- 955 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KİTAPLARIM - 3
Kitaplarım benim en değerli hazinemdir.
Okulun arkasındaki kitapçı amcadan aldığım kitaplar gerçekten büyük yer tutmaya başlamıştı. Bu arada rahmetlik babam ve annem de bunun farkındaydı. Canım babacığım bana değişik kitaplar alıp getiriyordu. Hikayeler, romanlar ve tabii bu arada Doğan Kardeş dergisi aboneliği.
Doğan Kardeş dergisinin geleceği günleri büyük bir sevinçle bekliyordum. O zamanlar kitap ya da dergi alabileceğim bir kitapçı yoktu. Dergi evimize motosikletli postacılar tarafından getiriliyordu. Ben bahçenin önünde heyecanla postacıyı beklerdim. Postacı sokağın başından itibaren dergiyi eliyle kaldırır, bana göstererek getirirdi.
Ne kadar güzeldi o dergileri okumak. Özellikle yağmurlu günlerde, okulun tatil olduğu günlerde, akşamları yanan sobanın yanında oturarak kitap, dergi okumasını çok severdim. Hala bu sevgim devam eder.
Yaz tatillerinde ise İskenderun’dan İstanbul’a rahmetlik anneannemin yanına gelirdik. Anneannem üç katlı, ahşap bir binanın bodrum katında otururdu. Önden bakınca bodrum gibi görünürdü ama arka tarafı bahçeyle birdi. Bahçe sadece anneanneme aitti. Bahçenin bir tarafına birkaç sebze, domates eker, diğer tarafında ise çiçek yetiştirirdi.
Bahçenin iki tarafında ise incir ağaçları vardı. Öyle güzellerdi ki... Özellikle bahçeye açılan kapıdan çıktıktan sonra sağ tarafta yer alan incir ağacının büyük dallarının ayırım yeri çok genişti. Ben anneannemin yaptığı minderimi, kitaplarımı ve bir iki tane elma alır, ağaca tırmanırdım. Çoğu vaktim orada kitap okumakla geçerdi. Evin içinde bulamazlarsa bilirlerdi ki, ben ağacın tepesinde kitaplarımlayım. O günleri öyle çok özlüyorum ki...
Neyse...! İskenderun’dan temelli döneceğimiz zaman ilk önce annem biz çocukları getirdi. Bütün eşyalarımız kamyona yüklenecekti. Tabii bu arada ilk önce İstanbul’daki evimizin temizlenmesi, eşyaların yerleşmesi gerekiyordu. Ben İstanbul’a döneceğimiz zaman ısrarla kitaplarımı almak istedim. Ama annem izin vermedi. "Olmaz, ben sizlerimi taşıyacağım, kitapları mı?" dedi. Tekrar İskenderun’a babamın yanına dönünce eşyaları yüklediklerinde kitaplarımı da getireceğini söyledi. Çocukluk işte.! "Tamam" dedim.
Bizi İstanbul’a bıraktıktan sonra annem babamın yanına döndü. İki ay kadar sonra annem eşyaların bir kısmıyla geldi, geri kalan eşyalar daha sonra yük kamyonlarıyla getirildi. Babam ise Kasım-Aralık aylarından birinde döndü.
Ben o telaş, kargaşa içinde tabii ki kitaplarımı bulamadım. Annem, eşyalar yerleşince çıkar ortaya diyordu. Ne kadar olsa, 10 - 11 yaşlarındayım. Anneme inanmaktan başka çarem yoktu.
Evimiz yerleştirildi ve ben son birkaç Doğan Kardeş dergilerimden başka diğer kitaplarımı bulamadım. Annemin tüm kitaplarımı orada bıraktığını o zaman öğrendim. O hayal kırıklığını hala hissederim. O zamanlardan beri kitaplarım benim vazgeçilmezimdir.
Kitaplarımın orada bırakılması, beni daha çok kitap bağımlısı yaptı diyebilirim. Hâlâ aynı anda birkaç kitap birden okurum. Yeni yayınları, yeni yazarları takip etmeye çalışırım ama, benim favorim hâlâ eski, klasik yazarlar ve kitaplardır diyebilirim.
Tüm çocuklarımıza kitapları sevdirmek için, onların ilgilerini çekecek kitaplar almanızı, yeni bir kitap alacağınız zaman ilk önce kitapları incelemenizi öneririm.
Ben öğrencilerime ilk önce çocuk klasiklerinden, sonra güncel, çocukların sevdikleri kitaplardan öneriyorum. Bir çok çocuğumuzu kitap seven birer birey haline getirdim. Bundan da büyük mutluluk duyuyorum.
Kitaplar, sonu gelmez hazinelerdir. Çocuklarınıza hediye alacağınız zaman aklınıza ilk önce kitapları getirmenizi tavsiye ederim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.