- 1240 Okunma
- 8 Yorum
- 1 Beğeni
İNTİKAM ZAMANI - SON
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hayat beni sıkıyordu artık. Oysa ondan önce ne kadar rahattım. Eskiden yolda yürürken, her nesneyi, varlığı incelerken sadece bayanları inceliyordum. İşim artık tesadüflere kalmıştı. Aynı gökyüzündeki yıldızların arasında bana ait olan yıldızı arar gibiydim. Olanaksız bir durum olduğunu bile bile arıyordum. İçime kapanmıştım. Kimseyle konuşmayı bırak, gülümsemiyordum bile.
Hayat nasıl geçerdi bundan sonra… Sinemaya, tiyatroya gitmeyi denedim olmadı. Hiç biri eskiden aldığım keyfi vermiyordu. O sıralarda intiharı bile düşündüğüm zamanlar olmuştu. Dostlarımı teker teker kaybediyordum. Beni anlayan kimse yoktu aralarında. Kime derdimi anlatsam, önce dinliyor gibi yapıyor sonra da suratlarındaki ifadeden benimle dalga geçtiklerini ya da önemsemediklerini anlıyordum. İçlerinden beni sadece Sacit anlayabilmişti. O sıralarda aşk onun başını sarmış olduğundan olsa gerekti. Sevgilisini öyle güzel tasvir ediyordu ki sanki tasvir ettiği kadın benim çarpıldığım kadındı. O anlarda onun gırtlağını sıkasım geliyordu.
Aylarca aradım onu her yerde. Hayattaki tek amacım haline gelmişti. Yolda, otobüste, parkta… Yok, bir türlü karşılaşamıyorduk. Allah istemiyordu bizim karşılaşmamızı. Çaresiz, sonu ölümle bitecek bir kansere yenik düşmüş gibi biçare hissediyordum. İlacı sadece Pelin’ di.
Hatta onu unutmak için başka kızlarla flört etmeyi göze aldım. Sözleştiğim kızlarla buluşur buluşmaz bir bahaneyle sepetliyordum başımdan. O da olmayınca, muhabbet tellallarından bulduğum kadınlarla buluşuyordum. Onları görür görmez midem kalkıyor, adeta kaçıyordum onlardan. Kimyam değişmişti ve ben eski ayarlarıma dönemiyordum.
Baştan dediğim gibi de oldu. Tesadüf eseri karşılaşsak demiştim. Ben uzaklarda ararken, o benim çok yakınımdaymış meğer. Sacit benim çocukluk, gençlik arkadaşımdı. Son zamanlarda da beni çok dinlemiş, sabır göstermişti.
Çok bunaldığım zamanlardan birini yaşıyordum. Sacit’ i telefonla aradım. Uzun aramadan sonra Sacit telefonumu cevapladı. Sesi neşeli geliyordu. Büyük bir ihtimalle sevgilisinin yanındaydı. Bir an kapatmayı düşündüm. Fakat o durmadan konuşuyordu. Konuşmamızın arasında beni sevgilisiyle tanıştırmak istediğini söyledi. Onun mutluluğu, benim mutsuzluğumu körüklüyordu. Başımdan savmaya çalıştım. Fakat o kadar ısrar ediyordu ki Sacit’ i kıramazdım. Çağırdığı yere istemeyerek gittim. Salondan içeri girdiğimde, Sacit’ in sırtı bana dönüktü. Karşısında oturan sevgilisi de masaya eğilmiş telefona bakıyordu. Kafasını kaldırınca olduğum yerde kalakaldım. Aylardır aradığım Pelin karşımdaydı. Öylesine bakmış olmalıydı. Beni tanımadığını anladım. Gerisi geri çıktım oradan. Ağlayarak sokakta yürüyordum. Koskoca şehirde kimse kalmamış gibi benim arkadaşımla birlikteydi. Üstelik ben onun için deli divane olmuşken, o Sacit’ e aşık olmuştu. Olamazdı, olmamalıydı. Evime gittim. Günlerce acımı yaşadım yapayalnız.Tamamen toparlanmam epey zaman aldı. Pelin’ e aşkım sona ermişti. Farklı ve daha kuvvetli bir duygu gelmişti. İntikam ateşiyle yanıp tutuşuyordum. Onun acı çekmesini çok istiyordum. Bu uğurda hayatımın geri kalan kısmını feda edebilirdim. Onların en özel günlerinde hep yanlarındaydım. Canım acıyarak Sacit’ in nikah şahitliğini yaptım. Sırtına ilk yumruğu vurarak gerdek gecesine ellerimle uğurladım. Yükselen sessiz çığlıklarımın tek tesellisi alacağım intikamın şiddetiydi.
İntikam zamanı gittikçe yaklaşıyordu. Pelin’ in doğum yapmasına çok az zaman kalmıştı. Zorlukla yürüyordu. Sahte dostluğumla sinsice yaklaşıyordum hedefime. Nihayet bebeklerde dünyaya gelmişlerdi. Üç tane hem de. Pelin ve Sacit karışımı veletler dünyaya gözlerini açmışlardı.O bebeklerin babaları pekala da ben olabilirdim. Pelin beni değil de o uyuz Sacit’ i tercih etmişti.
Bebekleri sevme bahanesiyle gittiğim bir gece anahtarlarını çaldım. Farkında bile olmadılar. Gece sessizce girdim yeniden eve. Pelin bebekleriyle derin bir uykuya dalmıştı. Öyle güzeldi ki seyretmeye doyamıyordum. Sacit’ in daha az acı çekmesini istediğim için evden ayrılmadan önce bardağına uyku ilacı koyarak uyutmuştum. Acıyı Pelin hak ediyordu. O yüzden o acıyı daha fazla yaşamalıydı. Yanına yaklaştım. Önce bir tanesini boğdum. Bebeğin miyavlamasına Pelin uykudan uyandı. O ne olduğunu anlamadan ikinciyi, sonra da üçüncüyü boğdum. Pelin, donup kalmıştı. Hayatta en büyük ceza bir annenin evladının canını almaktı. Öyle bir feryat etti ki ;
- Neden yaptın bunu bana?
- Biz kediler sevdiğimizi kimseyle paylaşamayız da ondan.Sen beni istemedin. İntikam zamanı geldi. Ve intikamımı aldım senden. Merak etme daha çok enik doğurursun sen. Sacit’ e dua et. O arkadaşım olmasaydı o da intikamdan payını alacaktı.
Büyük bir rahatlamayla çıktım evden. Nasıl bir kanundu bu benim yaptığım. İntikam uğruna minik bebeklerin canına kıymıştım. Çok uzaklara gitmek istiyordum. Kimsenin beni bulamadığı yerlere. Peki kendimden nasıl kaçacaktım. İşte bunu bilemiyordum.
YORUMLAR
Kaleminizi ve değerli çalışmanızı kutluyorum efendim.
Selam ve saygılarımla değerli yazarım...
Nermin Kaçar
İsmet, kendi kendine gelin-güvey oldu ve bunu bir takıntı haline getirip kafayı yedi. Böyle bir akıl hastalığı ile çocukları öldürmesi en az istediğim seçenekti benim için sürpriz oldu. Ben İsmet olsaydım, sanırım bana yar olmayan başkasına da olmasın mantığıyla Pelin'i öldürürdüm, o karmaşada da Sacit'e kendimi... :) Final çocuk ölümü olunca etkiledi... Selamlar, saygılar
Nermin Kaçar
Bir film izlersin. filmdeki o kötü karakter öldürmeye calıştıģı bir çocuģu, masum bir kadını, saf temiz bir adamı öldürmesin istersin öldürmemeli.
Vicdanın tabiatina aykırı.
Yazar üç bebeģi gözlerini kırpmadan öldürüyor yazıda bu etkileyici bir yazı gerćekten.
Kutlarım güne düşen yazınız ićin.
Saygilar.
Nermin Kaçar
İşte bu kadar...
Çoktandır niye yazmadığın anlaşıldı şimdi.
Demek ki böyle güzel bir yazı hazırlıyor muşsun !
Yakışır benim Bacıma.
Selam ve Sevgiler