- 1090 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BEKİLLİ DEKİ FESTİVAL DE FESTİVALDİ HANİ
BEKİLLİ’DEKİ FESTİVAL DE FESTİVALDİ HANİ!
İlkokul ikinci sınıftan beri şiir yazarım. İlk yazdıklarımı önce annem ve babamla, sonra öğretmenimle paylaştım. Zaman geçtikçe paylaşımlarım arttı. Ortaokul ve lise(öğretmen lisesi)yıllarımda öğretmenlerimin dikkatini çektim. Onların teşvikleriyle şiir yarışmalarına katıldım. Çeşitli dereceler ve ödüller kazandım. Yıllar geçti ama içimdeki şiir aşkı sönmedi; üstelik her gün artarak devam etti. Zamanla katıldığım yarışmaların çapları da büyüdü. Türkiye çapında yapılan büyük yarışmalarda birincilik, ikincilik gibi çeşitli dereceler ve ödüller almaya başladım.
Artık festivallere, şenliklere, şiir bayramlarına katılıyordum. Bu tarz etkinlikler, değişik illerde yaşayan birbirlerinden haberdar olmayan ozanları bir araya getirerek sanata büyük katkı sağladığı gibi ismen bildiğimiz, şahsen tanımadığımız değerli sanatçılarla tanışma olanağı da sağlıyor. Yeni yerler görmenin, yeni insanlarla tanışmanın hazzı da bambaşka!
İlk katıldığım il dışı etkinlik; Karslı Murat Çobanoğlu Âşıklar Bayramı’dır. Oraya hiç tereddütsüz gittim. Altıncı hissim içimde tereddüt oluşmasına imkân vermedi. İyi ki gitmişim. Kars’ta öyle bir organizasyon var ki bu organizasyondan sadece Türkiye değil, bütün dünya örnek almalıdır.
İlkini Çobanoğlu’nun ölümünden 40 gün sonra düzenlemişler. Haberdar olmadığım için katılamadım. Bu kadar kısa sürede bu kadar harika bir organizasyon büyük başarıdır. İkinci yıl yaptıkları etkinliğe de katıldım. Daha otobüsten iner inmez bizi otogarda karşıladılar. Valizlerimizi belediyenin tahsis ettiği otobüslere yerleştirdiler. Bizlere de güler yüzle hizmet ettiler. Kalacağımız yerler ellerindeki listelerde yazılıydı. İmza aldılar. Böylece gelenler, gelmeyenler ve gelecek olanları karışıklığa meydan vermeden sınıflandırmış oldular. Otellerimize gittiğimizde orada kentin belediye görevlileri bizleri karşıladı. Hal hatır sordular. Kahvaltı ve yemek saatlerimiz belirtildi. Hangi gün ne yapılacağını biliyorduk.
Öğleden sonra yapılan toplantıda genel açıklamalar yapıldıktan sonra evraklar dağıtıldı. Sultan Aydın’ın bizleri rahat ettirmek için aç susuz bütün gücüyle çalışmasını takdir ve teşekkürlerle her zaman anlatırım.Kim hangi dalda, hangi günde, hangi saatte yarışacaksa her şey kitapçıkta yazılıydı. Kafamızdaki soruların cevaplarını da anında alabiliyorduk. Üstelik sayımız oldukça kabarıktı. Sanırım 220 kişiydik.
Kars Belediye Başkanı Sayın NAİF ALİBEYOĞLU bir ilki başarmış. Böyle bir organizasyon Kars dışında hiçbir yerde yok! Bu organizasyonun benzeri Türkiye’de olmadığı gibi dünyada da yok. 220 kişinin en güzel otellerde ağırlanması, çok zengin açık büfe kahvaltı verilmesi, mükellef öğlen ve akşam yemeklerinin birlik ve beraberlik içinde kaynaşarak yenmesi çok güzeldi. Ulaşım paralarının son kuruşuna kadar ödenmesi, dereceye girenlere paranın yanı sıra çeşitli anlamlı ödüller sunulması, en yaşlı, en genç ve bayan katılımcılara da para ve onur ödülleri verilmesi bende sevinç ve çok büyük şaşkınlık yarattı. Ayrıca daha yarışma başlamadan bütün katılımcıları plâket, çeyrek altın ve madalya ile onurlandırıyorlar.
4.5.6. Mayıs 2008’de düzenlenen bu yılki etkinliklerinde 320 ozana ev sahipliği yaptılar. Üstelik bu yılki uluslar arası bir yarışma idi. Türkiye’nin her köşesinden akın akın âşıklar, ozanlar, şairler Serhat Kars’ımızda toplandık. Kosova, Almanya, Fransa,Azarbaycan, Gürcistan ve hatırlayamadığım pek çok ülkeden katılımcılar vardı.Yine aynı içtenlikle kucaklandık, ağırlandık.
Ben üç yıldır Kars’taki etkinliklere katılıyorum. Bu konuda televizyonlarda çok fazla dile getirmiştim ama kaleme almamıştım. Şimdi ise kaleme almam gerekti.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Kars’taki etkinlikle bu yıl sekizincisi düzenlenen Bekilli festivalinin karşılaştırılmasına sebep olan olaya gelelim.İnternet üzerinden bir siteye girerek kaydolduk, şiirlerimizi yine internet üzerinden yolladık. Kızım da yarışmacı olarak katılacaktı ama şiir yollama süresini geçirdiği için konuk olarak katıldı. Yol masrafları bize, kalacak yer ve üç öğün yemek onlara aitmiş. Olsun, dedik. Şiir var ya; yurdumuzun her köşesini tanıma isteği var ya; vatan, millet aşkımız var ya!
’ 21. yüzyıl Hayyamları aranıyor!’görkemli sloganıyla Bekilli 8.Aşk, Şarap ve Şiir Festivali düzenleniyor! 22.23.24. Ağustos 2008’ta...
15 saatlik yorucu bir yolculuktan sonra Denizli’nin ilçesi Bekilli’ye vardık. Karşılama komitesi filan yoktu. Bir grup şair ve müzisyenle tesadüfen aynı otobüsle Bekilli’ye gelmiştik. Sonradan öğrendiğimize göre etkinliğe para almadan sadece yol masrafları ve oradaki yemek, yatak ihtiyaçlarının karşılanması koşuluyla gelen bir rock grubu vardı. Pırıl pırıl gençler, işlerini seviyorlar, üniversitede okuyorlar üstelik! Hayran kaldım onlara. Gruplarının adı DREDNAT idi.
İlk gece sahne alacaklardı. Assolist Muazzez Ersoy’dan önce çıktılar. İngilizce parçaların yanı sıra çok güzel Türkçe parçalar da söylediler. Hele ‘’nargilem duman duman’’ bizleri eskilere götürdü. Cem Karaca’nın ‘’hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar’’ adlı eseri geçmişteki yolculuğumuza keyif kattı.
Neyse… Çocuklarla aynı arabadaydık. Onları karşılayan da yoktu. Güneşin altında bekledik sahipsizce… Bizimle aynı arabada Bekilli’ye gelen Davut Cömert sağa sola koşturdu, komiteden birini buldu. Uzun bir aradan sonra bir bakkal dükkânının önüne götürüldük. Birer gazoz içerek uzun süre bekledik. Bu arada Davut Cömert Ankara’dan katılan Pakize Altan’ı alarak ‘’Seni oraya götüreyim.’’ Dedi. Ben de ’Nereye gidiyorsanız biz de gidelim.’ dedim. Yok, dediler. O, başka yerde kalacak. Anlayamadım. Sonra Tuncay Mankır geldi. Bekilli Belediye Başkanının şoförü Soner Beyle bizi kalacağımız yere yolladı. Bir de baktım ki, Bekilli’den çıkıyoruz. Bekilli çok gerilerde kalmıştı... Evlerin kırmızı çatıları görünüyordu artık!
Kredi Yurtlar Kurumu’nun öğrenci yurduymuş kalacağımız yer. Kız ve erkek bölümleri olmak üzere iki ayrı ancak yan yana giriş var. Biz kızımla bayanlar kısmına geçtik. Baktık, erkekler de oradalar. Tuvalet ve banyoyu bay ve bayan ortak kullanıyor, üstelik kapılar da bozuk. Aralık kalıyor. Odaya gittik. 6 kişilik ranza sistemi. Kapıların kilitleri yok. Her şey Allah’a emanet! Bol bol dua ettim, bu etkinlikten maddi ve manevi zarar görmeden kurtulmayı diledim. Sonra baktım ki bu yıl ilk kez katılan arkadaşlar da dâhil Adana’dan gelenlerin hiçbiri yok yurtta… Tuncay beyi aradım. ’Burası şehir dışında, diğer arkadaşlar nerede kalıyorlarsa biz de orada kalsak, genç kızımla ben burada nasıl yaparım?’ dedim olabildiğince yumuşak tonda… Bana bağırdı. Gelmeseydiniz dedi, yurtta kalacağınızı biliyordunuz.
EVET, YURTTA KALACAĞIMIZI BİLİYORDUK AMA BİLMEDİKLERİMİZ DE VARDI:
1 ) Yurdun bu kadar uzak ve yokuş olduğunu bilmiyorduk.
2 ) Herkesin aynı yurtta kalacağını sanıyorduk. Katılımcılar arasında ayırım yapılacağı aklımıza gelmemişti.
3 ) Aynı ilden gelenlerden sadece iki bayanın dışlanacağını düşünmemiştik.
4 ) Bekilli’deki Aşk ve Şarap Festivaline Adana’dan katılan konuk bir bayanın damgasını bu denli vurmuş olacağını düşünemezdik. Çünkü ondan icazet almayanlar onların kaldığı mekânda konuk olamıyordu. Sevdiklerini ve sevmediklerini iki grupta toplamıştı. Onun istedikleri cennetlik, istemedikleri cehennemlikti. Biz de bu mübarek insanın af ve marifetinden nasiplenemeyenlerdendik. Yüce kişi; Emine Tarçın adlı arkadaşımızı istememiş, onu gene merkezde ama başka bir eve yerleştirmişler.
5 ) Yurtta baylar ve bayanların aynı katlarda kalacağını düşünemezdik. Kapıların kilitsiz olduğunu bilemezdik. Aynı tuvalet ve banyonun ortak olarak kullanılacağını aklımıza getiremezdik.
6 ) Yol parasını cebinden ödeyip de festivale davetli olan orta yaşlı bir bayana, edebiyat öğretmenine, Türkiye dereceleri olan bir şaire, yapılan araştırmalarda Türkiye’nin en önemli 109 kadın şairinden biri olan kişiye; hoş geldiniz yerine ‘’gelmeseydiniz’’ deneceğini düşünemezdik.
7 ) Üç öğün yemek verileceğini söyleyip de üç gün için beş fiş verileceğini bilemezdik elbette… (İçecekler yemeğe dâhil olmadığı gibi yemekler doyurucu da değildi. Bazen iki menü almamız gerekiyordu.)
8 ) Bu arada Kaymakam Bey’e sonsuz teşekkürler… Kaymakam Bey, bizlerle ilgilendiğinde Bekilli Belediye Başkanı da yanındaydı. Anlattıklarımızı ilgiyle dinlediler. Eminim seneye bu aksaklıklar düzeltilecektir. Bu konuda değerli kaymakamımıza güveniyoruz.
9 ) Bekilli halkı gerçekten çok cana yakın ve misafirperverler. Bize ellerinden geldiğince destek oldular. Özellikle Sakallı Mustafa Bey’e, Bekilli otogarındaki Günay Bey’e ve Bekilli halkına sonsuz sevgilerimi sunarım.
10 ) Bu yazıyı yazmamın sebebi bundan sonra nerede ve ne konuda olursa olsun etkinlik yapacak olanları ve katılacak kişileri uyarmaktır. Her yere gidilmez. Sanat ayaklar altında eziliyorsa hiç gidilmez.Şairlik bu kadar ucuz değildir, insan bu kadar ucuz değildir. Önemli olan insanları rastgele yerlerde toplamak değil, onlara kalacakları sağlıklı ortamı da sağlamak olmalıdır. Şairliğin baş tacı edildiği etkinliklerde buluşmak üzere hoşça kalınız.
SON SÖZ:
BENCE ETKİNLİK YAPIYORSANIZ YA İNSANLARI KIRMADAN, ÜZMEDEN, AYIRIMCILIK YAPMADAN TAM ANLAMIYLA YAPIN; YA DA BECEREMİYORSANIZ HİÇ YAPMAYIN!
BİR ÜÇÜNCÜ ŞIK DA KARS’TAN ÖRNEK ALIN!
HARİKA UFUK
ADANA
26.08.2008
YORUMLAR
Harka Hanım,
Bekiilli Şarap Festivaline bende davettiydim.Ama o gün önemli bir işim çıktığından gidemidim.Ama gidenleri dinleyince iyiki gitmemişmi dedim.Bir Denizli'lil olarak da bu bozum organizasyondan büyük üzüntü duydum.
Ben isterdim ki tüm davet edilip gelenler bu işten anlayan profesyonel görevlilerce yerleştirilsin.Ulaşım yeme içme ve yatma işi aksamadan yapılsın.Ama söylenenler onlar adına hiçte olumlu şeyler değil.Siz Denizliye Bekilliye mal olmuş böyle bir şarap festivalinde böylesine acemi ve organizasyon bozukluğu içinde sanatçıları şairleri sıkıntıya sokarsanız,ilerde bu festival hiçte iyi bir izlenim taşımayacaktır.
Görüşlerinizi en ince detaylarına kadar yazdığınızdan dolayı ve benim gibi gitmeyenler içinde bir ışık olacaktır.
Ben şimdiden bu festivalin hep olumsuz yönlerini düşünüyorum.
Duyarlı yüreğinizden dolayı kutlarım sizi..
Selam ve saygığlarımla...