- 502 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sami Hocama Açık Mektup !
Sami Hocam!
Epey zaman önce Efes Oteli’nin “Büyük Salonunda” Doğan Cüceloğlu hocamız “İletişim “konusunda seminer vermişti.
Hepsi de Kız Meslek Liselerinin Çocuk Gelişimi Bölümünden mezun 1.200 kursiyerdi.Ben de usta öğreticilik seminerinde hem yönetici,hem de öğretmenlik yaptığım için davetliydim seminere…
Ders güzel başlamıştı.
Bir ara Doğan Cüceloğlu,
-Yahu kızlar,benim adım var:Doğan.Herkes bana “Hocam” ,“Hocam” diyor ama kimse adımı söylemiyor.Böyle iletişim mi olur?Adımı başa koyup,”Doğan Hocam” derseniz çok mutlu olurum deyivermişti.
Mola zamanında Doğan Hoca’nın yanına gidip,kendimi tanıttım ve o kursiyer kızlardan birinin,bana yazdığı “Sabri Hocam “diye başlayan mektubunu çıkarıp,gösterdim.Vaktiniz varsa bakar mısınız deyince hemen okudu.
-Siz benden şanslısınız.İşte olması gereken bu.Adın,ünvandan /sıfattan öne konması.
Size de bu yaşanmışlıktan hareketle “Sami Hocam” demek istedim.Adınızı işinizin önüne koyarak.
Fazlasıyla hak ettiğiniz kanaatindeyim.
Sadede gelmek zamanı geldi.
Bir sorum olacak.
Atatürk’le ilgili “soyadı” konusunda farklı farklı açıklama ve notlar elimin altında.
21 Haziran 1934 yılında, önce “Öz” soyadı aldı mı,almadı mı ?
Sonra Kasım/1934 yılındaki kanunda “Kemal Öz adlı……” diye başlayan teklifin kanun-laşmasıyla ilgili yorumlar çeşit çeşit:
-Atatürk “öz” soyadını almadı,buradaki “öz” ana adı Kemal olan anlamındadır açıklama-ları.
Taban tabana zıt yorumlar kısaca.
Sizce hangisi doğrudur ?
Mustafa Kemal Paşa,önce “Öz” soyadını alıp,sonra bunun “Atatürk “olarak değiştirilmesi mi,yoksa bazı açıklamalarda denildiği gibi “öz” derken,anlatılanın ana adı Kemal olduğu anlamındaki mi?
Hem meramımın hem de “adresin” doğru olduğunu düşünerek yazdım.
Şimdiden teşekkürlerimle!
YORUMLAR
Teşekkür ederim...
Demek ki bazı kaynaklar biraz farklı tarih okuması yapmaktalar...
Bende de ağırlıklı olarak "öz" soyadı değil,bir tür "kendi adı" idi...
Sağlıklı,güzel günler dileğimle Sami Hocam!
Değerli Hocam.
Mektubunu okudum. Hemen veriyorum cevabını.
Bu sorunun cevabının net anlaşılması için önce Soyadı kanununun tam metnine bakmak lazım:
SOYADI KANUNU ( Günümüz Türkçesine uygun haliyle )
Kanun Numarası :2525
Kabul Tarihi :21/6/1934
Yayımlandığı R. Gazete :Tarih:2/7/1934
Sayı:2741
Yayımlandığı Düstur :Tertip:3 Cilt:15 Sayfa:506
Madde 1-Her Türk öz adından başka soyadını da taşımaya mecburdur.
Madde 2-Söyleyişte, yazışta, imzada öz ad önde, soyadı sonda kullanılır.
Madde 3-Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz.
Madde 4 – Soy adı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir. (İptal birinci cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 8/12/2011 tarihli ve E.: 2010/119, K.: 2011/165 sayılı Kararı ile.) Koca ölmüş ve karısı evlenmemiş olursa veyahut koca akıl hastalığı ve akıl zaifliği sebebiyle vesayet altında bulunuyor ve evlilik de devam ediyorsa bu hak ve vazife karınındır. Kocanın vefatiyle karı evlenmiş veya koca evvelki fıkrada zikredilen sebeplerle vesayet altına alınmış ve evlilik de zeval bulmuş ise bu hak ve vazife çocuğun baba cihetinden olan kan hısımlarından en yakın erkeğe ve bunların en yaşlısına yok ise vasiye aittir.
Madde 5-Mümeyyiz olan reşit soyadını seçmekte serbesttir. Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı dolayısıyla vesayet altına alınmış olan reşidin adını babası, yok ise anası, buda yok ise vasisi seçer.
Madde 6-En büyük mülkiye memurunun vereceği müzekkere üzerine Cumhuriyet Müddeiumumisi, 3. maddedeki memnuiyete uygun olmayarak soyadı kullananların bu adı değiştirmelerini ve tarihte ün almış olanlara ilişik anlatan adların, hilafını iddia ile, kullanılmamasını mahkemeden isteyebilir. Kanunla taayyün eden unvanlar mahfuzdur.
Madde 7-Bu kanunun neşri tarihinden itibaren iki yıl içinde gerek soyadı olmayanlar ve gerekse soyadlarını değiştirmek isteyenler taşıyacakları adı hükümetin tayin edeceği şekilde nüfus kütüklerine geçirilmek üzere bildirirler. Bu iş için verilecek her nevi evrak pul resminden muaftır.
Madde 8-Soyadı seçme işlerinde çıkacak ihtilafları halletmek ve kendiliklerinden soyadı seçmeyenlerle anası babası belli olmayan çocuklara ad takmak ve bir adın kanunun istediği şekle uygun olup olmadığı hakkında karar vermek salahiyeti ana kütüğün bulunduğu yerin en büyük mülkiye memuruna aittir.
Madde 9-Valiler ve kaymakamlar soyadlarının nüfus kütüklerine ve doğum kağıtlarına doldurulması işinde diğer devlet dairelerinde münasip gördükleri memurları iş bitinceye kadar yardımcı olarak nüfus dairelerinde çalıştırmaya salahiyetlidirler.
Madde 10-Bu kanunun tayin ettiği müddet geçtikten sonra soyadlarını değiştirmek isteyenler kanunu medenisinin bu baptaki hükümlerine tabi olurlar.
Madde 11-Soyadlarını nüfus kütüğüne ve doğum kağıtlarına yazma işinde ihmali görülen memurlar hakkında kaymakamlar bir haftalığa, valiler on beş günlüğe kadar maaş kesme cezası verebilirler. Bu kararlar kati olup ilk ödenecek maaştan kesilir.
Madde 12-Kanunun tayin eylediği zaman içinde soyadını memurlara bildirmeyenlerden beş liradan on beş liraya kadar ve bu iş için hükümetçe verilecek vazifede ihmali görülen muhtarlar ve ihtiyar heyetleri azasının her birinden ve belediyelerce memur edilenlerden on liradan elli liraya kadar hafif para cezası alınır. Bu cezalar mahalli idare heyetleri kararıyla verilir ve vali veya kaymakamların tasdiki ile katileşir.
Madde 13-Bu kanunun tatbik yollarını gösterir bir Nizamname yapılacaktır.
Madde 14-Bu kanun neşri tarihinden altı ay sonra mer’iyete girecektir.
Madde 15-Bu kanunun hükümlerini yerine getirmeye Dahiliye Vekili memurdur.
Birinci ve 2. Maddeden de anlaşılacağı gibi ''Öz'' addan kasıt asıl ad dır.
Yani İngilizcesi ''Name'' olan şey.
Soyada ise İngilizcesi '' Surname '' olan şey.
Şimdi gelelim Atatürk'e soyadının verilmesi ile ilgili kanun önerisine ( Ki İsmet İnnönünün bu önerisi oylanır TBMM de ve kabul edilir.
Olay şöyle:
Meclis’in 24 Kasım 1934 günkü oturumunda, “Atatürk” soyadı ile ilgili kanun Malatya mebusu İsmet Paşa ve arkadaşları tarafından TBMM’ne teklif edilmişti. Ayrıca İsmet Paşa bu esnada anlamlı bir konuşma yapmış ve bu konuşmadan sonra kanun oy birliği ile kabul edilmişti. Söz konusu madde şöyledir:
“Madde:1-KEMAL Öz adlı Cümhur Reisimize ATATÜRK soyadı verilmiştir”.
Yani Kemal Öz diye bir şey yok.
Öz adı Kemal olan Cumhur reisi var ve ona Atatürk soyadı verilmiştir. Ama devamı var.
Bu soyadın başka birileri tarafından da kullanılabileceğini öngören meclis, böyle bir durumun önüne geçmek için tedbir almayı ihmal etmemiş ve 17 Aralık 1934’te yeni bir kanun kabul edilmiştir.
Buna göre:
“Madde: 1- Kemal öz adlı Türkiye Cümhur Reisine 24.11.1934 tarih ve 2587sayılı kanunla verilmiş olan ATATÜRK soyadı yalnız tek şahsına mahsustur, hiç kimse tarafından öz ve soyadı olarak alınamaz, kullanılamaz ve kimse tarafından hiç bir suretle bir kimseye verilemez.
Madde: 2- “ATATÜRK” adının başına ve sonuna başka söz konarak öz ve soy adı alınamaz ve kullanılamaz.”
Böylece bu soyadı Atatürk'ten başkası kullanamaz.
Kısaca: Kemal Öz diye bir şey asla olmamıştır
Öz adı Kemal olan Cumhurbaşkanına Atatürk soyadı verilmiştir.
Son bir husus: Atatürk 1937 yılında çok kısa bir süre için Kemal, değil Kamal adını kullanmıştır. Bu da dil ınkılabı ile ilgili bir durumdur.
Ve benim cevap veremediğim bir soru ( Belki siz bilirsiniz) Neden anne ve babasının verdiği isim olan Mustafa'yı değil de öğretmeninin verdiği isim olan Kemal'i kullandı? Onu bilmiyorum işte. Öğretmenini çok sevdiğinden desem tam bir cevap değil. Zira arkadaşlarının neredeyse hepsi iki öz ad, bir soyadlıdır. O da pekala Mustafa Kemal Atatürk yazdırabilirdi nüfus cüzdanına ama sadece Kemal Atatürk ya da - Kısa bir dönem için- Kamal Atatürk yazar nüfus cüzdanında. Soyadı kanunu çıktıktan sonra Mustafa adını, hüviyetinde hiç kullanmamıştır.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları tarafından 9/8/2016 12:13:25 AM zamanında düzenlenmiştir.