip durumdaydı. Yanıma oturduktan iki dakika sonra sonra maç 1-1 oldu. Daha sonra Başakşehir bir gol daha attı ve macı 2-1 kazandı.
Çok üzülmüştüm. Halil’in uğursuzluğunun bununla kalmayacağını nereden bilebilirdim ki.
Maç esnasında başlayan sohbet de Halil’in bana bakışlarını hiç beğenmedim. Hatta neredeyse beni öldüreceğini hissettim.
Bir kaç defa elindeki küçük tornavidayı göstermesini, ardından bir an tuvalete gitmek üzere kalktığımda tornavida ile etrafımda dolaşmasını o an için önemsemesemde, "Bugün giderken seni ben uğurlayacağım"
demesi daha önceki faili meçhul cinayetlerde hep maktülleri gören son adam olması beni düşünmeye ve tedbirli olmaya sevk etmişti.
Bir müddet sonra Kafeye gelen yine Belediye’de görevli Demir’in kulağıma eğilerek, Ağabey Halil’in senle alıp veremediği bir şey mi var demesi şüpheleremi iyice arttırmıştı.
Aslında her insanın içinde bir katil gizlenmektedir! Katil olabilme durumunu, basitçe çocuklukta yaşanan travmalara bağlamak mümkün değil. "Öyle olsa Halil’in cinayetlerini buna bağlayabilirdim." Çok kötü çocukluk yaşamış biri, günün birinde cinayet işleyebileceği gibi, polis ve kanun adına çalışan bir avukat da olabilir.
Ama Halil’in durumunu bilimsel olarak değerlendirmek zor. O Eskişehir’de Eğitim Enstitüsünde okurken sırf "içinde bir kız arkadaşını öldürme hissi doğduğu için"okulu bırakmış. Şansı biraz yaver gitmiş ve müteahitliğe başlamış.
Dünyada her gün binlerce cinayet işleniyor, ’masum’ bir insan bir katile dönüşebiliyor. Dolayısıyla her insan belirli tetiklemeler sonucu katil olabilir. Her türlü sözle hemen gaza gelen Halil bu durum için biçilmiş
kaftandı.
Eminim Halil kendi içinde çok mücadele verdi katil olmamak için ama sonunda bu tetiklemelere yenik düştü
ve seri cinayetlere bu şekilde başlamış oldu.
Herkesin içinde antisosyal dürtüler vardır. Başkalarından yararlanmak, kendimize ait olmayan bir şeyleri almaya çalışmak, birilerinin kötülüğünü istemek herkesin aklından geçer.
Ancak bazı insanlar bu antisosyal dürtüleri ileri derecede taşır ve dışa vuran davranışlar sergiler.
İşte bizim Halilinde sürekli şiirlerimi kıskanması "Ne var onda, ben senin yazdıklarına şiir
demem, onu ben de yazarım" diyerek bana ait bir şeyi almaya çalışması, sürekli kötülüğümü
istemesi ona ait bazi antisosyal dürtülerdi ve Halil bunları dışa vurmaktan hiç çekinmezdi.
Seri cinayetleri ile ilgili beni kuşkulandıran ilk hatırladığım şey Maktül İzmir’li Ramazan
ile ilgili yaşananlardı.
İzmirli Ramazan fanatik bir Fenerbahçeliydi. Halil ise futbol topunu görse karpuz zannedecek
kadar Futbol bilgisinden uzaktı. Ama Ramazan’ın bu Fanatik halleri onu o kadar rahatsız
etmişti ki. Birden bire futbolla ilgilenmeye başladı ve fanatik bir Beşiktaşlı oluverdi.
Hatta bir Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde, önce şaka yollu tartışmaya başladılar. Bir süre
sonra Halil’in sesinin titrediğini, gözlerinin döndüğünü gördüm.
Ramazan o kadar fanatikliğine rağmen korkmuş olacak ki alttan almaya başladı. Halil ise
maç seyrettiğimiz salonu terk edip gitti. Az sonra geri döndü ve Ramazan’a sarılarak sen
benim ağabeyimsin özür dilerim "öfkeme yenildim" dedi ve barıştılar.
Bizler özür dilemek erdemdir düşüncesi ile o an için onun bu davranışını takdirle karşıladık.
Oysa Halil’in bu özrünün altında kurduğu hain planlar yatıyormuş.
Halil maçtan sonra eve gitmiş oturma odasında kanepeye bağdaş kurarak oturmuş televizyonda
çalan müziği duymadan düşünceleri ile kavga ediyordu. Akşam yaşadıklarını kendince tartıyordu.
Sonra kanepe de uyuya kaldı.
Sabah uyandığında ise işleyeceği ilk cinayetin planlarını kurmaya başlamıştı bile...
Birinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN