- 1997 Okunma
- 7 Yorum
- 10 Beğeni
Hiç Uzatmadan Kısa Keseceğim
Eskiden olsa bir bilgiye ulaşmak için baya bir uğraşmak ve yol kat etmek lazımdı hem zihinsel hem de bedensel emek gerekiyordu. Malum olanaklar günümüzdeki gibi değildi teknoloji bugünkü seviyesine ulaşmamıştı her şey kara düzen ve kıttı henüz bilgisayar ve internet hayatımıza girmemişti. Teknolojinin iyi yanları olduğu gibi elbette kötü yanları da var ama o başlı başına ayrı bir konu
Günümüze gelirsek bize lazım olacak bir bilgiyi internet vasıtasıyla veya telefon yoluyla anında ulaşabiliyoruz. Teknoloji günümüzün olmazsa olmazı haline geldi. Düşünsenize şu an cep telefonu olmasa aradığınız birine nasıl ulaşacaksınız hep bir yerde sabit mi kalacak ve yahut bilgisayar olmadığını düşünün mağazalar yaptıkları her hareketi ayrı ayrı defterlere not etmek zorunda kalacak. Küçük bir işletme bile 3-4 muhasebeci çalıştırmak zorunda kalacak ne kar ettik ne zarar ettik dersen o zaman 1 hafta bekleyip hesaplamak gerekecek. Ya şimdi öylemi tek tuşla ne kadar ürün olduğunu ne kadar alacağın veya borcunu anında görebiliyorsun yani anlayacağınız makineler bizi ele geçirmiş bizim haberimiz yok her neyse konumuz bu değil
Malum büyük şehirlerde trafik, kalabalık gibi insanı meşgul eden unsurlar var haliyle zaman çok önemli bir kavram onun için bir de Türk milleti olarak okumak gibi bir alışkanlığımız olmadığından
Yazılan makale, deneme, hatıra, anı, roman yani yazın türünde ne varsa ele alınan konu uzun uzadıya teferruatlarda boğularak anlatmak yerine işin özünü vermek daha doğru değil mi? İki satırda anlatılacak mevzuyu iki sayfaya yaymakta nedir. İstesem bende bu yazıyı yayarak teferruatlara girerek dallandırıp budaklandırıp onlarca sayfaya dökebilirim sonuç ne olacak yazıyı açan kimse uzun olduğu için boş verip geçecek bir yazı okunmadıktan sonra sayfalar dolusu olsa ne yazar sadece çöptür ve ona verilen emeğin heba olması çok yazık benim düşüncem bu yalnız bir açıdan……
YORUMLAR
Merhaba sadık bey.yazınızı dikkatlice okudum.ama bu kısa kesme işine çok da katılmıyorum.neden...
Yazma dili ile konuşma dili aynı olamaz.yazar bütün o tasvirleri ve anlatımları usta bir aşçının verdiği yemek tarifi gibi verdiği zaman ruhumuz tat alır.amaç sadece bilgi edinmek,mesaj vermek mi.ruhun ihtiyacı,doyurulması ne olacak.hem yazarın diğer diğer düz anlatıcı kardan hiç mi farkı olmasın.o zaman şöyle diyebilir miyiz.bilgi verici yazıların haricinde hepsi gereksiz.yüzlerce yıl önce ilk edebiyat kuramcılarï da böyle demişti.edebiyat bilgi içerikli olmalı ve ahlaki nitelik taşımalıdır.ama unutmayalım bu yüzlerce yıl önceydi.
Şimdi tamamen kullandığı dilden alarak,sanatçıya götüren bir edebiyattan bahsediyoruz...
Ve her farklı dilin alkışlandığı bir çağdayız.dolayısıyla dilin gücünü yadsırsak,ortada edebiyat kalmaz...
Bilemiyorum bana katılır mısınız.affınıza sığınarak.saygılarımla
şimdi herkes işin kolayını seçiyor hocam,hayatı bile anlamaya çalışmıyor kimse istediğimi en kısa ve kolay yoldan alayım da sonucu ne olursa olsun kime ne zararı olur kime faydası okunur düşünülmüyor maalesef. benim olsun hemen olsun çabuk olsun.emeğine sağlık kalemin daim olsun
SADIK YILMAZ
selamlar ve saygılar
SADIK YILMAZ
Haklısınız değerli dostum beğeni ile okuttu yazı kutlarım yüreğinizi saygilarimla her daim selamlar gönül dolusu
SADIK YILMAZ
Değerli yazarım, bir tek "seni seviyorum" demek için 30-40 mısra şiiri niye yazıyorsak, nesirde de üç beş cümlelik kurguyu 4-5 sayfalık bir yazıya o nedenle yayıyoruz. Bunun adına EDEBİYAT deniliyor. Edebiyat dışındaki yazılar zaten senin dediğin gibi...