Çikolatalı Pasta
Çikolatalı Pasta
-Yok kardeşim satın burada neyiniz varsa, gelin bizim oralara. Nedir bu böyle ya İstanbul’un tadı tuzu kalmamış artık.
-Öyle demeyin canım. İstanbul gibisi var mı hiç?
-Belli belli, onun için 10 dk. Yolu 1.30 saattir hala bitiremedik.
-Geldik merak etme. Sizi öyle güzel bir yere götürüyorum ki eminim çok beğeneceksiniz.
-Şu an da demli bir çay ikram eden her yer bana güzel gelir bundan emin ol. Oğluma da çikolatalı pasta tabi ki.
Arabayı kapanmış olan AVM dışına park ederler. Gece 02.00 ye kadar açık olan ünlü bir kafeteryaya doğru iki aile yıllardır görüşememişliğin verdiği özlemle şakalaşıp yürürken, misafir çocuğun jöleli saçlarını okşayarak bozar.
-Demek sen çikolatalı pasta seviyorsun ha. O zaman sana en büyük ve en süslü çikolatalı pastayı isteyelim. Tamam mı yakışıklı?
Onlar hep beraber içeri girerken, çocuk elleri ile önce saçlarını düzeltir, sonra içeri girer. En güzel masaya otururlar. Ev sahibi gibi garsona el eder İstanbullu. Pire gibi de yanında biter garson.
-Ne emretmiştiniz efendim?
-En güzel çikolatalı pastanızdan istiyorum. Sonra da birer demli çay getirin hepimize. Devamını çayları yudumlarken söyleyelim olur mu?
-Hemen Efendim.
Çaylar ve çikolatalı pasta gelir. Pastayı görünce, herkes çikolatalı pasta istemeye karar verir. Diğer pastalarda gelir. Bir süre konu pasta üstüne olur. Oysa az önce İstanbul yaşanılmaz bir memleket olmuştu. Tam o sırada!
Zııırr cep telefonu. . .
(Abi, haberleri dinledin mi? Üç tane canlı bomba yakalanmış, ikisini de senin gideceğin AVM taraflarında yakalamışlar. Aman dikkat et.)
-Öhö öhö öhh
-Ne oldu? Dur sırtına vurayım, çay kaçmıştır.
Aniden kulakları sağır edecek siren sesleri ile alarm sesleri birbirlerine karışmaya başladı. İstanbullu cebine baktı bir 10 TL, bir de 200 TL. Parası olduğunu gördü. Büyük ihtimalle ölebilirdi, kimsenin hakkı üzerimde kalmasın dedi. 200 TL. Çıkardı cebinden acele ile masaya bıraktı. Acele edin çabuk olun çabuk.
AVM’nin kapıları açılmış bütün çalışanlar “İMDAAATT” “KURTARIN” diye bağırarak dışarı çıkıyorlardı.
Gelen misafirin çocuğunu kucakladığı gibi peşlerine katıldı, diğerlerine de arkasından gelmelerini söyledi. Bir süre böyle gittiler. Sonra önünde bağırıp koşan kadın kendisine dönüp sordu.
-SİZ NEDEN GELİYORSUNUZ Kİ, BİZ BURADA TATBİKAT YAPIYORUZ.
Olduğu yerde kaldı.
Davi/ 22.10.2016
YORUMLAR
Daha öncede bir şiiriniz vesilesiyle belirttim sanırım
İstanbul şiirlerde, şarkılarda hakiki değerini koyar önümüze
Yinede boğazın iki yakası inci gerdanlık derim naçizane
Ne çare ki o kadar büyüdü, kozmopolit bir kentin önemli bölümü için İstanbul demek doğal ve tarihsel kimliği yansıtmayabilir
Dediğim gibi Yahya Kemal İstanbulunu bulmak zor
Geçim derdine düşmüş vatandaş ne anlasın boğazdan
O kendi boğazının derdinde
Hep derim
Boğazda yenilen simidin içilen çayın sofrayı şahane olması dingin bir ruha sahip olmaya bağlı, dingilleştirilmiş bir hayat sürmeye değil
Kafa problemlerle dolu ve gelir düzeyi kişiyi simide ve çaya talim ettirirse kişi boğazın kıyısında o ruhani iklimi yaşayamaz
Hali vakti az çok yerinde ya da dışardan İstanbulu gezmeye gelen zevkine simidini yiyip susamlarını da martılara serpiyorsa tat alabilir boğazdan
Nihayet
Çikolatalı pasta nefasetinde yazınızı tebrik eder
Nicelerini dilerim
Her dem saygılarımla hanımefendi...
günün kazananı yüklü bahşişle garson.üzerine güzel bi de çukulatalı pasta ısmarlamıştır kendine.her zaman ki tadında.tebriklerimle...
kibritçikızınkibriti
yazının adı da
yazarı da içimizi hep ısıtır
Özlemiştim çok öykülerinizi
sevgiler
Davidoff
Varlığın bile güzel.
Teşekkür ederim.
Yazılarınızı özlemiştik sevgili Davidoff.
Giriş, gelişme ve sonuç ki asla sonlanmasını istemediğim bir yazıydı kıymetli kaleminiz iken vesile olan.
Kutluyorum tüm yüreğimle.
Sevgi ve selamlarımla...
Davidoff
Gerçek bir hayat hikâyesinin, küçük de olsa kurgudan geçirilmiş şekli ile karşınıza çıkmış halidir bu yazı.
Kısacası '' Ah İstanbul ah."
Teşekkür ederim Değerli Arkadaşım.
Yazinin ismi zaten yetiyor kendine çekmeye.. aslinda cok da guzel bir ironi vardi yazida. Ama gel gör ki, ben de tam bir cikolata canavari olarak, bir haber okumuştum, aklim ona gitti. "Kakao ağaçlarının sayıları azalıyor, yakında tükenecek" gibi bi yazıydı. yani tabi ağacın tükenmesi nasıl oluyor onu anlayamadım, cok anlamaya da uğraşmadım. Markete gidip birkac paket bitter cikolata aldim:/ yani bilmiyorum tabi, bir siren sesi duysaydim muhtemelen markete değil, çıkışa doğru koşardım:)
Oykusaticisini okumak hep güzel hisler bırakıyor okuyucuda...
Davidoff
Kâr kârdır.
Teşekkür ederim bu güzel yorumun icin.
Sevgimle.
Şimdi durum şu: Oğlum hasta ve evde mahsurum.. Onunla ilgilenmek zorundayım. Şu anda uyuyor da yazabiliyorum.Yalnız sizin yaptığınız vicdansızlık yani. Şimdi ben ateşli çocuğu kime bırakıp da gidip çikolatalı pasta alıcam. Ayıp yahu. Sayın yazar hepimize pasta borcunuz var bilesiniz. Neyse ki pasta tadında sevimli bir hikaye sundunuzda affettik sizi...
Sevgilerimle...
Davidoff
Merak etmeyin çocukla hastalıkları buyuklerden çabuk atlatirlar.
Yorum için sag olun.
Ne yapalım kısmette pasta dağıtmak varsa, onu da yaparız.
İçinde çikolata olan yiyecekleri severim.
Sizin yazılarınızı severek okuyorum ama
çikolatalı pasta da çekti beni. İlk sizin öykünüzü seçtim okumak için.
Durum, olay ne yazık ki hepimizin başına gelebilecek türden.
Çıktığımız bir yerde böyle bir haber alabiliriz.
Sonuç sürpriz oldu. Gülelim mi ağlayalım mı diye
iki ara bir derede kalınan bir durum.
tebrikler,
tam benim sevdiğim öykü türü
kısa ve güzel..
tebrikler
sevgiyle..
Davidoff
Beğenin için teşekkür ederim glenay.
Laf aramızda. Bayanlar kesin pasta tarifi sanıp sayfaya gelmistir :)
Ne demeli yav!...
Çok güldüm gerçekten.
Aslında ağlanacak halimizedir güldüğüm.
Davidoff
Çok haklısınız BTH.
Bu yazı aslında bir arkadaşımın başına gelmiş gerçek bir yaşanmışlıktır.
Ben sizlere sadece kendi kalemimden bir şeyler katarak aktardım o kadar.
Teşekkür ederim.
'Çikolatalı Pasta' kulakta görüntüde ve damakta bir nostalji tadı bıraktı bende. Ah nerede o eski pastaneler nerede o tadı damaklarda kalan o nefis pastalar ve nerede o buram buram çay kokan çaylar..Ve asıl her şeyin gerçek tadını ve değerini bilen o özel insanlar...
İsim yapmış bir pastanede yalnızca bir dilim pasta yirmi beş lira. Bir çay on lira.. Oysa bizde cep delik cepken delik. Karşında aynı duyguları paylaşabileceğin insan arama bile.
Gidelim gitmesine de..Ne bir köyüm ne bir dikili ağacım var. Neyse ki DAVİDOFF gibi bir mucizeyi tanıma şansına sahibim.
Sabah kahvaltımı bu özel pasta eşliğinde yaptım. Binlerce Teşekkürler Yazarım.
Davidoff
Bu nasıl güzel bir yorum böyle? Eskiyi, yeniyi, sıcağı, soğuğu, ağzımızdaki tadı çoktan geçmiş gitmiş çikolatalı pastayı bile geri getirdin. . . Sağ ol.
Var ol.
Teşekkür ederim.
İşte bu...
Çikolatalı pastadan da daha tatlı bir yazı.
Çatalına alıyorsun pastayı tam ağzına götürecekken,
bir de bakıyorsun çataldaki çiğ köfte olmuş.
Şaşırıyorsun.
Götürüyorsun ağzına,bu seferde çiğ köfte yine pastaya dönüşmüş.
Yani demem şu;
Önce tatlı bir giriş,
sonra beklenmedik bir gelişme
Veee...
Sürpriz bir sonuç.
Bunu ancak ustalar yapar.
Selamlarımla...
Davidoff
Değerli Ağabeyim, öncelikle yazmış olduğunuz güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Gerçekten de yazının amacı oydu; Okura 1. Çatalın tadı, 2.Çatalın tadı ve son çatalın tadı ile damakta çikolatalı pasta keyfi beklerken "Bu da ne " dedirtebilmek."
Biz İstanbul'u çok seviyoruz. Hatta inanın, Türkiye'nin çok yerinde İstanbul'u hiç görmemiş, "Ölmeden bir defa olsun görmek istiyorum" Diyen kişileri, aileleri İstanbul'a getirmiş, gezdirmiş bir aileyiz.
Fakat ne yazık ki, neredeyse direksiyona ilk defa oturmuş kişiler bile ehliyet alıyor. Sonra da kazalar peş peşe, yollarda arabaların gitmesi mümkün değil bu birinci mesele.
İkinciye gelince; İstanbul gerçekten artık yaşanacak bir şehir olmaktan çıkmak üzere. Kimin kim olduğu belli değil. Hep aklıma Sunay Akın'ın İstanbul (Bostancı) ile o meşhur yazısı gelir: Bostancı'da eskiden Bostancıbaşılar varmış ya hani, İstanbul'a gelenlere sorarlarmış, "Kime veya neden geldin diye?
Galiba zaman şimdi o zaman.
Yazmış olduğum yazı bir arkadaşımın başına gelmiştir. Ufak tefek düzenlemelerle sizlerle paylaştım.
Tekrar teşekkür ederim.