- 341 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HERKESİN GÖREVİDİR.
Son günlerde yaşanan bir olayla ilgili olarak, madalyonun bir de diğer yüzüne dikkat çekmek istiyorum. Sakınmayan bir insana karşı tavır sergileyen kişinin fiilini onaylamamız nasıl mümkün değilse, onu topluma hedef gösterme anlayışını da onaylayamayız. Biliyoruz ki kadına saygı, kadının topluma karşı giyimi, edep ve adabı ile saygı göstermesi halinde olur. “Cennet anaların ayakları altındadır.”Evet Ama o analarda, İslâm’a uygun hareket edip uyguladıklarında bu unvana layık olurlar.
Her türlü giyim-kuşam pervasızlık son dönemlerdeki uygulamalarla moda haline gelmiştir. Maalesef bu görüntülerden hicap duyması gereken sözüm ona Müslümanlar, bu tarz giyim ve kuşamları onaylamaktadır. Üzücü olan, tepkisizlik sonucunda meydana gelen ahlâki çöküntüdür. Allah aşkına, sokaklarda, parklarda meydana gelen görüntülerden rahatsızlık duymuyormuyuz? Her türlü çıplaklığı utanmadan sergilemeyi hak bilene karşı, bu görüntülere inançları gereği hayır demek isteyenlerin de tepki gösterme hakkı olmalıdır. Her yerde, müstehcen pozlar verenlerin tahrikini önleyecek tedbirlerin alınması gerekirken, tam aksine bu görüntülerden rahatsızlık duyanların da hakkı olduğu hiç düşünülmemektedir. Toplumu ayakta tutan milli ve manevi değerler, bugünlerde medenilik furyası ve asrilik hastalığı sebebiyle yerlerde sürüklenmektedir. Sağcı ve Müslüman demokratlıklarıyla kendini savunanların, bu kepazeliklere karşı dik duracakları yerde, ürkütücü bir baskıya yönelmeleri, geleceğin karanlığına işarettir.
Nitekim; emperyalistlerin evveliyatından beri aile hayatımızı yıkmak suretiyle devletimizi yıkma çalışmaları ve toplantıları yaptığı bilinmektedir. Hıristiyan batının en büyük korkusu Müslüman ülkelerdeki gençliğin aslını arayarak, İslâm ahlâkını benimsemeleridir. Kiliseler Birliğinin Frankfurt’ta yaptığı toplantıda konuşan bir misyoner; “Müslüman kadın kalbi, aklı ve bedeni ile dinine, kocasına ve çocuklarına kendini adadığı devirlerde Müslümanlar büyük devletler ve medeniyetler kurarak dünyaya hakim olmuşlardır. Müslüman kadınlar dünyaya ve nefislerine dönük olduklarında, Müslüman ülkeler Hıristiyan batının sömürgesi olmuştur. Batı için en büyük tehlike, Müslüman kadının geçmişte olduğu gibi, dinine dönüşü ve bütün arzularının üstünde Allah rızasını ön planda tutmasıdır. Müslüman ülkelerin çökertilerek Müslümanların imha edilmesinin yolu kadından geçer” demiştir.
Merkezi Amerika’da bulunan Dünya Milletlerini Araştırma Enstitüsünün misyonu da, hedef ülkelerde ahlâkı ve aile yapısını çökertmektir. Enstitünün 1988 yılı raporunda aynen: "Bütün hedef milletleri ahlâken çökerttik. Yalnız Türkiye’de sağlam aile yapısı sebebiyle oldukça direniyorlar. Türkiye’de aile yapısını bozmak için TRT’yi ele geçirmeli ve özel televizyonlarla Türkiye’de ahlâki bunalımı gerçekleştirmek için Amerika’da çevrilen filmlerdeki ahlaksızlık dozunu artırarak, Amerikan filmleri bombardımanı altında Türkiye’de sağlam aile yapısı yıkılmalıdır.”
Emperyalist devletlerin misyoner faaliyetleri ile Osmanlı devletini içten nasıl çökerttiklerini tarihen bildiğimize göre, Türkiye Cumhuriyetinin aynı oyuna gelmemesi için idarecisinden politikacısına, ahalisinden cumhurbaşkanına kadar herkes temkinli ve tedbirli olmalıdır. Türkiye’de son zamanlarda yukarıda sayılan değerler üzerinde büyük oyunlar oynanmakta olduğunu da müşahede etmekteyiz. Bu hususla ilgili mücadelede herkes kendine düşen görevi yapmalıdır.” Saygılarımla..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.