- 855 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yörüklerin Bilgeliği
Sevgili dostlar; bu yazımızda sizlerle “Yörüklerin bilgeliğinden yani atalarımızın eğitim düzeyinin ne kadar güzel olduğundan” bahsedelim, bu hususu paylaşalım istedim. Şayet bu konuyu gereğince ele alırsak kitaplar yazabiliriz.
Sizlerinde bildiği gibi tabiat yani doğa çok iyi bir öğretmendir. Tabii ki bu anlayana yani tabiatın sırlarını çözebilen ve onu hayatına uygulayıp yaşayabilenler içindir bu sözümüz. Bizim Yörüklerde tabiatla iç içe yaşadığı için tabiattan çok güzel ders almışlar. Elbette ders almakla kalmamış bunları hayatlarında çok güzel uygulamışlardır.
Kara çadır başlı başına bir kültürdür. En sade haliyle keçi kılından yapıldığı için yılan, çayan, akrep gibi haşerelerin kıl çadıra gelmediği; yağmur başlayınca aradaki gözlerin dolduğu ve yağmuru altına geçirmediği vb. birçok faydası karşımıza çıkmaktadır.
Bu konuda hala Yörük hayatı yaşayan ve bu hayatı sürdüren bir akrabamın tespitini sizlerle paylaşmak isterim. Bu yakınım Yüğlük dağının eteklerinde yazlar. Rakım ortalama 2000 metre civarındadır. Temmuz –Ağustos ayında akşamları soba yakarak ısınırlar. Onları ziyarete gittiğimizin birinde, sohbet esnasında, dedi ki; “-Hocam, bu koyun ve keçi doğayı öyle güzel biliyor ki; bu havada onların yattığı yerde (dağlarda kendi yattığı yerde yoksa sahibinin yaptığı ağıldan bahsetmiyor.) Üzerine her hangi bir örtü almadan uyuyabilirsin. Fakat otlarken rüzgâr mutlaka göğsüne ya da burnuna vuracak ki öyle bir yerde otlayacaktır dedi.”
Bu konu öyle çok ilgimi çekti ki. 2000 metre rakımda koyun ve keçinin yattığı ve otladığı yeri seçişi çok ilginç değil mi?
Eskiden yol yaparken eşeği öne sürüp onun gittiği yeri yol yaparlarmış. Sebebi şimdi ortaya çıkıyor. Eşek en fazla % 30 eğimli bir arazide yokuş çıkıyor. Daha dik olan yerlere gitmiyor.
Yine bir öğretmen arkadaştan dinlemiştim. Tarsus’ta bir vesile ile araziye çıkmıştık. Orada inek ve dana otlatan bir bayana rastladık. Baktım ki bayan sürekli yabani böğürtlenin yanında oyalanıyor. Dikkatimi çekti ve sebebini sordum. Bayan dedi ki, “yabani böğürtlenin dikeni ters olduğu için yılanın derisini yırtıyor. İğne kadar bir açık olursa karınca yılanı yer bitirir. Bunun için yılan kolay kolay yabani böğürtlenin içine girmez. Bizde kendimizi böylece daha rahat koruyoruz dedi.”
Alaca karanlık olunca çöker sessizlik ortalığa; sessizliği bozar eğrekteki koyunların yayılmaya gidişi. Ama sessizdir usul usul, süzüle süzüle yürür koyunlar, arada bir köpek havlar salar korkuyu dağlara. Elbet canavarlar da boş durmaz bekler zamanı; bulurlarsa da sahipsiz sürüyü sıkar geçer. Derler ki Türkmen kocaları, bir canavar yüz koyunu sıkarsa çatlar da ölürmüş. Duyulmuştur en fazla altmış koyunu sıktığı. Ama yamandır çoban köpekleri; vermeyince canını, vermez koyunu.
Bütün hayvanlar gece uyurken, hatta tavukların tünemesinin ardındaki derin uykusunda kendisini kümesten tilkinin alıp gitmesine bile uyanmazken koyunlar pek ala görebiliyor. Hatta otun zehirlisini, zehirsizini, temizini, tazesini bile net olarak seçebiliyor. Mevlana’nın bahşettiği yeteneğe sahip olan bu hayvanlar insan nesliyle birlikte etiyle, sütüyle, derisiyle, tüyüyle insanlara hizmet etmektedir. Koyun yayılırken bir otun tamamını yemez, bir parçasını alıp geçer. Böylece sürüdeki diğer hayvanlara da pay bırakmış ve otun tamamını yemeyerek yok olmasını önleyerek beslendiği doğanın dengesini bozmamış olur.
Yörüğe kışın kepenek yeter. Gene de ateş yakarlar soğuk havalarda. Ovalarda hemen fark edilir gecenin karanlığındaki kızıl ateş şavkı; uzaklarda başka oba ve oymaklardan bile gözükür.
AYRANDAKİ ÇÖPLER…
Fatih Sultan Mehmet, Balıkesir’e giderken yolda susamıştı. Uğradığı bir Yörük evinde, kendisine bir çanak ayran ikram ederler. Bu Yörük kadının sunduğu tasın içinde üç tane saman çöpü Fatih Sultan Mehmet Han’ın gözüne ilişti. Çöpler ağzına gitmesin diye ayranı ağır ağır içti. Tası kadına iade ederken:
-Bu çöpleri neden bıraktın? Diye sordu. Kadın:
-Evlat dedi, belli ki, uzak yerden gelirsin. Yorgun olduğunu anladım. Soğuk ayranı birden bire içip de hastalanmayasın diye o çöpleri ben mahsustan tasa koydum, dedi.
Yorum sizin…
YORUMLAR
Egede yaşayan ve yörüklerin yaşantısını yakından bilen birisi olarak ilgiyle ve zevkle okudum yazınızı ..
Çook keyifliydi... Nicelerine arkadaşım... Huzurlu akşamlar