- 653 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
___A L T Y A Z I (Gece)
İstemesem de gece oldu.
Yalnızlık.
Dön dolaş ev 120 m2. İnsan kaç tur atabilir ki?
Elimde telefon. O’nun en son ne zaman çevrimiçi olup da beni hatırlamadığına bakıyorum.
Bunun sonu yok. Telefonu attım bir kenara.
Hatırlarsa arar.
Ev buzdan sanki. Isıtacak bir nefes lazım.
Oysa ondan gelen esinti hepten soğuk.
Televizyonu açtım. Maçı kaybetmişiz.
Bira içmem lazım. Neden lazım bilmiyorum ama iyi gelecek diye düşündüm.
Bir şey daha iyi gelir ama hem birayı hem onu buzlayacaklar nasıl olsa.
Ev zaten soğuk.
Müzik mi dinlesem?
Biliyorum şimdi hep hüzünlü şeyler dinlerim. Kötü bir seçim. Dinlemekten vazgeçtim.
Ya da Vivaldi belki. O olabilir diyorum. Dört mevsim.İnadına "Yaz" bölümü. Mari Samuelsen.
Şişelere daha fazla bira koymalılar. Ya da ben yavaş içmeliyim. Bence birincisi.
Yatarsam uykum gelir belki, uyur unuturum dedim. Sabah uyanınca daha az ayrılık kalmış olacak.
Uyuyamadım.
Ben mi arasam acaba? Keşke daha erken aramaya karar verseydim. Bu saatte aranmaz ki?
Zaten erken de arasam bakalım açacak mıydı?
Gündüz iş-güç derken oyalanıyor insan. Vakit daha çabuk geçiyor.
Ayrılık acısı gece gündüz bir ama gündüz saatler daha aceleci gibi. Yormuyorlar insanı.
Saatler de yoruluyorlar mı acaba. Ondan mı gece daha yavaş geçiyor zaman.
Bir de rüzgar çıktı. Kapılar pencereler uğulduyor. Zaten uyku tutmuyor. Bu da üzerine tuz biber.
Az maz içine koydukları kadarıyla yetineceğim artık. Bir bira daha. Bunu da içeyim yatarım artık. Saat 3’e geliyor.
Yatmadım tabi.
İlave olarak yağmur başladı. Gece, rüzgar uğultusu ve yağmur. İnadına mı oluyor bunlar?
Belki. bir ihtimal okur diye yazıyorum. Gerçi sorsalar inkar ederim ama öyle.