- 1360 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KALBİM BALKANLARDA KALDI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Uzun süreden sonra ilk kez klavyemin tuşlarına basmanın heyecanını yasıyorum. Yazmak benim için tutkuyken, sanki evini başka bir kadın için terk eden erkeğin suçluluk duygusunu taşır gibi resim ile yazma arasında gelgitler yaşıyordum. Ruhumda yükselen yazma isteğinin kabardığı anlarda bile klavyenin başına geçtiğimde, buhar gibi uçup gidiyordu yazacaklarım. Bir yazar yazmayı sadakatle ilişkilendirmişti. Ona simdi daha çok hak veriyorum.
Aylardan sonra yazacak olmanın heyecanıyla oturuyorum bilgisayarımın başına.Kafamda taze bir yazı taslağı var. Gerisi ise parmaklarıma kalmış ne çıkarsa. Tıpkı balıkçılarını ağını denize salarken dediği gibi vira vira bismillah…
Bu yıl leyleği havada gördük. Kış aylarında en değerlim torunum Uras’ ın aramıza katılmasının sevinciyle sarhoş bir şekilde yaz mevsimine girdik.E malum emekli olduktan sonra insanlar yapamadıklarını yapmaya çalışıyorlar. Ben de onları taklit edercesine önce resim kursu, sonra da gezi programları yaptım kendimize. Temmuz ayının ortasında önce Balkan ülkelerine, sonra da Alanya’ da tatilimizi yapacaktık. Bazı sebeplerden dolayı temmuz ayındaki tatilimiz tur şirketi tarafından temmuz ayının on dokuzuna ertelendi. Heyecanla tatil hazırlıklarına başladık. Biz hazırlıkları yaparken, 15 Temmuz darbe girişimiyle yüreklerimiz ağzımıza geldi. 230 sivil ve resmi şehidimizin acısı yüreklerimizi dağladı. Onun yanında darbeleri çok yaşamış olan bir millet olarak ülkemizin geleceği hakkında endişelendik, ağladık. Tur şirketi sorun olmadığını, gezi programının devam ettiğini yineliyordu. Son ana kadar valizimi kapatmadım. Bütün hevesim uçup gitmişti. Tam kapatmaya kalktığımda ise tur ertelenmişti.Her hayırda bir şer, her şerde de bir hayır vardır sözünü doğrularcasına. Büyük bir sınav atlatmıştık bana göre olayın ciddiyetini anladıktan sonra kavrayabilmiştim. Gecenin ilerleyen saatlerinde olmuş olsa nasıl bir sonuç çıkardı onu düşünemiyorum.
Velhasıl sonuçta bizim iki tatil programı arka arkaya denk gelmişti. Bu kez yanımızda kızım ve torunum da geliyordu Alanya’ ya. Yorucu bir yolculuğun ardından tatilimizi yaptık, döndük Bolu’ ya. Bir gece kaldıktan sonra akşamın altısında Balkan turuna katılmak üzere otobüste yerimizi aldık. Çok heyecanlıydım. Ülkemden ilk kez yurt dışına çıkmanın tedirginliğini de taşıyordum. Ana ve Vatan’ ın birleşimi Anavatan çok anlamlı bir kelimeydi. Edirne’nin İpsala sınır kapısından çıkarken duygularım karmakarışıktı. Garip hissettim kendimi. Otobüsteki arkadaşlarım ve sevgili eşim dışında kimse kalmamıştı yanımda. Yıllardır Bolu’ da yaşadığımızdan insanlar birbirine yüz aşinalığı vardır. Çoğu zaten aşina olduğumuz insanlardı. Biz altı aile grup olarak katılmıştık. Fakat darbe girişiminin sonucunda izin alabilen aile sayısı ikiye düşmüştü. Otuz yıla dayanan dostluğumuz olan Raif Bey ve eşi Fatma Hanımla daha yakındık tabii ki. Kısa sürede tanışıldı diğer yolcularla. Yolluk olarak hazırlanan cevizli çörekler, kekler, poğaçalar ikram edildi.Türk milletini özel kılan hasletlerden bir tanesiydi bu paylaşmak, dostlukların başlangıcıydı bir fincan acı kahve…Türk milleti elinde ne varsa komşusuyla paylaşıyordu. Acısını da tatlısını da. Ben se acınacak bir haldeydim. Körün taşı gibi diş etlerim iltihaplanmış ve diş ağrılarım başlamıştı. Agrı kesiciyi leblebi gibi yiyordum adeta. Tur arkadaşlarımızın çoğu sağlıkçıydı. Soguk uygulayın önerisiyle buz kalıbı koydum. Fakat o da grip olmama neden olmuştu. Velhasıl yol boyu uyuyarak geçirdim neredeyse. Yolculuk boyunca çok ayakta duramadım.
.
İpsala gümrük kapısından 30.08.2016 saat 04.50 de çıktık. Kısa bir yolculuk sonunda Yunanistan Anastasia tesislerinde 06.30 da kahvaltı yaptık. Kavala’ ya on km kala olan tesiste yiyecekleri bize benzeyen bir kahvaltıyla başlamıştık gezimize. Sahibi Anastasia olan tesis çok temizdi. Yakın komşu olmanın avantajıyla hem dilimizi biliyordu hem de yiyeceklerimizde damak tadımızı ç/almışlardı. Zaten içtiğimiz doğru dürüst son çayda orada olmuştu. Kavala’ ya özel Kavala kurabiyelerini de tattıktan sonra tekrar yola çıktık. Sırada Kavala vardı. 07.40 da kavaladaydık. Aziz Nikolas kilisesi ve deniz fotoğrafları çekildikten sonra Selanik’ e gitmek üzere saat sekizde oradan ayrıldık. Yolda bu kez daha iyiydim. Etrafımı seyretmeye başladım. Köklerimin olduğu bölgeye gelmiştim fakat elimde sadece dedemin nüfus cüzdanında yazan “RUMELİ” bilgisinden başka bir bilgi yoktu. Üstelik dedemin dedesinin ailesi Yunan çetecileri tarafından katledilmiş, komşuları tarafından üç kardeş Türkiye’ ye getirilmişti. Nasıl bir anlayıştı bu. Hiç anlayamamışımdır zaten. Sadece kulaktan dolma Selanik’li olduğunu bildiğim köklerimin yaşadıkları toprakların havasını soluyacaktım. Mieri Volvi gölünün kenarında seyahat etmeye başladık. Yolumuzun üstünde Halkidiki deniz sahili vardı. Orada mola verdik ve denize girdik. Harika bir yerdi.
Sonra sırada Selanik’ te Ulu Önder Atamızın dogmuş olduğu evi vardı. Tesadüfe bakın ki tarih de çok anlamlıydı. 30 Agustos Zafer Bayramında Türkiye’ den gelen bir grupla birlikte Atamızın huzurundaydık. İstiklal marşımızı okuduk en yüksek seslerimizle. Nar ağacının altında serinledik hep birlikte.
DEVAM EDECEK-05.09.2016
YORUMLAR
Seneye de ben gideceğim Nermin Hanım. Biliyorsun 3. kuşak mübadilim. Dedem ile ninemin yaşadıkları köyleri bulacağım, o yıllarda(1924) köyden Selanik' e nasıl yürüyerek geldilerse ben de aynısını yapacağım.
Senin yazacaklarında sanırım kendime göre bir şeyler bulurum.
Deftere böyle okunası, ilginç yazınızla dönmekle sürpriz yaptınız sanırım.
Ellerine sağlık.
Selâmlar.