- 584 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Cypraqual: 13.Bölüm 2.Kısım
Cypraqual Dünyasında iki ana büyücü topluluğu vardı.Bunlardan bir tanesi üç güçlü ejderhanın hizmetinde olmayanların bulunduğu ‘Işığın Büyücüleri’ diye adlandırılan ve bir diğeri de ‘Karanlığın Büyücüleri’ idi.Dünyada güç ejderhalarda olduğu için sözü geçenler ise bunlara hizmet eden gruba ait olanlardı. Onlara göre Işığın tarafındakiler şu dönemde güçlerine karşı kapının önünde bekleyen minik bir kedi gibiydi.Karanlık grubun en üstünde dokuz büyücü bulunuyordu.Üçü batının sahibi olarak kendini gören Siyah’ a, diğer üçü güneyin sahibi Beyaz’a ve kalan üçü ise doğunun ki Kırmızı’ ya hizmet edenlerdi.
Doğudakiler bataklığın oradan ayrılıp Dacassyre’ nin inine gidip ona iki tane haber vermişlerdi.Birincisi tanımlayamadıkları ve gördükleri karşısında şaşkına düştükleri yaratığa ait olandı diğeri ise siyah bir ejderhanın onun bölgesinde umarsızca uçmasıydı. Dacassyre ise bunları duyduktan sonra ki ilkini umursamamıştı ama ikincisine dikkat kesilmişti.Ardından misafirini karşılamak için arena genişliğindeki ininden sadece kendisinin giriş çıkış yaptığı yerden yola çıkmıştı.Büyücüler, Kırmızı, ritüel düzenleyeceği için arenayı hizmetkarlarıyla doldurmak adına hazırlıklara başlamak üzere adamlarına onların buraya gelmesi hususunda emir vermişti.İn’ de bulunan arenanın alt kısımlarına oturtulmuş parmaklıklara ve içindeki tutsaklara gülümserken büyücüler kayboldular.
DOĞU TOPRAKLARI/ ÜÇÜNCÜ ANA BÖLGE: DRİANDER
LORD GANTSAR’ IN GÜÇ BÖLGESİ
Doğudaki Wrendruk denizinin kıyısını selamlayan üçüncü bölge olan Driander’ da bulunan üçününde beraber vakit geçirdikleri kulelerinde ortaya çıktılar.
“Ejderha söylediğimiz garip yaratığı önemsemedi.Siyah ejderhanın haberi onu cezbetti adeta,”
“Sana katılıyorum Ryemond.Biz ona haberi verdik.Bu arada diğer üçlülerle ne zaman toplanacaktık? Aklıma geldi de bir anda, “
“İki gün sonra kuzeyde,” dedi cevaben Ryemond
Aizallane adındaki elf olan diğeri ise ikisinin konuşmasına katılmayıp doğuyu gözledikleri kürenin yanındaydı.
“Seni elf topraklarından kovmasına rağmen iki kralın bulunduğu Diameld’ e bakmaktan kendini alamıyorsun,” dedi Enpheriam hiçbir duygu belirtmeksizin sesindeki öylesine tonla
“Haklısın, beni sanatımda kendi tercihlerimden dolayı yurdumun dışına atsalar da sonuçta oradakiler benim ırkdaşlarım.Elbet o iki kral bozuntusuna gününü göstereceğim.Biz kimin ikisini yönettiğini biliyoruz,” dedi öfkesi sesinde yer edinerek
Aizallane adındaki dişi elf ellerini küreye dokundurup içerisinde Diameld’ in geçtiği bir cümle bıraktı narin dudaklarından.Böylelikle telaffuz edilen yerin görüntüsü kürede belirmeye başladı.
Üçü de nesneye bakarken görüntüde Elf İmparatorluğunun batısının bulunduğu ormanlık alanın başlangıcında üç kapkara ata binmiş üç kara zırhlı şekil belirdi.Atların üstündekiler onlardan indikten sonra bir anda binekler eriyerek toprağa karıştı.
“Nereye gitti atlar? Bunlar da ne? Senin yurdunda ne işleri var? Hangi ırka mensup oldukları da seçilemiyor? Bunlar—“
“Yeter Ryemond. Susta anlayalım!”
“Öylece ormana girdiler.Üç ağacın değişen rengine bakın.Ooo—“
“Şimdi elf okçular onları halleder.”
“Kılıca bakın üçe ayrıldı.Ve onları karartıkları ağaçlara sapladı. Bir hareketiyle tekrar kendine çekip silahları bütünleştirdi."
“Bu nasıl olur o kadar ok atılmasına rağmen… Böyle nasıl durdurabilirler. “
“Hayııııır!” diye bağırdı Aizallane gördüklerinden sonra.İki büyücü ve o küreye bakamaz oldular.Kara zırhlılar elflerin cesetlerini dışı soyulmuş üç kararmış ağaca fırlatmıştı.
Tekrar gözyaşlarının arasından küreye baktığında Aizallane daha da şaşkınlığına büründü. Diğer ikisi de gördüklerine inanamaz bir şekilde nesneye bakıyorlardı.Elf cesetleri farklı bir biçimde üç karanın ardından gidiyordu.Derilerinde garip çizimler vardı.Nitekim on tane cesetten birindeki çizimlerin kancalaşmış kısmı alev alırken…
“Yeter! Ejderha’ ya çok daha büyük bir tehlikenin topraklarında olduğunu söylemeliyiz! Dünyamız ne hale geliyor.”
“Sen Enpheriam, ona haber ver.Biz de diğer büyücülere gördüklerimizi iletelim.Daha sonra dokuzumuz acilen bir toplantı yapalım!”
“Bizi izliyorlar farkındasınız değil mi?” dedi kara zırhlılardan elinde kılıcı olan.
“Bu dünyadakilerin gücü sinek bile değil bizim için.Onları boş verin kolye hareket halinde.”
“Efendimiz Asdachen’ e ait değil mi kolye!”
“Öyle gibiydi ama sanırım başkalarının da parmağı var. Bizim bir an önce ikinci taşı bulmamız gerek.”
GÜNEY TOPRAKLARI/FEİROLLA ADINDA BİR YER
Güneyin sahibi olarak kendini gören Beyaz geniş bozkırlardan birinde sinirli sinirli dolanıyor ve kanatlarını toprağa saplayıp saplayıp çıkarıyordu.Gözleri çılgın gibi etrafa bakıyor ve pençelerini sanki kırmızı ejderha Dacassyre’ ye geçirmişçesine savurup duruyordu.En gözde hizmetkarlarından biri olan pullarında çok az da olsa mavinin en açık tonunun gezindiği Bora adındaki ejderha Kırmızı’ nın topraklarına girmiş ve neredeyse bir gün olmuş ama ondan her hangi bir haber alınamamıştı.Biliyordu ki anlam veremediği bir şekilde Dacassyre kendi türünü tuzağa düşüyor ve özlerini bir taş içinde topluyordu.Neden doğunun sahibinin böyle bir şey yaptığını bir türlü bulamıyordu.Aklının kapısını önce bir düşünce çaldı, yanındaki getirdiği fikirle Beyaz onu içeri aldı ve muhakemeden sonra taşı onun ininden almaya karar verdi.Öncelikle bir plan yapmalıydı.Biraz düşündükten sonra Chirraphreix adındaki en gözdelerinden olan beyaz ejderhayı bozkırlarından birine çağırdı.
“Sence Dacassyre, neden türümüzü avlayıp özlerini toplayıp bir taşın içine koyuyor?”
“Bana göre Kırmızı kuzeyi de istiyor ve bundan dolayı da türümüzün özlerinden güç toplamaya ya da askerlerine onların vereceği gücü aktarmaya çalışıyor olabilir.”
“Ya da yeni bir ordu kurmak için onlardan yararlanabilir.Aslında düşüncen aklıma yattı, ejderha özlerinin gücünden oluşturulmuş bir ordu uygun da yine de pek ihtimal vermiyorum bu çıkarımına,”
“Ne yapmayı düşünüyorsunuz efendim. Onu durdurmak mı istiyorsunuz ya da türümüzün intikamını mı almak arzusundasınız.Zira duyduğum kadarıyla bir çokları ondan rahatsız,”
“Aslında Onu da Siyahı da yok etmek istiyorum da şu anlaşma yüzünden müdahalede bulunamıyorum onların bölgelerine ama ben giremiyorsam da sen yapabilirsin,”
“Ne yapmamı istiyorsunuz efendim?”
“Siyah kendi hakimiyetindeki bölgeleri hükmü altına almak için hizmetkarlarına kuşattırıyor ve nihayetinde teslim alıyor.Bir sonraki hedefi Chrubergine adındaki liman şehri olacak.Orada Bilge diye çağrılan şehirde yaşayanların çok değer verdiği ve sözünü dinlediği bir insan yaşıyor.Sen onun kılığına gireceksin ayrıca korkulan ama sevilen de bir büyücü var, onun da formunu alacaksın.Büyücü, Siyah’ a hizmet eden üç büyücüsünden değil ama onların küçük karanlık grubunun alt seviye bir üyesi.Bu sayede sinsi büyücülerden de haberdar olmuş olacağım senin yardımınla çünkü benim üçü dahil hiç birine güvenmiyorum,”
“Hem Bilge’ nin kılığına gireceğim hem de büyücünün,”
“Aynen öyle. Sonuçta sen de şeklini aldığın bir ölümlünün zihnini beynine aktarabilme yeteneğin var.Onun geçmişini kendi zihnine alabilirsin böylelikle şehirde sıkıntı yaşamazsın.Daha sonra bana üç tane cesur, gözüpek ve yurdunu ölmek pahasına olsa seven, birbirine bağlı savaşçı insanlar bulacaksın.Yakında şehir kuşatma altına girdiğinde seçeneklerini yaptığın gözlemler sonucunda daha aza indirip bana araştırmanın neticesini daha sağlam verebilirsin.Bunu istememin sebebi Kırmızı’ nın değerli taşını almak için yaptığım planda insanları kullanacağımdan,”
“Neden batıdaki bir şehir ve neden bir insan, elf ya da cüce değil.Beni mazur görün sorduğum için,”
“Önemli değil aşırı kaçmamak kaydıyla istediğin seviyede konuşabilirsin.Yaptığım araştırmalara göre Batının insanları çok çetin savaşçılar ve her ne pahasına olsun ki ölmeleri de dahil yurduna bağlı insanlar.Benim topraklarımdakiler de güçlü ama batıdakiler kadar sürdürülebilir cesarete sahip değiller ve de onlara göre daha sinsiler.Doğudakileri hiç düşünme zaten. Elfler zayıf cüceler de çok huysuz.Neyse… Bu üç insandan birinin liderlik vasfı olması lazım.Seçtiğin kişiye taşıyabileceği büyülü bir nesne ver ki onların yolculuğunu hem sadece bana rapor veren gözcülerim hem de ben ara sıra da olsa merak duygusuna kapılırsam takip edebileyim.Ayrıca ejderhanın inine girmesi için ufak yaratıklar lazım.Küçük boyutlular pek fark edilmez de,”
“Onları ölmelerinin büyük olasılıkla gerçekleşeceği Kırmızının inine çıkacakları yolculuk için nasıl bir sebep sunabilirim sizce?”
“Kuleler Şehri’ ni ve efsanesini biliyorsun değil mi.Evet, evet ben de bilmiyorum nerede olduğunu.O şehir hakkında araştırma yap kitaplar falan karıştır.Siyahın kuşatmayı yapıp biraz da süresi ilerleyince seçtiğin lidere yurtlarındaki insanları kurtarmaları için Kuleler Şehri’ ne götüreceğini söyle.Anlatılanları biliyorsun; Ona liçlerden bahset ve bunları altedebilmek için de ejderhaların özlerinin barındığı taş olursa bunu gerçekleştirebileceklerini kabul ettir.Sonuçta sen Bilgesin.Savaşçılardan biri taşı çalsın ben ondan rahatça ödülümü alırım.”
“Siz nasıl isterseniz.”
“Son olarak Siyahın bölgesinde olacaksın ve hiçbir şekilde gerçek şeklinde görünmeyeceksin.O korkakla uğraşamam.”
…
“Yüce efendimiz, Shelazantler adında bir siyah ejderha sizinle görüşme talep ediyor.”
“Gönder bakalım, “
Gelen siyah ejderha boynunu eğip selam vererek saygısını belirtti beyaza.Konuşmak için izni aldıktan sonra;
“Siz bu dünyada bulunan en güçlü üç ejderhadan birisiniz.O yüzden sizden diğer ikisinden biri olan Dacassyre konusunda yardım istemek için geldim.Aranızdaki antlaşmayı biliyorum ama eminim ki farkındasınızdır kendi türümüzü avlıyor özel bir taş için onların ruhlarını saklıyor.Ben ve iki siyah arkadaşım korku içerisindeyiz.Düşündük ki sizin gibi kadim bir ejderha’ nın ölen kardeşlerimizin ruhlarına sahip çıkacağını ve kırmızıya dersini verebileceğini.”
“Evet uzun süredir söylediğinden haberdarım ve koca kançığın değerli taşındaki ruhlardan biri benim en gözde adamlarımdan olanına ait.Ondan intikam almak istiyordum zaten.Bunun için yaptığım bir plan vardı o taşı almak için,üç savaşçıdan ikisi gitse bile yeni gelenlerle beraber ine yolculuk devam ediyor.Siz üçünüzü de bu plana dahil edebilirim.”
“Nasıl?”
“Benim yolcu ki adı Marjuarane adında savaşçı bir insan ve boynunda büyülü bir kolye var.İki arkadaşı maalesef mağarada öldü.Ama şu an yanında adı S… ile başlayan bir elf var.Gözcülerimin bana anlattığına göre doğuda bir insan şehrinde olan Arcwund Yolu denen bir yolda kasabaya doğru gidiyorlarmış.Dacassyre’ nin o korkunç ritüeli sergilediği ve taşın bulunduğu inin nerede olduğunu biliyorsunuz.Benim savaşçıma inin nerede olduğunu siz söyleyeceksiniz ama inandırıcı olması lazım ki görevinden caymasın.Yetenekli,cesur,sağlam yapılı ve vatan sevgisi tavan yapmış olan birini daha bulamam,hem de vaktim yok."
“İyi fikir.Ben, diğer iki arkadaşımla daha önce buluştuğum o gizli mağara da görüşeyim.”
“Bitince bana haber verirsiniz.”
KUZEY TOPRAKLARI/ NARQUİSMAR ŞEHRİ
Üç siyah ejderha, daha önce Kırmızıya dair ne yapacakları konusunda görüştükleri oldukça geniş mağaranın açılan üst tarafından içine girdiler ve onların gelişiyle duvardaki tüm meşaleler yandı.Öncelikle her biri üç kolona ayrılmış yerdeki bölgelerinde tavanlarında bulunan kafeslerindeki tutsakları midelerine indirdiler.Daha sonra kendi dillerinde bir söz söyledikten sonra bölmeler ortadan kaktı ve tek bir kolonun etrafında ikinci kez buluştular.Yine kendi dillerinde konuşuyorlardı.
“Kardeşlerim ilk görüşmemizin seyri farklı olarak Beyazla görüşmeye gittim.Ondan Kırmızı konusunda yardım istedim,” dedi Shelazantler adındaki
“Sonuçta türümüzü niye avladığını değil de öldürdüklerinin özlerini neye saklığını öğrendik.Eğer taşı ondan alırsak ve bunu diğer iki büyüğe bırakırsak üçü arasındaki antlaşmayı Dacassyre bozacaktır,”
“Aynen öyle İmmortanu.Beyazın da buna dair bir planı varmış zaten yani ruhların barındığı taşı almak adına.Bizim de dahil olmamızı istedi.Taşı alacak olan insan savaşçı şu an doğunun başlangıcındaki Arcwund denen yerdeymiş,”
“Planın ne Shelazantler?” diye sordu pulları daha koyu olan.
“Muhtemelen orada bulunan handa dinlenecektir insan ve yanındaki elf.Hana bir insan gönderin, o ikisiyle bir şeklide tanışsın.Ne biliyim kardeşini kurtarmak için onlardan yardım istesin falan filan.Onu siz bulun.İnsan, ejderhanın inlerinden birini arıyor.Onlara inin yerini bilmediğini ama bilenleri tanıdığını söyleyen biri gibi davransın.Dolaylı yoldan boynunda kolye taşıyan insanı ine getirecek.Önce bilen tanıdığına gelsin… Sonrasını siz planlarsınız. Önemli olan arayışında karşısına çıkacak olanların inandırıcı olması ki bunlar da biz olacağız.Bu ayrıntıya göre düzenleyin planı.”
“Bir fikrin var mı peki?” diye sordu Terrianmer isimli olanı
“Sonuçta in Orioca denen şehirde.Öncesinde Lasmendia ve Valbritma denen insan şehirleri var.Adamımız o ikisini bize yönlendirecek.Üçümüzünde ne biliyim bu cılız yaratıkların yaptığı işlerini sergiledikleri yerlerin sahipleri olalım.Sen Lasmendia da bi… çömlekçi ol, sen Valbiritma da bi… Demirci ol ben de aynı şehir de kür yapan olayım falan filan…”
“Evet böyle bir plan seçeneklerimiz arasında olabilir.”
“En önemli nokta ine giresiye kadar gerçek şeklimizi göstermeyeceğiz! Doğuştan gelen dışa verdiğimiz bize ait olan korkuyu çok alt seviyede tutmamız lazım ki bizden şüphelenmesinler.”
DOĞU TOPRAKLARI/ İKİNCİ ANA BÖLGE: MALCURCHAT
LORD THALMANE’ NİN GÜÇ BÖLGESİ: ORİOCA ŞEHRİ
Gökyüzünde iki ejderha savaşıyordu.Doğu topraklarının sahibi Dacassyre karşısındaki rakibi hakkında ‘ ya yolunu kaybetmiş bir seyyah ya da oldukça kendine güvenen ve bunu benim üzerimde test etmek isteyen bir budala.’ Diye düşündü.Aşağıda ise bu mücadeleyi izleyenler vardı.Takip edenlerden biri Marjuarane ve arkadaşlarıyken bir diğeri ise büyücülerin kulesinin yakınında duran insan formundaki üstüne giydiği rengi açık elbiseyle güneyin sahibi Beyazdı.
“Siyah ejderhanın ani manevrasını gördünüz mü? Nasıl da savurdu pençesini.”
“Çok fazla bir şey elde edemedi Laphlan,birkaç pula dokunup hasar verebildi sadece,” Dedi Marjuarane sanki biraz düşünceli biri gibi cevap vermişti. ‘Acaba boyutsal bakımdan her haliyle güçlü Kırmızı nasıl bu atağa izin vermişti.’
“Bakın! Gözlerime inanamıyorum kırmızı geri dönüp kaçıyor.” Dedi Swaclon sanki diğer üçünün düşüncesinin tercümanı olmuştu.Dacassyre kendisinden beklenmeyecek bir şekilde siyahtan kaçmıştı.Bu duruma onlar kadar ise siyah ejderha da şaşırmıştı ama izleyici Beyaz için bu geçerli değildi.O biliyordu ki Kırmızı oyununa başlıyordu.Dacassyre’ nin rakibi kendine iyice güvenip kaçan düşmanını hemen ardından takibe başladı.
Aşağıdaki hizmetkarları bir anda hareketlenerek efendilerinin gittiği yöne bataklığa doğru seğirttiler.Marjuarane ve arkadaşları hemen saklandıkları yerden çıkıp onların peşine takılacaklardı ki yere vuran ağır botların seslerini duyduktan sonra tekrar eski yerlerine döndüler.Üç Kara büyücünün çağrısıyla kırmızıya hizmet edenler gruplar halinde onların bulundukları taraftan bataklığa doğru geçiş yapıyorlardı.İnsanlar,cüceler,orklar,kiandorlar… topluluk halinde yollarına devam ederken orkların arka taraflarından dördünden biri en çok elde etmek istediği ve yemek istediği bir de ek olarak en çok nefret ettiği ırkın mensubunu fark etmiş ve diğer dördüne de onu göstermişti.Böylelikle gruptan kopmuşlardı.
“Çok fazlalar… Bunların hepsi ine mi gidiyor? İşimiz baya zorlaştı.”
“Haklısın dostum.Hizmetkarlarının inde olacağını hiç düşünmedik.Saç bantları ork gibi gösterebilir ama onların kıyafetleri yok ki üzerimizde.İçeri girsek bile hemen fark ediliriz.”
“O zaman biz de onların kıyafetlerini alırız!” dedi ve göz kırptı prenses.
“Orklar en çok kimden nefret eder tabii ki elflerden,”
“Yani ben onların dikkatini çekeceğim siz de savaş yeteneklerinizi göstereceksiniz.” Dedikten sonra Desurun onların yanından ayrılmış ve ork grubunun arka kısmındakilerden birine kendini göstermiş o ve diğer arkadaşları hemen geriye dönmüş ve kaçan elfin peşine düşmüşlerdi.Üç erkek orkları avlamış veprenses de dahil zırhlarını kuşanmışlardı.Metal miğferleri kafalarına geçirip saç bantlarını da takıp ine giden gruba yetişip yerlerini almışlardı.
Dacassyre rakibini istediği gibi yanılsama olan bataklığın üzerine getirmiş ve ordaki platformadan atılan mızraklar siyahın gövdesini,kanatlarınını ve boğazını da bulmakla kalmayıp onları yarmış ve bundan dolayı da ejderha helezonlar çizerek düşerken Marjuarane ve arkadaşlarını takip eden çömlekçi,demirci ve kür yapan kılığındaki üç siyah ejderha (İmmortanu,Shelazantler ve Terrianmer) onları ork grubunun arkasına takılırken görmüş ve izlemeye devam ediyorlardı.
Bataklıktaki gökten düşen kurbanı içine alıp kırmızının inindeki havuza ulaşması için oluşturulan kuyuda siyah kanlar içinde ve uyuşmuş bir şekilde onun iç kenarlarından çıkan sıvının üstünden kayarak ilerlerken ork grubu platformun yanındaki ine giriş için olan basamaklardan iniyordu.İnsan kılığındaki takipçileri ise onların peşi sıra gelen insanlar ve kara cücelerin arasındaydı.
Gittikleri yer Dacassyre’ nin en çok kullandığı ve sadece onun yapabildiği Ritüel’ ini sergilediği oldukça geniş mağaraydı ve içi arena şeklindeydi.Kırmızı ejderha en çok istediği an geldiğinde bunu hizmetkarlarıyla paylaşmak istiyordu.İne giriş iki şekildeydi.İlki o merdivenlerden bir diğeri de Dacassyreyi alabilecek şekilde geniş bir tünel şeklinde oluşturulmuş olandı.
Üstü kapalı arenanın ortasında bir sunak bulunuyordu ve üç karanlık büyücü araştırmalar sonunda eskiden tanrılara adanmış daha sonra harabelere dönmüş tapınaklardan topladıkları taşlardan oluşturmuştu onu.Alt tabanı dikdörtgen şeklinde olan üstüne iki tane küp şeklinde yerleştirilmiş ilahi taşların olduğu ve yüksekliği alt tabanla paralel bir dikdörtgenin daha konulup sonlandırıldığı bir yapıydı.Üstteki dikdörtgen şeklindeki taşın ortası çember şeklinde oyulup içe doğru açılarak derinleştirilmişti.Oraya minik bir içi boşaltılmış sütun koyulmuştu.İki kenarında ikişer tane delik olup bu dik sütunun içerisinde Dacassyre’ nin o çok değerli yeşil taşı saklıydı.Dış kısmının tamamı safirden yapılmış iç bölümünün orta kısmında da ejderha ruhlarının damarlarında gezindiği beril taşı bulunuyordu.
Sunağın dört dış kısmında da Dacassyre’ nin kendi pençeleriyle çizdiği desenler vardı.Kurbanı küçültmek için kuzeydeki tersine aktığı düşünülen Drathnor nehrinden getirilmiş ve onunla doldurulmuş havuz vardı sunağın biraz ilerisinde solunda.İkisinin ortasında da bir kaide ve onun üzerine de bir küre oturtulmuştu.
Siyah ejderha kuyudaki yolculuğunu tamamlayıp havuza düşerken ejderhanın hizmetkarları gruplar halinde arenadaki tribünlere yerleşiyordu.Yol arkadaşları da sunağı tam karşıdan gören yerdelerdi.İzleyiciler gruplar halinde yerlerini almıştı.Yeni tür achianlar da onlardan biriydi.İnsanlar arasındaki onların kılığında bulunan üç ejderha da kendi girişinden gelen Dacassyre’ ye bakıyorlardı.Ejderha havuza giderken çok heyecanlı görünüyordu.
“Nasıl almayı düşünüyorsun Marjuarane bu kadar kalabalığın arasında acaba? Sanırım şu karşımızda görünen sunakta aradığımız.Baksana dış kısmındaki desenlerin ucu hareket etmeye başladı.” Dedi çok kısık bir sesle Swaclon
“Susun! Sizi kokuşmuşlar!” diye bir uyarı geldi ork grubundaki birinden
Kırmızı, havuza ulaşmış ve kendine has büyüsüyle güçlendirip suya karıştırdığı sıvı sayesinde minik bir kertenkeleye dönmüş siyah ejderhayı itinayla oradan aldı.Yaratık havuzdan çıkarılırken sarfedilen kadim sözler ise sunağın dış kısmındaki desenlerin uç taraflarını hareketlendirmişti.Dacassyre artık bir kertenkeleyi kaidenin üzerindeki kürenin içine koyarken sunağın dış kısmındaki dört tarafındaki desenlerin uçları uzayarak kürenin dışına dokunup yapıştı.Kırmızı kurbanını koyup kürenin kapağını kapattıktan sonra içindeki dönmeye başlarken nesneye vantuz gibi yapışmış uzantılara Dacassyre dokunmaya başladı.Yaratık döndükçe kırmızı ejderha uzantılara temas etmeye devam ediyor ve onlar sayesinde önceden siyah ejderha olanın anılarında geziniyordu.En nihayetinde kürenin içindeki sis bulutuna döndü.Dacassyrenin tavrı değişmişti.Kapağı açtıktan sonra sis topluluğu kürenin içine giren dokungaçlara dolup sunaktaki desenlere aktarıldı.Ejderha sunağın yanına gidip sadece diğer iki büyük ejderha gibi kadim olanların bildiği sözü söyledi ve desenlerin ucu tekrar hereketlendi.Safir sütundaki iki kenardaki deliklere uçları temas edip taşıdıkları sis kümesini onun içine aktardılar.Böylelikle Dacassyre ejderha ruhunu beril taşına nakletmiş oldu.Ve istediğini yine alamamıştı, öyle bir kükredi ki arenada… Sütunu havaya kaldırdığında delikler kapanmıştı ve tekrar onu sunağa yerleştirdi.
Grup başları gitme zamanın geldiğini bu kükremeden anlamıştı ancak bunu idrak etmeyenler vardı.Bir anda insan formundaki üç ejderha yukardan aşağıya atladı ve gerçek şekillerine döndü.Daccasyre anında achianların başı Gillantirre işaret ederek taşı almasını istedi.O hengamede Swaclon bunu fark etti ve Marjuaranenin dikkatini çekerek hareketlenen achianı gösterdi.Savaşçı ,dört hayvanı çağırmak için Mia Rander dedikten sonra isimlerini söyledi ve dört yırtıcı arenada belirdi.Kırmızı ejderhaya saldıran üç siyah, savaşçı için zemini hazırlıyordu.Tribünlere de alevlerini gönderirken siyahlar bir yandan da oldukça öfkeli olan kırmızdan kendini korumaya çalışıyorlardı.Büyülü hayvanlar da alevlerin arasında oraya buraya kaçışan hizmetlarları hallediyordu.Marjuarane ve arkadaşları kendilerine dikkat etmeye gayret ederek bu karmaşada hayatta kalmaya çalışıyorlardı.Dacassyre kanatlarının biriyle siyahlardan pulu daha koyu olana oldukça sert bir darbe indirrerek onu tribünlerdeki artık boşalan yere fırlattı.
Marjuarane,Swaclon ve Desurun saç bantlarını çıkarmış ve öz hallerine dönmüşlerdi.Öyle bir karışıktı ki arena kimileri ejderha alevlerinden korunmak için oraya buraya kaçıyor, büyülü hayvanlar üç yol arkadaşını bir yandan korumaya çabalıyor bir yandan da önlerine çıkanı parçalıyordu.Laphlan ise üç ejderhanın kendisine verdiği görevi başarmış ve mağaradan sıvışmaya çalışıyordu ancak basamaklardan hızlı hızlı atlarken yerde yatan bir cücenin sakalına takıldı ayakları ve yere düştü.Tam ayağa kalkıyordu ki korkuyla üstüne gelen trolden boyut olarak biraz daha küçük ama orklardan boy olarak uzun benzer bir tür kiandorun hışmına uğradı ve tekrar yeri boyladı.Ağır ağır botların altında telef oldu bedeni.Diğer taraftan üç yoldaş aşağıya inmiş sunağa doğru koşuyordu.Gillantirre onlardan avantajlıydı zira kanatlanmıştı.
“Bir kanatları eksikti.Zaten—“
“Nefesini boşa harcama dostum.Koşmaya devam,”
Gillantirre safir sütunu onlardan önce aldı.Kırmızı, tam siyahlardan birini havuza fırlatacakken bir anda Enpheiram adındaki büyücü ortaya çıktı.Hemen asasıyla bir güvenlik kalkanı oluşturarak kırmızı ejderhaya bakış attı.Siyahlardan birinin ona gönderdiği alev pek etki etmedi.Dacassyre achiana bir bakış attı ve taşın onda olduğunu anladı.Siyahlardan iyice sıkılmıştı artık.Büyücüsünün oldukça telaşlı halini gördü ve yanına geldi.
“Efendimiz, elflerin başı belada,”
“Banane elflerden,”
“Sizin topraklarınızda sizden habersiz elfleri katlediyorlar.Diameld topraklarını ele geçirmeye çalışan üç, kara zırhlara bürünmüş bu dünyada daha önce hiç görmediğim ve oldukça güçlü olan yaratıklar size meydan okuyarak orada cirit atıyorlar.Bence onlara hadlerini bildirmelisiniz Majesteleri,”
“Benim topraklarımda hem de bana meydan okuyarak… Şu siyahları bir halledeyim on—“
“Efendimiz bir an önce Diamelde gitmelisiniz.Yoksa yaratıklar topraklarınızı talan edecek.Elfler kimin umurunda önemli olan size ya—“
“Tamam Enpheiram.Değerli taşımı şu ucubeden al peşindekileri hallet,ben de şu zırhlı mırhlı mı olan bana meydan okuyacak kadar aptal yaratıkların defterini dürüvereyim,” dedi ve kendi girişinden mağaradan ayrıldı.Onun çıkışını Beyaz ejderha da görmüştü ama insanı beklemeye devam ediyordu.
Marjuarane büyülü yaratıkları uçan Achian’ a doğru yönlendirdi.Hayvanların dördü de onu havada yakalayıp yere mıhladı.Batılı Savaşçı hemen oraya giderek Gillantirre’ nin boğazını kesti.Tam taşı ondan alıp kaçacaktı ki büyücünün sesini duydu.Enpheriam ona asasından bir yıldırım gönderiyordu.Savaşçı büyücünün davetsiz misafirinden kurtulmaya çalışırken Desurun küçük safir sütunu achiandan aldı bedeni patlamadan önce.Yıldırım Marjuarane isabet etti ama sadece sersemletti onu ve kısa bir süreliğine yere düşürdü.Büyücü bir anda patlayan Lord Talmane’ nin oğluna bakarken parçalar tekrardan daha önce olduğu gibi bir yerde toplanmaya başladı.
Parçalar yerdeki cesetlerden birinden aldıkları deriyle kendini tamamlaya dursun yıldırımın etkisiyle sersemleyip yere düşen ve kılıcını da kaybeden Marjuarane i elf casus yerden kaldırmaya çalışıyordu.Büyücü tekrardan oluşan ve Lord Thalmane’ nin oğluna dönen ucubeyi görünce asasının topuzundan yıldırımlar gönderdi ona ama yüzü tekrar değişen yaratık gelenleri adeta buyur etti kendine.Yıldırımlar bedeninde gezinirken yaratık ağzından küçük deri parçaları fırlattı büyücüye doğru.Enpheiram hiç bekleme yapmadan koruma kalkanının içinde yer değiştirme büyüsünü sergileyerek mağaradan kayboldu.Deri parçaları ise etrafta dolanan bir kara cüceyi bir de talihsiz orku buldu.
Öte yandan Swaclon tam savaşçıyı kurtaracakken üstüne atlayıp onu düşüren achianla uğraşıyordu.Desurun ok üstüne ok atmasına rağmen yaratığı casusun üzerinden uzaklaştıramadı.Hayvanlardan puma onun imdadına yetişti ve achianı pençeleriyle parçalayıp fırlattı.Gel gör ki achian tekrar kalkıp saldırıya başladı.Swaclon prensese;
“Sen mağaradan kaç.Dışarıda buluşuruz eğer görüşemezsek Lasmendia daki cücenin hanında kavuşuruz,”
“Sizi böyle bırakamam,”
“Prensesim başımızın çaresine bakarız.Hem Marjuarane de kendine geldi.Hadi git,”
Kara cüce ve orku bulan deri parçaları koza haline gelirken tekrar Gillantirre görünümüne dönen ucube hiçbir şey olmamış gibi yürüyerek Dacassyre nin çıktığı geniş tünele doğru gidiyordu.Desurun tam merdivenlerden çıkarken kozalar parçalandı.Marjuarane ayağa kalkmış kılıcını da almış Swaclonla beraber çıkışa doğru savaşa savaşa ilerlerken arenanın zemininde bir anda örümcekler dolanmaya başladı.Onlar hangi yaratığa rast gelirse rast gelsin dokundukları zaman bedenlerine girip hem zehirliyor hem de derilerini kurutuyordu.Büyülü hayvanlar ise onların üstlerine basıyor ve iki yol arkadaşınından uzak tutmaya çalışıyordu.Marjuarane de ateşli silahıyla yaklaşmaya çalışanları biçiyordu.
Beyaz ejderha çıkışta bekliyordu ama hala insan içerdeydi.Öte yandan üç siyah savruldukları yerlerde yaralı halde yerlerinden kıpırdayamıyordu.
En sonunda merdivenlerin başlangıcına ikisi ulaşmıştı.Kalan örümcekler peşlerini bırakmış sahiplerinin ardına düşmüştü.Marjuarane çıkışa yakın yırtıcıları elbiseye çağırdı.Desurun mağaranın dışında onları beklemiş,beklemiş ama gelmeyince ve etrafta dolanan ve kaçışan achianları fark edince, onlar peşine düşmeden ormanın o kısmından başlangıcı olan kuleye doğru uzaklaşmıştı .Beyaz ejderha ikiliyi görür görmez gerçek şekline döndü.Aniden karşılarında onu görünce elf ve savaşçı korkuya kapıldılar.Marjuarane;
“İkiye ayrılalım.Sen doğuya ben batıya,” dedi elfe
Daha o bunu söyleyemeden ejderhanın gölgesi üzerlerine çöktü.Swaclon ejderha korkusunu üstünde hissedip titrerken Marjuarane öyle bir büyünün altında değildi kolye sayesinde.Savaşçı, elfin yanından ayrılıp batıya doğru kaçmaya başladı.Swaclon ise hareket dahi edemiyordu kapıldığı korkudan.Ejderha onu bırakmış ağaçların altında kendisinden kaçan savaşçıyı takip ediyordu.Daha önce olduğu gibi kolye ısınıp sıcaklığını bedenine vermeye başlad.ıMarjuaranenin.Yarı tanrısalların güçlerinin uzantıları kaçarken bedeninin etrafında dönüp onu kaplamaya yüz tutmuştu.Ejderha alev kustuğunda ağaçlara doğru Marjuarane bu dünyada görülemeyen uzantıların arasında kaybolma yolundaydı.Üstündeki görünmeyen elbise bundan dolayı ondan ayrılıp toprağa tüy parçası olarak düştü.Savaşçı yine bu dünyadan kaybolmuştu ama bu gücü kullanmanın bir bedeli vardı.Kolyedeki yarı tanrısallardan birinin daha önce yaptığı gibi savaşçının tekrar geri dönene kadar bir tezahürünün bu dünyada kalması gerekiyordu.Bu gücün bedeli ise onun sevdikleriydi.Swaclon ayağa kalmış ejderhanın uzaklaşmasıyla korkuyu üzerinden atmış kaçarken bir anda hareket edemez oldu.Elfin bedeni savaşçının bedenine dönüşüyordu.Yüzü Marjuarane’ nin yüzüydü artık.Savaşçı tekrar Cypraqual’ a döndüğünde bu bedende yaşayacaktı.
Marjuarane kaçarken bir anda etrafına bakındı.Şaşkındı; ‘burası neresiydi böyle,’. Bir an durdu; ‘Nerede kaldı bu Swaclon.Ateş yakmak için çalı çırpı toplamaya gitmişti ama hala gelmedi.Bu orman… Neyse şu ağaca yaslanayım da o gelesiye kadar kestireyim,” diye düşündü.O zaman ona doğru gelen iki orku fark etmemişti.
Düşünceler içinde dolanırken Beyaz ejderhayı gördü.Ejderha ilerde ağaçlar arasında onlar kanatlarına bedenine batmasına rağmen bir şey arıyordu.O taraftan uzaklaşırken bir anda boynuna saplanan bir iğnenin acısını hissetti ve yere düşüp bayıldı.
MAYIS 2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.