- 411 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Bütün insanlar filozoftur hatta bazıları daha da fazla!
Dokuz yıl yatılı okumuş,on üç yıl da “ranzada “yatmış bir kişi olarak şu iki kavramı hep sevmişimdir:
Biri okul arkadaşı,biri de asker arkadaşı!
Benim asker arkadaşlarımdan biri de filozof Epiktetos’tur ancak bir kusuru vardır.Benden neredeyse 1900 yaş büyüktür ama bir o kadar da yakın.
Şöyle tarif eder filozofu bu azad edilmiş “köle”:
-Filozof,kendisini dinleyeni Roma valisinden daha özgür kılan adamdır!
(Sanırım buradaki adamlık bir cinse ait vurgu değildir.)
Ya Karacaoğlan’a ne demeli?
“Sevdiğim üstüne dört libas giymiş” türküsündeki şu satırlar tam “bilgece”olmuş:
-Mekteb-i irfandan bir kadem gitme!
Tarihe Roma İmparatoru olarak geçen M.Aurelius da (161-180 ) tam bir filozoftur:
-İnsanın yaşamı düşünün rengine boyanmıştır.
Baktım bunların hiçbiri “felsefeci” değil ama bilgece sözler demişler.Yani birer filozof olarak yerlerini almışlar.
Sonra 15 yıl kadar önce Karl Popper’ın “Daha İyi Bir Dünya Arayışı” adlı kitabındaki şu satırları okuyunca durdum:
-Bütün insanlar filozoftur hatta bazıları daha da fazla!
Anladım ki filozof olmak başka şey felsefeci olmak başka şey(miş).Dağın başındaki bir sade insanın da hayata,ölüme,acıya,sevince dair görüşleri /düşünceleri olması onun filozof olmasına yetiyor.Ama bu “felsefeci” olduğu anlamına gelmez tabi ki.
Sonuçta ne düşünce tarihini okumuştur,ne de felsefe öğretmenidir.
Sanırım bu iki kavramı şu sosyolojik değerlendirmede görüp,anlamak en güzelidir:
-Alim olmak başka şey,arif olmak başka şey!
Bunu,alimin yerine felsefeciyi,arifin yerine de filozofu koyup,okursak konu daha da netleşecektir diyeyim.
-Felsefeci olmak başka şey,filozof olmak başka şey!
En “sıradan” insanda bazen gördüğümüz tam bu derinlik olsa gerektir.Benim azad edilmiş köle arkadaşım Epiktetos gibi.
YORUMLAR
Bir insanı alıp karşınıza konuşturduğunuzda çok şaşırabiliyorsunuz .Bende yaşadım bu anları.Hayat görüşleri toplumsal konumlarıyla öyle uyumsuz olduğunu düşünüyorsunuz önce.Ancak sonraları diyorum ki bu insanın böyle biri olması aslında yaşadığı hayatın bir ödülü.Yani filozof olmak için yaşadığımız hayatı özümsemek yeterli .. Katılıyorum fikrinize. Ancak dediğiniz gibi mesela sağlık alanında iki şey öğrendiniz diye kendinizi tedavi edemezsiniz. Ancak günümüzde öyle çok felsefeci , öyle çok doktor var ki.... .
Saygılarımla...
sabri ayçiçek
İyi akşamlar dileğimle.
Enteresan bir yaklaşım.
İnsanı, derin düşüncelere sevk ediyor cümleler.
''Acaba bende de filozofluk var mı?'' gibilerden hani.
sabri ayçiçek
Kaldı ki bunu başka yerde aramaya da gerek yok! Hani Mevlana,"....her ne arasan kendine ara" der ya..
Merhaba Sami Hocam...
Zihnimden geçen tam da yazdığınız gibi...Siz çok iyi bilirsiniz ki "medrese" ilim yeridir;tekke,zaviye,dergah da "irfan"!
İkisi arasındaki farkı "anlayabilirsek",insanımızı da daha iyi anlayıp/anlamlandırabiliriz.
İyi geceler dileğimle.
Değerli hocam.
Şu yazdıklarınız bence ''Dağdaki çobanın oyu ile benim oyum bir mi?'' Diyen kafaya çok güzel bir cevap olmuş. İnanın bazen dağdaki çoban- üstelik sürekli dağda olduğu için ülke gündemini takip edemediği halde- bek çok düşünür ya da uzman payesiyle aramızda dolananlardan çok daha iyi yorumlar yapabiliyor.
Bu elbette ki insanların daha doğru kararlar verebilmesi için onları dağa gönderelim anlamına gelmez. Aynen sizin de belirttiğiniz gibi ilim elbette şart ama irfanı da atlamamak lazım.
Selam ve sevgilerimle.