- 695 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
NASIL BAŞLARSA...
Sessiz sakin bir adam olarak tanınırdı çevresinde.Saman alevi gibi parladığı olurdu.Ama çok uzun sürmezdi.Bir nefes sonrası,biterdi bu ruh hali...Yine sarılırdı çevresindekilere hiçbir şey olmamış gibi.
Kendi halinde,ailesinin geçimini temin için uğraşıp durur,verirdi hayat mücadelesini.Na merde muhtaç olmamak için çabalar kendisini fedaya mecbur hissederdi.Önceliği,ailesi sonra kendi gelirdi.
Bu anlayışla orta yaşı geride bıraktı.Belki sıkıntı çekti,zorlandı ama kimseye belli etmedi bu halini.
Gücü nispetinde okuttu çocuklarını.Büyüdüler ve evlendiler.İleriki yaşamın çanları çalmaya başlamış,hüzünlü geleceğinin habercisi olmuştu yalnızlığı...Yaptıkları,cefası unutulmuştu.Sanki bir ihanet çetesinin tam göbeğindeydi.İnzivaya çekilmiş gibi işinden döndüğünde kendisine tahsiz edilmiş yeri belli koltuğuna oturur kendi iradesi dışında seçilmiş olan tv kanallarını izlemeye mahkum edilmişti.
Bittiğini, tükendiğini artık bir hiç olduğunu anlıyordu.Gerçi farkındaydı daha önceden de ama yuvayı kurtarma uğruna dayanmaya çalışıyordu.Bir takım şeyler eksik de gitse...Oysa o seviyordu.Aşıktı...İnsana,doğaya...Anlaşılamadı...Derin bir boşluk içinde kalmış,duygularını şiirlerde anlatmaya çalışıyordu.Kendince...gücünce...Yüreğinden gelenlerle...
Bahar erken gelmişti.Gerçi kış da olmamıştı 2014 İstanbul’unda...Bir gün batımında,sahilde bir cafeye oturmuş düşünceler içinde çayını yudumluyordu.Dalgaların kıyıdaki kayalara vurup geride bıraktıkları köpükleri seyrediyor seslerini dinleyerek eritiyordu zamanını bir bardak çaydaki şeker gibi...Yan masada kendinden biraz küçük en az kendi kadar düşünceli bir bayanla göz göze geldiler...Diller susmuş gözler çok şey söylüyordu konuştular...Belli ki aynı yolun yolcularıydılar.
Bu buluşmalar tekrarladı. Daha da samimi olmuşlardı.Paylaşıyorlardı.Ortak noktaları çoktu.Veya öyle görünüyordu.Samimi, hoş, içten bir bayandı.Sıcak bir duygusal ilişki içine girdiler.
Öyle zannetti adam.Haftalar geçmiş, rutin görüşmeler devam ediyordu.Huzur bulmuştu adam.Hep görüşmek istiyor,sanki hayatında vazgeçilmezi olmuştu.Haftalar sonrasında anlaştıkları cafe’ye gittiğinde yalnız gidip yalnız dönüyordu.Yoktu...Habersiz çekip gitmişti...Günlerce sürdü bu durum.Bekledi adam hep.Ne varki ne kendisi ne de bir haber yoktu.Anladı ki o da bırakıp gitmişti...Beklemek artık beyhude idi.Kesmişti ümidini...Kısa bir süre içinde yaşadığı mutluluk anılarının vazgeçilmezi olmuştu.
Anladı ki yine yalnızdı o...Ve güvenmenin inanmanın hüsranını yaşıyordu..Kaderiydi..Böyle yazılmış böyle yaşayacaktı...
Refik
21.03.2014
İstanbul
YORUMLAR
Habersiz nedensiz çekip gitmeler olmamali arada dostluk varsa insan kendinden önce karşınsındaki insanı da düşünmeli üzülür merak eder diye...eğer gitmek zorundaysa mecbursa bunu uyğun bir dille izah etmeli.ama benim düşüncem başlayan hiç birşey bitmemeli.anlamlıydı .saygılarimla...
-/-keskinsirke-/-
Saygılarımla .