KATİL MELEK-4
Kapının önünde kısa bir an durup derin bir nefes alır. Aslında hem korkmuş hem de tedirgin olmuştur. Ancak sesinin titremesini kontrol edip gayet kendinden emin..
- Kim o ?
- Melek hanım benim Hasan. Çok önemli şeyler oldu. Lütfen kapıyı açın.
Melek ‘’ Kendi ayağıyla gelmiş ölüme salak’’ dedi içinden .
- Gel bakalım Hasan .
Kapıyı açınca Hasan’ın zayıf yüzünün bembeyaz olduğunu gördü. Gereğinden fazla zayıf, avurtları çökmüş, gözleri çukurlarına kaçmış bu adam hepsinden fazla midesini bulandırıyordur Melek’in. Ancak bunca zamandır onu ceset kuryesi olarak kullandığı için bir türlü öldürme zevkini yaşayamamıştı.
Zavallı Hasanı’ ı tıbbi deneyler için cesetleri kullandığına hastane nöbetlerinde ikna etmişti. Bir temizlik personeli olan ve üstelikte bu kadar çirkin bir adam olan Hasan Melek’in ilgisinden öyle memnundu ki ne dese inanıyordu. Üstelik normal bir insanın algı seviyesine göre biraz daha az olan algısı yüzünden Melek gibi yüksek zekâsı olan bir kadın için çok kolay bir hedefti. Onu ikna etmek çocuk oyuncağıydı. Melek Hasan’ı bu araştırma, deneyler sonucunda Tarihe geçeceğine inandırmıştı. Yüzyılın buluşunu beraber yapacaklardı (!)…
Melek Hasan’ı cesetler morga gittikten sonra onları oradan çıkartıp aracına taşıması için kullanıyordu sadece. Evinde neler yaptığını hiç görmedi Hasan. Cesetleri dolaptan alıyor büyük tıbbi atık poşetlerine koyup tıbbi atık kovalarıyla taşıyordu. Hastanenin otoparkına götürüp Melek’in kameraların görmediği bölüme park ettiği aracının bagajına bırakınca görevi bitiyordu.
Bu doktor olayı ile Melek çıtayı çok yükseltmişti. Risk artmıştı. Doktorun cesedinin kaybolmasıyla ortalık fena halde karışacaktı. Hastane kameralarının görüntüleri incelendiğinde eninde sonunda Hasan’ a ulaşacaklardı. Ondan acilen kurtulması gerekiyordu. Kıt akıllı Hasan ilk sorguda her şeyi anlatırdı.
- Hasan hadi ne bekleyip duruyorsun girsene içeri.
- Şey! İçeri mi ? Ayıp olmasın hemşire hanım size ?
- Aa! Hadi ama gir artık . Gel kahvaltı yapalım birlikte. Sende olup biteni anlatırsın bu arada.
- Melek hanım hastanenin her yeri polis kaynıyor. Ahmet doktorun cesedi kaybolduğu için herkese sorular soruyorlar. Seni de çağırırlar birazdan. Ben önceden haber vermek için geldim.
- Peki buraya gelirken seni bir gören oldu mu ?
- Hayır olmadı.
- Buraya geleceğini birine söyledin mi ?
- Hayır Hemşire hanım hiç söyler miyim?.
- Aferin Hasan. Sen çok akıllı bir adamsın
Mutfak kapısına kadar yürüyüp durdu adam. Hasan sırıtarak bakıyordur Melek’ e.. Kendisiyle gurur duyarak kocaman burnunu ve sivri çenesini öne doğru uzatıp göğsünü kabartınca Melek gülmeye başladı.
Hasan utançtan kızarmış yüzünü saklamak için arkasını dönünce Melek eline geçirdiği çaydanlığı Hasanın kafasına geçirdi. Hasan ne olduğunu anlayamadan yere yığıldı. Başından akan kanları gören Melek muşamba masa örtüsünü başının altına koydu. Daha fazla mutfağının kirlenmesini istemediği için hemen dolaptaki insülin iğnelerinden birini aldı ve yüksek dozda Hasan’ın damarına zerk etti.
Hasan yüksek doz yüzünden komaya girer ve hareketsiz yerde kalakalır.
-Az zamanın var Hasan veda et dünyaya..
Yerde yatan Hasan’ın başucuna oturdu ve zavallı adamı dondurma gibi yalamaya başladı. Melek ölü bir adam görmeye dayanamıyordu. İlk defa şeker hastası olduğuna sevinmişti. Hasan için bir ölüm planlasa bu kadar keyiflisini yaratamazdı. Melek şeytani bakışlarını adamın üstünde gezdirirken yine o iğrenç kahkahasını attı.
-Çok çirkinsin be adam .. Ama ölünce sen bile harikasın.
Adamı bodrumdaki özel bölüme taşıdı. Bağırsaklarından kendi çıplak vücuduna kemer yaptı. Oyduğu gözlerini birbirine dikerek kendine düğün kolyesi yaptı. Adamın bütün organlarıyla oynayıp derisinden kendine taç yapmak için hatıra aldıktan sonra mutfaktan getirdiği kıyma makinesi ile işe koyuldu..
Hem doktorun hem Hasanın bütün etlerini kemiklerinden sıyırıp kıyma makinesinden çekti. Kalan kemik parçalarını elektrikli testere ile ufak parçalara ayırıp poşete doldurdu. Bir çocuk gibi eğleniyordu. Kendi kendine konuşuyor ve gülüyordu. O anda yaptığı şeyden çok daha fazla kan donduracak planları, beyninden geçenler onu oldukça keyiflendirmişti.
Kıyma haline getirdiği iki adamı mutfak dolabına uğurlar.
-Hey bakıyorum da pek sıkı fıkı oldunuz. Hadi bakalım siz burada uslu uslu iyice kaynaşın… Hahahhahah … !!
Duşunu alır ve üzerine sıradan bir kot ve tişört geçirip kemik torbalarını arabaya atıp yola çıkar. Kemik parçalarını evinden kilometrelerce uzakta ara sokaktaki bir çöpe atar. Evine doğru yola çıkmışken cep telefonu çalar.
-Efendim Serap .
-Melek abla acilen hastaneye gelmen gerek. Sizin nöbette ölen Ahmet beyin cesedi morgdan çalınmış
-Ne diyorsun ! ….. Nasıl ya! Kim , niye bir cesedi çalmak ister ki. ? Çok şaşırdım.
Melek sinsi sinsi gülümser arabanın dikiz aynasına …
-Bilmiyorum abla. Ama polisler ve idareciler seni bekliyor.
-Neden sadece beni… ?
-Yok abla sadece seni değil. Bütün nöbet ekibini aradık.
Tam iki gün boyunca yoğun sorgular , adliye, savcı derken koşuşturma bitmişti. Melek hiç renk vermeden bu beladan da kurtulmuştu. Sadece Kenan komiser onun çok canını sıkmıştı. Oldukça akıllı bir adamdı. Sorduğu sorular ve şüpheci bakışları onu çok rahatsız etmişti.
Melek sabah gayet mutlu bir şekilde uyanıp bir şeyler yedikten sonra buzluktaki kıymaya dönmüş adamları mutfak masasına koydu. Bir yandan pide içi hazırlıyor bir yandan da kendi kendine konuşuyordu.
- Hasanın hiç kimsesinin olmaması çok işime yaradı. Arayıp soranı olsaydı bir de onunla uğraşacaktım. Hastanede de yarım akıllı Hasan polisten korkup kaçmış diye söylenti yayılmasına ne demeli.. Her şey mükemmel ilerliyor. Artık bu iş bitti.
Melek kıyma olmuş adamlardan gidip pide yaptırıp yola koyuldu. Ahmet beyin taziye evine kucağında pidelerle gitti. Ailesine baş sağlığı dileklerinde bulunup onlarla beraber ağladı.
En kötüsü de Melek tüm bu yaptıklarını normal kabul ediyordu. Kocalarına son göreviymiş gibi görüyordu. İçi kıpır kıpır dı. Şu son günlerde yaşadıkları onu mutluluktan çılgına çeviriyordu. Yaşadıklarını düşününce gece bile uyumuyordu. Melek yavaş yavaş kontrolünü kaybediyordu. Hayalle gerçeği karıştırmaya başlamıştı. Sık sık geçmişe gidip üvey babasının kendisine yaptıklarını düşünüyordu. Daha fazla hırslanıp daha dengesiz davranmaya başlamıştı.
Yatağında kocalarını düşünüp onlarla yeniden yeniden sevişiyordu. Kanlarının kokusunu düşünüyordu. Soğuk tenlerini, iç organlarını hayal ediyordu. Onlardan aldığı deri parçalarıyla yaptığı takıları yatağın üzerine serdi. Hepsini sevdi. Üzerlerine yatıp bir kez daha zevkin doruklarına çıktı. Saatler sonra uykuya dalabildi.
Seslere uyandı. Sabah olmuştu. Kapının zili çalıyordu. Yok birisi kapının ziline yapışıp kalmıştı demek daha doğru olurdu. Sersemlemiş bir şekilde zor zahmet kapıya vardığında seslendi.
-Kim o ?
-Melek hanım ben komiser Kenan kapıyı açar mısınız..?
-???..........
Deniz....
YORUMLAR
Bunu ikince kez okuyorum.
Ve ilk dört bölümün genel değerlendirmesini yapayım kısaca:
- Bu seriye lütfen devam et. Melekler ne halt yaparsa yapsın olaya, kitap diyelim buna, uyuyor.
- İçini başka karakterle doldur. Olayı daha geniş tutabilirsin. Çünkü yazdığın roman tadında.
- Yorumları ve eleştirileri oku ama bildiğini yazmayı unutma.
- Bu seriye odaklan. Bu seri bitince kaleminden daha nice kitap çıkar.
- Ve lütfen kalemindeki ışığı hiç söndürme.
- Ve ve ve yolun her zaman açık olsun.
Den(iz)
Den(iz)
Sevgilerimle...
Den(iz)
Sevgilerimle...
:) çok ağır olmuş bu :) Psikopati derecesinde kritik noktalar.
Ötenin ötesi denemeleri
bu kadar kan nah bu ka :)
Ancak işi fazla dallandırma bence zira Necrofili genelde cesetleri yemekten bir haz almaz onun için farklı bağlar gerek.
Melek bir katil olabilir elbette ama sempatikliğini yitirmemesi gerek.
Klasiğin dışına çıkan işlere devam.
Den(iz)
bu kadar kan nah bu ka :) ... Abarttık mı ne kan işini.. Neyse Melek'te frene basıcaz mesaj alınmıştır..
Sevgilerimle...
Den(iz)
Sevgilerimle...
Bu bölümde sınırları daha da zorlamışsın. Kıyma makinesinden geçirmek, adamların etlerinden etli pide yapmak vs. Ama anlaşılan o ki Melek Hemşire daha önce de morgtan ceset çalmış. Öyle olunca da bu kadar şaibeli bir hastaneden bu kadar kolaylıkla üstelik de bir doktorun cesedini çıkartması, bunu da sadece bir kişinin yardımıyla yapması işin doğrusu sınırları iyice zorlamış.
Biraz Hannibalvari bir kurguya dönüşmüş olay ama yine de zevkle okunan bir yazı.
Devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Den(iz)
Aslında Melek haddini aştı. Bakalım neler olacak.. İlk yorum sizden .. İyi ki varsınız değerli hocam.
Teşekkürler..
Sevgilerimle...