- 480 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Ülkemizi eleştirelim ama haksızlık etmeyelim !
"Bu halka,bu kadar demokrasi fazla" ve "Sosyal uyanış,ekonomik gelişmeyi aştı."sözleri bizim kuşağın gençliğinde bol bol duyduğu ezberlerdi.
Evet,bütün "darbeler" ve "müdahaleler"içinmiş bunlar!
Önce toplumu buna inandırmak ve sonra gereğini yapmak /yaptırmak.
Ve parlamentonun kapanması da cabasıydı belli dönemlerde.
Oysa bu "Meclis",önce "En şanlı Meclis" sıfatını hak ediyordu;şimdilerde de "Gazi Meclis "ünvanını fazlasıyla hak etmişti.
1922 Temmuzunda "Büyük Taarruz" öncesi toplanmış,"asker" cephede savaş halinde iken "Başkomutanlık Yasasını" tartışmıştı/tartışma olgunluğunu göstermişti.
İki maddelik olan bu kanun,birinci maddesi "oybirliği" ile kabul edilirken,ikinci maddesi "muhalefetin "önerileri doğrultusunda yasalaşıyordu.
Yani "savaş" sürerken bile,Meclis açık tutulmuş;ne bombalanmış,ne de çalışmaları sekteye uğratılmıştı.
Bu hepimizin gururlanmasına yeter de artar bile.
Demek ki bu halk,demokrasiyi ta o zamanlarda "içselleştirmişti."
Bütün mesele bu "arka planı" görmek ve tarihi birikime hak ettiği değeri vermekten ibarettir.
Tam bu noktada,ülkemizi eleştirelim ama haksızlık etmeyelim diyorum.
Çünkü "eleştirel" görüşten "gelişme "çıkar.Ya da Namık Kemal’in dediği gibi bir "manzara":
-Barika-i hakikat,müsademe-i efkardan doğar!
Demokrasinin eksikleri var mı,var!
Farklı olana tahammülsüzlük var mı ,var!
Ama tankların önüne,ölümüne çıkıp,demokrasiye sahiplenme "cesaret" ve "kararı "da var!
Tekil olaylardan yola çıkarak,genellemeler yapmak,ülkeye yapılacak büyük bir haksızlıktır.
Belediye otobüsünde "şortlu kıza" "saldırı hakkı"nı kimse kendinde bulamaz/bulmamalı da.Ama genelleme yapmak da "yanlış" bu durumda.
Ya şemsiyeli kabadayının Acıbadem’de otobüs şoförüne yaptığını nereye koyacağız ki?
Nietzsche’nin çok sevdiğim bir sözü buraya uyar diye düşünmekteyim:
-Bütün genellemeler yanlıştır,hatta bu bile!
Şimdi ülkemiz,iktidar ve muhalefetiyle bir durakta.
Daha fazla demokrasi,daha fazla insan hakları için.
Bunu "başaracak" tarihsel birikimimiz var!
"Mazlumdan yana olacak kadar" vicdan sahibi insanımız da!
Tek ölçü de "şiddeti" dışlamaktır."Terörü" tarihte hak ettiği yere atmaktır.
2002 yılında İspanya’da "Batasuna" adlı bir siyasi partinin durumu görüşülmüştü,BASK bölgesi için.Sonra bunu ertesi yıl,İspanyol Anayasa Mahkemesi kapattı.
Nihayet AİHM’sine müracaat edildi,o mahkeme de 2009 yılında şöyle karar verdi:
-Evet,şiddeti öven partiler kapatılabilir,devamındaki de.Bu diğerlerini korumak içindir.
Unutmayalım ki 1908’de ilk katılımlı ve çoğulcu seçimi büyük olgunlukla "başaran" insanımız,1912 seçimlerinde "sopalı seçime" tanıklık ediyor ve adını da "Sopalı Seçimler "koyuyordu.
Bu sopalar da İttihatçıların ilk darbesi sayılan Bab-ı Ali Baskını içinmiş.Tarihi de 23 Ocak 1913 idi.
Şimdi Meclis’e ve halk idaresine daha da sahip çıkma zamanı.
"Çoğunlukçuluktan",çoğulculaşan demokrasiye dileğimle.
YORUMLAR
Bireyin hemen her gün girmek, sağlıklı bir biçimde sürdürmek, sonra da sonuçlandırmak zorunda olduğu bir süreç vardır: Özeleştiri...
Mütedeyyin olanlar bu durumu 'Bugün Allah için ne yaptın?' sorusuyla karşılarlar...
Ne yazık ki, kültürümüzün tipolojisi bu mecburiyete duyarlı değildir... 'Hayat mücadelesi' anlayışı, daha çok çekişmeye, hatta çatışmaya dayalıdır...Hoşgörü (müsamaha, tolerans) konusundaki tahammülsüzlüğü de buradan kaynaklanır... Peygamberi "Zalim olmayın" dediği halde...
[Eğitim ile ilgili problemlerimizin öznesi de, söz konusu tipolojiden bağımsız değildir herhalde...]
Evet, ülkemizi eleştirirken yaptığımız haksızılıkların kaynağının da kültürümüzün veya tipolojimizin olduğu böylece ortaya çıkmış oluyor...
Kültürün bu niteliklerini çok iyi bilen bedhahlar, toplumu paralize edecek algıları ülkemize yönlendirebiliyorlar... Maalesef, bu durumun bugün çok iyi müşahade edildiği gibi, kendilerini 'yurtsever' tandanslı olarak lanse eden türlü gruplar da buna hemen her zaman çanak tutuyorlar...
Öyle ki, bölücü terörün ve efendilerinin politikalarına yandaş çıkabiliyorlar... Sırf mevcut vizyona karşı anlamsız, desteksiz, körü körüne muhalefet anlayışlarından...
Artık, söz konusu olan, ülkeyi eleştirmek değil, düpedüz düşmanlık oluyor...
Kurucu özneleri, kurucu değerleri paravan yapmak pahasına...
Selam ve saygılarımla.
sabri ayçiçek
Biraz empati,biraz anlayış ya da izan gerek.
Ve tarihe de vakıf olmak!"Vukufiyet" denilen de bu olsa gerektir.
Selamlarımla.
Sabri hocam; bırakın eleştirmeyi, öldük bittik diye felaket tellalığı yapıyorlar.
Sanki daha öncesinde güllük gülistanlık bir ülkede yaşıyorlardı da şimdiki iktidar gelince ülke sanki muz cumhuriyeti olmuş gibi veryansın ediyorlar.
Selamlar olsun.
sabri ayçiçek
Galiba sapla samanı ayırt etmek gerek.
Çakır--Bey
sabri ayçiçek
Ülkemizde "gürültü yapanlar" daha çok yerinde sayanlardır demek istedim.Hem de sövme de dahil...Bir daha okursanız sanırım meramımın bu olduğu görülecektir.İyi günler dileğimle.
sabri ayçiçek
Selamlarımla.