- 2593 Okunma
- 14 Yorum
- 3 Beğeni
ADEM İLE HAVVA-NACİ İLE NACİYE ( BİZ ENSEST İLİŞKİ ÇOCUKLARI MIYIZ? ) 1. BÖLÜM
Ana branşım olan tarihin oldukça dışına çıkarak bir şeyler yazmaya çalışacağım. Her ne kadar hatamız olursa Allah affetsin.
Yazdıklarım sadece beni bağlar. Asla bir hüküm vermiyor sadece sesli düşünüyorum. Bu yazıyı okurken bu hususu göz önünde bulundurmanızı önemle rica ediyorum.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hz. Muhammed döneminde henüz ayet nazil olmadan önce Araplarda bir adet vardı: Bir erkek babasının ölümü halinde üvey annesinin üzerine bir elbise atarak ‘’ Babamın malına varis olduğum gibi karısına da varis oldum’’der, üvey annesi ile evlenebilirdi.
Bu durum ile ilgili bir konu peygamberimize iletilince Nisa Suresinin 23. Ayeti nazil oldu.
O ayette mealen: Size (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı. Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kız kardeş kızları, sizi emzirmiş olan (süt) anneleriniz, süt anneden kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz kadınlarınızdan olup, evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Fakat eğer onlarla henüz birleşmemişseniz, o taktirde (onlarla evlenmenizde) sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve sizin sulbünüzden gelen oğullarınızın eşleri (kadınları) ve iki kız kardeşi bir arada (nikâh altında) toplamanız. Geçmişte olanlar hariç. Muhakkak ki, Allah Gafur’dur, Rahîm’dir.
Diyordu.
Biz konumuz ile ilgili kısma bakacak olursak bir erkek annesiyle, kız kardeşi ile, halasıyla, teyzesi ile, anneanne ve babaannesiyle, üvey annesi ile ve süt kardeşi ile evlenemiyor, onunla bir cinsel ilişkiye giremiyordu.Allah yasaklamıştı bu tür evliliği ve cinsel birleşmeyi.
Peki Kur’anın bu açık hükmünü çiğneyenler ne olacaktı? Çünkü Kur’anda bu konuyla ilgili açık bir hüküm belirtilmemişti.
Kur’anı bir anayasa kabul edersek bu anayasa çerçevesinde konunun kanunları da yapıldı ve bu kanuna göre iş bu suçu işleyenlerin cezası duruma göre ya çok feci bir dayak ya da genellikle idam cezası oldu. ( Burada cezanın ayrıntısına girmeyi yersiz görüyorum. Kısaca ağır bir cezası var diyelim.)
Peki o zaman insanlar Adem ile Havva’dan doğarak dünyaya geldi iseler. Yani Hz. Adem ile Havva yaratılan ilk insanlar ise onlardan doğan çocuklar birbirleriyle mi evlendi? Aralarında bir nikah akdi olduğu da şüpheli. Daha doğrusu bilmiyoruz. Eğer oldu ise Adem Peygamber kendi çocuklarının birbirleriyle evlenmesinin nikahını da mı kıydı?
Ve en önemli soru: Tüm bu işler bir Peygamber olan Adem döneminde böyle yürürken yine bir peygamber olan Muhammed döneminde niçin ayet ile kesin olarak yasaklandı?( Ki diğer peygamberler döneminde de yasak ve asla kabul görmeyen bir davranış )
İşte bu sorular zaman zaman düşünen insanın kafasına takılır durur. Evet bizler, haydi bizleri geçtim Allah’ın tüm seçilmiş kulları olan peygamberler hep ensest bir ilişkinin evlatları mıdır?
Bakın şimdi bu meseledeki kafa karıştıran hususta vatandaşın biri bir İslami siteye ne sormuş ve ne cevap almış:
SORU: Hz. Âdem ve Havva’nın çocukları neden evlenmiş,yani kardeş kardeşe nasıl nikah kıyılmış? Bu mümkün müdür, böyle bir şey var mıdır? Bundan kardeşlere nikâh düşer, bunu mu çıkartmalıyız?.. Dinimizde böyle bir şey var mıdır?
CEVAP: Havva anamız hep ikiz doğum yapıyordu. Bunlardan birisi erkek, diğeri de kızdı. Hz. Âdem, aynı anda doğan ikizleri, bir önce veya bir sonra doğan ikizlerle evlendiriyordu. Habil’le beraber doğan kız çirkin, Kabil’le birlikte doğan kız ise güzeldi. Bu durumda Hz. Âdem, Habil’in, Kabil’le beraber doğan kızla, Kabil’in de Habil’le beraber doğan kızla evlenmesini istedi. Fakat Kabil buna razı olmadı, kendisiyle doğan güzel kızı Habil’e vermek istemeyerek kendisi almak istedi.
Hz. Âdem buna müsaade etmedi ve meseleyi Allah’a havale etti. Cenab-ı Hakk’tan gelen emir üzerine her ikisinin de Allah’a birer kurban takdim etmelerini, hangisinin kurbanı kabul edilirse Kabil’in bacısının ona ait olacağını söyledi. Bunun üzerine Kabil bir demet buğday, Habil de bir koyunu kurban olarak takdim etti.
Gökten inen bir ateş Habil’in kurbanını aldı, Kabil’inki olduğu yerde kaldı. Bu durumda Habil haklı çıkmış ve kızı almaya hak kazanmıştı. Fakat Kabil iyice çileden çıkmıştı. Bu hâdise Kur’ân’da şöyle anlatılır:
“Onlara Âdem’in iki oğluna dair haberi hak ile oku. Onlar birer kurban takdim ettiklerinde, birisinin kurbanı kabul olunmuş, diğeri kabul olunmamıştı. Kurbanı kabul olunmayan diğerine,‘Ben seni öldüreceğim.’ dedi. O da, ‘Allah ancak takva sahiplerinin kurbanını kabul eder.’ diye cevap verdi."
“Habil şöyle devam etti: ‘Eğer sen öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi kaldıracak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. Dilerim ki, sen benim günahımı yüklenesin de, cehennem ateşinin ehlinden olasın. Bu da zalimlerin cezasıdır.’ "
“Sonra nefsi, kardeşini öldürmeyi ona kolay ve hoş gösterdi; o da kardeşini öldürüp hüsrana uğrayanlardan oldu. Sonra Allah, kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstermek için, ona, yeri eşeleyen bir kargayı gönderdi. Kabil, ‘Yazıklar olsun bana!’dedi. ‘Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtemedim!’Artık o yaptığına pişmanlık duyanlardan olmuştu.” (Mâide, 5/27-31)
Şimdi… Allah rızası için elinizi vicdanınıza koyun. Bizzat bahsettiğim o İslami Site kendisi bize Maide Suresinin 27 ile 31. Ayetleri arasındaki ayetlerin mealini veriyor. Bu mealde siz Havva anamızın hep ikiz doğum yaptığını,bunlardan birisi erkek, diğeri de kız olduğunu, Hz. Âdem’in, aynı anda doğan ikizleri, bir önce veya bir sonra doğan ikizlerle evlendirdiğini, Habil’le beraber doğan kızın çirkin olduğunu, Kabil’le birlikte doğan kızın ise güzel olduğunu, bu durumda Hz. Âdem’in, Habil’in, Kabil’le beraber doğan kızla, Kabil’in de Habil’le beraber doğan kızla evlenmesini istediğini, fakat Kabil’in buna razı olmadığını, kendisiyle doğan güzel kızı Habil’e vermek istemeyerek kendisi almak istediğini.
Hz. Âdem buna müsaade etmeyerek ve meseleyi Allah’a havale ettiğini, Cenab-ı Hakk’tan gelen emir üzerine her ikisinin de Allah’a birer kurban takdim etmelerini, hangisinin kurbanı kabul edilirse Kabil’in bacısının ona ait olacağını söylediğini, Bunun üzerine Kabil’in bir demet buğday, Habil’in de bir koyunu kurban olarak takdim ettiğini. Gökten inen bir ateşin Habil’in kurbanını aldığını, Kabil’inkinin olduğu yerde kaldığını. Bu durumda Habil haklı çıktığı ve kızı almaya hak kazandığını. fakat Kabil’in iyice çileden çıktığını görebiliyor musunuz?
Yanı kısaca Kabil’in güzel olan kız kardeş kendisine verilmediği için kardeşi Habil’i öldürdüğü sonucuna varabiliyor musunuz Maide suresinin - meali verilen- ayetlerinden? Tabii ki varamıyorsunuz ama asırlar öncesinde biri bakın ne diyor:
‘’Havva her hamile kaldığında bir erkek ve birde kız çocuğu dünyaya getirirdi. O hamilelikten dünyaya gelen her kız çocuğu bir önceki hamilelikten dünyaya gelen erkek çocuğuyla evlendirilirdi. Havva 120 kez hamile kaldı ve Kabil dördüncü hamileliğinden dünyaya gelmiştir. Habil’in ölümünden beş yıl sonra tek bir erkek çocuk dünyaya geldi. Hazreti Âdem(a.s) onun ismini “Şis” koydu ( Şit peygamber) ve buyurdu ki : “bu Habil’in yerine mübarek bir çocuktur. O peygamber olacaktır.”
Kim diyor bunu? Gazi Nasuriddin Beyzavi. Nerede diyor? Nizamu’t-Tevarih adlı kitanının 56. Sayfasında…
Peki Gazi Nasiruddin Beyzavi kimdir ve ne zaman yaşamıştır?
Şirazlı bir hukukçu, bilim adamı ve müfessirdir. Doğum tarihi bilinmemekle beraber 1286 yılında Tebriz’de öldüğü biliniyor.
Yani İsa Peygamberden 1286 sene, Hz Muhammed’den 654 sene sonra ölmüş biri sanki gözleriyle görmüş gibi insanın atası Adem’in eşi Havva’nın tam 120 kez hamile kaldığından, her seferinde ikiz doğurduğundan, ayrı zamanlarda doğan çocukların birbirleriyle evlendirildiğinden bahsediyor, bizler de Kur’anda asla olmasa da buna inanıyoruz????
İşte beynimizi yüzyıllardır iğfal eden şey bu saçma sapan ve Kur’anda asla yer almayan hikayelerdir.
Kur’anın hiç bir ayetinde ‘’Havva devamlı ikiz çocuk doğururdu ‘’ Diye bir olaydan bahsedilmez. Ama çıkar birileri Havva anamıza sadece her seferinde ikiz çocuk doğurtmakla kalmaz bir de bu çocukları çapraz olarak birbirleriyle evlendirir. Böyle olunca o çocuklar aynı anne ve aynı babanın çocukları olmuyorlar mı? Aynı meni içindeki spermler, aynı rahimde döllenen yumurta ve aynı rahimden yer yüzüne gelen insanlar yani kısaca öz be öz kardeş olmuyorlar mı?
Hâşa, Allah ilk insanı Adem olarak yaratıp, onun kaburga kemiğinden de Havva’yı yaratacağına, Havva anamıza her seferinde biri kız biri erkek ikiz çocuklar doğurtup aynı batında doğmamış ama aynı ana ve babanın çocukları olan evlatların birbirleriyle cinsel ilişkiye girmeleri suretiyle soylarının devamını sağlayıp, sonra da ‘’Yahu bu iş güzel olmadı. Artık nasılsa çoğaldınız da, bundan böyle anayla, bacıyla, halayla teyzeyle vesaire… Evlenmek yasaktır’’ diyeceğine en başından öyle hiç kaburga kemiği filanla da uğraşmadan direkt olarak bir sürü Adem ve bir sürü Havva yaratmayı düşünemedi mi? ( Hâşa, sümme hâşa ) Ya da ilk insanı yarattığında henüz böyle bir kudreti yok muydu? ( Hâşa, sümme hâşa) İlle de bir peygamberin çocukları hep ensest ilişki yaşamak zorunda mıydılar?
Sahi. Adem Peygamberin çocukları hep ensest ilişki yoluyla çoğaldıysa daha sonra Adem’in çocuklarından olan Lut Kavmini niçin helak etti Allah? Bilindiği gibi Lut Hz. Ademin oğullarındandır ve kavminin helak olması sebebi de işte başta bu ensest ilişki olmak üzere diğer cinsel sapkınlıklarıdır. Allah, babasına ve onun ümmetine helal kıldığı bir şeyi oğluna yasak kılıyor, yasak kılmakla da kalmıyor oğlun ümmetinin üzerine ateşler yağdırıyor???
İşte bu soruyu sorduğunuzda maalesef ona da bir cevapları var. Şöyle ki:
Hz. Âdem (as)’den Peygamber Efendimize (asm) gelinceye kadar bütün peygamberler hak dini tebliğ etmişlerdir. Dinin temeli olan îman esasları hep aynı kalmıştır. Fakat şeriat dediğimiz, ibadet ve dünyaya ait işlerde Hz. Âdem’den Peygamberimize kadar her devrin icaplarına, insanların ihtiyaçlarına göre bazı hükümler değişerek gelmiştir. Cenab-ı Hak her devrin insanının yaşayışını ve menfaatini gözeterek her ümmete ayrı bir şeriat göndermiştir. Mâide Sûresinin 48. âyetinde bu hususta, “Sizin her biriniz için Biz bir şeriat ve açık bir yol tayin ettik.” buyurulur
Yani? Yani Hz. Adem döneminde öyleydi, ama daha sonra bu uygulamadan vazgeçildi. O devrin icapları ensest ilişkiyi gerekli kılıyordu???? Yani Allah çamurdan insan yaratmayı düşünüyor ama bir parça çamur daha alıp ondan bir insan daha yaratmayı düşünmüyor. Sonra pek çok çamurdan ya da başka maddelerden başka insanları da hemen Adem’in peşi sıra yaratmıyor, sırf bizim kafalarımız karma karışık olsun diye Sadece Adem’i yaratıyor, onun kaburga kemiğinden de Havvayı yaratıyor, Adem kendinden bir parçayla ( Bir nevi kızı ) ile evleniyor, bu evlilikten doğan çocuklar da birbirleriyle evleniyorlar ve bütün bu olup bitenler devrin icabı. Yahu Allah aşkına…Allah için icap diye bir şey söz konusu olabilir mi? Yani Bir yerde ‘’Allah mecbur kalmış, o devirde ancak o kadar olabiliyordu’’ Demek değil midir bu?
Bakın bu hususta Said-i Nursi ne demiş : ( Onun dedikleri de yukarıdakinin aynı aslında )
“Asırlara göre şeriatlar değişir. Belki bir asırda kavimlere göre ayrı ayrı şeriatlar, peygamberler gelebilir ve gelmiştir. Hâtemü’l-Enbiya’dan (a.s.m.) sonra şeriat-ı kübrası (büyük şeriatı) her asırda, her kavme kâfi geldiğinden muhtelif şeriatlara ihtiyaç kalmamıştır.” (Nursi, Sözler, s. 454)
Kısaca o da bize ‘’ Dün dündür, bu gün bu gün’’ Diyor. Demesine diyor ama bu durum bizi veled-i zina olmaktan kurtarıyor mu? Yukarıdaki mantığa göre kurtarıyor. Çünkü Hz. Adem döneminde kardeşlerin birbirleriyle cinsel ilişkiye girmeleri yasak değildi????
İşin doğrusu ben kendi hesabıma diyorum ki bunlar Alemlerin Rabbi Allah’tan mı bahsediyorlar yoksa kafası karışık bir insandan mı, kendilerine bir kez daha sormaları lazım. Öyle ya ancak kafası karışık bir insan önce doğru bulduğu bir uygulama için daha sonra ‘’Sakın yapmayın. Çok fenadır’’ der. Ama bahsettiğimiz varlık Allah ise onda hâşa kafa karışıklığı diye bir şeyin olması tüm noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah kavramı ile örtüşmez.
O halde ?
O halde bu meselenin mantıklı ve kabul edilebilir bir açıklaması olması lazım.
Peki o zaman en baştan başlayalım.
-Yaratılmış ilk insan Adem midir?
+Evet.
-Havva anamız Adem Peygamber’in kaburga kemiğinden mi yaratılmıştır?
+ Asla.
-Ama Nisa suresinin 1. Ayeti diyor ki ‘’ Ey insanlar, Rabbiniz’e karşı takva sahibi olun. O ki, sizi bir tek nefsten (Âdem Aleyhis selâm’dan) yarattı. Ve ondan zevcesini yarattı ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yaydı. Ve O’nunla (O’nun adı ile) birbirinize dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı takva sahibi olun ve rahimlerden (akrabalık haklarından) sakının. Muhakkak ki Allah, sizin üzerinizde murakıbtır (sizi kontrol edendir)
+Yalan söylüyorsun. Kur’anda parantez olmadığı gibi parantez içinde geçen (Adem Aleyhisselam ) diye bir ifade de yoktur. Bu ayette Adem’in ismi geçmez.
-Evet ama o ‘’Nefs ‘’Adem Peygamberi ifade etmiyor mu?
+ Hayır. Adem peygamberi ifade etmiyor. Türden bahsediyor. Sizi bir tür olarak , insan türü olarak yarattı diyor. Diğer canlılardan ayrı bir tür olarak yaratıldığımızı söylüyor. Allah hâşa ‘’Adem ‘’ demesini bilmiyor mu? Açık açık ‘’ Biz sizi Adem’den yarattık ‘’ demesini bilmiyor mu? Adem’in ismi bakara Suresi 31, 34,35, 37. Ayette, Âl-i İmran Suresi 33, 59. Ayette, Maide Suresi 27. Ayette, Araf Suresi 11,19. Ayette, İsra Suresi 61. Ayette, Kehf Suresi 50. Ayette, Meryem Suresi 58. Ayette, Taha Suresi 116, 120 ve 121. Ayette açık bir şekilde ‘’Adem’’ olarak belirtilmişken Nisa Suresinin 1. Ayetinde niçin açık açık ‘’Ademden yarattık’’ dememiş? Bir hikmeti olması gerekmez mi?
Sonra, kaburga kemiği nereden çıkıyor? Var mı Kur’anda öyle bir şey?
-İnsanların bir koyunun kılından DNA örneği alıp ondan bir başka koyun ürettiklerine inanıyorsun ama Allah’ın, Adem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratamayacağını mı söylüyorsun yani?
+Yaratamayacağını söylemiyorum. Allah’ın kudreti elbette her şeye yeter ve elbette Adem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratmış olabilir. Ama bunun mantıklı bir sebebi olması lazım. Çünkü olay sadece Havva’nın, Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmış olması değil.Daha sonra Adem kendi içinden çıkan bir varlıkla evleniyor. Kendinden doğan, kendinden yaratılan bir parçayla yani.
-Eee. Bunun nesi acayip?
+Sence de acayip değil mi yani? İlk insanlardan biri diğerinin içinden bir dişi olarak çıkıyor ama daha sonraki insanların üremesi için cinsel birleşme denen bir olayın olması gerekiyor. Buna ne gerek var ki? Adem Peygamberin içinden Havva çıktığına göre aynen devam edebilirdi. Cinsel birleşmeye, zavallı Havva annemizin daha sonra 120 kez hamile kalıp 120x9= 1080 yani ömrünün 1080 ayını yani 1080 : 12 = 90 evet..Örünün 90 senesini hamile olarak yaşamasına ne gerek vardı? Doksan sene hamile kalmak ne demektir bilir misin?
-Ama hadisler var.
+Evet. Hadisler. Belimizi büken hadisler... Müslüman olduktan sonra Peygamberimiz ile sadece üç yıllık bir beraberliği olduğu halde ondan 5374 hadis rivayet eden Ebu Hureyre mesela. Ve hiç kimsenin aklına gelmez Tüm hayatı Hz. Peygamberin yanında geçmiş olan Hz. Ali’den niçin sadece 50 hadis rivayet edildiği.
Biliyor musun Ebu Hüreyre Hz. Ömer öldükten sonra ne demiş: “Size naklettiğim şu hadisleri Ömer zamanında anlatsaydım değneği ile beni döverdi” (Ez Zehebi, Tezkiretul Huffaz).
Gerçekten de Hz. Ömer yasaklamıştır ona Hadis rivayet etmeyi ama gel gör ki şimdi hadis kitaplarımızda en fazla hadisi olan odur.
***********
Şimdi ‘’ Hocam, Adem ile Havva tamam da Naci ile Naciye’ye hiç dokunmadın’’ Diyeceksiniz. Dokunacağım elbette ama bir dahaki bölümde mi olur yoksa daha sonraki bölümlerde mi bilemiyorum. Çünkü yazılacak daha çok şey var.
Şimdilik Allaha emanet olun. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere….
RESİMLER:
1- Nakkaş Osman’a göre Adem İle Havva ve ikiz(!) çocukları
2- Kalender Paşa’ya göre Cennetten kovulan Adem ile Havva.
Not: Nakkaş Osman 16. Yüzyıl sanatçılarından olup II. Selim ve III. Murat dönemlerinde yaşamıştır.
Kalender Paşa ise I. Ahmet dönemi minyatür ustalarındandır.
YORUMLAR
Gerçekten çok kafamız karıştı.
Keşke,
Arapçayı hepimiz öğrenebilseydik ve Kur'an'ı okuyarak anlayabilseydik.
Bu hadis olayı konusunda ben de hiç iyi şeyler düşünmüyorum işin doğrusu.
Ayvazım Deniz'in;
''Hala bazı kendini bilmezler açıklama yapmaya devam ediyor medyada. İlla da yönetebilecekleri cahil bir kesim yaratmak amaç.'' tespitine de katılıyorum.
Devamını merakla bekliyoruz hocam.
sami biberoğulları
Devamını da elimden geldiği kadar yazmaya çalışacağım.
Selam ve sevgilerimle.
Epey kafa karıştıran ve bir o kadar da merak duyulan bir konu bu hocam. İnsallah toparlarsiniz.
Selamlar.
sami biberoğulları
Toparlayamayacağımı hissettiğim anda zaten bu yazıyı da yazacağım diğer bölümleri de silerim.
Selam ve sevgilerimle.
Yıllarca insanlar okumaktan uzaklaştırıldı..Kura-ı Kerim hep duvarlarda asılı kaldı. Çünkü okumak tehlikeliydi. Cahil kesim böyle oluştu.
Sorgulamak günah dendi yıllarca. Yani insanları bir nevi koyun yerine koydular.
Hala bazı kendini bilmezler açıklama yapmaya devam ediyor medyada. İlla da yönetebilecekleri cahil bir kesim yaratmak amaç.
Sorgulamayın dinden çıkarsınız diyenler çoğunlukta .
Ben sorgulamak okumak yanlısıyım. Her zaman da okumaya devam ettim. 4 kitabı da okudum. Bazen öyle durumlara geldim ki insan şaşıp kalıyor.
Hocam 12.Gezegen diye bir kitap var okudunuz mu bilmem. Ama bana çok mantıklı geldi nedense.
Siz sorgulayın siz yazın Hocam.
sami biberoğulları
Benim iki tane kız yeğenim var. Birader ilk okuldan sonra onları dinini öğrensin diye Diyanet İşlerine bağlı olmayan bir Kur'an kursuna verdi. Kızların ikisi de hafız oldular. Buraya kadar güzel...İlle velakin bu hafız yeğenlerim Kur'anda ne anlatılıyor bilmiyorlar. Neredeyse hiç bir ayetin manasını bilmiyorlar. Biradere '' Yahu bunlar dini öğrenmemişler, sadece Kur'anı ezberlemişler'' Diyorum ama anlatamıyorum maalesef...
12. Gezegen'e gelince: Okumadım maalesef.
Selam ve sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Değerli hocam, 'İkra' emrinin 'Oku' anlamına geldiğinden kuşkuluydum...
Öyle ya, Resulullah, "Ben okuma bilmem" dememiş miydi?...
Yani, Allah, vahiy gönderdiği Resulunun okuma bilmediğini bilmiyor muydu?...(Hâşa)
Osmanlıca-Türkçe sözlüğe (Mustafa Nihat Özön) baktım...
İkra kelimesi yoktu...
Fakat, ona en yakın ikrar kelimesi ile karşılaşınca "Tamam!" dedim...
İkrar, A.İ [Karar'dan]1.Kararlaştırma. 2.Dil ile söyleme. 3.Kabul etme. 4.Saklamayıp açıktan söyleme.
(Bence) anlaşılıyor ki, Allah Resuluna "Karar kıl... Kabul et... Dil ile söyle... Açıkla... (İnsanlara) açıktan söyle..." diye vahyediyordu...
Değil mi ki ondan sonra Resulullah vahiyleri insanlara dil ile söylüyor, tebliğ ediyordu...
Yani?... Yani 'Kararlar'ı, yani emir ve yasakları iletiyordu...
Şuraya geleceğim...
Adem ile Havva konusunda da 'karar' üzre olan tebliğ edilmişti...
Siz bunu "...Kur’anın hiç bir ayetinde ‘’Havva devamlı ikiz çocuk doğururdu ‘’ Diye bir olaydan bahsedilmez. Ama çıkar birileri Havva anamıza sadece her seferinde ikiz çocuk doğurtmakla kalmaz bir de bu çocukları çapraz olarak birbirleriyle evlendirir..." şeklinde ifade ederken, 'Karar-dışı' olanların sapkınlığını çok açık göstermiş oluyorsunuz...
'Karar' olanı da başta tesbit etmiştiniz zaten:"O ayette mealen: Size (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı. Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kız kardeş kızları, sizi emzirmiş olan (süt) anneleriniz, süt anneden kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz kadınlarınızdan olup, evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Fakat eğer onlarla henüz birleşmemişseniz, o taktirde (onlarla evlenmenizde) sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve sizin sulbünüzden gelen oğullarınızın eşleri (kadınları) ve iki kız kardeşi bir arada (nikâh altında) toplamanız. Geçmişte olanlar hariç. Muhakkak ki, Allah Gafur’dur, Rahîm’dir."
selam ve saygılarımla.
["...göklerden gelen bir karar vardır..." S. karakoç]
sami biberoğulları
Pek çok konuda '' Bu ınsan fıtratına aykırıdır'' diyoruz. Yani İnsanın yaratılış gayesine...
Altını çizerek bilinçli diyorum zira gelecek bölümde insan- bilinçli insan ayırımına gireceğim
Evet...Bilinçli insanın fıtratına aykırı olan bir şeye Allah'ın - Bir süreliğine de olsa- İzin vermiş olması asla düşünülemez.
Selam ve sevgilerimle.
grafspee
Kur'an da yazıyor zaten ne ensesti YOK ÖYLE BİR ŞEY
sadece adem havva mı yaratılmış hiç bile
Adem sadece ilk peygamber ondan önce gelenler var ve 1 çift gelmemiş mi ki 8 çift var
o 8 çiftten üreyerek çoğalıyor insanlar
hayır dünya kaç kere battı yeniden kuruldu hâlen ne demeye ensest filan uydurması gündemde tutuluyor ki adamlar islamı karalama derdinde zaten. Sözümona müslümanlarda harala gürele kara çalmak derdiyle yananların peşinde. >Sapıklığa çanak arıyorlar hepsi bu
8 çift var birbirinden bağımsız . insanlar o 8 çiftten ürediler yok öyle ademin ve havvanın çocukları masalı yok yalan uydurma sapkınlık.
müslüman cahil olamaz, öyle bir lüksü yok uyanık olacak buna mecbur
hadis mevuuna gelince
"benim sözlerimi kaydetmeyin" bu da bir hadis hangisine uyacağız
hadi bakalım
Filiz Şahin. tarafından 10/19/2016 3:35:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Bu konuyu incelediğin belli oluyor.))))
Sevgili Filiz. Sen hemen eli kolu sıyırıp dalmışsın mevzuya. Oralara da geleceğiz inşallah. Yavaş yavaş....
Selam ve sevgilerimle.
Filiz Şahin.
inceledim
Allah güzeldir güzellikleri emreder. Sapkınlığı emretmez var bunda bir saçmalık deyip kurcalamıştım. O söz yani "müslümanın cahil olmak gibi bir lüksü yoktur" ifadesi nasıl çıktı sanıyorsun. :-)
hocam yanlış anlaşılmasın osmanlı dönemine, onu geçtim cumhuriyet dönemine, onu da geçtim 60 ihtilaline, hadi onu da bırak şurada 3 ay önceki olaylara bile tam anlamıyla vakıf olamıyorken bu konuda da ancak tahmin ve varsayımlarda bulunabiliriz. insanlık tarihi yüzde 1 delil ise yüzde 99 yoruma dayalıdır, ki bahsettiğiniz dönemle ilgili tek delil kutsal kitaplardır. onlar da sadece inananları bağlar.
ama asıl amacın sorgulamak olduğu konusunda katılıyorum. biz babadan böyle gördük şeklinde bir inanç temeli zayıf bir inançtır. ufacık bir rüzgarla bile yıkılır.
elinize sağlık hocam, saygılar, selamlar.
sami biberoğulları
Yüzde yüz haklısın. Daha Adem Peygamberin kaç milyon sene önce ( Miyar da olabilir vaya binlerce sene de olabilir) önce yaratıldığını bilmezken Havva'nın tam 120 defa hamile kaldığını söyleyebilmek varsayımdan bile öte bir şey. Buna ad koyamıyorum.
Madem ki varsayımlar, o halde neden daha ve fıtrata uygun olanını değil de fıtrata tamamen ters olanını seçelim.
İşte benim söylemeye çalıştığım bu. Neticede kim bu konuda ne derse desin bir varsayımdan öteye gitmeyecektir. İman ettiğimiz kutsal kitap da bize bir enestten bahsetmediğine göre neden daha mantıklı olanı seçmeyelim varsayım olarak?
Selam ve sevgilerimle.
yahudi krallarini (abraham aron smayl david solomon hasa ogul uzeyr yakop jozef vb nicesi)
tanri elcisi diye ogretip yaymaya merakli yahudiler
insan kafasi karistirmiya bayildiklari
gibi
daha sonra ortaya attiklari
insan dimagi uyusturmuya yonelik kitaplarda oldukca yorgun dunyayi yaratip alti gun dinlenen
astigi astik kestigi kestik kurban isteyen
aksi tanri motifi cizdikleri gibi
bazen kafasi karisik
sarabi yasak etsemmi
icmeseniz daha iyi
suphesiz hastalik vericidir
diyen
tanri modeli var
yine semud kavminin nasıl yok edildiği konusu kafasi cok karisik
-deprem gibi bir şeyle yok edilmiş. (araf
78)
-korkunç uğultulu ses (hud
67, hud 94)
-bela yağmuruna tutularak (furkan
40)
-azap yakalamasıyla (şuara
158)
-tuzak kurarak (neml
50-51)
-şu yöntemlerden birisi seçilerek
a. taş yağmuru
b. korkunç ses
c. suda boğma (ankebut
40)
d-korkunç ses (sad
13)
e-yıldırım çarpması (fussilet
13, fussilet 17)
f-yıldırım çarpması (zariyat
44)
g-korkunç ses (kamer
31)
yumusak g zulkarneyn sakki kamer fatiha
neyse kimin kafa karisik degilki
kirk carpi kir ucbinaltiyuz etmez yeni bastan hesap et sami efendi kardesim
hayirli gunler
karisma allaaan isine ucarlar altin disine saygilar
sami biberoğulları
Yeniden hesapladım Kirk carpi kir ucbinaltiyuz etmiyormuş.
Selam ve saygılar.
Sayın hocam dedikleriniz çok doğru. Bir kaç ek yapma gereği hatta mecburiyeti duydum.
Düşünün efendim dünyada ilk yaratılan ceylanı ve ilk yaratılan aslanı ve ilk yaratılan kaplanı atı eşeği falanı filanı.... Yahu onlarında ilki var olmalı insanı tek anne baba düşünürsen eğer hayvanıda öyle düşünmelisin. (Hatta bitkiyi de ama o konuya girmesem daha iyi olur)
Efendim şimdi ilk aslan acıktı ve ilk ceylanı yedi. Bir defa ceylanların nesli kurudu demektir sonrada o aslan açlıktan öldü tabi diğer etobur mahlukatlar da aslandan önce karnını doyurup bir kaç gün daha fazla yaşayamadan öldüler. O ceylanı yiyen aslan da daha sonra açlıktan geberdi... :) Hoppaaa hayvanatın nesli kurudu... :)
Yani eğer ilk insanları adem ve havva olarak iki kişiden ibaret sanarsanız onların da çocuklarının birbiriyle nikah kıydığı yanılgısına düşersiniz. İlk insan değil ilk insanlık vardır ve o ilk insan(lık) mağara duvarına resim yapıyordu kusura bakmayın ama hayvanlar gibi yaşıyordu. Bunu mağara duvarlarındaki resimlerinde görüyoruz zaten inkar edilemez.
Saygılarımla.
Erol URAZ.
sami biberoğulları
Bahsettiğiniz resimdeki çarpıklık benim de dikkatimden kaçmadı tabii ki.
İlginize teşekkürlerimle selam ve sevgilerimi gönderiyorum
Bu konuda kafam karışıktı;çözüm bulmak adına araştırdıkça/okudukça/hocalarımızla istişare ettikçe dahada karıştı...Sonunda vazgeçtim sorgulamaktan.
Lakin yazınız bu konuda okuduğum en ilginç yazıy/dı.Ve itiraf ediyorum ki beynimin içi yine karman çorman...
Saygılarımla
sami biberoğulları
Öncelikle sayfama şeref verdiğiniz ve kıymetli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Beyninizin içinin karman çorman olması gayet normaldir. Çünkü yüzlerce senedir devam eden öğretilerle karşı karşıyayız. Pek çoğumuz da '' iman sorgusuz sualsiz kabullenmeyi gerektirir'' Şeklindeki bir öğretinin kurbanları olarak iç dünyamızda sorsak da dışarıya '' Yahu bu işte bir gariplik var'' Diye seslenemiyoruz.
Haa benim yazdığım üç beş satır yazı her şeyi halledecek mi? Asla böyle bir iddiam yok. Dediğim gibi sadece sesli düşünüyorum. Ama sesli düşünürken bir taraftan da elimden geldiği kadar araştırmaya çalışılıyorum.
''Dün öyle idi, bu gün böyle'' şeklindeki açıklamalar beni tatmin etmiyor.
Bir sonuca varabilecek miyim? Bu konuda da iddialı değilim ama kesin olan bir şey var. En azından kendim için , kendimi tatmin açısından bir sonuca ulaşacağım.
Selam ve saygılar.
Hocam,
Imami Azam' a fetva sorulmus. kendi yazmis oldugu fetva kitabindan sorunun cevabini bulup vermis...
Dikkatinizi cekmek istedigim diger bir konu, Imami Azam gibi dehalarin yillarca geceli gunduzlu egitim yaptiklari soylenir,
sami biberoğulları
Yorumun için çok teşekkür ediyorum.
İmam-ı âzamın konu ile ilgisi fetvasını bana mesaj olarak gönderirseniz çok memnun olacağım.
Selam ve sevgilerimle.
hotamisli
sami biberoğulları
Ben bu mevzuda İmam-ı Âzamın bir fetvası olduğunu zannettim. Yani yanlış anlayan benim. Özür dilerim.
Buradaki sorgulamalarla yaptığınız şey insanların kafasını karıştırmaktan başka bir şey değil. Ben niyetinizin kötü olmadığını düşünüyorum ama yaptığınız şey tehlikeli. Toparlayamazsınız. Sümme haşa deme ile de insanların zihninde oluşturduğunuz gereksiz soru işaretlerinin günahından kurtulamazsınız. Siz tarih hocasısınız. Bence alanınız üzere yürüyün, dini konularda "sesli düşünerek" insanların kafasını karıştırmaktan vazgeçin. Şeytanlar el oğuşturuyor yazının dibinde, emin olun :) Naçizane kardeş tavsiyesi. Saygılar hocam.
sami biberoğulları
Allah izin verirse toparlamaya çalışacağım. Henüz daha olayın başlangıç safhasındayım.
bence insanların zihninde soru işaretleri oluşturmak çok da tehlikeli bir şey değil. Tabii ki insanlar Kur'anı onda eksiklik ve noksanlık bulmak için ele almazlarsa. Kur'anda eksiklik ve noksanlık arayanlar için de zaten ben bir şeyler yazsam da yazmasam da fark etmeyecek, hatta bu yazı hiç de öyle ahım şahım bir yazı olmayacaktır.
Şeytanlar her zaman el oğuşturur ama onlar el oğuştururken bizler susarsak işlerini daha rahat görürler kanısındayım.
''Sesli düşünerek insanların kafasını karıştırmaktan vazgeçin'' demenizin sebebini de tahmin edebiliyorum zira siz aslında çok okuyan, çok araştıran bir insansınız ve lafı Guruh-u Naci'ye getireceğimi hissettiniz. Guruh-u Naci'nin ne olduğunu da biliyorsunuz. Evet..O kısım tehlikeli kabul ediyorum. Ama inanın bana hiç konuşulmaması tehlikesinden daha tehlikeli.
Madem ki insanlar konuşa konuşa konuşa anlaşıyorlar o halde her şeyi konuşmak daha akıllıca değil mi? Bu gün içinden çıkamadığımız ve kafalarımızı karman çorman eden pek çok konu konuşmak yerine olduğu gibi kabullenmekten kaynaklanmıyor mu?
Ben 62 yaşında bir insanım. Ömrümün ilk 52 senesinde Cuma Namazını on altı rekatlık bir namaz olarak bilirdim. Cuma namazı içinde kıldığım ve niyet ederken '' Niyet ettim Allah rızası için Zuhur-u ahir namazını kılmaya'' Diye niyet ettiğim bir namaz vardı.
On sene önce öğrendim ki Zuhur-u ahir diye bir namaz yokmuş. ve işin daha ilginci ''Zuhuru ahir diye bir namaz yoktur'' Diyenler de bizim din adamlarımız bu gün hâla camilerimizin bir kısmında, ve ilmihal kitaplarımızın hepsinde Cuma namazının bölümlerinden biri olan Zuhur'u ahir namazının nasıl kılınacağına dair yazılar vardır.
Şimdi konuşmayalım mı? Sesli olarak düşünmeyelim mi '' Böyle bir namaz var mı, yok mu?'' Diye
Tavsiyeleriniz ve yorumunuz elbette başım gözüm üstüne ama beni az çok tanıyorsanız bilirsiniz ki bu yazı eğer o bahsettiğiniz şeytanların ekmeğine yağ süren bir hal alırsa anında tüm bölümleri siler atarım. Nitekim daha önce yazdığım bir yazı dizini bizzat kendim sildim üç bölüm olarak yazdığım halde.
Şu anda öyle bir endişe mevcut değil. Olduğu anda noktayı koyar yazıyı silerim. Hiç kuşkunuz olmasın.
Selam ve sevgilerimle.
Allah u Tealanın kudretinden sival olmaz!!! (Sival : herhalde sualden türemiş soru.)
Aslında ağabey, Kur'an ı Kerim tam anlamıyla anlaşılmış değildir! Halen bunun üzerine İlim adamları çalışmalarına devam etmektedirler. Biraz daha gerilere gidecek olursak altına bir post atmış olan bazı zevatlar Alim olarak kabul gördüklerinden, söyledikleri her söz Dini(!) sayılarak kabul görmüş ve ona uyulmaya gayret edilmiştir. O zevatlar da ne söylerse söylesin o zamanki yaşayanların hayatlarında büyük etkiler yaparak yaşam tarzı kabul edilmiştir.
Benim duyduğum ve buna da inandığım Adem-Havva hikayesi de şudur!
Cennette Meleklerin çocukları çamurdan insan silüeti yaparak onlarla oyun oynuyorlardı! Allah u Teala da bunu görerek o çamura nefesinden üfleyerek can verdi!!!!! Bu yarattığı yaratığı da iki cins olarak cennette yaşatmaya başladı! Sonra da Elma meselesi ortaya çıkınca Dünyaya kovuldular. Aslında Elma burada mecazi anlamdadır(Kanaatimce) Orada benim aklıma gelen Cinsel istek. Yoksa bir elma yedi diye, dışkısıyla cenneti kirletmesin diye Dünyaya sürülmediler. Hem Allah u Teala nın kudreti onların pis kokularıyla mı rahatsız olacak???
Daha sonrada Kur'an da anlatıldığı gibi Adem - Havva hayatı başladı.
Haaa ağabey bunu anlattım ama bir de Allah u Teala Bütün ruhları yarattı ve Kalu Bela da Elestte bizlerden söz aldı!!! Bu toplantıyı da hiç bir insan hatırlamaz!
Neyse ağabey ikinci bölümü de bir bekleyelim de ona göre Dini bilgilerimizi(Bu hususta) tazeleyelim.
Yürek sesiniz daim olsun inşallah.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bir güldüm bir güldüm ki sorma. Allah da seni güldürsün inşallah.
Tüm din kitaplarında ve dini yorumlarda cinsiyeti olmadığı açık açık belirtilen melekler'in çocukları ha?))))))))))) Şu ahir ömrümde daha neler duyacağım kim bilir .
Hayatta iki konuya kafamı kesseler girmem 1- Kalü bela olayı 2- Kader konusu..O bakımdan bu yazıda o iki konu asla olmayacak. Çünkü beni çok ama çok aşan konular...
Elma konusu Hristiyanlık inancında olan bir konu olmakla birlikte bize öylesine girmiş ki yutağımızdaki çıkıntıya bile ''Adem Elması'' Diyoruz.
Selam ve sevgilerimle.
Neyse ki biri çıkıp kaburga kemiği mamulü olmadığımızı söyledi ... Benimde bu konuda okuduğum inanç duygularımı oldukça zorlayan kitaplar oldu. Akla hiç yatkın olmayan şeyleri sorgulamaya başladığımda ise din fazla kurcalanmaz. İnanıp kul olacaksın denildi. Aslında tek yol göstericimiz kutsal kitap .Ama onuda Türkçeleştirirken değerli (?) yorumlarını katmaya çalışan alimlerimiz sayesinde hepten çorba oluyoruz. Git sende Arapça öğren deniyor bunu sorgulayınca da. ...
Bilemiyorum hocam. Aslında bizi yaratan Allah'a ve son peygamberimize inanıyorum.Yaşadığım mucizevi şeyler bazı şeylerin tesadüf olmadığına işaret ediyor. Ancak inanırken dinimin neden bu kadar karmaşık hale getirildiğini bir türlü anlayamıyorum. ..
Sorguladığım dinim değil.. Bu bilgi kirliliği.... Mesela neden kadınlar camilerden uzak tutulmaya çalışıldı. Orası benimde ibadet hanem değil mi? ... Dahasına girip lafı uzatmayacağım..
Kendi adıma çok teşekkür ederim hocam
sevgi ve saygılarımla...
Erol URAZ.
Nesimi'nin niçin derisi yüzüldü diri diri Mansur niçin tarihte benzeri görülmemiş bir işkenceyle katledildi... İşte bu şirk dininin temsilcileri yüzünden. Onlar hakkı söylediler.
Müslümanım diyenlerin çoooğu islamdan ve Kuran-ı Kerimden habersiz atalarının dinine tapıyor.
Hak olan Kuran-ı Kerime inanmıyor...
Den(iz)
Babama on yaşlarında falandım bir soru sordum. Günah olan şeyleri unutuyorum. Nasıl ezberleyeceğim ve günah işlemeyeceğim ? ' Babam da bana böyle Müslüman olunmaz kızım dedi . Sen bunları ezberleme .Sadece iyi bir insan ol. Ahlak değerlerinden ayrılma . İyilik yapma fırsatın olursa kaçırma. Asla kimseye sana zarar vermiş olsa dahi kötülük yapma. .. Buna benzer bazı öğütler daha vermişti .Ve en sonunda da günah dan korktuğumuz için dini görevlerimizi yerine getirdiğimizi Allah bilecek. Sence biz o zaman gerçekten inançlı biri olur muyuz ?
Ben bu soruyu yanlış bir şey düşündüğümde yada yaptığımda hep sorarım.... Bence din temiz olmak demektir. Hepsi bu...
Erol URAZ.
Dahasını yazamam zira dahası yazılamazlardan.
sami biberoğulları
Erol kardeşim benim yazacaklarımı özetlemiş. O bakımdan ben senin yorumuna cevap yazmıyorum. Küstüm işte ))))))))))))))
Yok yok şaka.. Küsmedim tabii ki ama yine de Erol vermiş cevabı. Üzerine başka ne denebilir ki.
Selam ve sevgilerimle.