3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1538
Okunma
Anadolu’nun uzak bir köyünde öğretmen, dördüncü sınıf öğrencilerinin ödevlerini kontrol etmektedir. Tam kontrol bitmek üzereyken, arka sırada oturan erkek öğrencinin saçında bit görür. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmayan öğretmen, bir an ne yapacağını şaşırır. Koşar adım sınıftan çıkar ve karşı sınıftaki bayan meslektaşını çağırarak yardım ister. Sınıfa giren bayan öğretmen, gözleriyle işaret ederek bit olduğunu onaylar. Erkek öğretmen, olayın şokunu hala atlatamamıştır. Büyük bir öfke patlaması yaşamaktadır. Ona göre suyun sabunun bol olduğu bu devirde, çocuklarda bit bulunması utanç vericidir. Çünkü, kendisi şehirde büyümüş ve biti sadece kitaplarda görmüştür. Yine de erkek öğrenciyi kırmamak adına saçında bit olduğunu söylemez. Babasıyla tanışmak istediğini söyleyerek, okula gelmesini rica eder. Fakat defalarca hatırlatmasına rağmen babayı okula getirtemez. Yine bir gün öğrenciyi tahtaya kaldırır. Bu defa bit çocuğun yakasında dolaşmaktadır. Yavaşça masasının çekmecesinden kibrit kutusunu alır ve çaktırmadan biti kibrit kutusuna yerleştirir. Zafer kazanmış komutan edasıyla, kibrit kutusunu dikkatlice kapatır. Beyaz bir kağıda yerleştirerek güzelce paketler. Öğrenciye, paketi açmadan babasına vermesini tembihler. Çocuk söyleneni aynen yapar. Akşam babası tarladan gelince paketi eline uzatır. Baba, oğlundan küçük bir kağıtla kalem ister. Özenle bir şeyler yazar ve tekrar kibrit kutusuna yerleştirir. Oğluna söylediklerini aklında tutarak, dediği gibi yapmasını tembihler.
Ertesi günü sınıfa giren öğretmen çok şaşırır. Çünkü beyaz kağıda sarılı kibrit kutusu masasının üzerinde durmaktadır. Merakla paketi açar ve kibrit kutusunun içine bakar. İçerisinde katlanmış beyaz bir kağıtla beraber bit bıraktığı gibi karşısındadır. Merakla yazılanları okur. Aynen şöyle yazmaktadır:
Pire itte, bit yiğitte bulunur Hocam.
Bir gün inşallah senin yakana da konar…
Yazan.MEHPARE GÖKÇE