- 901 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Okul,Aile ve Çevre Üçgeninde Çocuklar/Çocuklarımız.
Bir nazlı kuşa benzer,
Çocuk dediğin.
Ev ister,ekmek ister,
Öpülmek,okşanmak ister. (Cahit Külebi)
I-Öpülmek,okşanmaktan ne anlamalıyız ve çocuklara /öğrencilere bu sevgimizi nasıl verebiliriz?
Bunun en kısa ve anlaşılır cevabı öğrencileri/çocukları dinlemek ya da onları "adam" yerine koyabilmektir.
Yapılan değişik araştırmalarda çocuklarda üç korkunun neredeyse "ortak "olduğu görülmektedir:
a-Sınavlarda heyecanlanmak,
b-Çabuk sinirlenmek,
c-Başarısızlıktan ve küçük düşmekten korkma.
Bu üçüncü korku her şeye rağmen çocukların "sosyalleşme" sürecinin olumlu olduğunu göstermektedir.Yetişkinlere düşen görev de bunun farkında olmak ve onları fark ettiğimizi/dinlediğimizi onlara sezdirmek olmalıdır.
İletişim kurmak;öncelikle "dinleyebilmektir."
Bir yönetici,"Dinlemezseniz,öğrenemezsiniz!" derken;Epictetus da,"Doğa insana bir dil,iki kulak vermiştir."demişti MS 50-135 yılları arasında.
2-Çocuklarımızın sorularına tepki mi göstereli,cevap mı verelim?
Sorulara tepki gösterirsek,inisiyatif onlarda kalır,mantıklı cevaplar verirsek de bize geçer.Mutlaka cevap verelim ve onların anlayacakları dilden konuşalım.
3-Çocukların arkadaşları mı olalım,arkadaşça mı davranalım ?
Bu sitede iki yazımla buna cevap vermeye çalıştım.
Biri "Özrün kitapta da yeri var!",diğeri de "Arkadaş değil;anne-baba ve öğretmen olalım!"
4-Çocuklara karşı olumsuz sıfat ve nitelemeler kullanalım mı?Onlara sorumsuz-savruk gibi nitelemeler yapalım mı?
Kesinlikle kullanmayacağız!
Çünkü "acizlik" bile öğrenilebilmektedir.Çocuklara karşı en az 148 bin defa "yapma,elleme,dokunma" denildiği bir araştırmada ortaya çıkmakta ve sonuçta ürkek olmaktadırlar.Ayrıca "öğrenilmiş çaresizlik" diye bir değerlendirme de vardır.
5-Çocuklarla aramızda bir sınır/hat olmalı mıdır?Özgürleşme ile sorumsuzlaşma nasıl ayırt edilir?
Ben sınırların olmasından yanayım.
Yanki şair Robert Frost’un sözündeki gibi:İyi çitler,iyi komşular yapar!
6-Yeni eğitim anlayışı nasıl olacaktır ya da olmalıdır?
Şöyle bir "kabul" öne çıkmış bulunmaktadır.
a-Alışılmamış özellikler taşıyacaktır.
b-Sağlam ve mantıki bir temele dayanacaktır.
c-Eğlendirici olacaktır.
d-Hayal dünyasını geliştirici olacaktır.
Unutmayalım ki Einstein,"Hayal etmek,bilmekten iyidir" demişti.
7-Çocuklarımız çalışırken,zamanlarını nasıl programlamalılar?
Son araştırmalarda zamanın yüzde 60 ı planlı olmalı,yüzde 40 ’ı da tesadüflere bırakılmalı denilmektedir.
Mesela sevilen arkadaşla,aynı zamanda aynı işler programlanabilir.Ki biri "gezerken",diğeri ders çalışmada zorlanır,aklı "onda" kalır çünkü.
8-TV ile ders çalışmak olur mu?
Bu sorunun tek ve net cevabı vardır:OLmaz!
Sadece klasik müziğin yapısı ile beynin yapısı birbirine benzediğinden, klasik müziğin öğrenmeye olumlu etki yaptığı görülmüştür.
Ders çalışırken radyodan ya da başka bir gereçten dinlenebilir.
9-Çocuklara okumayı nasıl sevdiririz?
Buna önce iyi örnek olarak demeliyiz.
Aileler kira,mutfak parası ya da olağan harcamaların yanında "aylık" bir kitap ya da gazeteye para ayırmalı,çocuklar da bunu bilmelidir.
10-Bütün bunlar Pollyannacılık mı,pozitif düşünme mi?
Ben pozitif düşünme denmesinin hem gerekli hem de doğru olduğunu düşünmekteyim.
Çünkü pozitif düşünme o kadar önemlidir ki filozof Roma İmparatoru M.Aurelius "İnsanın yaşamı,düşünün rengine boyanmıştır."diyordu 1800 yıl öncesinden.
Not:Bu 2003 Şubat ayındaki bir seminer notlarımdır.Çantamda bulunca paylaşmak istedim.
YORUMLAR
sabri ayçiçek
sabri ayçiçek
Hangi iş olursa olsun "iyi yapmak" ve tecrübeleri paylaşmak.İyi gün dileğimle.