KATİL MELEK-3
‘’ Ne sürdün sen Melek ? Ah canım beğenmedin mi kokumu ? Hımm sana bir hediyem var tatlım bakalım beğenecek misin ?. ‘’ der içinden.
Adamın yüzünü kendisine doğru kaldırmasını fırsat bilip çenesinden kavrayıp ani bir hamle ile enjektörü doktorun şah damarına batırır ve ilacı verir. Adamın kendisiyle mücadele etmesi ona apayrı bir zevk verir. Adamın ellerinde can vermesinin heyecanı hiçbir şeyde yoktur. Melek nefes nefese doktorun soluğunun kesilmesini izler.
İşte sonunda dehşetle açılan gözleri öldüğü sırada öylece kalmıştır. Yüzünde donup kalan bu kan donduran ifade Melek te aşırı bir seks isteği doğurmuştur. Ölü adamın dudaklarından uzun uzun öperek ona aşkını anlatır. Kocasına deli gibi aşık olur. Adamın yüzünü defalarca yalar. Akan salyalarını silerken kendini toparlamaya çalışır.
Şimdi akıllı davranıp bir senaryo bulması gerekmektedir. Birden bağırmaya başlar
- Doktor bey doktor bey … ! Eyvahh yetişin, koşun .Doktor ölüyor …!!!
Nöbetteki diğer hemşire uykundan sıçrayıp gözlerini ovuşturarak servise gelir .Bir yandan Siyah saçlarını tepesinde toplamaya bir yandan ayılmaya çalışır. Esma hemşire gözlüğünü de gözüne takıp merakla ve telaşla sorar.
-Melek abla ne oluyor Allah aşkına ?
-Esma koş defibrilatörü getir. Acil ekibini çağır .Resüsitasyona başlıyoruz.
O sırada yemekhaneden gelen Gülsüm hanım servise gelir.
-Ne oluyor burada hemşire hanımlar..?
-Gülsüm hanım koş Esmaya yardım et. Doktor öldü.
-Nee ..? Abooo ne yapcaz şimdii .Yazıkkkk…
-Aptal aptal konuşup durma da hadi koş .
Bu arada Melek doktorun cesedini yakınındaki boş yatağa taşımıştır. Enjektörlere Atropin ,
Adrenalin ve özellikte Sodyum bikarbonatı çekmiştir. Eğer canlandırma sırasında bu ilacı verirse otopsi sırasında kanında çıkması hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Çünkü canlandırma sırasında kullanılan üç ana ilaçtan biridir.
Bu arada acil ekibi gelmiştir. Acil doktoru hemen yatak başına geçip hastası entübe etmiştir. Ve resüsitasyon başlamıştır. Defibrilatör bir iki deneme sonuç vermeyince 360 jule getirilmiştir. Doktor seslenir.
-Açılın .Çakıyorum. ( yatak kenarları metal olduğunda defibrilasyon sırasında hiç kimsenin temas etmemesi gerekir. Aksi takdirde elektrik çarpması olabilir)
_ Doktor bey 1 mg dan beş atropin , 1 mg dan 7 adrenalin, 2 sodyum bikarbonat İ.V. (damar yolu) yoldan verilmiştir. Şimdi ne yapıyoruz.
Bunu diyen Melek içindeki heyecanı bastırmak için sürekli işiyle meşgul olmaya çalışır. ‘’ Sen benimsin kocacığım .Asla geri dönemezsin. Zavallı beynin gereğinden fazla oksijensiz kaldı. ‘’ diye içinden konuşmaya devam eder.
-Melek gel buraya
-Baba lütfen bana zarar verme. Ben bu gün hiçbir şey yapmadım.
-Evet Melek bu gün çok uslu bir kızdın ve ben seni ödüllendireceğim
-Baba ne olursun ..!!
Melek salya sümük ağlarken üvey babası keyifle sırıtarak küçük kızın tenini okşuyordur.
-Melek bugün seninle yeni bir oyun oynayacağız
Ağlamaktan ve korkudan hali kalmayan küçük Melek sessizce
-Ne oyunu .?
İri yarı vücudunu iyice Melek’ e dayayan üvey baba onu kendine iyice bastırarak
-Sen benim gelinim olacaksın. Bak sana bir gelinlik aldım.
Elinde tuttuğu beyaz dantelli elbiseyi kıza kahkaha atarak uzatır.
-Hadi bunu çabuk giy. Karşımda soyunmanı istiyorum.
Melek söyleneni titreyerek yapar. Ağlamasına engel olamayan küçük kız yalvarmaya devam eder.
-Baba bunu giyince bana zarar verme. Beni dövme yalvarırım.
-Ağlamayı kes ve bana kocacığım de. Seni seviyorum de. Çok yakışıklısın de
Zavallı Melek dudaklarını öyle ısırır ki ağlamasını durdurmak için kanar. Zorlukla babasının dediklerini yapar. O gece üvey baba o gelinlikle Melek’ e defalarca tecavüz eder. Melek o geceyi diğerlerinden ayrı bir yere koyar. Çünkü en çok aşağılandığı dövüldüğü ve canının yandığı gece o gecedir.
-Melek hemşire nereye daldın ?
Acil doktoru Mehmet bey ona şaşkın bir ifadeyle bakıyordur.
-Şey çok üzüldüm doktor bey. Ahmet beye baksanıza …. Ağlamaya başlar.
-Ekip dağılmak yok; der doktor. Haydi bakalım arkadaşımızı yaşatacağız.
Tam bir saat süren Canlandırma çabası sonuçsuz kalmıştır. Melek artık yeni kocasıyla evlenecektir. Ekipteki herkes ağlar. Yoğun bakım hastane personelinin akınına uğrar. Melek bu kadar ilgiden tedirgin olur. Yanlış eş seçtiğinin düşünmeye başlar. Sabaha kadar başhekim ,polisler, savcı herkes hastaneye gelip gitmiştir. Ahmet bey morg da her ziyareti kabul etmiştir. Ertesi gün nöbet çıkışı Melek morga kocasını ziyarete gider. Ortalıkta kimse yokken buzluktan Ahmet’in cesedini çıkarır Onu öper koklar bütün teninde elleriyle gezinir.
-Bekle beni geleceğim der kulağına fısıltıyla….
Birkaç gün sonra tüm yasal işler bitince Melek her zaman ki gibi cesedi hastaneden çıkarmayı başarır. Geniş bagajı olan aracıyla evine getirir. Özel garajına aracını sokup Ahmet’i bodrumda ki düğün evine götürür. Bu oda tıpkı bir hastane morguna benzemektedir. Burada bir otopsi için gereken her şey vardır. Cesedi özel olarak tasarladığı metal yatağa yatırır.
Önce cesedin çıplak teninin her noktasına dokunur. Okşar , sever… Sonra kendisi de soyunup onunla kendince çılgınca sevişir.
-Hadi sevgilim hadi sev beni . Aşkım sana deli oluyorum. Birazdan bütün uzuvlarını kesip seni parçalara ayıracağım. Sevgilim senin bütün parçalarınla ayrı ayrı sevişeceğim. Dilini ve penisini kesip pişireceğim. Artık içimde senden bir parça olacak. Sen hücrelerime işleyeceksin ve beni asla terk edemeyeceksin.
Cesedin üzerinde çıplak bir şekilde yatarken bunları anlatıyor ve histerik kahkahalar atıyordu. Melek artık kendinden geçmiş bir şekilde inliyor orgazmın doruklarında geziyordu.
-Aşkım.. ooh hadi ama bu halde bana vuramıyorsun değil mi? Canımı yakamıyorsun değil mi? Ben senin gelininken yaptığın işkenceleri artık ben yapacağım.
Çıplak şekilde odanın içinde gezinip bir sigara içer ve cesedin üzerinde söndürür. Sonra özel aletlerle adamın derisini yüzmeye başlar .Derinin altında kan ve et göründükçe heyecanı daha da artar. Artık bu işte öyle uzmanlaşmıştır ki bütün deriyi yüzmesi sadece yarım saat sürer.
Kendi üzerine sıçraya kana bakar. Çıplak göğüslerindeki kanı parmaklarıyla sıyırır ve yalar.
-Hımm tadın da çok güzelmiş sevgilim. Pişirince daha lezzetli olacaksın eminim.
Melek cesedin ellerini üvey babasına benzettiği için onları kesmeye koyulur. Özel aletler yardımıyla önce ellerini sonra bacaklarını , ayaklarını derken bütün vücudunu saatlerce uğraşarak parçalar.
Çıkan kemik sesleri. Ortaya dağılmış organlar ,kan ve koku onu zevkin en doruğuna çıkarır.
Eline aldığı kalbe bakarak
-Bak sevgilim artık kalbin benim. Hani derler ya sonsuza dek kalbim senindir. İşte bu öyle bir şey. Biz biriz. Bu bizim düğünümüz bitanem.
Melek bütün iç organlarını mıncıklar, sever, bazılarını parçalara ayırır. Vücudun her yerinden bir parça alıp küçük parçalara ayırıp doğrar. Bu özel bölümde duş alması içinde bir banyosu vardır. Duşunu alır . vücut parçalarını bir tabağa koyar ve üst kata çıkar. Kalan parçalarla ne yapacağına daha sonra karar verecektir. Çok yorulmuştur. Neredeyse sabah olmuştur. Elindeki tabağı gülümseyerek buzdolabına koyar ve gidip yatar.
Kapıyı her kim çalıyorsa neredeyse kıracaktır. Daha bir saat bile belki uyumayan Melek çok sinirlenir. Üzerine sabahlığını geçirip kapıya doğru yönelir. Ama ya onlarsa … ???
NOT: Eleştiri ve yorumlarınızı hiç esirgemeyiniz ...
Saygı ve sevgilerimle
Deniz ...
YORUMLAR
Merhaba,
Yazmak birikim ve farklılıkla donanınca okur da etkileniyor elbet ! Devinim içindeydi kurgu,bu nedenle sevdim ! Eee kalem de cesurca yazmış ! Öyküye ilgi okudukça artıyor! Farklı fanteziler yer yer heyecan
yaratıyor ! Vayyy! denilen sahneler var ! Genç arkadaş tuttum bu kalemi haberin ola !
Teşekkür ederim selamlar !
Den(iz)
ciddi manada sağlık eğitimi ve/veya o alanda araştırma yapılmış ki terimler oranlar vs bunu gösteriyor...benim bu yazıdan ziyade devamında neler olacağına dair merakım var...çünkü parçalar nasıl birleşecek , esas maharet orada gibi geliyor bana...
Den(iz)
sevgilerimle...
Den(iz)
Sevgilerimle..
Sevgili Deniz.
Özellikle bu bölüm için herşeyden önce cesaretini kutlamak istiyorum.
Bir bayanın kolay kolay yazamayacağı bir bir bölümdü ama daha önce de dediğimiz gibi ''O öyle düşünür, bu böyle eleştirir '' diye düşünürsen hiç bir şey yazamazsın. Kısaca kendini dinleyip kendi kararlarınla yazman güzel olmuş.
Şimdi eleştirilere geçeyim:
Birincisi anlatımda şimdiki zaman yerine geçmiş zaman kullansan daha doğru olur kanaatindeyim. Mesela '' Esma hemşire gözlüğünü de gözüne takıp merakla ve telaşla sorar.'' Bu cümlede ''Sorar'' yerine ''Sordu'' daha doğru olmaz mı? Çünkü bir öykü anlatıyorsun. Bir senayoyu canlandıracak sanatçıya ne yapması gerektiğini anlatmıyorsun.
İkincisi: Yaklaşık hiç birimizin bilmediği tıbbı terimler ile ilgili yazının sonunda bir açıklama olması güzel olurdu. Bazılarını yazının gelişinden anlasam da hepsini anladığımı söyleyemem
Üçüncüsü. Melek hemşire cesedi çok kolay çıkarmadı mı hastane morgundan? Orada biraz daha ayrıntıya girip şöyle kalplerimiz hoplatabilirdin ''Aha da yakalanacak '' diye
Dördüncüsü Anlaşılan o ki Melek hemşire bu işi daha önce de yapmış. O halde en azından daha sonraki bölümlerde aynen babası ile yaşananlara geri dönüş yaptığın gibi bu olayı ilk kez yaptığı ana da dönüş yapmalısın derim.
Ve beşincisi. : netice olarak morgdan çıkan doktorun tekrar morga dönmesi lazım. Derisi yüzülmüş, elleri kesilmiş bir vaziyette mi dönecek o ceset morga geri? Ya da dönmeyecek mi? Yani olayın devamında biraz zorlanacaksın gibi gelmeye başladı bana.
Ama?
Ama herşeye rağmen zevkle okudum ve beğendim. Zaten beğenmediğim yazılara bu kadar uzun yorum yazmam )))))))))
Devamını sabırsızlıkla bekliyor ve hız yapma diyorum. Adamı öldürmesi ile derisini yüzmeye başlaması beş dakika sürmedi. Yavaşşşş
Selam ve sevgilerimle.
Den(iz)
Vaktinizi ayırdğınız için teşekkür ederim..
saygı ve sevgilerimle...
sami biberoğulları
Den(iz)
sevgilerimle...